umut konulu deneme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
umut konulu deneme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yalnızlık ve Umut

Yalnızlık kapana sıkışıp hapsedilmiş bir av gibidir. İnsan yaşamadıkça şerri tatmadıkça bilemez yalnızlığın nasıl bir çaresizlik olduğunu. İnsan doğduğunda, Hz Adem yaratıldığında hemen akabinde eşi olan Hz Havva’ da yaratılmıştır. Yalnız bir insan, anahtarı kaybedilmiş bir kilide benzer.


Çaresizlikler çoğu zaman yakamıza yapışıp durur. Ama bilinmelidir ki her çaresizliğinde mutlak bir devası bulunmaktadır.Nice Ferhatlar geldi dünyaya şirinsiz,Nice Leylalar geldi Mecnunsuz ve nice gözyaşları döküldü ayrı ayrı diyarlarda. Kalbin tek taraflı pompalanması, elin bile yalnız soğuması  ve bir bitkinin yalnız yetişmesi gibidir yalnızlık.


Her yalnızlığın beraberinde bir yalnızlık varsa o yalnızlığın içinde boğulan bir umut parçasıdır.Umutlarda bir çiçeğe benzemez mi? Su verirsen çiçek açar su olmasa solmadan öler. Sevgili yanındaysa yüzün güler sevgili yoksa yanında gözyaşların akar.


Yalnızlık sonsuz bir yolda yolunu kaybetmektir. Ne arayabilirsin ne de sorabilirsin.Ölüme uzanan bir eldir sanki insanı hükümlülüğe hapseden gözün bile bir çukurunun olması bize yalnız yaşanamayacağının göstergesidir. Umutsuzluğa yalnızlığa kapılsak dahi şunu asla unutmayalım. Bir yerde eşin seni bekliyo sadece biraz zaman…
Melek Gökdemir

Umudum Yeni Çiçek Açtı

Umut hayattan bir şeyler beklemek ya da hayata el açıp dilenmek olsa gerek. Biraz zavallıca biraz acınası. Umutlarım yaşımdan büyük, yaşadıklarımdan küçük. İkisini nasıl eşitleyeceğim  doğrusu bilemiyorum.

Büyük bir zindanda tek başına hapsedilmiş gibiyim. Yeni dikilin bir gül fidanını bir avuç toprağa ve bir damla can suyana özlemi gibi camdan dışarıya bakıyorum elimi uzattığımda elimden tutacak bir baka ele...Babaları ve annelerin çocuklarına sarılmalarını her gördüğümde içimde ayrı bir sızı oluyor. Çöp dolu nehirlerde boğuluyorum gibi, biraz kirli biraz nefessiz ve elimi atacağım bir dalın olmadığı o iğrenç çöp dolu nehirlerde...Çok çalışacağım, işte o an geldi, aklıma  tüm bu çaresizliklerimi getirerek kurtulma yolları aradım. Öncelikle ileride keşkelerim olmaması için güzelse hayata sıkı sıkı sarılarak okuyacağım ve ileride güzel bir meslek sahibi olacağım. Benimde o özendiğim hayatlar gibi sorunsuz sevgi dolu bir ailem olacak ve bende toplumda önemli bir yere geleceğim. 

İyi bir insan olacağım, herkese yardım edeceğim o boğulduğum çöp nehirleri tertemiz edeceğim.


Bir avuç umudun hayatımı değiştirmesi ve bana bu kararları aldırması o kadar güzel bir duygu ki.  Şunu fark ettim ki meğerse benim sıkıntılarım, üzüntülerim değil umudum yokmuş hayata karşı ondan hep böyle kırılganmışım ama şimdi bakıyorum da ne güzel şeymiş umut kurmak insanın hayata olan gücü artıyor. Umudunuzu hiç yitirmeyin olur mu?

Melek Gökdemir

Buz ve Ateş


Ateşten şehirlerde yasayan buzdan adamlar gördüm her gün yüzlerine sahte sıcak ifadeler takınır ve insanlara sahte anlar yaşatırlar hiçbir zaman gerçek mutluluğu tadamazlar ve yasadığı insanlara tattıramazlar..

Eğer gözlerinin derinliklerine bakarsanız bu adamların zayıf, kirli, yatak altına gizlenmiş birer çocuk olduklarını görürsünüz ve eğer bir kalbe sahipseniz hiç sevilmeyeceğinizi bildiğiniz halde sararsınız bu adamları kollarınıza bir iç çekişle tüm acılarını kendinize çekersiniz acı, sigara dumanı gibi yayılır ciğerlerinize kalbinize yakıcı bir hazla keser nefesinizi..

Acısı hafifleyen buzdan adamlar sıkılır varlığınızdan her gün ayna’larını görmek istemeyen hırçın prensler gibi sırtlarını dönerler kibirlerinin rüzgarından düşersiniz ayna misali her bir yeriniz paramparça..

Kalkar kırık ruhunuzla karanlığa çekilirsiniz ve bir zamanlar ödünüzü kopartan karanlık şimdi şefkatli bir anne kucağı gibi sıcak ve bir baba evi gibi güvenlidir
Buzdan adamlar yürürken arkalarından bakarsınız ateşten ayak izlerine
Tamir edin ruhunuzu ateşin sönmemek için ihtiyaç duyduğu pervanelersiniz siz ateşe aşık buzdan pervaneler…

ÖZGÜL BERKTAŞ