Peyami Safa’nın
Fatih Harbiye Kitabında Geçen Özlü Sözler
Eserde; karakterlerden Şinasi Şark hayatını
temsil ederken, Macit Garp hayatını temsil eder ve iki zıt yaşamın izleri
okuyucuya aktarılır. Peyami Safa bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen
Milli Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk
tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
Kitapta geçen alıntılar şunlardır:
“Ah, insanlar niçin her şeyi
anlamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar,
kendilerini karşılarındakinin yerine koysalar, tam onun gibi fakat hiç eksiksiz
ve tam onun gibi duysalar, her şey ne kadar yerli yerinde olacak.”
“Kimi adam vardır ki sabahtan
akşama kadar oturur ve düşünür. Onun bir hazine-i efkârı vardır, yani fikir
cihetinden zengindir; kimi adam da vardır ki sabahtan akşama kadar ayak üstü
çalışır, meselâ bir rençper, fakat yaptığı iş dört tuğlayı üst üste koymaktan
ibarettir. Evvelki insan tembel görünür velâkin çalışkandır, diğer insan
çalışkan görünür velâkin yaptığı iş sudandır. Zira birisi maneviyat ile zihin
gayretiyle yapılan iştir; öbürü vücut ile bedenle yapılan iştir. Maneviyat
daima daha âlidir, vücut sefildir. Yapılan işlerin farkı da bundandır.”
“Biraz temizce giyindin mi insanın
arkasından fena fena bakıyorlar, kim bilir neler söylemiyorlar, insan yolda
bile rahat yürüyemiyor.”
"Kendi kendini aldatmak,
başkalarını kandırmak kadar basit değildir ve insan kendi içindeki adaletten
ürkmeye başlar."
“Samimi olamayız biz, hiç kimse tam bir
suretle samimi olamaz en samimi insanlar kimlerdir biliyor musun? Vahşiler!”
“Büyük eserler, büyük ruhların
enginliğinde yoğrulur ve doğar.”
“Ah efendim, bizi bizden daha iyi
biliyorlar; Mesnevi’yi de, Rubaiyat’ı da, Gazali’yi de, Farabi’yi de bizden
daha çok okuyorlar; bizi bizden daha çok takdir ediyorlar; bizim bizden daha
büyük düşmanımız yoktur efendim, yoktur.”
“Acaba her oturan adam tembel, her
konuşan adam çalışkan mi?”
“Şarkla Garbın mültekasında olan
Türkiye, Garptan tesir almakta tereddüt etmemelidir. Ancak, bu tesir, bizim
tarafımızdan yapılacak mukabil bir tesiri ihlâl etmeyecek derecede kalmalı,
yani kültürümüzün güzel ve halis köklerine kadar nüfuz etmemelidir.”
“Ben sustuğum zaman bile sen beni
anlamalısın, hâlbuki söylüyorum, söylüyorum, gene beni anlamıyorsun.”
"Maneviyat daima daha âlidir,
vücut sefildir."
"Hıristiyan evlerinde köpek ve Müslüman evlerinde kedi bolluğu şundandı: Şarklılar kediye, garplılar köpeğe
benziyorlar! Kedi yer, içer, yatar, uyur, doğurur; hayatı hep minder üstünde ve
rüya içinde geçer; gözleri uyanıkken bile rüya görüyormuş gibidir; lâpacı
tembel, ve hayalperest mahlûk, çalışmayı hiç sevmez. Köpek diri, çevik,
atılgandır. İşe yarar; birçok işlere yarar. Uyurken bile uyanıktır. En küçük
sesleri bile duyar, sıçrar, bağırır."
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme