Aziz Nesin’in Zübük Kitabında Geçen Alıntılar

 

Aziz Nesin’in Zübük Kitabında Geçen Alıntılar


Eser, "Zübük" olarak adlandırılan madrabaz politikacı tipine ve bu tipi yaratan toplumsal yapıya dair bir eleştiridir.

 

Aziz Nesin’in Zübük adlı eserinde geçen özlü sözler şunlardır:


 “Hött! Burada vatandaşın işi görülecek. Laf istemem. Kanun da, nizam da vatandaşa hizmet için!”

"Zübük nedir bilir misiniz? Üstünde haram çul, cebinde haram pul, elinde kur-an dilinde yalan, din istismarı üzerinden siyaset yapan, ahaliyi birbirine düşürüp kırdıran, muhalefet edene dinsiz, imansız, hain yaftası yapıştıran, gözleri fitne fecir okuyan, kurnaz, hileci, sinsi, ahlaksız, vicdansız, riyakar siyasetci tiplemesidir..."

“İşte helasız yaşayan bu köylüyü biz, hiç utanmadan, sıkılmadan ‘Sen her şeyi bilirsin aslanım, senin sezişin var yiğidim.’ diye sırtını sıvazlayıp onu uyutmaya, kendimizi kandırmaya devam ediyoruz.”

"Dağ eşkıyası eskidenmiş. Şimdi eşkıyalar şehre inmiş de kanun kitabına bakıp bakıp maddeye uygun adam soyuyorlar."

"Sen benden iyisini bilirsin, siyaset yolunda her bir söz söylenir. Zaman olur sen bana namussuz dersin, zaman olur ben sana namussuz derim, ödeşiriz. Demokrasinin icabı bu, öyle mi, değil mi?"


“Böyle kaymakam mı olurmuş? Tavşan tersi gibi bir herif, ne sıvanır ne bulaşır... İçip içip ağlamaktan, ‘Vah anam, ben buralarda çürüyecek adam mıydım?’ diye başını duvarlara vurmaktan, diz dövüp saç yolup ağlamaktan başka bir iş gelmez elinden.“

“Görgüsüzlük desen, değil; işte helanın en güzelini yıllarca görmüşler, temizlemişler, kullanmışlar da... Ama yine de kendilerine hela yapmıyorlar. Görmek, tek başına bir işe yaramıyor. Kişinin o gördüğünü alacak, benimseyecek bir düzeye yükselmesi gerekiyor. O yere yükselmedikçe, ne görse boş... Bunlar yıllarca temizledikleri helaların kendileri gibi insanlar için değil, yalnız kapıcı, odacı durdukları han ve apartmanlarda yaşayan insanlar için olduğunu sanıyorlar.”

“Yalan, hepsi yalan… ‘Halk her şeyi bilir.’ dalkavukluğu bile, halkı kendilerinden ayrı, bambaşka, umacı, koskocaman bir dev yaratık görmek değil de nedir?”

"Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızda böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip, işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bitek Zübük'te birleştiğini görünce ona kızıyoruz."

"Sayın büyüklerim, sevgili hemşerilerim. Bizim başımıza her ne kötülük gelmişse bilgisizlikten gelmiştir. Biz bilgisizlikten çok çektik, daha da çekmekteyiz."

“İşte biz bu halka ‘akıllı, bilgili, anlayışlı, sezgili’ diyoruz. Yalan. Onları da, bizi de kandırmışlar, aldatmışlar. Biz de o yalanlara aldanıp körü körüne halk dalkavuğu olmuşuz. Acı gerçekleri öğrensek, öğretilmeden, eğitilmeden halkın bilgili, anlayışlı olamayacağını kavrasak, o zaman ne yapmamız gerektiği üzerinde düşüneceğiz. Ama, ‘Halk bilir, anlar...’ deyince düşünceye yer kalmıyor artık.”

“Gerçekten bu halkın bilip öğrenmesini istememişiz. İsteseydik, önce halkımızı bütün acı gerçekleriyle tanır, ondan sonra ne yapmamız gerektiğini düşünürdük.”


“Halk bilir, halk sezer..” sözüne, dikkat et, halkı bir küçümseme, hiçe sayma, sevmeme var. Yalan, bir büyük yalan içinde uyuşmuşuz. Halk hiçbir şey bilmiyor, hiçbir şey sezemiyor. Bilse, sezse, bunca yüzyıllardan beri aldatılır, kandırılır mıydı? Nasıl bir uyuşturucu yalan bu…”

"Bu zaman, namussuz zamanı. Kimse doğruluk üzere iş görmüyor. Doğru adamı hiçbir işin başına geçirmiyorlar. Gazetelerde okumuşsundur belki; şu işe, şu işe müsabaka imtihanıyla memur alınacak deniyor. Bu imtihan dedikleri ne? Namussuzluk imtihanı."

"Sen benden iyisini bilirsin, siyaset yolunda her bir söz söylenir. Zaman olur sen bana namussuz dersin, zaman olur ben sana namussuz derim, ödeşiriz. Demokrasinin icabı bu, öyle mi, değil mi?"

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme