Kirli Bir
Doğada Niçin Yaşamak İstemezsiniz Sorusuna Cevap Olacak Hikaye
Edici Bir Metin Yazınız.
Kızlderililerin çok güzel bir sözü vardır: “Beyazlar hiçbir zaman toprağı, geyikleri ye da ayıları umursamadılar. Biz Kızılderililer bir hayvanı öldürdüğümüz zaman onu hiçbir şekilde ziyan etmiyor, bütün etini yiyoruz. Kökler diktiğimizde ve evler yaptığımızda küçük çukurlar açıyoruz. Çekirgeler için otları yaktığımızda hiçbir şeyi mahvetmiyoruz. Meşe meyvelerini ve fıstıkları ağacı sallayarak düşürüyoruz. Ağaçları baltalayıp devirmiyoruz.
Yalnızca kurumuş ağaçları
kullanıyoruz. Ama beyazlar toprağı deşiyor, ağaçları söküyor ve her şeyi
öldürüyorlar. Ağaç diyor ki,” Yapma, acıyor. Canımı yakma.” Ama onlar onu
baltalayıp kesiyorlar. Toprağın ruhu onlardan nefret ediyor. Onlar ağaçları
parçalıyor ve en derinlere kadar oyuyorlar. Ağaçları testereyle kesiyorlar. Bu
onların canını yakıyor. Kızılderililer asla bir şeyin canını yakmaz ama beyazlar
her şeye zarar veriyorlar. Kayaları parçalıyor, sonra da onları yerlere
saçıyorlar. Kaya diyor ki,” Yapma, canımı yakıyorsun.”Ama beyazlar hiç
umursamıyorlar. Kızılderililer kayaları kullanırken yalnızca küçük ve yuvarlak
olanları alırlar. Toprağın ruhu beyaz adamı nasıl sevebilir? Beyaz adamın ona
dokunduğu her yer acıyor. Bu söz bize neden doğayı korumamız ve onu çok
sevmemiz gerektiğini çok güzel bir şekilde anlatır.
Şimdi hikayeme geçiyorum.
Doğayla Savaş Halinde Olmayalım!
Akşam okuldan çıkıp eve geldiğimde
saat yedi buçuk gibi akşam haberlerini izlemeye başladım. Ülkemizin bir
şehrinde denizdeki balıkların ölerek kıyıya vurduğunu anlatıyordu. Binlerce
balık ölmüştü ve deniz kıyısında görünen ölü balıklara çok üzülmüştüm. Daha
sonra haberin devamını dinlediğimde denize zehirli kimyasalların karıştırıldığı
anlatılıyordu. Binlerce balık ölüyodu. İki kuruşluk fayda için bir daha telefi edilmeyecek zararlar
açlıyordu doğanın başına. Bu çok canice bir durumdu. Canlar gidiyor ama bu
kimsenin umrunda bile olmuyor diye düşünmeye başladım.
Akşam balıkların o hali gözümden gitmedi ve
gece rüyamda temiz bir doğa, yemyeşil ağaçlar, tek katlı evler ve deniz içinde
yüzen balıklar gördüm. Cennette gibiydim sanki. Annemin haydi Aslı uyan demesi
ile uyandım. Akşamki haberi hatırladım ve canım tekrar sıkıldı. Doğa ile bu
savaşa son vermemiz gerektiğini düşündüm ve okula gidince bu konu hakkındaki
düşüncelerimi Nazife Öğretmene söyledim. Ona bizler öğrenciler olarak basın
yayını okula getirtelim ve doğayı nasıl daha iyi hale getirebiliriz diye
projeler üretelim dedim. Bu düşüncemi öğretmen çok beğendi. Ertesi gün gazeteciler
okulumuza geldiler. Onlar gelmeden hemen
önce okulun çevresini de tertemiz
yapmıştık. Her öğrenci sıra ile konuştu ve sıra bana geldiğini şunları
söyledim: Haberlerde ölen balıkları gördüm ve doğayı nasıl bu hale
getirdiğimizi düşündüm. Sadece balıklar değil diğer canlıların yaşam alanı da
tehdit eden biz insanlarız dedim. Deniz kıyısı pislik içinde, şehirler pislik
içinde, insanlar keşke daha bilinçli olsa diye veryansın ettim ve ağlamaya
başladım. Böyle giderse yaşayacak temiz
alanımız olmayacak, salgın hastalıklar artacak, temiz havaya hasret kalacağız
ve ama iş işten geçmiş olacak dedim.
Benim bu konuşmamdan sonra
yetkililer okulumuzu aradılar ve doğayı korumak için artık daha dikkatli olacaklarını
söylediler ama biz çocukla da bu bilinci
asla kaybetmeyecektik ve öyle de yaptık. Yaşadığım şehirde nerede bir
çöp görsem onu çöp kutusuna attım, okulumun çevresini temiz tutmaya çalıştım ve
doğa ile savaş değil barış içinde olursak daha mutlu olacağımızı ve daha temiz
bir çevrede yaşayacağımızı anladım. Kirli doğa kirli dünya demekti. Hayatımın sonu
demekti, hastalıklar, pislikler içinde nefes almak demekti. Bunun için doğaya
savaşa hayır doğaya katkı sağlamaya evet dedim.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme