“Küçük Ağacın
Eğitimi” Adlı Kitapta Geçen Özlü Sözler (Alıntılar)
Küçük Ağacın Eğitimi adlı bir kitap
Kızılderililerin hayatını anlatan, insana bakış açısını, doğaya bakış açısını
anlatan harika bir kitaptır. Hepimize insan olmayı bir kere daha hatırlatan ve
okuduğumuz zaman bizi hıçkırıklara boğacak olan bir kitaptır. Hem gülüp, hem
düşünüp hem de ağlıyorsunuz bu kitapta.
Kitapta geçen
özlü sözler şunlardır:
Büyükanne ölü insanı kolayca
tanıyabileceğini söyledi. “Ölü insanlar….” Dedi. “Bir kötü insana baktığın
zaman pislikten başka bir şey görmezsin. Onlar öteki insanlara baktıkları zaman
kötüden başka bir şey görmezler., hiçbir zaman güzellik görmezler. İşte onlar
yürüyen ölü insanlardır.”
“Büyükbaba av köpeği ya da başka
şeyin değer duygusunu yitirmesinin çok kötü olacağını söylüyordu.”
“Büyükbaba “Yalnızca gereksinim
duyduklarını al. Geyik alıyorsan, en iyisini alma. En küçük ve en yavaş olanını
seç, o zaman geyik daha güçlü olur ve her zaman sana et verir. “
“Büyükbaba dedi ki anlamak
gerekirmiş. Ama birçok insan anlamak istemezmiş çünkü anlamak zahmetli işmiş.
Bu yüzden kendi tembelliğini örtmek için sözcükler kullanır ve diğer insanlara “miskin”
derlermiş.
“Büyükbaba dedi ki verdiğin bir
şeyi nasıl yaptığını ona anlatmak, yalnızca “bir şey” vermekten daha iyiymiş.
Dedi ki “Bir adama kendi başına yapmasını öğretirsen, o zaman o adam iyi olur..
Oysa yalnızca bir şey verip hiçbir şey öğretmezsen, o zaman adama geri kalan
yaşamı boyunca sürekli veriyor olursun.”
O adama yanlış hizmet etmiş olursun, çünkü sana bağımlı olursa, o zaman onun
kişiliğini alır ve çalarsın. Bazı insanlar sürekli vermeyi severmiş, çünkü bu
onları kibirli, verdiği kişiden daha kılarmış.” Yapmaları gereken tek şeyin,
kişiye kendisine bağımlı olmamasını sağlayacak küçük bir şey öğretmek olduğu
halde.
“Kendimi kötü ve boş hissediyordum.
Büyükbaba dedi ki, neler hissettiğimi biliyormuş, çünkü kendisi de aynı şeyleri
hissediyormuş. Büyükbaba, sevip de kaybettiğin her şey sana bu duyguyu verir,
deyip ekledi: ‘Bundan kurtulmanın tek yolu hiçbir şeyi sevmemektir ki bu daha
da kötüdür; çünkü o zaman sürekli boşluk hissedersin.”
“Büyükbaba dedi ki, ‘Kahrolası
aptal sözcük oyunu adamları aptallaştırır. Bir kişinin başka birine karşı sözcükleri
kullandığını işitirsen, onu tanımak için sözcüklerden yola çıkma. Kahrolası
sözcüklerin hiçbir anlamı yoktur çünkü. Sesinin tonuna dikkat et. Dürüst olup
olmadığını yalan söyleyip söylemediğini anlarsın.”
Bir yerli, balıkçılık ya da
avcılığı asla spor olsun diye yapmaz, yalnızca yiyecek için yapardı. Büyükbaba
dedi ki spor için bir şeyi öldürmeye gitmek dünyadaki en aptalca, kahrolası
şeymiş.”
Annenin kollarında, annesi yürürken
kapanmayacak gözlerle sarsılarak gökyüzüne bakan katılaşmış bebek hakkında şiir
yazamazsınız. Karısının ölü bedenini yere koyarak geceleri birlikte yatan ve
sabah yeniden omzuna alan ve en büyük oğluna, en küçüğün bedenini taşımasını söyleyen
babanın şarkısını söyleyemezsiniz…. Ve bakamazsınız… Sözünü edemezsiniz…
Ağlayamazsınız… Dağları hatırlatamazsınız… Bu güzel bir şarkı olmazdı.”
“ Büyükbaba “Politikacılar… dedi”
Araştırırsanız tarihteki bütün cinayetlerden onlar sorumludur.”
"Büyükbaba dedi ki, daha az
sözcük olsaydı, dünyada bu kadar sorun olmazmış. Bana, özel olarak, sorun
yaratmaktan başka bir işe yaramayan bir sözcük oluşturmanın her zaman çok
aptalca olduğunu söyledi. Ki bu da mantıklıydı. Büyükbaba sesten ya da bir sözcüğün
söyleniş biçiminden, anlamından yanaydı. Farklı sözcükler konuşan insanların
müziğin sesini dinleyerek aynı şeyi hissedebileceğini söyledi."
"Yalnızca arılar,
ihtiyaçlarından fazlasını depolar ve bu yüzden ayılar tarafından soyulur.
Paylarından fazlasını depolayan insanlar için de durum böyledir. Bu yüzden
savaşlar çıkar ve herkes kendi payını arttırmak için söz oyunlarına
başvurur."
Büyükanne doğru yaptığımı söyledi;
çünkü iyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman gereken ilk şey bulabildiğin
insanla onu paylaşmaktır; bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye
gittiğini bilemezsiniz. Ki bu da doğrudur.
“Büyükanne, beden aklını açgözlü ya
da hırslı olmak için kullanır, onunla her zaman insanları kandırır ve onlardan
nasıl maddi çıkar sağlayacağımı düşünürsem ruh aklını bir cevizden daha büyük
olmayan bir boyuta düşüreceğimi söyledi.”
Büyükbaba, sert kışların zaman
zaman gerekli olduğunu söyledi. Bu, doğanın işleri temizleme ve daha iyi
büyümesini sağlama yoluydu. Buz, ağaçların zayıf dallarını kırıyor, böylece
yalnız güçlüler gelişiyordu. Zayıf meşe palamudunu, ceviz ve kestaneleri
temizliyor ve dağlarda daha iyi bir ürün için hazırlık yapıyordu.
Bütün insanlar gevşek davranırsa, o
zaman politikacılar kontrolü alabileceklerini görürler. Gevşek insanlar
üzerinde kontrol kurarlar ve çok geçmeden bir diktatörün olur.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme