İşbirliği İle İlgili Hikaye Yazınız.

İşbirliği İle İlgili Hikaye Yazınız.

İstanbul’un havası, suyu başka derler ya. Gerçekten de yaşadığım şehir olan İstanbul’u çok seviyorum ama nüfusu çok kalabalık olduğu için ve trafik de çok yoğun olduğu için okuldan çıktığımız zaman eve varmak saatler alabiliyor. Bir gün yine babam beni okuldan almaya gelmişti. Bu arada kendimi tanıtıyım. Ben Bilge, 9 yaşındayım, dördüncü sınıf öğrenciyim. Bir de küçük kız kardeşim doğdu. O ise henüz 40 günlük.  Babam adını Yağmur koydu. Annem ev hanımı, babam ise  boyacı. Her neyse asıl konuya geçiyim. Yine bir gün okul çıkışı babam beni almaya gelmişti. Sınıftan çıkıp merdivenlerden inerek babamı karşılamaya gidiyordum.


 Vakit öğle yemeği vaktiydi. Hemen kantine olan borcumu ödeyip dışarı çıkacağım zaman kantinin bir köşesinde küçük birinci sınıf öğrencisi olan, siyah saçlı, siyah gözlü, saçları kıvırcık bir oğlan çocuğu dikkatimi çekti. Kantin masalarının en arkasındaki ve en köşedeki yere oturmuş ve elinde sadece bir pet şişe ile su içiyordu.  Bu arada babamı unuttum ve ona bugün öğle yemeğini kantinde yemek istediğimi ve bana para vermesini söyledim. Öğle arası eve gitmek istemedim bugün. Çünkü o çocuğun kantinde ne yiyeceğini merak ediyordum ve aynı zamanda kaygılanıyordum. 


Babam hemen cebinden yirmi lira çıkarıp bana verdi, yanaklarımı öptükten sonra okuldan ayrılıp arabası ile hızlıca uzaklaşıp kayboldu. Babam gider gitmez hemen kantine yöneldim ve gözlerim o masum çocuğu aradı. Çocuk kantinde boynunu bükmüş  sessiz bir şekilde pet şişesinin ağzını açmış suyunu içiyor ve başka bir şey yapmıyordu. Aç değil miydi yoksa, sadece su ile karın doymaz ki dedim kendi kendime. İzlemeye devam ettim. Yan masadaki çocuğun yediği ekmek arası köfteye bakıyor ve baktığını belli etmeden de iç çekiyordu. İşte o zaman anladım çocuğun aç olduğunu. Hemen yanına gittim ve onunla tanıştım. başta benden biraz çekindi ve ona neden yemek yemediğini sordum.


 Babasının  işten ayrılmasından dolayı zor günler geçirdiğini, bir ekmek paralarının dahi olmadığını öğrendim kendi ağzından. Babam hayatta olsun da başka zaman da yeriz istediklerimizi dedi. Gözlerim doldu ve ağlamamak için zor tuttum kendimi. Üstündeki kıyafetler de okul kıyafeti değildi . Para olmadığı için kıyafet de alınamamıştı çocuğa. Ona hemen kantinden ekmek arası köfte ve vişne suyu aldım . Bir tane de kendime tabiki. Zil çaldı ve  çocukla vedalaşıp sınıflara dağıldık. Çocuğun adı Erdem ‘di. Hemen sınıfa gidip arkadaşlarımla ve öğretmenimle çocuğun durumunu konuştum ve öğretmen dışında kimseye çocuğun adını ve kim olduğunu söylemedim.



 Öğretmenimiz bizden gönüllü olarak o çocuğa yardım etmemiz istedi. Ertesi gün herkes evden para getirip öğretmene verdi. Öğretmenler de kendi aralarında para toplayı çocuğun annesini çağırıp annesini mahcup etmeden parayı zarfın içine koyup verdiler.  Yaptığımız yardım çok fazla değildi belki lakin işbirliği ile bir insana yardım etmek o kişinin ufak da olsa derdine dermen olmak sınıfça hepimizi ve öğretmenlerimizi çok mutlu etmişti.

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme