Yılan ve Adam

 

 Dostluk İle İlgili Kompozisyon 


 İnsanlar dostlarını seçerken çoğu zaman kendi kişiliğine uygun, kendini anlayabilen ve kendisine hiçbir zararı olmayacağını düşündüğü kimselerle yakınlık kurar. Dostlar birbirlerinin her daim yanındadırlar ve aralarında hiçbir maddi ya da manevi konudan dolayı husumet çıkmaz. Zaten böyle bir şey olursa dostlukları da yürümez. “Yılan ve Adam” araya nifak girdiği zaman o dostluğun yürümeyeceğini anlatması bakımından çok güzel bir misaldir. Hikaye şöyle:





“Çok uzun yıllar önce yaşlı bir evliya ve onun oğlu adı sanı bilinmez bir köyde yaşarmış. Bu evliya ne zaman dara düşse köyün yakınındaki sarp mı sarp, çetin mi çetin bir dağa çıkarmış. Dağda bir kuyu ve kuyunun içinde de bir yılan yaşarmış. Evliya yılana derdini anlatır yılan da ona bir altın verir gönderirmiş. Zaman ilerledikçe evliya iyice yaşlanmış ve dizlerinde dağa çıkacak derman kalmamış. Oğlunu yanına çağırmış ve kuyuyu tarif ederek oraya git yılana benim selamımı söyle sana vereceğini al gel demiş.
Çocuk dağa gitmiş kuyuyu bulmuş ve yılandan altını alıp gel demiş. Babası gerektikçe çocuğu dağa gönderip altını getirtirmiş. Bir gün çocuk yılanı öldürürsem kuyudaki tüm altınları alırım diye düşünerek yerden aldığı taşı yılana doğru fırlatmış. 

Taş yılanın kuyruğuna değmiş ve o acıyla çocuğu ısırmış. Yılanın zehriyle çocuk çok geçmeden hastalanmış ve ölmüş. Yaşlı evliya dağa tırmanarak yılanın yanına gitmiş ve çocuk bir cahillik etmiş, nefsinin kurbanı olmuş biz yine eskisi gibi dost olalım deyince yılan : “ yok! olmaz! bende bu kuyruk acısı sende de bu evlat acısı olduktan sonra biz bir daha dost olamayız.” demiş.” 
Evet hikayede de anlatıldığı gibi dostluklar uzun zaman geçtikten sonra kurulabilir. O dostluğu yaşatmak da kolay değildir. İşin içine menfaatler, kötülükler, nifaklar sokulursa fazla yaşatılamaz. Çünkü dostluk güven gerektirir. Güvenin kaybolduğu yerde de artık dostluk olamaz.

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme