Mustafa'nın Günlüğü

Lise birinci sınıfta Mustafa, Gebze Lisesi’nde okuyor. Kırtasiyelerin, kitapevlerinin önünden her geçtiğinde, renk renk kitaplar… Büyüleniyor âdeta… “Bu kitapları okuyanlar dünyanın en mutlu insanlarıdır herhalde…” diye düşünüyor. Kitaplar, gazeteler, dergiler hayalini süslüyor onun… Kitapların kapaklarındaki resimleri gördükçe, kalbi hızla atmaya, gözleri parlamaya başlıyor. “Acaba bu roman kahramanları ile tanışamaz mıyım? Onlarla tanışmak, onlarla konuşmak ne iyi olurdu.” diye söyleniyor kendi kendine. Bir defasında Reşat Nuri Güntekin’in “Acımak” isimli eserini almış ve okuyunca çok mutlu olmuştu. Canı sıkıldıkça Acımak kitabının kapağına tekrar tekrar bakıyor. Bu romanın kahramanları dünyanın en iyi insanlarıdır, diye düşünüyor.


Bir roman veya bir hikâye kitabı görse, iç geçiriyor, yüreği burkuluyor. Ah bu parasızlık! “Evet, karar verdim. Ben büyüyüp meslek hayatına atılınca, yapacağım ilk iş kendime bir kütüphane kurmak… Artık bütün günümü kitaplarımla geçirir, onların rengârenk kapaklarına doyasıya bakarım.”


Bu ilçede yerel bir gazete çıkmaktadır: Şenola… Adı gibi kendisi de şen bir gazete… Okuldan her çıktığında, Mustafa Paşa Camii yakınında belediye otobüsleri durağındaki büfeden alıyor gazeteyi. Dört sayfadan ibarettir. Baştan sona bütün sayfalarını okuyor büyük bir zevkle. Oh be! Ne güzel bir gazete, diye düşünüyor. Fiyatı da çok uygun 25 kuruş… Daha fazlasına da gücü yetmez ki zaten… Önce yerel haberler, ardından bilimsel, edebî bütün yazıları tek tek okuyor. Sonra bulmaca sayfası… İyi ki de bulmaca sayfası var, diye söyleniyor kendi kendine… En çok da bulmaca sayfasını seviyor. Gerçi bazı bulmacaların cevabını bulmakta zorlanıyor. Ancak yine de çok hoş bir bölüm bu bulmaca sayfası… Bazen parası çıkışmıyor. Her zaman da 25 kuruş bulunmaz ki… Ah Keşke biraz zengin olsa!..  “Dünyada gazete okumak gibi güzel bir şey var mı?”


Bu kaç gündür Mustafa’nın canı çok sıkkın… O çok sevdiği “Şenola” gazetesi büfede satılmıyor artık. Niçin satmıyorlar acaba? Hâlbuki ne iyi, ne güzel bir gazeteydi. Yoksa yayın hayatına son mu verdi? Gerçi başka bir gazete daha var 50 kuruşa, Tan gazetesi. Ancak bu gazeteye parayı nasıl yetiştirebilsin? Hem de “Şenola” gibi çok da zevkli bir gazetede değil.


Galiba artık “Şenola” gazetesi hiç satılmayacak bu büfede; keşke satılsaydı. Of ! Yoksa nasıl zamanımı geçireceğim?


Şenola gazetesinin yayın hayatına son vermesi Mustafa’yı çok üzmüştü. Mustafa gibi başkaları da bu gazeteyi satın alsalardı, herhalde gazete hiç kapanmayacaktı. Ancak Mustafa fırsat bulduğu an başka dergi ve gazeteler alacak. Okumadan bu hayat geçer mi be?

Yrd.Doç.Dr. Yasin KILIÇ

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme