Hangi Zamanın Çocuklarıydık?

Issız ve dipsiz bir kuyuydu gözleri hayatımın. Bahaneler ardına saklanmış belirsiz bir gelecek… Pencere kenarında güneşi bekleyen bir menekşe saksısı gibi beklerdim seni.Tebeşir kokusunda çürüyen ellerimizde,yemyeşil gözleri canlanırdı hayallerimin.O taşlı sokakta hayatı her zamankinden renksizdi gidişinde ve uzaklara dalışında gözbebeklerimin.Üç beş sandalye,birkaç kırık mandal…hatıralarda kalan.


Biz ihtilalin çocuklarıydık,savaş sokaklarının,avuçları kanlı,gözleri yaşlı…
Anımsamıyor musun? Kalabalık çekilince daha bir yalnızlaşırdı taşlı sokağımız. Yoktu zaten bir tutam hayalimiz,çiçek kokulu yaşlı teyze sorardı, artık gülmeyecek misiniz?


Çamurlu bir postal basıp geçerdi gözyaşlarımızın tam ortasına. Bak ve gör! Elimde kalemimle,ne çok yazacaklarım varken nefesim kesilecek.İçimde kalacak üstelik bunca önemli sır… Yine insanlar geçecek, kalabalık sessizce akıp giderken ,elleri iki yanında iki insanın gözleri birbirine değecek… İki nefes kesilip,iki dudak susacak!...


Biz ihtilalin çocuklarıydık ya, savaş sokaklarının,avuçları kanlı,gözleri yaşlı…
Anımsamalısın! Saati çalışırken ölen insanlar gördük…Yarına dair ‘yapılacak’ listeleri vardı kimisinin cebinde… Çocuklar sokak aralarında top oynardı.Sessizce geçerdin ,suskun ve çaresiz sıkılmış avuçların…
Çiçek kokulu yaşlı teyze bunamış! Sorardı, ne zaman güleceksiniz? …


15 NİSAN- YOZGAT
Hilal Saygı

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme