Meddah ve Meddahlık

Meddah ve Meddahlık Nedir?

Meddah kelimesi Arapça 'medh' kelimesinden türemiştir. Çok öven metheden anlamlarına gelir. Meddahlık ise meddahın yaptığı işe denir. Bizde (Türkiye Türklerinde) ise meddahlık, hareket ve taklitle hikaye anlatma anlamına gelmektedir. Geleneksel Türk Halk Tiyatrosunun önemli bir parçasıdır.

Meddahlığın Tarihi ve Coğrafyası

Hareket ve taklitle hikaye anlatma sanatının ilk biçimleri ilkel kavimlerde ortaya çıkmıştır. Hikaye anlatma sanatı Asya ülkelerinde yoğunlaşmakla birlikte dünyanın hemen her yerinde görülür.

Eski Türklerde Meddahlık

Türklerin İslamiyet'i kabul etmelerinden önce kültürlerinin ve toplum yapısının etkisi itibari ile hikaye anlatan sanatçılarının olduğu herkes tarafından bilinmektedir. İslam'dan önce göçebe Türk toplumunda hikaye anlatıcıları vardı. O dönemde bu görevi ozanlar yerine getirmekteydi. Ellerinde kopuzlarla diyardan diyara dolaşan bu ozanlar, İslamiyet'ten sonra  aşık adını aldılar. Oğuz Han gibi eski büyük kahramanların anılarını anlatırlardı. Bazı Oğuz boyunun hikayeleri Dede Korkut adlı bir ozana (bilgeye) dayandırarak nesilden nesile aktarılıyordu.

İslamiyetten Sonra Meddahlık

 15.y.y‘ dan sonra ozanlar değişik Türk boylarında Bakşı(Bahşı), Aşık,Yırav  veya Şeşen adını almıştır. Bunlar ellerinde sazlar kopuzlarla hikaye anlatır, ezgi söyler, kıssahanlık yaparlardı. Oğuzlarda ozanlar kentten kente, obadan obaya kopuzları ellerinde gezerler, düğünlerde, şölenlerde "Oğuz Destanları"nı, "Dedem Korkut Hikayelerini" anlatırlardı.
 
Anadolu’da sazla hikaye anlatan aşıkların yanında sazsız hikaye anlatan kişiler de vardı. Bunlar daha çok meddahlık sanatını yürüten kişilerdir.

Geleneksel Türk Tiyatrosunda Meddahlık

Meddahlık Halk Edebiyatının değil daha fazla Halk Tiyatrosunun alanına girmektedir . Çünkü seyirci veya dinleyici önünde çeşitli hikayelerin dramatizasyonunu yapan meddah, bir anlatıcı olmaktan çıkmış daha çok bir oyuncu durumuna girmiştir. Meddah yaptığı taklit ve oyunculukla bir sanatçı hüviyeti kazanmıştır. halk kahvehanelerinden saraylara dek her aşamadaki kişileri ilgilendirmiş olan bu sanatçılar tiyatro tarihimiz için önemli bir yer tutar.
 

Meddah Sanatını Nasıl İcra Eder?

Meddah hikayesini anlatırken canlandırma ve benzetme öğelerinden faydalanır. Anlattığı hikayenin konusuyla ilişkili olarak çeşitli etnik gruplardan bireylerin, değişik cins, yaş ve tipteki insanların, hayvanların doğa olaylarının taklitlerini yapar. Tek kişilik tiyatro gösterisi diyebileceğimiz meddahlıkta meddahlar, genellikle kahvehanelerde veya buna benzer halkın kalabalık bulunduğu yerlerde herkesin görebileceği yüksek bir yerde (sahne) veya açık bir alanda iskemleye oturarak sanatını icra eder.
 
Ellerinde bir değnek (sopa),  büyükçe bir mendil veya makrame ile sahneye çıkarlar. Mendil ve sopa meddahın en önemli iki aksesuarıdır. Elindeki sopayı üç kere yere vurarak seyirciye hikayenin başlamak üzere olduğunu bildirir. Belli başlı kalıp sözlerle veya tekerlemelerle söze başlayarak izleyicinin dikkatini kendi üzerine çeker. Meddah hikayesini anlatırken  tüfek ,saz ,süpürge,  kılıç,at v.b gibi şeylerin taklidini yaparken  değneğinden faydalanır. Mendilini ise kadın taklidi yapacağında veya  ağzına kapayarak değişik sesler çıkarmada kullandığı gibi terini mendile silermiş gibi yapıp yine dikkatleri üzerine çekmek için kullanır.
 
Değişik etnik grupların ağız ve konuşma farklılıklarını çok iyi bir şekilde vererek mizahi unsurlarla hikayeyi süsleyip  izleyiciye aktarır. hikayenin bitiminde sürç-i lisanından dolayı seyirciden af diler. Bir başka sefere anlatacağı hikayenin yerini ve zamanını söyleyerek görevini tamamlar.
§Meddahın hikayesini masaldaki gibi cin, peri, dev ,v.b. gibi unsurlara yer verilmiş konular oluşturmaz. Meddah hikayesinin konusunu gerçek yaşamdan somut kavramlardan alırdı. Meddah sanatını genellikle kahvehanelerde icra ederdi.  Bu kahvehaneler özellikle ramazan aylarında daha çok rağbet görürdü.
 

Günümüzde Meddahlık

Meddahlar sanatlarını gittikçe mukallidin sanatına  yaklaştırmışlardır. Daha çok 20. y.y.ın başında İstanbul’da meddahlar , hikayeden çok kısa fıkralar anlatan, kısa taklitler yapan sanatçılar durumuna gelmişlerdir. Meddahlar ses ve söz hünerine dayanan taklitlere yönelmişlerdi.
 
Tiyatronun ülkemize gelmesiyle, sinema ve  TV’nin yaygınlaşmasıyla meddahlık sanatı da yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlamıştı. Meddah hikayeleri basılı metin durumuna gelmeye başlamış, meddahlar da hikayeleri bırakıp taklitlerle para kazanma yolunu tutmuşlardı. Ama yine de istek üzerine geleneksel yada yeni hikayeler anlatan Sururi, Hakkı,Borazan Tevfik, Kadri gibi meddahlarda yakın zaman kadar sanatlarını sürdürmüşlerdir. Günümüzde ise  bazı büyük şehirlerde  ve bazı TV kanallarında sadece ramazan aylarında görebilmekteyiz.
 

20. yy da Meşhur Meddahlar

20. y.y da yaşayan meşhur meddahlar şunlardır; Meddah Tahsin, Meddah Sururi, Beşiktaşlı Kemal, Kantarcı Kadri , Küçük Ali, Hayali Memduh, Naşit, Dümbüllü İsmail. (Gösteri niteliğinde mukallitlik yapanlar) Münir Özkul, Gazanfer Özcan Yılmaz Gruda, Metin Akpınar, Zeki Alaysa, Ahmet Gülhan, Levent Kırca.
 
Günümüzde tiyatro sahnelerinde tek kişilik gösteri yapan tiyatrocularımız meddahlığın modernleşmiş halini icra etmektedirler. Cem Yılmaz ve Beyazıt Öztürk gibi stand up’çı diye tabir edilen sanatçılar aynı meddahlar gibi tek başına bir takım aksesuarlar yardımıyla kısa fıkralar anlatarak taklitler yapıp seyirciyi eğlendirmektedirler.
 
Alıntıdır...................................

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme