1. Zihaf,(kısma) uzatılması gereken bir ünlü harfi kısa okumaktır. Mesala: «merhabâ ey âsi ümmet melcei.» bu mısrada geçen(âsi) kelimesi Arapçadır. Her iki hecesi de(â-si) uzunudur. Kelime mısrada(âsi) olarak kalacak olursa vezin bozulur. Yukarıdaki mısra Süleyman Çelebi’nin mevlid’inden alınmıştır. Mevlid [fâilâtün fâilatün fâilün] vezni ile yazılmıştır. Zihaf yapılmazsa mısranın vezni şöyle olur:
Mer – ha – bâ –ey / â – sî – üm – met / mel – ce – i
__ . __ __ __ __ __ __ __ . __
(si) hecesindeki (i) yi kısa okursak vezin düzelir.
Mer – ha – bâ – ey / â– si – üm – met / mel – ce – i
__ . __ __ __ . __ __ __ . __
Fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lün
Arapça ve Farsça’dan dilimize girmiş bulunan bazı kelimeler zamanla Türk söyleyişine uygun bir hale gelmiş bulunduğundan bazı uzun heceler yarım hece haline, bir hayli birleşik hece de tam hece haline gelmiştir. Bu yüzden Türkçeleşen bu tür kelimeler zihaflı sayılmamalıdır:
Vatan şehirleri karşımda, her saat, bir bir...
Yahya Kemal
Mısrasında geçen Arapça «saat» aslında« saât»tir. «Saât» kelimesi tamamen Türkçeleşmiştir. Kendi imlamıza göre «saat» olarak yazılmaktadır. Bundan ötürü mısrada geçen «saat» kelimesinde zihaf aramak yersiz olur. Mısranın vezni: [mefâilün – feilâtün –mefâilün- feilün(fa’lün)]dür.
Ancak gene vezin zorunluluğu yüzünden aynı kelimeyi «saât» olarak kullanan şairlerde vardır:
Ah eden kim / dir bu sâat / kuytuda
Faruk Nafiz Çamlıbel
«Sâat»kelimesi mısrada «saat»olarak kullanılsaydı, vezin bozulurdu:
Ah eden kim / dir bu sâat / kuytuda
__ ._ __ __ . _ _ _ . _
Fâ ilâ tün fâ i lâ tün fâ i lün
Ah eden kim / dir bu sâat / kuytuda
__ . __ __ __ . . __ __ . __
Fâ i lâ tün müf te i lün fâ i lün
8. Aruz vezninde hecelerin sayısına önem verilmez. Ses değerlerine önem verildiği için mısraların hece sayıları birbirlerine eşit olmayabilir:
Kork – ma – sön – mez – bu – şa – fak – lar – da – yü – zen – al – san – cak
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Sön – me – den – yur – du – mu – üs –tün – de – tü – ten – en – son – o – cak
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
O – be – nim – mil – le – ti – min – yıl – dı –zı – dır – par – la – ya – cak
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
(fâilâtün) feilâtün feilâtün feilün(fa’lün)
9. İmale (çekme):
Vezin zorunluluğu ile bazen hece sonundaki kısa ünlünün uzun okunmasına denir.
Bûy-i gül taktir olunmuş, nâzın, işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy, birisi destmâl olmuş sana
Nedim
İmale, gerçektende vezin zorunluluğu ile yapılır. Nedim’in yukarıdaki beytini inceleyelim: beytin vezni, [fâilâtün – fâilâtün – fâilâtün – fâilün] cüzülerinden meydana gelmiştir. Ancak ikinci mısradaki (biri) kelimesinin ilk hecesi, (birisi) kelimesinin ise ikinci ve üçüncü hecelerini uzun okunması gerekmektedir. Uzun okunmadığı taktirde vezin bozulur. Deneyelim:
Biri olmuş / hoy, birisi / destmâl ol / muş sana
. . _ _ __ . . . _ . _ _ __ . _
İmale yapılınca:
Bİri olmuş / hoy, birİsİ / desT-mâl ol / muş sana
_ . _ _ _ . _ _ _ . _ _ _ . _
«imale») her zaman hata olmayabilir. Şair bazen duygu ve düşüncelerini imale yaparak daha kuvvetli anlatabilir. Meselâ Baki, Kanuni mersiyesinde:
Hurşide baksa gözleri halkın dolA gelür
Zira bakınca hâtıra ol mehlika gelür
Mef /ülü fâilâtü mefâilü fâilün
«dola gelür» ün «la» sını uzatmakla ağlamayı âdeta şiddetlendirmektedir.
Nef’inin şu beytindeki imale de sanatlıdır.
Bu ne gerdiş bu ne cümbüş bu ne devran olsun
Böyle KAlursa felek hâk ile yeksan olsun.
Diye feleğe saldırırken “ka” hecesini uzatarak imale yapmıştır. Ancak bu amale ile şair sanki hiddetini arttırmış gibidir.
10- MED (uzatma):
Med bir ses sanatıdır. “iki heceyi bir yapmaktadır.” Mesela, yar, serv, sevk, şerm, Firidevs, Cemşid gibi kelimeler bir ses grubudur ve iki hece sayılır.
Yâ- r : ( -. )
Ser- v : ( - .)
Şer- m : ( -. )
Ancak mısra sonlarında bulunan heceler ister yarım, ister tam, ister bileşik yani bir buçuk ses ( -. ) olsunlar daima tam ses sayılırlar. Şimdi iki hece nasıl bir yapılır onu görelim:
O şûh ağlar bugün kasr-ı Şeref’âbâde geldikçe
O nûşânûş demler hâtır-ı nâşâde geldikçe.
Yahya KEMAL
Birinci mısra takdtiini yapalım:
O şuh ağlar / bugün kasr-ı / Şeref’âbâ / de geldikçe
. - - - . - - - . - - - . - - -
Me fâ î lun me fâ î lün me fâ î lün mef â î lün
İkinci mısraın normal taktiinda ise aynı dörtlü ( mefâîlün) kalıbını bulamıyoruz.
O nûşânûş demler hâtır-ı nâşâde geldikçe
Veznin ikinci cüzünün karşılığı “me” açık hece olması gerekirken karşımıza “dem” kapalı bir hece çıkıyor. Bundan ötürüde kalıp bozuluyor. Kendi kendimize soruyoruz: ikinci cüzün ilk açık hecesi nereye gitti? Diye! Bu açık ve yarım sesi “demler” kelimesinden evvelki “nû-ş” kelimesinde aramamız gerekecektir. (Nû-ş) bir buçuk sesli bir hece olduğu için(ş) yarım sesi karşılar. Böyle olunca da dörtlü “mefâiîlün” arızasız, mısraın sonuna kadar devam eder:
O nûşânû / ş demler hâ / tır-ı nâşâ / da geldikçe.
. - - - . - - - . - - - . - - -
Yahya Kemal Beyatlı’dan aldığımız başka bir beyitteki meddi heceleri gösterelim:
Gördüm ol meh / dûşûnA bir / şâl atup lâ / hû r dan
- . - - - . - - - . - - - . –
Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i la tün fa i lün
Beytin ikinci mısraını da siz taktie vurarak meldi heceyi bulunuz:
Gül yanaklar üstünE yaşmak tutunmuş nûrdan
11. VASL (Ulama):
Bir kelimenin sonu ünsüzle bir harfle biter, ondan sonra gelen kelimenin ilk harfi ünlü ile başlarsa birinci kelimenin son ünsüzü ikinci kelimenin baştaki ünlüsü ile birbirine bağlanır. Buna “vasl-ulama” denir.
“aslan asker – her gün olmaz”, bu sözleri söylerken kelimeleri ayrı ayrı değil, ulama yaparak okur yada söyleriz: Aslanasker – hergün , olmaz
Ulamanın aruz vezninde çok önemi vardır. Yukarıdaki (aslan asker) sözünü ulama yapmasan taktî edelim.
AS – LAN – AS – KER
- - - -
Aynı sözü ulama yaparak okursak:
AS – LA – NAS – KER:
- . - -
Fâ i lâ tün cüzü elde edilmiş olur.
(her gün olmaz ) sözünü ulama yapmadan okuduğumuzda hecelerin değerleri şöyledir: ( - - - -) ulama yaparsak hecelerin değeri derhal değişir.
Her gü nol maz
- . - -
Fâ i lâ tün kalıbına uyar.
Bu örnekler bize, aruz vezni ile yazılmış bir manzumenin kalıplarını bulmada ulamanın önemini açık olarak gösterir.
Ulama ( __ ) işareti ile gösterilir.
Bahâr__olsun, bahâr__olsun da gönlüm
Biraz def’İ melâl__etsin, diyordum.
Tevfik FİKRET
Mefâîlün mefâîlün feûlün
. - - - . - - - . - -
Beyti ulama yapmadan okursanız vezin derhal bozulur. Deneyiniz.
12. SEKT-İ MELİH (güzel duraklama) :
Aruzun (mef’ûlü mefâilün feûlün) kalıbıyla yazılmış olan manzumelerde bazen; bu kalıbın (mef’ûlün fâilün feûlün) biçimi almasına (sekt-i melih) adı verilir.
Yâd et be / ni gam lı gam / lı yad et
Mef u lü me fâ i lün fe û lün
Hay rân hay / rân ge zer / di her yan
Mef’ û lün fâ i lün fe û lün
Eskiden bu duraklama makbul sayılırdı. Aşağıya alınan beyitte sekt-i melih varsa gösterin;
”Kaldım mı, demişti yolda yolda bir gün,
Hindistan’ın denizlerinde?”
Abdülhak Hamit Tarhan
Yorum: Aruz vezninde önemli olan hecelerin sayısı değil de ses değerliliğidir. Yani uzunluğu ve kısalığıdır. Elbette ki aruz vezninde şiir yazmak kolay değildir. Kalıpların bozulmaması için bazı uygulamalara başvurulması gerekir. Bu bir eksiklik değil o sanatın zorluğunun yani kalitesinin göstergesidir. Şiirin sadece yazıda kurallı değil söylemde de kurallı olması gerekir. Bunu da sözlerin uzunluğu ve kısalığı sağlar. Kuralların yerine getirilmemesi hece sayısında belki eksikliğe yol açmaz ama şiirin anlamlı ve ahenkli bir şekilde okunmamasına sebep olur.
Bûy-i gül taktir olmuş. Nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy, birisi destmâl olmuş sana
Nedim
Örneğin Nedim’in bu beytinde imalenin yapılması ses ahengini ve kalıba uygunluğunu sağlamıştır.
Beytin ikinci hecesinde ki biri sözcüğünün ilk hecesindeki “i” kısa ünlüsü uzun okutulmuş ve kalıba uygun hale getirilmiştir.
Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme