methiye örnek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
methiye örnek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Methiye

Din ulularını, padişahı, sadrazamı, şeyhülislâmı, zamanın diğer büyüklerini övmek için yazılan manzumelerdir. Şâirler bu konuyu daha çok kaside biçiminde işlemişlerdir. İki türlüdür: birincisi padişah, vezir, şeyhülislâm gibi yaşayan devlet büyükleri için yazılır. İkincisi 4 halife ve başka din ve tarikat uluları için yazılanlardır. 4 halife için yazılan medhiyelere medh-i çihâr-yâr-ı güzîn denir.
Medhiyelerde çok zaman “gerçekten” çok uzaklaşılır. Çünkü medhiyelerin sonunda çok kez bir çıkar vardır. İşte bu çıkarı elde etmek için şâir, kişileri olduğundan fazla yani mübalağalı göstermekten, olayları aksi biçimde yorumlamaktan çekinmez. Söz gelişi Nef’î  bile 2. sman’nın başarısız Lehistan seferi için şunları yazmaktan çekinmemiştir:        
Örnek:1

            Aferin ey rüzgârın şehsûvar-ı safderi
Arşa as şimden geru tığ-i sûreyya-cevheri
Tığına nola yemin eylerse ruh-u Mûrteza
Bir gaza ettin ki hoşnud eyledin peygamberi

Başka bir deyişle; medhiye, Çehar yâr-i güzin, ashâb-ı kiram ve evliyaullah haklarında medh ü senâyı ve ruhâniyetlerinden istişfâ ve istimdâdı hâvi şiirlerdir. Tarikat müessislerinin medhiyelerini hâvi şiirler de bu kısımdandır. Halk bu nev’i şiirlere ilahi, aruz şâirleri istigâse ismini vermektedir. Pek eski bir mecmuada yakarış kelimesini görmüştüm. Bu kelime lisanımızda yalvarmak, yakarmak suretinde müstameldir. Niyaz ve tazallüm mânâsını müfiddir. Tamimi arzu olunur bir kelimedir. İstigâseye saz şâirleri medhiye diyorlar.

Şâir medhiye bölümünde sultanlık, vezirlik, müftülük örneği yüksek makamlardan birinde bulunan kişinin o makamın gerektirdiği erdemlerin en yücesine sahip olduğunu söyler, böylece onu övmüş, fakat diğer taraftan o erdemlere gerçek anlamda sahip olmaya da teşvik etmiş olurdu. Bunlar adalet, bilgelik, eli açıklık, düşkünleri korumak, sanat ve bilim adamlarına el uzatmak, merhamet cesaret gibi her türden idarecide bulunması  mutlak olarak gerekli niteliklerdi.
Bir arada bir cimriyi cömert, bir zalimi merhametli, elini kılıç kabzasını dokundurmamış birini en büyük kahraman diye tarif etmek gibi tuhaflıklar da az değildir. Bir şâirin göz göre göre gülünç olmak istemeyeceğini kabul etmek akla ve mantığa uygundur. Dolayısıyla istisnaları saklı tutarak, bu tuhaflıkları yapan şâirlerin devlet adamlarında ideal nitelikler aradığını veya onları adı geçen ideal nitelikleri edinmeye teşvik ettiğini kabullenmek herhalde pek de yanlış olmayan insaflı bir davranıştır. (Kaside konusundan alınmıştır)
  Medh-i Çehâr-yâr

 

Hz. Muhammed’in dört yakını, dört dostu, dört halifesi, Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ömer, Hz. Ali için övgü. Kimi mesnevîlerin giriş bölümlerinde şâir “na’t”ten veya varsa buna bağlı olan “mi’râc” ve “mü’cizât” başlıklarından sonra dört halife övgüsüne geçebilir. Bu şiirlerde Ebû Bekir’in dürüstlüğü ve cömertliği, Ömer’in adaleti, Osman’ın edebi ve kur’ân’ı yazdırması, Ali’nin cesareti başlıca üzerinde durulan noktalardır. (Mesnevi konusundan alınmıştır.)
Aşağıdaki medhiye, 17.yüzyıl bilginlerinden ve Mesnevi’ nin en iyi şerhini yaptığından dolayı Hazret-i Şârih  sıfatıyla anılan İsmail–i Ankaravî için yazılmış müseddes-i mütekerrir biçiminde bir medhiyedir:
Örnek: 2

Müseddes Der-Vasf-ı Hazret-i Şârih Dede  Efendi

Ey  şeyh-i şüyûh sırr-ı min-Allâh için olsun
Sânında olan himmet-i  her-gâh  için olsun
Hâkim nazar et pîr–i felek–câh  için olsun
Mahrûm  koma mahrem et ol şâh için olsun
Yâ hazret-i Şârih meded Allâh için olsun
Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun
Sen şârih-i Kur’ân-ı hakîkatsin efendim
Sen fâtih-i genç-i ahadiyetsin efendim
Sen vâris-i  sultân-ı risâletsin efendim
Sen sırr-ı elem neşraha  âyetsin efendim
Yâ Hazret-i şârih meded Allâh için olsun
Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun

Tahkîkına hayrân bütün kümmel-i ervâh
Levha asılır yazdığın âsâr olup elvâh
Miftâh-ı beyânınla açılır der-i fettâh
Ma’nâda bütün senden alır dersini şürrâh
Ya hazret-i şârih meded Allâh için olsun
Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun

İsmâil olup ism-i şerîfin  Çeh-i zemzem
Hâmenden akar şerh olıcak beyt-i mükerrem
Ey kıble-i âlem sana muhtâcdır Âdem
Kim bile nedir alleme‘l esmâ kıdem ü dem
Yâ Hazret-i şârih meded  Allâh için olsun
Şerh eyle benim  sadrımı bir âh için olsun

Geldi sana Esrâr velî hâli diğer-gûn
Aldattı anı nefs ü hevâ eyledi meftûn
Mâhcup gözü gönlü eli boş talebi dûn
Cibril gibi şerh-i sadır destine merhûn
Yâ Hazret-i Şârih meded Allâh için olsun
Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun
(Esrar Dede)
Örnek : 3

İbtidâdan yol sararsan
Yol Muhammed Ali’nindir
Yetmiş iki dil sorarsan
Dil Muhammed Ali’nindir

Var aklın başına devşir
Rehberin önüne düşür
Bahr-i ummana karışır
Sel Muhammed Ali’nindir

Gece olur, gündüz olur
Cümle âlem dübdüz olur
Gökde kaç bin yıldız olur
Ay Muhammed Ali’nindir

Ali bizlerden sayılır
Mümine rahmet saçılır
Evvel baharda açılır
Gül Muhammed Ali’nindir
Mehrali Calp

Methiye

 

Din ulularını, padişahı, sadrazamı, şeyhülislâmı, zamanın diğer büyüklerini övmek için yazılan manzumelerdir. Şâirler bu konuyu daha çok kaside biçiminde işlemişlerdir. İki türlüdür: birincisi padişah, vezir, şeyhülislâm gibi yaşayan devlet büyükleri için yazılır. İkincisi 4 halife ve başka din ve tarikat uluları için yazılanlardır. 4 halife için yazılan medhiyelere medh-i çihâr-yâr-ı güzîn denir.

Medhiyelerde çok zaman “gerçekten” çok uzaklaşılır. Çünkü medhiyelerin sonunda çok kez bir çıkar vardır. İşte bu çıkarı elde etmek için şâir, kişileri olduğundan fazla yani mübalağalı göstermekten, olayları aksi biçimde yorumlamaktan çekinmez. Söz gelişi Nef’î  bile 2. sman’nın başarısız Lehistan seferi için şunları yazmaktan çekinmemiştir:        

Örnek:1

 

            Aferin ey rüzgârın şehsûvar-ı safderi

Arşa as şimden geru tığ-i sûreyya-cevheri

Tığına nola yemin eylerse ruh-u Mûrteza

Bir gaza ettin ki hoşnud eyledin peygamberi

 

Başka bir deyişle; medhiye, Çehar yâr-i güzin, ashâb-ı kiram ve evliyaullah haklarında medh ü senâyı ve ruhâniyetlerinden istişfâ ve istimdâdı hâvi şiirlerdir. Tarikat müessislerinin medhiyelerini hâvi şiirler de bu kısımdandır. Halk bu nev’i şiirlere ilahi, aruz şâirleri istigâse ismini vermektedir. Pek eski bir mecmuada yakarış kelimesini görmüştüm. Bu kelime lisanımızda yalvarmak, yakarmak suretinde müstameldir. Niyaz ve tazallüm mânâsını müfiddir. Tamimi arzu olunur bir kelimedir. İstigâseye saz şâirleri medhiye diyorlar.

 

Şâir medhiye bölümünde sultanlık, vezirlik, müftülük örneği yüksek makamlardan birinde bulunan kişinin o makamın gerektirdiği erdemlerin en yücesine sahip olduğunu söyler, böylece onu övmüş, fakat diğer taraftan o erdemlere gerçek anlamda sahip olmaya da teşvik etmiş olurdu. Bunlar adalet, bilgelik, eli açıklık, düşkünleri korumak, sanat ve bilim adamlarına el uzatmak, merhamet cesaret gibi her türden idarecide bulunması  mutlak olarak gerekli niteliklerdi.

Bir arada bir cimriyi cömert, bir zalimi merhametli, elini kılıç kabzasını dokundurmamış birini en büyük kahraman diye tarif etmek gibi tuhaflıklar da az değildir. Bir şâirin göz göre göre gülünç olmak istemeyeceğini kabul etmek akla ve mantığa uygundur. Dolayısıyla istisnaları saklı tutarak, bu tuhaflıkları yapan şâirlerin devlet adamlarında ideal nitelikler aradığını veya onları adı geçen ideal nitelikleri edinmeye teşvik ettiğini kabullenmek herhalde pek de yanlış olmayan insaflı bir davranıştır. (Kaside konusundan alınmıştır)

  Medh-i Çehâr-yâr


Hz. Muhammed’in dört yakını, dört dostu, dört halifesi, Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman, Hz. Ömer, Hz. Ali için övgü. Kimi mesnevîlerin giriş bölümlerinde şâir “na’t”ten veya varsa buna bağlı olan “mi’râc” ve “mü’cizât” başlıklarından sonra dört halife övgüsüne geçebilir. Bu şiirlerde Ebû Bekir’in dürüstlüğü ve cömertliği, Ömer’in adaleti, Osman’ın edebi ve kur’ân’ı yazdırması, Ali’nin cesareti başlıca üzerinde durulan noktalardır. (Mesnevi konusundan alınmıştır.)

Aşağıdaki medhiye, 17.yüzyıl bilginlerinden ve Mesnevi’ nin en iyi şerhini yaptığından dolayı Hazret-i Şârih  sıfatıyla anılan İsmail–i Ankaravî için yazılmış müseddes-i mütekerrir biçiminde bir medhiyedir:

Örnek: 2

 

Müseddes Der-Vasf-ı Hazret-i Şârih Dede  Efendi

 

Ey  şeyh-i şüyûh sırr-ı min-Allâh için olsun

Sânında olan himmet-i  her-gâh  için olsun

Hâkim nazar et pîr–i felek–câh  için olsun

Mahrûm  koma mahrem et ol şâh için olsun

Yâ hazret-i Şârih meded Allâh için olsun

Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun

Sen şârih-i Kur’ân-ı hakîkatsin efendim

Sen fâtih-i genç-i ahadiyetsin efendim

Sen vâris-i  sultân-ı risâletsin efendim

Sen sırr-ı elem neşraha  âyetsin efendim

Yâ Hazret-i şârih meded Allâh için olsun

Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun

 

Tahkîkına hayrân bütün kümmel-i ervâh

Levha asılır yazdığın âsâr olup elvâh

Miftâh-ı beyânınla açılır der-i fettâh

Ma’nâda bütün senden alır dersini şürrâh

Ya hazret-i şârih meded Allâh için olsun

Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun

 

İsmâil olup ism-i şerîfin  Çeh-i zemzem

Hâmenden akar şerh olıcak beyt-i mükerrem

Ey kıble-i âlem sana muhtâcdır Âdem

Kim bile nedir alleme‘l esmâ kıdem ü dem

Yâ Hazret-i şârih meded  Allâh için olsun

Şerh eyle benim  sadrımı bir âh için olsun

 

Geldi sana Esrâr velî hâli diğer-gûn

Aldattı anı nefs ü hevâ eyledi meftûn

Mâhcup gözü gönlü eli boş talebi dûn

Cibril gibi şerh-i sadır destine merhûn

Yâ Hazret-i Şârih meded Allâh için olsun

Şerh eyle benim sadrımı bir âh için olsun

(Esrar Dede)

Örnek : 3

 

İbtidâdan yol sararsan

Yol Muhammed Ali’nindir

Yetmiş iki dil sorarsan

Dil Muhammed Ali’nindir

 

Var aklın başına devşir

Rehberin önüne düşür

Bahr-i ummana karışır

Sel Muhammed Ali’nindir

 

Gece olur, gündüz olur

Cümle âlem dübdüz olur

Gökde kaç bin yıldız olur

Ay Muhammed Ali’nindir

 

Ali bizlerden sayılır

Mümine rahmet saçılır

Evvel baharda açılır

Gül Muhammed Ali’nindir

Mehrali Calp

Mecazı Mürsel TIKLA


Benzetme TIKLA


Tevriye TIKLA


İstiare TIKLA


Tariz TIKLA