“Takdir tedbiri bozar” diye güzel bir sözümüz vardır . Öyle zamanlar olur ki ne kadar önlem alırsak alalım olacakların önüne geçemeyiz . Biz elimizden gelen her türlü tedbiri almışızdır ama yine de başımıza gelenleri engelleyemeyiz .
“Akacak kan damarda durmaz” atasözü insanlara bazen ne yaparsak yapalım olacakların önüne geçmemizin mümkün olmadığı gerçeğini anlatmaktadır . Eğer her türlü önlemi almışsak, vicdanen rahatsak buna rağmen başımıza olumsuz bir olay geldiyse bunu da kabullenmeyi bilmek gerekir . Gönlümüz rahat bir biçimde vazifelerimizi yapıyorsak , görevlerimizi ve sorumluluklarımızı aksatmıyorsak başımıza gelen beklenmeyen gelişmeleri de soğukkanlılıkla karşılayabilmek gerekir .
İsyan etmek, kabullenememek, luzumsuz yere kendimizi perişan etmek işleri daha da çıkılmaz hale getirir . Bu söz ile atalarımız bizlere "kader" gerçeğini hatırlatmak istemişlerdir . Yani bizim hesaplarımız ne kadar da kusursuz gibi görünse de bizim hesabımızın üzerinde bir de yaradanın hesabı vardır . "Kız Kalesi" efsanesini duymuşsunuzdur . Bir büyücünün hükümdara kızının yılan sokması sonucu öleceğini söylemesi üzerine hükümdar denizin ortasına bir kale yaptırarak kızını bu kalenin içine koymuştur . Ama büyücünün kızın öleceğini söylediği gün her türlü önleme rağmen elma sepetinin içine giren bir yılan kızı ısırarak öldürmüştür . Efsanede de olduğu gibi bazen aldığımız önlemler kaderi değiştirmemize yetmez . “Olacakla öleceğe çare olmaz” atasözümüz de aynı şekilde kaderin önüne geçmemizin imkansız olduğunu anlatmaktadır .
Ne kadar da kaderden bahsetsek bu hiçbir şey yapmadan çaresizce başına gelecekleri bekle anlamına gelmemektedir . Muhakkak biz elimizden gelen önlemleri almak zorundayız . Her türlü tedbiri ihmal etmeden almamız gerekir . Özetle biz elimizden geldiği kadar olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak adına önlemlerimizi almalıyız ama buna rağmen de engelleyemediğimiz şeyler olursa bunu da kabullenebilmeliyiz .