Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sevgi ve Merhamet Duyguları Senin İçin Ne İfade Ediyor?

 

Sevgi ve Merhamet Duyguları Senin İçin Ne İfade Ediyor?


Sevgi ve merhamet duyguları bana samimiyeti, ait olmayı, kendin olmayı, yalın olmayı hissettirmektedir. Çünkü sevginin olduğu yerde güven vardır, mutluluk vardır, huzur vardır. Merhametin olduğu yerde vicdan vardır, iyilik vardır, temiz bir ruh vardır, iyi insanlar vardır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Her şey sevgi ile başlar. İnsan ne kadar varlıklı olursa alsın yakınında onu seven, onu sayan ve ona gerçek anlamda sevgiyi hissettiren kişi  yoksa o kimse mutlu olamaz. Çünkü sevgi yoksa güzel duygular da olmaz. Sevginin ve  merhametin olduğu yerde  hoşgörü vardır, ön yargılar yok edilmiştir, insana insan olduğu için değer verilir, insanlar arasında ayrım yapılmaz ve herkes tek ve değerlidir. Merhametin olduğu yerde kin yoktur, affetme vardır,

 

Sevgi ve merhamet bana güneşi hatırlatır. Güneşin dünyayı aydınlatıp ısıttığı gibi sevgi ve merhamet de insanları çepeçevre kuşatan ve içine alan güzel duygulardır. Bunun için her zaman sevgimizi sevdiklerimize daha çok hissettirmeli ve onları üzmemeliyiz. Merhametli insan olmalıyız. Yüce Allah'ın yarattığı her şeye sevgi ve merhamet gözü ile yaklaşmalıyız. Bu konu hakkında söyleyeceklerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Sabahattin Ali’yi Tanıtan Kısa Bir Konuşma Örneği Hazırlayınız

 

Sabahattin Ali’yi Tanıtan Kısa Bir Konuşma Örneği

 

Sabahattin Ali Türkiye’de toplumcu düşünceyi eserlerine yansıtan ilk yazar olması bakımından önemli bir yere sahiptir. Yazar eserlerinde Anadolu köy ve kasabalarından aldığı olayları işlemiştir. Yazarın eserlerini okuduğunuz zaman psikolojik betimlemeleri çokça kullandığını görebilirsiniz. Örneğin; İçimizdeki Şeytan adlı kitabı bu şekildedir. Şiirlerinde ise halk şiiri özellikleri görülür.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Sabahattin Ali;yazdığı eserlerinde ezilen insanların acılarını ve nasıl sömürüldüğünü yazmıştır. Eserlerinde realist ve naturalist akımların etkisi görülür. Olay (maupassaunt) hikayesi anlayışını devam ettirmiştir. İlk romanı Kuyucaklı Yusuf’tur. Yazarın bu romanı  toplumcu-gerçekçi Türk edebiyatının ilk başarılı örneğidir. Sabahattin Ali, hakkında açılan davalar nedeniyle Bulgaristan'a kaçma girişimi sırasında kendisine rehberlik eden ordudan ihraçlı Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948'de Kırklareli'nde başına sopayla defalarca vurularak öldürüldü. Cesedi, 16 Haziran 1948'de Sazara Köyü ormanlık alanında bir çoban tarafından bulundu. Acı dolu şekilde hayatını kaybetmiştir ne yazık ki.

 

Yazarın romanları; Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan.

Hikayeleri; Kağnı, Ses, Değirmen, Sırça Köşk, Yeni Dünya’dır.

Şiirleri; Kurbağaların Serenadı, Dağlar ve Rüzgar, Bütün Şiirler.

Tiyatro: Esirler.

 

Sabahattin Ali, Türk yazar ve şair. Edebî kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Yazar hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Size Göre Hayatın Anlamı Nedir?

 

Size Göre Hayatın Anlamı Nedir?

 

Bana göre hayatın anlamı çalışmak, üretmek, sorumluluk sahibi olarak kendine güzel bir gelecek inşa etmektir. Tüm bunları yaptıktan sonra mutlu olmayı bilmek, anın tadını çıkarmak ve sürekli şikayet etmeyi bırakmak ve insanların yararına işler yapmaktır. Kimseye muhtaç olmadan kendi ayakların üzerinde durabilmek, özgür olmak, güçlü olmak, çok okumaktır hayatın anlamı.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Hayatın anlamı sevmektir, sevilmektir, aşık olmaktır. Gittiğin yerde saygı görmektir. Mütevazi bir hayat yaşamak, hem bu dünya için çalışmak hem de öbür dünyaya hazırlanmaktır. Bunun için de kendi ahiret anlayışıma göre öbür dünyada cennet olacağı için ibadetleri tam anlamıyla yapabilmek ve bu sayede mutlu olmaktır. İyi insan olmak, ahlaklı ve adaletli insan olmak, hayatın tadını çıkarmak ama bunu yaparken kimsenin canını yakmamak, ah almamak, sadakatlı olmak ve güvenilir olmaktır. Tüm bunlar olduğu zaman hayatın anlam kazanacağını düşünüyorum.

 

 Sevmek iyileştirir, iyilik iyidir, merhamet ve vicdan sahibi olmak en iyisidir. Hoşgörülü olmak, barışçıl olmak, yoksullara yardım etmek, vatansever olmak, olduğun gibi görünmektir hayatın anlamı. Bu konu hakkındaki düşüncelerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Gençlerin Sorunları İçin Neler Söyleyebilirsiniz?

 

Gençlerin Sorunları İçin Neler Söyleyebilirsiniz?


Gençlerin en büyük sorunları belirsizlik, ekonomik istikrarsızlığın getirdiği kaygı durumudur. Günümüz gençlerinden birçoğu üniversite mezunu olduğu halde iş bulamamakta, sevdiği işi yapamamakta bunun sonucunda da bunalıma girmekte ve hayattan zevk alamamaktadır. O kadar yıl okuyup da iş bulamamak, anne ve babanın eline bakma gençler için çok ama çok üzücü bir durumdur.


 Çünkü gençlerimiz kendi ayakları üzerine durmak istemekte, kendi parasını kazanmak ve özgürce hareket etmek istemektedir. Burada yetkili kimselere büyük görev düşmektedir. Gençler için yeni düzenlemeler yapılmalı, üniversiteyi bitirenler atanmalı ve kimse işsiz kalmamalıdır.  Adalet, güven ve huzur olmalıdır bir ülkede. Rüşvet ve iltimas ortadan kalkmalıdır. Siyasi partiler görevlere kendi yakınlarını değil hak edenleri getirmelidir. Böyle olduğu zaman daha adil  bir dünya düzeni olur, çalışan ve ha eden kazanır. Hz Ömer’in adaleti uygulanmalıdır. Her bir gencimize değer verilmeli, sorunları  konuşulmalı ve bu sorunlara yönelik çözümler üretilmelidir. 


Gençlerin sorunlarından bir diğerleri ise aile içi şiddet, teknoloji bağımlılığı, kötü alışkanlıklar, eğitimsizlik, bireycilik vb gibi sorunlardır. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Çevre Bilinci, Çevre Temizliği Hakkında Neler Düşünüyorsunuz?

 

Çevre Bilinci, Çevre Temizliği Hakkında Neler Düşünüyorsunuz?


Çevre bilinci ve çevre temizliğinin insanlara henüz çocukluk çağında verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü atalarımız “Ağaç yaşken eğilir.” demiş. Ne verilecekse küçük yaşlarda verilmeli, öğretilmelidir.


Sevgili öğretmenim,

Çevre bilincine sahip olan bir birey bunu kural olduğu için değil yaşadığı çevreyi sevdiği için yapar, çevresini temiz tutarak yerlere çöp atmaz, havayı, suyu ve toprağı kirletmez, bunu isteyerek yapar, farkındalıkla yapar. Bunu yapan insanların olduğu toplumlar da gelişmeye yatkın olan toplumlardır. Çevresini temiz tutan insan zaten evini, evinin çevresini de temiz tutuyordur. Çevre temizliği çocuklara severek yaptırılmalı, zorlayarak, onlara  tehditler savurarak yapılmalıdır. Bunlar olduğu zaman çocuklar sizi gördüğü zaman yere çöp atmaz ama sizi görmediği zamanlarda yere çöp atar.

 

 Önemli olan çevrenin, doğanın insan yaşamı için ne kadar değerli olduğu, ne kadar önemli olduğu çocuklara anlatılmalı, bu durum onlara yaparak yaşayarak öğretilmelidir. İşte böyle odluğu zaman o çocukla büyür ve geleceğin çevre gönüllüleri, bilinçli insanları ve aydın kimseleri olur. Bu konu hakkındaki düşüncelerim bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız

 

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız


 Ahmet Hamdi Tanpınar adını ilk kez Altın Kitap dergisinde yayımlanan Musul Akşamları şiiri ile duyurmuştur . Şiirlerini okuduğumuz zaman şiirlerinde zaman kavramına sıkça yer verdiğini görüyoruz. Şiirlerinde temel unsur musiki, his ve hayaldir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Ahmet Hamdi Tanpınar şiirlerinde ahenk, zaman kavramı ve bilinçaltına ağırlık vermiştir. Roman ve hikayelerinde psikolojik yön önemli bir yer tutmuştur. Fransız sembolistlerinden etkilenmiştir. İçe dönük bir bakış açısıyla doğa ,le iletişim kurmaya çalışmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar; Türk şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, siyasetçi ve akademisyendir. Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar, "Bursa'da Zaman" şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir şairdir.

 

Sevgili öğretmenim,

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanları şunlardır: Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler, Huzur, Aydaki Kadın.

Dememe; Beş Şehir.

Hikaye: Abdullah Efendinin Rüyaları, Yaz Yağmuru,

Şiir: Bursa’da Zaman.

 

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sağlığında yayımlatamadığı birçok çalışması ölümünü takip eden yıllarda teker teker yayımlanmıştır. 1970'li yıllardan sonra Tanpınar'a artan ilgiyle onun hayatı, hatıraları, şahsiyeti ve eserlerindeki başlıca tema ve fikirleri üzerine çok sayıda eser ve makale yazılmış, tezler hazırlanmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Kişiliğinle İlgili Bir Şeyi Değiştirebilseydin Bu Ne Olurdu? Niçin?

 

Kişiliğinle İlgili Bir Şeyi Değiştirebilseydin Bu Ne Olurdu? Niçin?


Kişiliğimle ilgili bir şeyi değiştirmek isteseydim  aşırı alınganlığımla ilgili olurdu. Çünkü aşırı alıngan bir insan olduğum için, aşırı hassas ve aşırı iyi niyetli olduğum için kimseye zarar vermemeye çalışıyorum, kimseyi incitmemeye çalışıyorum. İnsanların bana karşı nazik olmayan davranışlarına hemen üzülüyorum ve bu durum da benim aşırı şekilde düşünmeme, takıntılı bir kişilik olmama neden oluyor. Onun için biraz daha az duygusal olmak isterdim ve kendimi her olaya fazla kaptırmak istemezdim.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

 İnsan aşırı alıngan olduğu zaman her r-olayı kendi ile ilgili zannediyor ve gereğinden fazla her şeye anlam yüklüyor. Bunun sonucunda da kendini suçlu görüyor, kendini yok yere üzüyor ve aşırı alınganlık yüzünden insanlarla fazla iletişim halinde olmaktan korkmaya ve yalnız kalmaya gereksinim duyuyor. Yalnız kalındığı zaman da can sıkıntısı, bunalım ve daha stresli bir hayat oluyor. Bu özelliğimi değiştirmek ve daha soğukkanlı olmak isterdim.

 

Aşırı alınganlığı bırakıp kim bana nasıl davranıyorsa ben de ona şekilde davranmak ve dünyayı fazla kafaya takmamak isterdim. Benim konuşacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Gelecek Hakkındaki Umutlarımız ve Endişelerimiz Konulu Konuşma

 

Gelecek Hakkındaki Umutlarımız ve Endişelerimiz Konulu Konuşma


Geleceğimiz ile ilgili umutlarımız şunlardır. Sorgulayan bir nesil ortaya çıkmıştır. Her şeye körü körüne inanmayan, siyasetçilerin her sözüne inanmayan, okuyan, araştıran, merak eden bir gençlik ortaya çıktı. Gençlerimiz çalışıyor, okuyor, merak ediyor ama belirsizlik ve gelecek kaygısı ne yazık ki onları çok üzüyor ve kimi zaman umutsuzluğa sürüklüyor.


Sevgili öğretmenim,

 Yapay zekanın ortaya çıkması, toplumsal kuralların esnemesi, küresel bağlantılar, geleneksel meslekler dışında içerik üreticiliği, sosyal girişimcilik gençlere alternatif kariyer yolları açıyor ama bu da tek başına yeterli olmaz elbette. Ekonomik istikrarsızlık, iklimlerin değişmesi yani iklim krizi, dünyanın yaşanabilir bir yer olacağına dair varoluşsal endişeler, yapay zeka her ne kadar fayda sağlasa da zararlarının da olması gençlerde işsizlik gibi sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. 


Gelir uçurumunun artması, liyakatsızlık gelecek ile ilgili endişelerim arasında yer alır. İnsanların birbirine güvenmemeye başlaması ve bunun beraberinde getirdiği bencillik, empati yoksunluğu, vefa , dost, arkadaş gibi kavramların eski değerini kaybetmesi gelecek ile ilgili endişelerim arasında yer alır. Bu konu hakkında konuşacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

İç Güzellik Senin İçin Ne İfade Ediyor?

 

İç Güzellik Senin İçin Ne İfade Ediyor?

İnsanın fiziksel görünümünün dışında kalan değerleri, karakteri, ruhunu yansıtan kavramdır. Yani kişinin kalbinin iyi olması, niyetinin temiz olmasıdır. Doğadaki tüm canlılara sevgi ile yaklaşmasıdır. Yaratılanı hoş görmek Yaradan’dan ötürü sözünü uygulayabilmektir.


 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 İç güzellik demek iyi insan olmak, dürüst ve güvenilir olmaktır. Vefalı olmaktır. Yüreğinde merhamet duygusunu taşıyabilmek, yüksek bir vicdana sahip olabilmektir. Haksızlık karşısında susmamak, her zaman adaletin yanında olmaktır iç güzellik. Başka insanların duygularını anlayabilmek, onlara karşı nazik olmaktır iç güzellik. Kibirden uzak alçakgönüllü olmaktır. Etrafımızdaki kimselere iyi davranmak, yüksek bir enerjiye sahip olmak ve o enerjinin karşıdaki kişiye de geçmesini sağlamaktır. İnsan zaman içinde olgunlaşır, deneyim sahibi olur ve okuyarak, kendini geliştirerek daha iyi insan olma eğiliminde olur ve bunun için de işe ilk olarak kalbini temiz tutmaktan başlar. Eğer ki diliniz ve kalbiniz temiz değilse siz içiniz henüz güzel olmamıştır.

 

 Dil ve kalp temiz ise, yürekten ve ağızdan güzel sözler çıkıyor ve bunlar yaşamda da uyguluyorsanız siz iyi bir insansınız demektir. Bilge olma yolunda ilerler yüreği temiz olan kimseler. Yaptığı iyiliği yüze vurmazlar. Karşılık beklemeden iyilik yaparlar. Çevresine neşe saçarlar. Samimi kimsedirler. Yapmacık olmadıkları hemen anlaşılır ve insanların ilgisi böyle kimselerin üzerine yoğunlaşır. İç güzellik kavramı benim için bunları ifade ediyor. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Arkadaşlarınızın Hangi Davranışları Sizi Üzüyor ve Rahatsız Ediyor?

 

Arkadaşlarınızın Hangi Davranışları Sizi Üzüyor ve Rahatsız Ediyor?


Arkadaşlarımla gülmek, oynamak, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmek beni çok mutlu ediyor. Onlarla vakit daha eğlenceli ve daha çabuk geçiyor ama kimi arkadaşlarımın bazı davranışları beni çok rencide ediyor ve buna çok üzülüyorum. Gece yatağıma yattığım zamanlar ağladığım oluyor  ve canım acıyor.

 

Sevgili öğretmenim,

Arkadaşlarım bazen bilerek ya da bilmeden bana zorbalık yapıyorlar. İstediklerini yapmadığım zaman suratları hemen düşüyor ve beni oyuna almak istemiyorlar. Onların her dediğini yaparsam çok iyiyim ama yapmazsam hemen dışlanıyorum. Ben sürekli onların dediğini yaparsam ben olur muyum hiç, o zaman ben olmaktan çıkar köle olurum. Onların kötü davranışları beni değiştirmez ama işte kimi zaman beni dışladıkları zaman kendimi çok yalnız hissediyorum, kimsesiz gibi yalnız ve üzgün. Onun için onların da aileleri arkadaşlarıma iyi eğitim vermelilerdir. Çünkü ben kimseye zorbalık yapmam. Zorbalık yapmak, arkadaşını incitmek hem dinimizde günahtır hem de  insan olana, yakışmayan kötü ve çirkin bir davranıştır. Birine lakap takmak, birinin fiziki görünüşü ile dalga geçmek ve onu aşağılamak doğru değildir çünkü her insanı Allah yaratmıştır ve Allah'ın yarattığı her insan güzel ve sevilmeye değerdir diye düşünüyorum.

 

 Bazen de kimi arkadaşlarım elindeki yiyeceği sadece en sevdikleri ile paylaşıyor ve bana vermiyor. Oysa benim bir yiyeceğim olduğunda kimseyi ayırt etmiyorum. Çünkü o da insan onun da canı çeker diye düşünüyorum ve herkese paylaştırıyorum yiyeceğim. Arkadaşlarımın beş üzen davranışları bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Aşık Veysel’i Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız

 

 Aşık Veysel’i Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız


Aşık Veysel Şatıroğlu, Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyü’nde dünyaya gelmiştir. Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmiştir. Âşık Veysel, gerçek adıyla Veysel Şatıroğlu, Türk halk ozanı ve şairdir. Afşar boyunun Şatırlı obasına mensup olan Veysel Şatıroğlu, Gülizar ve Ahmet Şatıroğlu çiftinin çocuklarından biridir. Büyük halk ozanı Aşık Veysel şiirlerinde sevgi, hoşgörü, vatanseverlik, birlik, beraberlik, dayanışma, dünyanın geçiciliğine değinmiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Türkiye'de  aşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi olarak kabul gören Veysel, Türkçeyi  yalın ve güçlü şekilde kullanan isimlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Aşık Veysel yukarıda da bahsettiğim gibi şiirlerinde insan, yurt, tabiat sevgisini dile getirmiştir. Ankara ve İstanbul radyolarında program yapmıştır. Köy Enstitüleri’nde saz ve halk türküleri dersleri vermiştir. Ahmet Kutsi Tecer tarafından edebiyatımıza kazandırılan büyük ozan Aşık Veysel şiirlerinde sade bir Türkçe kullanmıştır. Şiirleri; Dostlar Beni Hatırlasın, Sazımdan Sesler, Değişler adlı şiirleridir.

 

Aşık Veysel şu sözleri ile gönlümüze taht kurmuş ve halkı tarafından unutulmayacak olan büyük şairdir.

“Dünyaya gelmemde maksat ne idi: Bir sadık dost.”

“Seversin, alırsın, karın olur Seversin, alamazsın, karasevdalın olur.”

“Aldanma cahilin kuru lafına kültürsüz insanın kulu yalandır. Hükmetse dünyanın her tarafına arzusu hedefi yolu yalandır.”

“Allah birdir Peygamber Hak. Rabbül alemindir mutlak. Senlik benlik nedir bırak. Söyleyim geldi sırası. Kürt’ü Türk’ü ve Çerkes’i. Hep Adem’in oğlu kızı. Beraberce şehit gazi. Yanlış var mı ve neresi? Bu muhteşem sözlerin sahibidir Aşık Veysel. Şair ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


 Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


Görünmez olunduğu zaman kişi istediği her şeyi kimse görmeden yapabilir ve bu çok da zevkli bir şey olurdu.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Görünmez olsaydım hırsızlık yapanları korkuturdum ve kimsenin bir şeyini çalmamalarını sağlardım. Savaşı çıkaranları ve çocukları öldürenlere gereken cezaları verirdim. Gece yarısı canım bir şey istediği zaman hemen marketlere gidip istediğim yiyecekleri alır yerdim. Parkta oynayan ve maddi durumları iyi olmayan çocukların olduğu yere bir çok gıda götürürdüm ve çocukların doyasıya eğlenmesini ve mutlu olmasını sağlardım.


Sevgili öğretmenim,

Anne  ve babası olmayan çocukların ailelerin kapılarının önüne zarfla para koyardım ve onların almasını sağlardım. Benim hakkımda kimlerin kötü konuştuğunu ya da kimlerin iyi konuştuğunu anlardım.  Gece yarısı ormana gidip orada gezer ve korkusuzca ormanın temiz havasını doyasıya içime çekerdim. ihtiyacı olanlara gizlice yardım ederdim. Futbol maçı yapan çocukların maçı nın arasına girer ve topu alır kaleye gol atardım ve çocuklar topu kimin attığını anlamaz ve şaşkın şaşkın birbirlerine bakardı. 


Uzaya giderdim ve astronotların neler yaptığını öğrenir ve görürdü. Uzaydaki hayatı öğrenirdim. Uçağa, helikoptere, taksiye biner ve istediğim yerlere gider ve doyasıya gezerdim. Aklıma gelenler bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz Konulu Konuşma

 

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz  Konulu Konuşma

 

İnsanlarla ilişki kurarken ölçülü davranmalı, yüz yüze gelinecek kimseleri kırmamalı, ilişkinin kesildiği kimselerle de bir daha görüşülmemelidir. Bunun için atalarımız “bakacak yüze tükürülmez tükürülecek yüze bakılmaz.” demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

İnsan ilişkilerinde önemli olan sınırları koruyabilmek ve ölçülü olmaktır. İnsanlar arası iletişimin bozulmasının en önemli nedeni aşırı samimiyet, aşırı rahatlık, kısacası aşırı olan her şeydir. Bu aşırılıklar bir zaman sonra tartışmayı doğurur ve yüz yüze gelinmeyecek hale getirir insanı. Onun için mesafeli olmak her zaman en iyi olanıdır. Saygısızlık yapmadan iletişim kurmak, nezaketi elden bırakmamak insan ilişkilerini daha uzun ömürlü yapar. Samimi olduğunuz kişilerle aranız bozulduğu zaman çok kötü sözler söylemek, kötü davranışlar içine girmek yanlış olur. Çünkü bakacağın, geri konuşacağın yüze hakaret etmek yine seni üzer. Kim olursa olsun bu saygısızlığı yapmamalıyız. Yani geçtiğimiz köprüleri yakmamalıyız.

 

 Bize zamanında iyilik eden insanları ufak bir sorunda kırmamalıyız. Eğer ki aramızdaki sorun büyük ve tartışma da şiddetli olduysa, iki taraf da birbirine ağza alınmayacak sözler söylediyse bu insanlar da ilişkiyi kesmeli ve mümkün olduğunca bir daha bir araya gelmemelidir. Bu atasözü ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın senden ne denli güçsüz olursa olsun önem vermemezlik etme, tetikte ol. Düşman her an senin kayıtsızlığından yararlanır, zayıf yanını bulup seni alt edebilir. Bunun için atalarımız düşmanın karınca da olsa hor görme demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Düşmanın büyüğü, küçüğü olmaz. Düşman düşmandır. Onun için düşmanlarımıza karşı her zaman tetikte olmalıyız. Çünkü hiç ummadığımız anda bizi zayıf noktamızdan vurabilirler, bize büyük zarar verebilirler. Düşman çok zayıf da olsa, hiçbir gücü olmasa da bizler yine de gereken her türlü önlemi almalıyız ve  kendimize dikkat etmeli, kendimizi ve ailemizi korumalıyız. Bu atasözü ile ilgili şunları örnek verebilirim: Yolda araba ile giderken trafikte kurala uymayan biri ile tartışma yaşayabiliriz ve bu tartışma büyüyebilir ve o tartıştığımız kişi bize karşı düşman olabilir. Bizim önemsemediğimiz bu olayı o kişi önemseyebilir ve daha sonraları bize pusu kurabilir. Onun için dikkatli olmalı düşman edinmemeye çalışmalıyız. Y ada okulda arkadaşlarımızla dalga geçmemeliyiz, bir arkadaşımız  sessiz, efendi diye ona karşı zorbalık yapmamalıyız. Yoksa o çocuk sabreder, bekler ve günü geldiği zaman bize aslan pençelerini gösterebilir. Dost edinmeliyiz, düşman değil.

 

Kısacası küçük görünen tehlikeleri asla hafife almamalıyız. Çünkü bu durum zamanla büyüyerek bize büyük zararlar verebilir. Akıllı olmalı, önlem almalı, gözü açık olmalıyız. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Aba Da Bir Diba Da Bir Giyene Güzel De Bir Çirkin De Bir Sevene

 

Aba Da Bir Diba Da Bir Giyene Güzel De Bir Çirkin De Bir Sevene


Bir nesnenin, bir varlığın, bir kişinin değeri onu seçen ve benimseyen kişinin düşüncesi ve duygusuyla anlam kazanır. Beğenilen bir giysinin kumaşı iyi de olsa kötü de olsa giyen için fark etmediği gibi sevilen bir kişinin güzelliği de çirkinliği de seven için fark etmez. Çünkü kişinin kişiye yüklediği anlam, değeri, sevgidir önemli olan. Dış görünüş değildir önemli olan ona yüklediğimiz anlamdır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Bir şeyin değeri onun kullanan veya gören kişiye göre değişir. Yani aynı şey birine .çok kıymetli olabilir, bir başka birine ise çok kıymetsiz gelebilir. Güzellik bakanın gözündedir diye bir söz vardır. İşte bu atasözü de tam da onunla yakın anlama gelir. Her insanın kültürü ve zevkleri farklıdır. Her insanın aşık olacağı, seveceği insan farklıdır. Örneğin; Kerem’e neden bu kuru, kara kız olan Aslı’yı sevdin, bunun güzel olan neyi var ki diyenlere Kerem şu cevabı verir: Siz onu bir de benim gözümle görün.” Yani Kerem’in gözünde Aslı dünyanın en güzel gözlü, en güzel saçlı, en güzel ruhlu kızıdır. Onun için insanların seçimlerine saygı duymalıyız ve herkesin yüklediği anlamın farklı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

 

İşte tüm bunlardan dolayı atalarımız aba da bir diba da bir sevene; güzel de bir çirkin de bir sevene sözünü söylemiştir. Benim anladıklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Eğitimin Topluma Katkıları Konulu Konuşma

 

Eğitimin Topluma Katkıları Konulu Konuşma


 Mustafa Kemal Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” sözü ile eğitimin bir milletin gelişmesinde ne kadar etili bir unsur olduğunu anlarız. Çünkü eğitimli olan, eğitime önem veren toplumlar gelişir ve ilerler. O toplumun fertleri de cahil kalmaz ve aydın kimseler olurlar. Toplumların gelişmesinde temel etken olan eğitim bir ülkenin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına büyük katkı sağlar. Nitelikli iş gücü, üretkenliği ve yeniliği teşvik eder.

 

Sevgili öğretmenim,

 Eğitimli olanların sayısı arttıkça işsizlik oranları da düşmeye başlar. Eğitim sayesinde toplumdaki sosyal ve ekonomik eşitsizlikler azalmaya başlar. Eğitimli bireyler her anlamda kendilerini geliştirirler, kendilerine olan güvenleri artar. Eğitimli insanlar sağlığına da dikkat ederler. Sağlıklı yaşam tarzları ve koruyucu sağlık önlemleri konusunda daha bilinçli olurlar. Eğitimli bir toplum hoşgörülü bir toplum olur, ön yargılarından sıyrılır ve herkesi olduğu gibi kabul eder. Böylece ötekileştirme olmaz. Bu da toplum arasındaki birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirir. Eğitimli bireyler haklarının ne olduğunu bilir  ve demokratik süreçlere aktif katılımı teşvik eder. Eğitim toplumdaki insanların eleştirel düşünme becerisine katkı sağlar. Eğitimli bireylerin toplumsal sorunlara karşı daha duyarlı olmasını sağlar. Eğitim sayesinde toplum kültürüne ve diline sahip çıkar, gelenek ve göreneklerine sahip çıkar, milli benliğine sahip çıkar.

 

Eğitimli olan bireyler daha üretken olur. Eğitim sayesinde toplumdaki suç oranları da azalmaya başlar. Bilimsel araştırmalara ve teknolojik gelişmelere ön ayak olur. Toplum içindeki çatışmalar azalır, toplumsa refah artar. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Eğer Doktor Olsaydım Konulu Konuşma

 

Eğer Doktor Olsaydım Konulu Konuşma

 

Her çocuğun gelecek ile ilgili hayalleri vardır. Bu hayallerin gerçek olması için de kişinin çalışması, zamanın kıymetini bilmesi, planlı ve programlı olması gerekir. Benim gelecek ile ilgili hayalim iyi bir doktor olmaktır.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım


Eğer doktor olsaydım öncelikle her hastama güler yüzlü davranırdım ve onlara karşı kaba davranışlarda bulunmazdım. İşini iyi yapan bir doktor olurdum. İnsanların yaşamına dokunma, onları tedavi etmek ve onların mutlu olmasını görmek beni mutlu ederdi. Kimi zaman da onların çektiği ağrıları, hissettiği olumsuz duyguları anladığımda ben de onlar için üzülürdüm. Hastalarımı muayene eder ve onların şikayetlerini sabırla dinlerdim. Onlar için gerekli teşhisi koyar ve gerekli tedaviyi planlardım Hastalarımın sağlığına kavuşmaları için elimden gelen her türlü araştırmaları yapardım. Daha iyi bir doktor olmak için alanımda kendimi daha çok geliştirir ve en iyisi olmaya çalışırdım

 

Sevgili öğretmenim,

Toplum sağlığını korumak için çeşitli programlara katılır, salgın hastalıklar ile mücadele ederdim. Tıp alanında yeni gelişmeleri takip ederdim. Hasta mahremiyetine saygılı olurdum. Eve çok yorgun gelirdim, uykusuz gecelerim olurdu ve ama hastalarıma faydalı olduğumu düşündüğüm zaman vicdanen rahat ve olurdum ve mutlu olurdum. İnsanların hayatlarını etkileme gücüne sahip olmak, onlara güven vermek, onların sevgisini ve saygısını kazanmak beni oldukça mutlu ederdi. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Mutlu Bir Hayat Sürdürebilmenin Sırları Konulu Konuşma

 

Mutlu Bir Hayat Sürdürebilmenin Sırları Konulu Konuşma


Yüce Allah canlılar arasında insanı akıllı kılmış ve Kur'an-ı Kerim'e göre insan; Allah'ın bizzat kendi eliyle yaratarak ruhundan nefhettiği, maddî ve manevî organ ve cihazlarını düzgün ve dengeli bir şekilde düzenleyerek en güzel sureti verdiği en değerli ve en şerefli mahlûkudur. Bizi en değerli canlı olarak yaratan, bize akıl veren, göz veren, kulak veren ve daha birçok organ veren Allah’a şükretmek ve hayatın tadını çalışarak, alın teri dökerek çıkartmak mutluluğun en önemli anahtarı, en önemli hazinesidir diye düşünüyorum.. Mutlu olmanın sırlarından en önemlileri;  aklımızı kullanarak bilinçli insan olmak, sorumluluk sahibi olmak, planlı olmak ve çalışkan olmaktır.


 Adaletli olmak, dürüst ve güvenilir olmak, sadakatli olmak, eşitlikten yana olmak, insan haklarına önem vermek, zalime dur diyebilmektir mutluluğun sırrı. Kötü alışkanlıklara sahip olmaktır, güzel ahlaka sahip olabilmek, yeryüzünde kibirli yürümemektir mutluluğun kaynağı. Sessiz ve sakin olmayı bilmek, panik içinde hareket etmeden davranmak, söyleyeceklerini düşünerek söylemektir güzel olan.

 

Sevgili Öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Mutlu olmak için kendimizden daha iyi durumda olanlara değil kendimizden daha kötü durumda olanlara bakmalıyız. Yetinmeyi bilmeliyiz, şükretmeyi bilmeliyiz. Daha çok kazanmak için de daha çok çalışmalı, kazandığımızı da yeri geldiği zaman paylaşmasını bilmeliyiz. Yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalıyız, merhametli olmalıyız, empati kurmalıyız, dara düşeni düştüğü çukurdan çıkarıp almalıyız. Sevmeliyiz. Yüce Allah’ın yarattığı her şeyi. Bu bir bitki olabilir, bir hayvan olabilir, bir bebek olabilir ya da bir eşya olabilir. Sevmeliyiz ama bunu yaparken de taparcasına değil ölçü ile yaparak sevmeliyiz. İşte bunlar mutluluğun sırlarıdır. Mutlu olmak için bir işi sürekli karşılık bekleyecek şekilde yapmamalıyız. Ya da maddi bir kazanç getirecek diye yapmamalıyız. Sadece zevk aldığımız için bizi mutlu ettiği için de yapmalıyız.

 

Sevgili öğretmenim,

Mutlu olmak için insan okumalı, araştırmalı ve kendini geliştirmelidir. Gündemde ve dünyada olan haberlerden kendini uzak tutmamalı, hayatın gerçekleriyle yeri geldiği zaman yüzleşmesini bilmelidir. Farklı  türden kitaplar okumalı, güzel bir yemek yapabilmeli, araba kullanmayı öğrenmeli, bulmaca çözmeli, şiir dinlemeli, şiir okumalı, bir spora kaydolmalı, bir müzik aleti çalmalı, müzik dinlemeli, söylemelidir.  Mutlu olmak için insan;  kendi gibi insan olanlar ve diğer canlıları “can” olarak görmeli yeri geldiği zaman affetmeyi bilmeli, kinden ve intikamdan uzak durmalıdır. İçinde yaşadığı çevreyi, havayı, suyu ve toprağı temiz tutmalı. Arada bir ağa. dikmeli, o ağacı sulamalı ve büyütüp gelişmesini izlemelidir. Mutlu olmak başkalarını da mutlu etmek gerekli ama mutlu olmak istemeyenleri de zorlayarak kendi mutluluğuna gölge düşürmemelidir. 


Güzel bir ailesi olmalıdır,  iyi komşuları, güven duyduğu çevresi olmalıdır kişinin. Bir işi olmalı insanın ve o işten zevk almalıdır. İşte tüm bunlar mutluluğun kaynağıdır.  Özgür ve bağımsız bir ülkede yaşamak da mutluluğun bir diğer sırrıdır.  İnançlı olmak, Allah'ın yarattığı her canlıya hoşgörü ile bakabilmek ve her canlıyı koşulsuz sevmektir mutluluk. Bana göre mutluluğun sırları bunlardır. Söyleyeceklerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyor, konuşmama burada son veriyorum. Teşekkürler, var olun.

Atatürk’ün Milli Eğitme Verdiği Önem Konulu Konuşma Hazırlayınız

 

 Atatürk’ün Milli Eğitime Verdiği Önem Konulu Konuşma Hazırlayınız


Mustafa Kemal Atatürk bir ulusun yaşamında eğitimin önemini belki de en iyi anlamış, anlatmış devlet kurucusu ve Cumhurbaşkanı idi. Mustafa Kemal’ ekonomide, sağlıkta, sanatta, sporda nerede bir problem varsa onun temelinde eğitim yatmaktadır.  “En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur.” demiştir. Çünkü Milli Eğitim bize ait olan, bizim köklerimize ait olan eğitimdir. Bunun için de Mustafa Kemal milli eğitime çok önem vermiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Mustafa Kemal’e göre Milli Eğitim şu şekilde olmalıydı:

İnsanlığa karşı saygılı, iyi kalpli ve ahlaklı vatandaşlar yetiştirme, Öğretimde deneye, uygulamaya, yaparak yaşayarak öğrenmeye dayanan ve hayatta geçerli bilgileri veren aktif bir öğretim sistemi uygulama, Sağdan soldan alınmayan ulusal gelenek ve kökümüze dayanan ulusal bir eğitim, Zorlama ve şiddete dayanmayan şuurlu bir disiplin anlayışı kazandırma, Toplumumuzun tümüne asgari düzeyde de olsa bilgi verme, Bütün yeniliklere ve gelişmeye daima açık olan en ileri düzeyde bilgi verecek bir ders programı uygulama, Kadın-erkek, ırk, din, mezhep ve sınıf farkı gözetmeden her vatandaşa fırsat eşitliği verme, Tam vicdan ve fikir hürriyetine sahip ve saygılı, laik bireyler yetiştirmedir. İşte bunlar olduğu zaman milli eğitimimiz daha iyi gelişir ve ilerler. Milli Eğitimine önem veren toplumlar gelişir ve ilerler.

 

Başka milletlerin kültürü altında yok olup gitmezler, çünkü kendi benliklerine, kendi köklerine sahip çıkan bir milleti kimse yok edemez. Bunun için her şeyden evvel Milli Eğitime önem vermeliyiz, bilinçli ve vatanını seven çocuklar olmalıyız. Mustafa Mustafa Kemal Atatürk:  Mustafa Kemal  "Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize öğrenim sınırı ne olursa olsun önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık hakkı yoktur" demiştir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sevdiğiniz Bir Yazar Hakkında Konuşunuz

 

Sevdiğiniz Bir Yazar Hakkında Konuşunuz

 

Sevdiğim yazarlardan biri de İnce Memed adlı kitabın yazarı Yaşar Kemal'dir. Yaşar Kemal benim için doğallık, samimiyet, hayatın gerçeklerini olduğu gibi dile getiren ve duyguyu en ince ayrıntısına kadar eserlerinde edile getiren harika bir yazardır. Onun eserlerinde insana dair her şeyi bulabilirsiniz.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Yaşar Kemal; 6 Ekim 1923 yılında Osmaniye’de dünyaya gelmiş, 28 Şubat 2015 yılında İstanbul2da hayatını kaybetmiştir.  Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli veya bilinen adıyla Yaşar Kemal, Kürt kökenli Türk roman ve hikâye yazarı, şair ve aktivisttir. Türk edebiyatının en önde gelen yazarlarından biri olarak kabul edilen Yaşar Kemal, yaşamı boyunca pek çok ödül almış ve Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmiştir. Eserleri kırk dilde yayımlanmıştır. Yapıtlarında Torosları, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini ve kan davasını anlatmıştır. Doğa betimlemeleri harika olan bir yazardır. Doğa betimlemelerinde çok başarılı olduğu için onun kitaplarını okurken oradaki olayları da yaşıyormuş gibi hissedersiniz Canlı tasvirler romanlarının en önemli özelliğidir diyebiliriz.

 

Sevgili öğretmenim,

Yaşar Kemal; eserlerinde yeni sözcüklere, deyimlere ve atasözlerine çokça yer vermiştir. Köy romanlarına özgü bir bakış açısı geliştirmiştir. Bazı romanlarında röportaj tekniğini kullanmıştır. En önemli eseri dört ciltten oluşan İnce Memed adlı romanıdır. Bu roman birçok dile çevrilmiştir. İnce Memed adlı dört ciltlik roman haksızlığa uğrayan bir gencin hikayesini anlatır. Ağalara, ağaların köy halkına yapığı zulme karşı gelmektedir İnce Memed. Bunun için de dağlara çıkıp eşkıyalık yapar ve kitap da bu olaylardan bahsedilir. Yaşar Kemal’in eserleri toplumcu gerçekçi eserlerdir.

 

Sevgili öğretmenim,

İnce Memed, Teneke, Yer Demir Gök Bakır, Yılanı Öldürseler, Ölmez Otu, Üç Anadolu Efsanesi,, Ağrı Dağı Efsanesi, Bir Ada Hikayesi, Orta Direk, Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusfçuk Yusuf, Çakırcalı Efe Yaşar Kemal'in yazdığı romanlardır.


Sarı Sıcak adlı bir hikaye kitabı vardır. Peri Baları, Bu Diyar Baştan Başa gibi Röportajları vardır. Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adında da çocuk kitapları yazmıştır. Yaşar Kemal ile ilgili bildiklerim ve anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür eder, konuşmamı burada sonlandırırım.