Hikâye Unsurlarını Kullanarak Defterinize Kuşların Göç Etmesi İle İlgili Bir Hikâye Yazınız.
Konu: Kuşların göç etmesi
Olay: Havaların soğumasıyla kuşların
sıcak memlekete gitme hazırlıkları ve yolda yaşadıkları ilginç olaylar
Yer: Orman
Zaman: Sonbahar
Yaz mevsimi etkisini kaybetmiş, havalar da yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Erik ağaçları, kayısı ve kiraz ağaçları yapraklarını üstünden dökmeye hazırlanıyordu. Kolay değildi yaz boyunca meyve ve yaprağını sırtında taşıyabilmek. Biraz dinlenmek ağaçların da hakkıydı artık. Ne de olsa sonbahar geliyordu artık. Yağmurlu havalar başlamış , rüzgarlı hava kendini göstermişti. Bizim kuş ailesinin de kendine yeni bir yer bulma zamanı gelmişti artık.
Havalar soğuyunca duramazlardı artık buralarda. Sıcak memleketlere göç başlayacaktı. Kolay değildi göç etmek. Kaç aydır burada, Türkiye’delerdi. Artık sıcak bir ülkeye göç etme zamanı gelmişti. Anne kuşun adı Boncuk, baba kuşun adı Venüs, yavru kuşların adı ise Pırtık ve Bıcırık’tı. Pırtık erkek olan yavru, Bıcırık da kız olan yavruydu. Baba Venüs’ün adını da annesi koymuştu yıllar önce.
Annesi, Venüs gezegenini çok sevdiği için ve o gezegenin akşam yıldızı olduğunu bildiği ve sevdiği için babanın adı da Venüs’tü. Anne kuş ve baba kuş akşam olunca gökyüzünde toplanma kararı aldılar. Bu akşam göç etme konusunu kararlaştıracaklardı. Bıcırık annesine dönerek : Anneciğim bu ülke çok güzel, keşke Türkiye’de hep kalsak dedi.
Kardeşi Pıtırık ise ben farklı yerler de görmek istiyorum , buradan sıkıldım diyerek kardeşine tepki gösterdi. İki yavru kuş kendi aralarında tartışırken anne ve babası onları yatıştırarak hadi bakalım yatma zamanı yarın konuşmaya devam edersiniz dedi. Yavru kuşlar uyuduğu zaman anne ve baba kuş aralarında sessizce konuşmaya başladı. Boncuk eşine dönerek : Bu yolculuk zorlu olacak hayatım , çok iyi dinlenmemiz gerek dedi.
Kanatlarımızın ve gözlerimizin iyi dinlenmesi gerek dedi. Venüs de elbette sevgili eşim çok iyi dinlenelim ve gideceğimiz yere sağlıkla ulaşalım umarım dedi. Daha sonra ikisi de yattı. Sabah uyandıklarında güneş çoktan doğmuştu. Bugün göç vaktiydi. Sıcak ülkelere gitme zamanıydı. Aile hazırlığını yapıp yola koyuldu. Uçuyorlar, ara ara dinleniyorlar ve tekrar yola devam ediyorlardı. Kuzey Yarımküreden Güney yarımküreye uçma zamanıydı. Yine ara verme zamanıydı. Bıcırık ve Pıtırık ilk gördükleri denize girip su içmeye başladılar. Anne ve babası ise onları arkadan izliyordu.
Kardeşler suyu içip dinlenmeye koyulmuştu. Beş dakikayı geçti ya da geçmedi iki kardeş de halsiz olmaya başlamıştı. İkisinin de karınları ağrımaya başlamış ve yerlerinde duramayacak kadar kötü duruma gelmişlerdi. Boncuk ve Venüs yavrularının neden bu duruma düştüğünü anlamak için suyu kontrol etti. Suyu kokladıklarında denize zehirli bir kimyasal atığın karışmış olduğunu anladılar. Su çok kötü kokuyordu.
Bu insanlar neden hiç bizi de düşünmüyor diye bağırdı Boncuk. Daha sonra yavruları için ağlamaya başladı. Baba Venüs hemen havalanarak az ilerideki ormana daldı. Ağzında getirdiği şifalı otları yavrularının ağzına koydu ve onlara bu otu yemelerini söyledi. İki yavru da otu yedikten birkaç saat sonra kendilerine gelmişti. Boncuk ve Venüs yavrularına sarıldı ve bir daha bizden izinsiz her yerden su içmeyin, önce biz bir kontrol edelim dediler. Onlar da başlarını sallayarak tamam anneciğim, tamam babacığım dediler.
Akşam olmuştu karınlarını doyurduktan sonra dinlenmek için uyuyacaklardı ki o da ne havada akşam yıldızı yani Venüs gezegeni parlıyordu. Kardeşler babalarına bakarak babacığım bak sen çıktın, seni görüyoruz , akşam yıldızı diyerek babalarına güldüler. Babaları da onlara güldü ve daha sonra hepsi uydu. Sabah olduğunda yollarına devam ettiler. Ormanlar bitmek bilmiyordu. Günlerce yol kat ettiler. Son bir ormanı daha aştıklarında sıcak memlekete gelmiş olacaklardı ama bir sorun vardı.
Geldikleri ormanda yangın vardı ve her yer duman olmuştu. Anne ve baba hemen kaygılanarak çocuklarının yanına koştu. Ormanda çıkan yangın birçok canlıyı telef etmiş, o güzelim ağaçlar yanmış ve canlılar acı içinde kıvranıyordu. Bizim kuş ailesi bu durumdan kurtulmak için bir süre ormandaki yangının az olduğu yere doğru uçmaya başladı.
Duman kokusu ciğerlerine inerse hepsi de oracıkta ölebilirdi. Hemen hızlıca
hareket edip yangından kurtulmayı başardılar. Oradaki insanlar yangını
durdurmayı başarmışlar ve kalan canlıları da kurtarmışlar ama çok sayıda canlı
da yaşamını yitirmişti. Bizim kuş ailesi son ormanı biraz olaylı da geçse sıcak
memlekete gelmiş olmanın rahatlığı içinde hayatlarına mutlu bir şekilde devam
ettiler ve sonsuza kadar birbirlerinden ayrılmadılar. Onları ayırmayan şey ise
aile bağları, aile birliği ve her şeyden önce sevginin gücüydü.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme