Nazire

(Nazire) a.i. Benzer. Edebiyatta bir şiirin (genellikle gazel) başka bir şâir tarafından aynı vezin ve kafiye ile yazılmış benzerlerine denir. Nazîre yazmaya tanzîr; bu tür şiirlerin derlendiği kitaplara da nazire mecmuası denir.

Nazîre, beğenilen bir şiire karşı yazılır. Yeni yazılan şiirde orijinal  şirin biçimi ile konusu yeniden ele alınmış olur. Divan şiirinin dar çerçevesi içinde en mükemmel olanı söyleme endişesi, şairleri nazîre yazmağa yöneltmiştir. Ancak bu tutum kesinlikle kuru bir taklitçilik değildir. Nitekim bazen nazire olarak söylenen şiir orijinalinden daha güzel olabilir. Şiirine nazîre yazılan şâire değer verilmiş, ona iltifatta bulunulmuş demektir. Buna rağmen divân şâirlerinden bir çoğu nazîreyi kuru bir biçimde benzerliğinden öteye götürememişlerdir.  Örneğin Fuzûlî tarzında şiirler yazan Kâzım Paşa onun birçok gazelini tanzir etmişse de Fuzûlî’deki  ruh ve sanat düzeyine asla erişememiştir. Oysa nazîrede asıl amaç, şâirin kendi sanatçı kişiliğini göstermesidir. Nitekim Nedim, Fuzûlî ye ait aşıkane bir gazeli tanzir ederken kendi şuh ve nükteli uslubunu yansıtmıştır. Bu gazellerin ilk beyitleri şöyledir:

Hayret ey büt sûretini gördükte lâl eyler meni
Sûret-i halim gören sûret hayal eyler meni
(Fuzûlî).

Bûs-ı la’lin şöyle sirâb-ı zülâl eyler beni
Kim gören âb-ı hayat içmiş hayal eyler beni
(Nedim)

Eski edebiyatımızda gelişme eğitimi yapan genç şairleri usta şairlere ait  manzumelere nazireler yazması da bir gelenektir. Nitekim bu gelenek zamanla ileri şekilleri yanında terkib-i bent (msl. Ruhi’nin ünlü terkib-i bendine sami vasıf, Kazım Paşa ve Ziya Paşa gibi şairler tarafından nazireler yazılmıştır.) Ve mesnevilerde de kendini göstermiştir. Leyla vü Mecnun, Hüsrev ü Şirin, Yusuf u Zeliha gibi islam edebiyatlarının ortak aşk hikâyeleri nesilden nesile nazire şeklinde aktarılmış; bir çok dini tasavvufi ilmi ve didaktik eserler de tercüme yolulyla tanzir edilmiştir.

Divan şiirinde nazireciligin ayri bir yeri ve önemi vardir. Hatta meraklılarınca bu yolda nazire mecmuaları oluşturulmuştur. Mezidoglu Ömer’in mecmuatü’n-nezair’i (derlenişi 1487, Oxford ünv. ktp. nr. 27689), Eğridirli Hacı Kemal’in camiu’n-nezair’i (derlenişi 1512 Beyazid Devlet ktp. nr. 5782), Edirneli Nazmi’nin mecmuau’n-nezair’i (derlenişi  1523 ts. III. Ahmed bl. nr. 2644; Millet ktp. Ali Emiri, manzum nr. 683, 684; Nuruosmaniye ktp. nr. 43222), Pervane Bey Mecmuası (derlenişi 1560, ts) (Bagdat Bl.nr. 406) ve Hisali’nin Metaliu’n-Nezair’i (derlenişi 16512’den önce, Nuruosmaniye Ktp. nr. 4252, 5253) bunlardandır.

Mehrali Calp

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme