Karacaoğlan

Karacaoğlan, halk şiiri denilince akla gelen ilk isimlerden biridir.Fakat yapılan araştırmalarda tespit edilebilen VI,VIIve VII.yy’larda yaşamış Karacaoğlanlardır.
Bunların dışında çeşitli yer ve zamanlarda yaşamış Karacaoğlanlardan söz etmek mümkün. Karacaoğlan şiirleri tek bir Karacaoğlan’da bütünleşerek “karacaoğlan geleneği”ni meydana getirmiştir.  Bi z işleyeceğimiz metin açısından VII.yy’da yaşamış Çukurovalı Karacaoğlan üzerinde duracağız.

Karacaoğlan’ın nereli olduğu kesin olarak bilinmemektedir.Kilis,Kozan,Silifke,Mut vs.de doğduğu söylenmektedir. Karacaoğlan halk tarafından benimsenmiş bir şair olduğundan şiirlerı ağızdan ağıza dolaşmış ve bu sırada değiştirilmiştir. Ve bu sayede şiirlerinde adı geçen her yöre O’nu kendine mal etmeye çalışmıştır.
Kozan Dağı yakınındaki Varsak Köyü’nden olduğu bilgisi diğerlerine göre daha önemsenmektedir.
Şiirlerinde pekçok yer adı geçmektedir(Adana,Ankara,İçel,Kars vs.).Bu yer adları yüzünden tam olarak nerede yaşadını anlamak zordur. Fakat şiirlerinden hareketle ömrünü çoğunu Çukurova,Antep,Maraş dolaylarında,Toros Dağları’nda geçirdiğine kesin gözüyle bakılmaktadır.

Uzun yaşadığı bilinen Karacaoğlan’ın ölüm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Seksen beşte bel kemiğim bozuldu Bin doksanda mezarımın başında  mısralarına göre1674’deiyice yaşlanmış,1679’da hastalanmış olmalıdır.
Başka bir şiirine göre ise de ölüm tarhi1100(1689)’dur. Karacaoğlan’ın doğduğu yer gibi öldüğü ve gömülü olduğu yer de belli değildir. Bir rivayete göre cezel Yaylası’nda vefat etmiş,sazı da çürüyünceye kadar başucundaki ağaçta asılı kalmıştır.bir söylentiye göre Ashab-ı Keyf mağrasına girmiş bir daha çıkmamıştır.Uzmanlara göre gerçeğe en yakın olanı Mut ilçesinde bir tepede yattığıdır.Bügün bu tepeye Karacaoğlan Tepesi denilmektedir.
Doğum,ölüm ve yaşadığı yerlerin fazlalığı açısından O, halkın benimseyip,yaşattığı bir gelenek durumundadır denilebilir.

Karacaoğlan,genellikle aşk,tabiat,sevgi gibi din dışı,insani duygu ve düşüncelerle şiirlerini söylemiştir.
Canlı doğa içindeki aşk teması O’nun şiirlerine hakim olmuştur.şiirlerinde gerçek,maddeci bir aşk vardır.Dizelerinde etli,canlı,yaşayan güzellerden bahseder.bu güzeller adsız sansız değildir.Adı Elif’dir,Esme’dir,Hürü’dür.
Şiirlerinde şikayet ve karamsarlıkdile getirmez.Hayatın güzelliğini ve mutluluğu açıkça dile getirmiştir.
Karacaoğlan insan sevgisini,sevincini,hüznünü anlatmak istemiştir,doğa bir çerçeve,bir dekordur.
VII.yy Türkmen boylarının yaşamlarını,kabullerini,beklentilerini kendine has bir üslupla vermiştir.
Şiirlerinde geleneğe bağlı kalarak hece ölçüsünün 11’li ve8’li kalıplarını kullanmıştır.kafiyede de geleneğe bağlı kalarak yarım uyakla yazmıştır.
Şiirine egemen olan dil yaşadığı devirde kullanılan günlük konuşma dilidir.Araştırmacılar şiirlerinde özellikle bölgesel sözcükler üzerinde durmaktadır.

Güzelleme


Ala gözlerini sevdiğim dilber
Şu gelip geçtiğin yollar öğünsün
Kadir Mevlam seni övmüş yaratmış
kısmeti olduğun kullar öğüsün

Hörü melek var mı senin soyunda
Kız nazarım kaldı usul boyunda
Kadir gecesinde bayram ayında
Üstünde gölg’olan dallar öğünsün

Hörü kızlar sürmelemiş gözünü
Elin aşiretin çeksin nazını
Kaldır perçemini görem yüzünü
Yüzüne dökülen teller öğünsün

Karac’oğlan der ki garip kalırsam
Ordular bozupta işler görürsem
Nazlı yari bir tenhada bulursam
Yar ile konuşan diller öğünsün

 

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme