DELİLİĞE ÖVGÜ

 

Bir gün yolda bir kız çocuğuna rastladım, bana bir mendil verdi. Al lütfen, ilerde ihtiyacın olacak, dedi. Gülümseyerek kabul ettim. Sonra birden yağmur yağmaya başladı. Yine böyle bir yaz günüydü, ıslandıkça ferahladım. Başımı gökyüzüne uzattım, şefkatle okşadı saçlarımı yağmur. Bir yağmur damlacığı kulağıma; senin için geldik dedi, şımardım. İçimden bir ses, haydi eve gidelim, dediğinde geldim kendime...

Evde annem en sevdiğim çorbayı yapmıştı. Sevinçle kaptım kaşığımı, şişman ve yorgun bir balıkçı çıkageldi, kaşığı elimden kapıp bir solukta içiverdi çorbamı. Tabi ki aç kaldım. Her şeye kızıp terk ettim evi. Deniz kenarında ki banka çöküverdim. Martının biri başıma pisledi. Biraz daha kızgınca koyuldum sonu görünmeyen bir yola...

Hala o yoldayım. Sonuna bir türlü varamadım. Hala martılar kafama pisliyor, annem ardımdan ağlıyor. Küçük kızın verdiği mendil çok işime yaradı. Bense kulağıma fısıldayan yağmur damlasını arıyorum. Ona bende bıraktığı ıslaklıkların hepsini geri vermek için.

 

AHU  ÖNER

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme