Üç Anadolu Efsanesi Kitabının İncelenmesi ve Özeti

Üç Anadolu Efsanesi Kitap Özeti
1-)Köroğlunun Meydana Çıkışı

Bir vakitler İstanbul padişahlık ile  Bolu ise beylik ile yönetilmektedir . İstanbul’da Osmanoğullarının hakimiyeti vardır . O dönemin  Bolu Beyi, Osmanlı padişahları gibi ünlü, onlar gibi itibarlı bir beydir . Bolu Beyi, Bolu'da dünyanın en güzel ve meşhur atlarını yetiştirmektedir . Onun yetiştirdiği atların namı tüm dünyaya ulaşmıştır . Ancak Bolu Beyinin ilişkileri Osmanlı Padişahlarıyla iyi gitmemektedir. Bolu Beyinin bu sorunu da ortadan kalksa dünyada ondan daha mesut kimse olmayacaktır. Bolu Beyini bu şana ulaştıran atları yetiştiren onun seyisbaşısı Koca Yusuf’tur. Koca Yusuf bol pınarlı, verimli topraklarda hayatını sürdürmektedir . Buradaki insanların tek işi at yetiştirmektir. Bir zaman sonra hiç beklenmedik bir biçimde bu topraklarda kıtlık başlar . Atlar diğer ovalara kaçarlar . Atların  ardından insanlar da dayanamayıp diğer ovalara kaçarlar . Köyde yalnızca Yusuf’un babası kalır . Onun da tüm atları kaçmış, yalnızca tek bir atı kalmış, bunun kederiyle yataklara düşmüştü r. Adam atının bu durumuna üzülmüş oğlu Yusuf’tan atı güzel bir memlekete götürüp orada bırakmasını istemiştir. Oğlu tam iki kez babasının bu dileğini yerine getirmiş, ancak eve geldiğinde atı yine kapıda görmüştür . Sonra babası oğlundan altın işlemeli gemi atın sırtına koymasını ve onu deniz kıyısına götürmesini istemiştir . Ancak bu defa beklenenin zıttına kırat geri gelmez . Yusuf’un babası bu üzüntüye ve fakirliğe daha fazla dayanamayarak ölür . Oğluna vasiyeti ise baba mesleğini sürdürmesi ancak hiç kimsenin emri altında çalışmaması olmuştur. Koca Yusuf hiçbir yakını kalmayınca babasının verdiği öğüdü unutup Bolu Beyinin emrinde seyisbaşı olarak çalışmaya başlar . Bir gün Koca Yusuf tüm  atları deniz kenarına götürür. Atlar yaylımdayken birden deniz coşar , yer gök birbirine karışır. Birdenbire her yer durulur ve denizi yararcasına bir at kıyıya doğru koşarak gelir . Bu at boz kısrağa aşar . Bunu gören Koca Yusuf mutluluğundan ne yapacağını bilememektedir . Diğer iki gün yine aynı şeyler olur ve at doru kısrakla, yağız kısrağa da aşar. Ve bu olay bir daha gerçekleşmez . Koca Yusuf bu kısraklara itina ile bakar. Boz kısrak koca Yusuf ‘un önlüğüne, doru kısrak kuma, yağız kısrak da taşa yavrular . Günler sonra Osmanlı padişahı Bolu Beyinden en değerli üç atını ister. Bolu Beyi de bunu iyi bir sulh yolu olarak görür ve Koca Yusuf’tan padişaha layık üç güzel at beğenmesini ister. Koca Yusuf düşünüp taşınır ve sonunda gözü gibi baktığı deniz kulununun üç tayını padişaha göndermeye karar verir. Bolu Beyi bu eti kemiğine yapışmış, çelimsiz tayları görünce çok sinirlenir . Bu sinirle önce Koca Yusuf’un öldürülmesini emreder , daha sonra Yusuf’u sevenlerin ısrarına dayanamayarak yalnızca gözlerine mil çekilmesini ister . Koca Yusuf’un gözlerine mil çekilmesiyle dünyası kararmıştır, ancak Bolu Beyinden mutlaka intikamını  alacağına söz vermiştir. Bu arada oğlu Ruşen Ali büyümüş, yaşı on sekize gelmiştir . Bolu Beyinden intikamını  almak isteyen Koca Yusuf’un tek ümidi oğlu Ruşen Ali’dir. Ancak oğlunun bu çekingenliği ve cesaretsizliği onu çok üzmektedir . Oğlu her gün ekmek almaya gitmekte ancak korkaklığından dolayı ekmeklerin yarısını yolda önünü kesen serserilere vermek mecburiyetinde kalmaktadır. Bir gün ekmek almaya gittiğinde yolda kendi yemeğini iri yarı köpeklerden kurtaran küçük bir köpek görür. Ve işte bu olay onun korkaklığını atmasındaki  en büyük etken olmuştur. Bir gün Koca Yusuf deniz kulununun üç tayını çok merak eder, oğlu da onun ısrarlarına dayanamayıp babasını gizlice Bolu Beyinin tavlasına girdirmeyi başarır. Koca Yusuf gözleri görmemesine rağmen bu üç atı anında bulur. Onların bu çelimsiz  halini görünce çok kederlenir . Daha sonra onların burada heba olup gitmesine dayanamaz ve oğlundan gidip kıratı oradan getirmesini ister. Bu çelimsiz atlardan bir an önce kurtulmak isteyen seyisler Ali'ye bütün atları vermeyi teklif ederler, ancak atların durumunu gören Ruşen Ali bunu kabul etmez. Babası Ruşen Ali’nin kıratı getirdiğini  duyunca çok mutlu olur .

2) Karacaoğlan

Karaca oğlan gurbete çıkar ve diyar diyar gezmeye ,vatan  edinmek için gayret göstermeye başlar . Yolda giderken beygirin yükü yıkılmış ve başında tek başına düzeltmeye uğraşan bir adamı görür ve ona yardımcı olur . Deli Hüseyin Karaca oğlanı bu iyiliğine karşılık obasına götürür ve Karaca oğlan burada sazıyla türküler söyler  ve obanın sevgisini kazanır . Deli Hüseyin ile Karacaoğlan kan kardeş olur . Oba ertesi gün göç etmeye başlar  beyin kızının devesi çöküp kalır . Oba halkı ne yapıp ettiyse deveyi kaldıramaz ve kalkmayacağını anlayınca da göçe devam eder . Deli Hüseyin Karaca oğlanın deveyi kaldırabileceğini düşünür ve Karaca oğlan sazıyla türkü söyleyerek deveyi kaldırır . Deli Hüseyin, Obaya deveyi Karaca oğlanın kaldırdığını söyleyince Karaca oğlan oba tarafından daha çok sevilmeye başlar . Burada Karaca oğlan ve kız arasında yakınlık olur. 

Karaca oğlan obadan ayrılır ancak kız ile buluşmaya başlar,  kıza türküler söyler birbirine deliler gibi aşık olurlar .İkisi de bir anda kaybolur . oba ve Deli Hüseyin meraklanır . Deli Hüseyin vaziyeti anlamıştır . Deli Hüseyin aramaya koyulur ve ikisini de mağarada bulur . Ancak ikisinin sağ salim kaçamayacağını bildiği için kızı farklı bir yere yollayıp kayboldum demesini ister. Daha sonra kızı kaçırmaya karar verirler . Deli Hüseyin bu durumu bir arkadaşına anlatır ve bu arkadaşı gider beye anlatır bu arada obanın bu olaydan haberi olur  herkes bu olayı konuşuyor bey hiddetle adamlarına onları öldürmesini söyler . Kız konuşulanları yan odada duyar ve gizlice kaçar ve durumu anlatır . Karacaoğlan ve kız obada saklanır halk yardımcı olur . Bey ne yapsa bulamaz.

Karaca oğlan, kız ve Deli Hüseyin arkadaşına Küçük Ali adını verir . Vaziyeti anlatır .Düğün hazırlıkları başlar bu arada karaca oğlanın namı yayılmaya başlar . Dillere destan bir düğünle evlenirler . Karaca oğlan ve kız çok mutludur  Karaca oğlan düğünlere gidip sazı ile eşlik eder .
Beyin bir yeğeni vardı gördüğü her kıza askıntılık ediyordu .Karaca oğlanın hanımı Elifi de rahat bırakmıyordu . Kız ne etse kurtulamıyordu. Bir gün kıza seninle birlikte yatarsam seni rahat bırakırım der . Ve akşam Halil Elifin yanına yatar  ve karaca oğlan bu sırada düğünde saz çalıyordur . Birden sazın teli kopar . Bu büyük bir uğursuzluğun habercisidir . Hışımla ayağa kalkar ve eve doğru hızlı adımlarla yürümeye başlar . Evdeki durumu görünce sakin bir biçimde üslerini örter ve sazını alarak evden çıkıp gider .

3) Alageyik

Bu efsane Gavur Dağının sarp kayalıklarında geçer .Halil geyik avına çıkmayı çok seven birisidir . Nişanlısının,  annesinin yalvarmalarına rağmen geyik avından vazgeçememiştir . Halil yine avda olduğu bir esnada yan köyün (Sarıca Köyü) ağası yoldan geçerken Halil’in nişanlısını görür ve kızı çok beğenir . Sarıca Köyü ağası Karaca Ali kıza musallat olmaya başlar . Sarıca Köyü ile Gök dereliler birbirlerini pek sevmezdi.

Karaca Ali kıza sevdalanır , o kızın kim olduğunu öğrenir . Kızın üç erkek kardeşini sıkıntı olarak görmeyen Karaca Ali Halil’i öldürmeyi kafasına kor . hemen Halil’in geyik avladığı dağlara gidip  ,adamları ile Halil’i aramaya başla r. Halil’in geçebileceği yola pusu atarlar ve ilerde Halil’in türkü söyleyerek geldiğini fark ederler . Ancak  küçük bir geyik yavrusu Halil’in karşısında durur . Halil geyiğe doğru yürüdükçe geyik kaçar . Halil böyle bir şeyle  ilk kez karşılaşmıştır ve çok şaşırır . Geyiği takip etmeye başlar . Bu arada pusudan kurtulmuş olur . Karaca Ali ve adamları bu işe hayret ederler .
Kızı istemeye karar verirler . Halil’de yavru geyiği tutamamıştır . Karaca Ali, Gök dere Köyünün ağasını devreye sokarak kızı kendisine istetir. Köyün ileri gelenleri bunu kabul eder. Ama Sultan Ana isimli bir kadın nişanlı bir kızın başka birine verilmesine ısrarla karşı çıkıyordu. Bu arada nişan yapılır kızın gönlü yok ve Halil’in olan bitenden haberi yoktur .

Sultan Ana düğüne az kala iki üç kişiyi Halil’i aramaları için dağa gönderir .Halil dağdan döndüğünde köyde ölüm sessizliği vardır . Halil yaşananları öğrenir ve diğer genç köylülerle Karaca Ali’nin evine varıp  nişan yüzüğünü atar . İki köy arasında düşmanlık  başlar. Köylüler diğer köylülerin hayvanlarını öldürürler .İki köyden de kimse diğer köye gidemez. Karaca Ali kurnaz bir plan yaparak Barış Teklif eder :Gök dereliler bunu kabul eder. Halil düğün gecesi gerdeğe girmeden geyik sesine dayanamaz. Gizlice ava gider .Karaca Ali pusu kurmuştur. Köylüler bunu öğrendikten sonra arkalarından gider. Halil Karaca Ali’yi ve bir adamını öldürür . Bu arada yine o yavru geyiği görür ve vurur .

Halil bu arada sarp kayalıkların kenarındadır . Halil uçuruma düşer. Köylüler ,Halil’in bu durumunu görüp Halil’e yardım ederler . Halil bağırırken birden sesi kesilir öldüğünü düşünürler, Zeynep de bu acıya katlanamaz kendisini Halil’in üstüne atar ve orada can verir Halil ve Zeynep’in öldüğü yerde biri kırmızı biri mavi çiçek açar. Tam kavuşacakları anda oradan bir geyik geçer hiçbir zaman kavuşamazlar .


5 yorum:

  1. Eyvallah, musaya selamlar

    YanıtlaSil
  2. teşekürler ama daha detaylı olsaymış keşke hiçbir yerde bulamıyorum

    YanıtlaSil
  3. kardeş tşk ederim işime çok güzel yaradı sagol cigerim.

    YanıtlaSil
  4. SEVERERK OKUYANLAR +1 LESİN SEVMEYEREK OKUYANLAR -1 LESİN AHAHAHAAH

    YanıtlaSil

Deneme