Cingo Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları

 

Cingo Kitabı İle İlgili Klasik Sorular ve Cevapları


1) Kitapta anlatılanlara göre tüm çocukların hayali aşağıdakilerden hangisidir?

Cevap:  Köpek sahibi olmak

2) Can adındaki çocuk neden üzgündü?

Cevap: Çünkü hem bir kardeşi yoktu hem de ailesi ona bir köpek bile almıyordu.

3) Evcil hayvan beslemenin çocuk için iyi olacağını ailesine söyleyen kişi kimdir?

Cevap:  Okul Rehber Öğretmeni söylemiştir. Bir hayvan sahiplenirse çocuğun daha sosyal ve daha mutlu olacağını söylemiştir.

4) Can’ın annesinin ve babasının adı nedir?

Cevap: Annesinin adı Binnur, babasını adı ise Taner’dir.



5)Cango yani Can’ın annesinin mesleği nedir?

Cevap: Resim Öğretmenidir.

6) Cango’nun babasının mesleği nedir?

Cevap:  Bilgisayar Mühendisidir.

7) Cingo neyden dolayı hastalanmıştı?

Cevap: Kulağına pisi pisi otu kaçtığı için Cingo hasta olmuştu.

8) Can’ın kardeşi olmadığı için  ailesi Can’a ne almışlardır?

Can’ın kardeşi olmadığı için Can adlı çocuğa Cingo adlı köpeği almışlardır.

9) Cingo eğitim görmeden önce neler yapıyormuş?

Ev hanımının kıyafetlerini dışarı atmış, olur olmaz her şeye havlıyormuş, bir anda altına yapıyormuş ve evi pis ediyormuş ve daha çok sayıda yaramazlıklar yapıyormuş.

 

10) Gon ve Kemik kimdir?

Cevap: Kemik ve Gon adlı köpekler Cingo adlı köpeğin okuldan en yakın arkadaşlarıymış.

11) Cingo’nun korktuğu ve haz etmediği elektrikli eşyanın adını yazınız?

Cevap: Elektrik süpürgesidir.

 12) Can’ın babasının şirketine giren hırsızı kim yakalamıştır?

Cevap: Herkes iş yemeğine gittiği sırada Cingo adlı köpek şirkette kalmıştı. O sırada şirkete hırsız giriyor ve hırsızın yakalanmasını sağlayan ise Cingo adlı şirin ve akıllı köpektir.

13) Cingo eğitim almaya başladıktan sonra Cingo’da farklılıklar olmaya başlamıştır.  Bu farklılıklarından aklınızda kalanları aşağıya yazınız.

Cevap: Her yerde ve her şeye havlamamaya başlamıştır, pati deyince sahiplerine patisini uzatmaktadır, patilerini paspasa silmeye başlamıştır, sahibinden ayrılmıyormuş, her yere gitmiyormuş, oraya buraya saldırmıyormuş.

 14) Canların evine gelen psikoloğun adı nedir?

Cevap: Çiğdem

15) Cingo neyi çok seviyordu?

Cevap:  Asansörle aşağıya inemeye bayılıyordu.

 16) Cingo’nun aşık olduğu kangal köpeğinin adı nedir?

Cevap: Sayko adlı kangal köpeğidir.

17) Kitapta anlatılanlara göre köpekler zamanla kime benzermiş?

Cevap: Köpekler zamanla sahibine benzermiş.

 

18)  Kangal köpeği nereye gitmek zorunda kalmış ve Cingo bu duruma çok üzülmüş?

Sayko adlı köpeği sahibi olan kişi Sivaslı olduğu için Sivas'a götürmüştür ama Cingo zamanla bu duruma alışmış ve kendi hayatına yönelmiştir.

19)  Can’ın annesinin kusma nedeni nedir?

Can’a bir kardeş geliyormuş. Hamile olduğu için de Binnur Hanım devamlı kusuyormuş ve her şeyin kokusundan özellikle de Cingo2nun kokusundan tiksinmeye başlamıştır.

Cevap:

20)  Cingo adlı kitabın yazarı kimdir?

Cingo adlı kitabın yazarı  Şermin Yaşar’dır.

 21) Cingo adlı kitapta geçen alıntılardan örnekler yazınız. Aklınızda kalanlardan üç tane yazsanız yeterlidir.

Cevap: 1) Böyledir; insanlar birbirlerinin kalplerine bakmayı akıl etmezler. Dış görünüşlerine bakarlar ve çokça yanılırlar, 2) Kimse birbirini dinlemiyor. Herkes konuşmak, kendisi anlatmak istiyor, Mutluluk sahiden bulaşıcıydı.3)  Sen mutluysan annen baban da mutlu oluyor, annen baban mutluysa sen de mutlu oluyorsun, 4) Köpekler ikiye ayrılır: İnsanların kendileri gibi olduğunu düşünenler ve kendilerini insan zannedenler. Cingo, kendini insan zannedenlerdendi.

9 Atasözü ve Anlamları

 

9 Atasözü ve Anlamları


Mezhepten bahsolunur, meşrepten bahsolunmaz: Bir kimsenin yaradılış özellikleri, huyu, karakteri tartışılmamalıdır. Çünkü doğuştan gelen huy kolay kolay değişmez. Oysa kişinin bağlı bulunduğu inanç dünyası ve mezhep üzerine konuşma yapılabilir. Bu konularda fikir alışverişi sağlanabilir.

Kardeş düşmanlığı karşıdan düşman çıkıncaya kadardır: Kardeşler arasında zaman zaman  tartışmalar ve geçimsizlikler yaşanabilir. Kardeşin kardeşiyle çekişmesi dışarıdan başka birinin saldırısına uğrayıncaya kadar devam eder. Dışarıdan saldırı geldiği zaman da kardeşler birlik içinde ve dirlik içinde olur.

Her su geçit vermez: Hayatta her işin bir zorluğu vardır. Bazı işler ise çok çetindir ve üstesinden kolay kolay gelinemez.


Gönülsüzü namaz göğe ağmaz: İstemeyerek yapılan bir iş hiçbir zaman iyi sonuç vermez. Hatta sonucu kötü de olabilir.

Her kuş kanadıyla uçar: Her insan kazancını kendi sağlamalıdır.

Kavga sen ben demekle çıkart: Kavgaların çıkma nedeni çoğunlukla tarafların sadece kendi düşüncelerinin doğru olduğuna inanmaları ve kendilerini ön  plana çıkarmalarıdır.

Kişi ne yaparsa kendine yapar: Bir kimse iyilik de yapsa kötülük de yapsa kendisi için yapar.


Herkesin gönlünde bir aslan yatar: Herkesin kendine göre büyük bir amacı vardır.

Dibi görünmeyen sudan geçme: Sonunda başarı elde edileceği kesin olmayan işlere girişmemek gerekir.

Bam Telimiz (Kemal Sunal ve Barış Manço)

 

Bam Telimiz

Bu kadar zaman geçti. Barış Manço’nun yüreğindeki o barış şarkıları hala bitmiyor. Kemal Sunal’ın filmlerinden hiçbir kanal vazgeçemiyor. Zeki Müren dahil nice kayıplar verdiğimiz halde Manço ve Sunal  hepsinden farklı biçimde yaşatılıyor. Demek ki tam bam telimizden yakalamışlar bizi. Acaba neden? Nedeni basit. Öyle bir pisliğe saplanmışız ki. Barış Manço’nun şarkılarında şimdi artık ruhumuzu galiba yıkamaktayız. Gelenek, görenek, hatır, gönül, sevgi, saygı, sadakat hepsi var o şarkılarda.  Bayram, mendil, şeker, pide, simit, atasözü, vecize, bir fincan kahve ve bir yastıkta 40 yıl hepsi var. Yani bütün kaybettiklerimiz. Bunları derinden hissetmek tekrar ümit veriyor bana. İşte 3 Şubat'taki anma gecesi için gençliğin şimdiden kuyruğa girmesi ulusal bir benlik arayışıdır. Eğlenmek varken niye Barış Manço’ya akıyor bu gençlik niye bu kara sevda. Bizi silip süpüren o duygusuzluk selini elbette ki Barış Manço tek başına göğüsleyemezdi ama gençlik ona sırt veriyor. Sıradan bir nostalji değil bu iyi düşünün. Altında büyük anlam yatıyor.

 

 Beri tarafta Kemal Sunal vazgeçilmezliği ile beni bir kere daha ümitlendirdi. Yardımlaşmayı ve paylaşmayı, sonuna kadar dayanışmayı simgeleyen yürek ve vefa sergileyen, insaniyet aşılayan, hoşgörü dağıtan, vicdan ve izan sahibi saf ve temiz bir Anadolu çocuğu kibirle gurur arasındaki farkı ve maddiyatla maneviyat arasındaki uçurumu bütün filmlerinde işlemiş, kin ve husumete asla cevap vermemiş, derleyici, toplayıcı, barıştırıcı, en mühimi de  ibret verici bir delikanlı. Yani toplumda artık bulamadıklarımızı  dönüp dolaşıp yine onda arıyoruz. Bence aramaya devam edelim. Aramak yarı yarıya bulmak demektir. Anneler, babalar çocuklarına yine şabanı seyrediyorsun kaçıncı bu diye takılıyorlar ya kulak asmayın. çünkü göz ucuyla kendileri seyrediyorlar. Çünkü kendileri de arayış içindeler. Şaban her gece her evde yaşıyor. 

 

Bazen bir  aşk için servet yapıyor, bazen arkadaş uğruna canını tehlikeye atıyor. Bazen fedakar bir öğretmen, bazen affına sığınan muzip bir öğrenci, bazen de disiplinli bir polistir. Neleri kaybettiğinizi hatırlarsanız şimdi yüreğimizde gittikçe büyüyen Barış Manço ve Kemal Sunal özlemini çok iyi kavrarsınız. Evet muhtaç olduğumuz o güzellikleri barış şarkılarında ve Şaban filmlerinde aramaya devam….

Çok Söyleme Arsız Edersin Aç Bırakma Hırsız Edersin

 

Çok Söyleme Arsız Edersin Aç Bırakma Hırsız Edersin


Bir işi yapan kişiye çok fazla karışmak o kişiyi öfkelendirir ve o kişin yaptığı işten usanmasına neden olur. Hatta işin iyi sonuçlanmamasına sebep olur. Çalışan kişiye çok fazla müdahale edilmemelidir. Yaptığı işin karşılığını alamayan insan da mutlu ve huzurlu olmayacağı için zamanla zararlı olmaya başlar. Bunun için de atalarımız çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin demiştir.


 Bu atasözünü günlük hayatımızda çocuklarımız üzerinde de uyguladığımız zamanlar olur. Örneğin; ders çalışmaya çalışan çocuğa sürekli çalış dediğimiz zaman, sürekli onun işine karıştığımız zaman çocukla yüz göz olmaya başlarız ve çocuğun dersten soğumasına hatta nefret etmesine bile neden olabiliriz. Bir zaman sonra çocuk çalışmayı da bırakır ve işler daha da kötüye gider. 


Onun için çocuklara fazla müdahale etmemek gerekir. Çocukları aç bırakmamalıyız, onları istediği kimi gereksinimlerinden mahrum bırakmamalıyız. Yoksa çocuklar daha kötü yollara başvurabilirler ve bu da onların hırsız olmasına neden olabilir. Bu durum sadece çocuklar için değil herkes için geçerlidir. Her şeyi ölçülü yapmak en mantıklı olanıdır diye düşünüyorum.