UÇURUMUN KIYISINDA

 

Uçurumun kıyısında,
Bir şiir oku sevgili.
Öyle bir şiir olmalı ki;
Beni çevirmeli, kıyısından...

Adam yalnız, umutsuz, yorgun, çıkmazda.
Uçurumun kıyısında, gözleri aşağıda. Deniz, durgun, cam mavi suları. Kayalar sessiz, kucaklıyor dingin dalgaları.
Ölümse eğer, bu güzel manzaranın ortasında olmalı.
Ah! Sevgili; Uğrunda neler verdiğim, sahip olmak için sana. Yaşamak seni, dolu dolu yaşamak, içimde ki tabuyu...

Sonun da attım senin için her şeyi, aklına ne gelirse: Maddi, manevi. Yaşamak seni delicesine…
Olsun, yaşanmalıydın sen, hazır fırsat varken.
Verilmişti zaten hayat hakkın da yanlış bir karar. Geriye dönüşü yok, yüzde yüz pişman olunsa da bu karardan, bilinerek alınmıştı, her şekilde, dönüşsüz bir yolculuk misali.

Şartlar vardı, sürükleyen bu karara. Büyük bir çıkmaz da hissetmişti.

Adam, bunalıma girmişti.
Yaşam zevki nedir bilir misin? Sevgili; Sahip olduklarına yaşama izni verildiği sürece mutludur insan. Bilir misin peki bunları?
Yanlış bir karar, yanlış adımlar, yanlışa yanlış cevaplar ve devam. Geriye dönmeden.
Battıkça battı adam, düştüğünü düşündü bir lağım çukuruna; debelendikçe, pislikler daha çok çekiyordu onu.
Önce anlamadı adam, battığını. Güzeldi her şey onun için;
Mimoza çiçeği vardı onun. Yıllar sonra açılabilmişti ona, yanındaydı şimdi en büyük rüyası, çiçeği onundu artık.
Ama çiçek... Üniversite yılların da ki, saf temiz, genç kız değildi. Yıllar anaç yapmış çiçeği; çiçek bencil, çiçek katı, güçlü... Ömür kısa. Çiçek biliyor bunu. Sevdalıklarını içiyor, dolu dolu. Adam farkında değil. Mimoza çiçeği onun. İstanbul’un kalabalık sokakları insan dolu; ama aslında yoklar. Sadece çiçek ve adam... Elleri elinde, teni, teninde, nefesi nefesinde, kör oldu adam. Bulutlar bu kadar güzel miydi? Yıldızlar bu kadar parlak. Mutluluk bu işte. Kimse yok karışan. Gelecek çiçekle, yeni bir hayat, yeni bir başlangıç...
Çiçek, adamın sunduğu aşkı içti, sonuna kadar. Bu yeni pınar, kadını mutlu etti belki de, belki de güzel gelmedi tadı.
Kadın kendine sunulan yeni aşktan çabuk sıkıldı. Başka pınarlar vardı etrafında. Onların da tadına bakmak istedi.
Ve bir gün... Apansız, vedalaşmadan, ne telefonları açtı ne de msn i...

Adam; yalnız, kırgın, son umut duvarı yıkıldı birden.
Sevgili; Ey hain aşk, yaşadım ya ben seni... Çiçeğim, mimozam benim... Kalmadı artık seninle hesaplaşmam. Büyü, yaşanmasaydı eğer, hep yaşayacaktı benimle.
Adam, yalnız...
Vedalaşır gibi hayattan, son rövanşını yaptı. Gitmeden yaşanmamış kalmamalıydı, hayatında. İçte ne varsa ukde hepsi yaşanmalıydı.
Dosta bir mail attı.

``Aldığım hiç bir karardan pişmanlık duymuyorum. Yaşanması gerekenler vardı, onları yaşadım. Sonu ama güzel  değil.
Hayatımda tarifi mümkün olmayan bir boşluk var, dolduramadığım ve adını koyamadığım.
Biraz daha direnirim hayata; sonra, vedalaşırım herkesle...``
Adam uçurumun kenarında; son kez sorguluyor kendini.
Ah! Sevgili ah! Bir şiir gönder bana, içimdeki boşluğu dolduran.

 

GÜL DENİZ YERSİZ

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme