orhan veli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
orhan veli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Türk Yazarları Tekrar Kağıdı 2

13-AHMAET  HAMDİ TANPINAR (1901-1962)




Hemen hemen bütün edebi türlerde eserler vermiş.Roman,hikaye ve şiirleriyle tanınmış bir yazarımızdır.”zaman” ve “rüya” onun şiirlerinde dikkati çekici kavramlardır.


Romanları:Huzur ,Mahur  Beste,Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Hikayeleri:Abdullah Efendinin Rüyaları,Yaz Yağmuru,



14-ZİYA GÖKALP (1876-1924)




Fikir ve sanat adamıdır.Milli edebiyatın kurulup gelişmesinde büyük katkıları olmuş,genç sanatçıları sade dile  milli konulara yönelmiştir.


Şiirleri:Yeni Hayat,Kızıl Elma, Altın Işık

Nesirleri:Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak,Türkçülüğün Esasları



15-CAHİT SITKI  TARANCI (1910-1956)




Şiirleriyle özelliklede “Otuzbeş Yaş” şiiriyle meşhurdur. Genellikle yaşam sevinci ve ölüm korkusu temalarını. işlemiştir.


Şiirleri:Ömrümde Sükut, Düşte Güzel,Otuzbeş Yaş



16-ORHAN VELİ KANIK (1914-1950)




Melih Cevdet ve Oktay Rıfat ile edebiyatımıza”Garip” adıyla yeni bir tarz getirmiştir.Edebiyatımızdaki bütün kurallara karşı çıkmış kuralsızlığı kural haline getirmiştir. Dili oldukça sadedir.


Şiirleri: Garip, Vazgeçemediğim,Destan Gibi.



17- FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (1914- ?) 




Tanzimattan günümüze edebiyatımızın en üretken sanatçılarındandır. Şiir kitapları vardır.


Şiirleri: Çocuk ve Allah, Çakırın Destanı,Üç Şehitler, Toprak Ana...



18- AHMET MUHİP DRANAS (1909-1980)




Heceyi ustalıkla kullanan şairlerimizdendir. Ses ve şekil mükemmelliğine dayanan şiirler yazdı. Şiirin yanında tiyatro eserleri de yazmıştır.


Şiirleri: Gölgeler,Şiirler...

Tiyatroları: O Böyle İstemezdi, Çıkmaz Sokak...



19- YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)




Şiirlerinde aruzu kullanmış,eski şiirle yeni şiiri kaynaştırarak yeni bir öze ermiş,şiirde şekle ve musikiye önem vermiş bir şairimizdir.


Şiirleri: Kendi Gök Kubbemiz,Eski Şiirin Rüzgarıyla...

Nesirleri:Aziz İstanbul,Eğil Dağlar,  Edebiyata Dair.



20-FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1838-1969)




Şiire aruzla başlayıp heceye dönmüş ‘Beş Hececiler’ adıyla bilinen şairlerimizin en başarılısıdır.

Şiirlerinde memleket gerçeklerini anlatmıştır. Şiir ve tiyatro türündeki eserleriyle tanınmıştır.


Şiirleri: Han Duvarları ,Çoban Çeşmesi..



21- MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)




İstiklal Marşımızın şairidir.

Şiirlerini aruzla yazmıştır. Manzum hikayeleri ile tanınır.

Şiirlerinde toplum gerçeklerini başarıyla anlatmıştır.

Gözleme büyük önem vermiş,realist yani (gerçekçi) bir sanatçıdır.

Kurtuluş savaşı yıllarında  Anadolu’ya geçmiş halkımızı İstiklal Mücadelesi için şuurlandırmaya çalışmıştır “Safahat” adlı şiir kitabıyla tanınır. “Safahat” yedi ayrı kitaptan oluşur.


23-  MEHMET RAUF         (1875-1931)





Roman yazarıdır romanlarında esas muhtevayı ferdin iç hayatına ilişkin çözümlemelerin oluşturmasına karşın ancak Eylülün pisikolojik  roman türüne girdiği kabul edilmiştir.


Romanları:Eylül,Genç Kız Kalbi,Define, Kan  Damlası



24-MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944)




Milli edebiyat hareketinin öncü kalemlerindendir.Şiirlerinde toplumsal sorumları işleyerek kendisinden sonra gelenlere öncülük etmiştir.Atatürk tarafından  milli şair olarak onurlandırılmıştır.


Eserleri:Türk Sazı, Ordunun Destanı,Zafer Yolunda



25-ARİF NİHAT ASYA      (1904-1975)




Milli ruh ve geleneksel kahramanlığımızı düşünce yönünden zenginleştirerek duygulu bir dille işlemiştir.


Eserleri:Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor,Kökler ve Dallar



ÖNCESİ İÇİN TIKLAYIN


Yazarlar ve Eserleri Slaytı İNDİRRRRRRRRRRRRR



alıntıdır....


Orhan Veli Kanık

 

13 Nisan yılında İstanbul'da doğdu. Cumhurbaşkanlığı armoni orkestrası şeflerinden Mehmet veli bey'in oğlu,Adnan veli kanıkın ağabeyidir. Galatasaray'da başladığı öğrenimini kısa bir süre sonra babasının atandığı Ankara'da Ankara gazi lisesinde sürdürdü. Lise yıllarında Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le tanışıp arkadaş oldu. Liseyi bitirince İstanbul'a giderek edb.fak.felsefe bölümüne girdiyse de bir süre sonra öğrenimini yarım bıraktı.1936 da Ankara'ya döndü ve askere gidene kadar Ptt genel müd. Memurluk yaptı. Yedek subaylığını tamamlayınca iki yıl kadar milli eğitim bakanlığında tercüme bürosunda çalıştı.1947 de,bu kurumda "antidemokratik bir hava" esmeye başladığını söyleyerek istifa etti. 1 ocak 1949 da yayımlamaya başladığı on beş günde bir çıkan iki sayfalık"yaprak"dergisini 15 haziran 1950 yılına kadar yirmi sekiz sayı çıkardı.dergiyi çıkaramayacağını anlayınca Ankara'dan ayrılıp İstanbul'a gitti.gene o yılın kasım ayı içerisinde bir haftalığına geldiği Ankara'da bir gece yolda tamirat için kazılmış çukura düşerek ayağından yaralandı, İstanbul!a döndükten bir gün sonra bir arkadaşının evindeyken birdenbire fenalaşarak kaldırıldığı Cerrahpaşa hastanesinde 14 kasım 1950 de beyin kanamasından öldü.


         Orhan veli`nin ilk şiirleri, lisede öğrencilik günlerinde sesimiz adlı okul dergisinde çıkan denemeleri sayılmazsa, 1936 yılında varlık dergisinde yayımlanır. Orhan veli`nin ilk şiirlerini iki kümeye ayırabiliriz.

1-eski şiirler 

2- yeni şiirler

          Birinci gruba girenler eski anlayışa giren şiirlerdir.eski şiirlerde yalnız, mutsuz, karamsar bir kişinin üzüntüleri, aşkları, özlemleri dile getirilir.bu kişi içinde bir yalnızlık duygusu taşır. Geçmişe özlem, sevgiliyi bekleme, çocukluk günleri, yalnızlık, umutsuzluk, sıkıntı ana temalarıdır.

        Şiirlerinde doğayla ilgili sözcükler geniş yer tutar.fakat doğa ötesine, ruhsal durumlara ilişkin sözcüklerin de sayısı az değildir. Özellikle sıfatlara başvurur. Orhan veli  sözü geçen kişinin toplumsal çevreyle olan ilişkilerine hiç değinmez. Buna karşılık kişisel yaşayışla doğa arasında  sıkı bir bağ kurar.

         Eski şiir akıldan çok duygu şiirleridir. Gerçeklikten çok romantikliğe, toplumsallıktan çok bireyselliğe yakın düşmektedir. Sonradan yayımlayacağı şiirlerin tersine, bunlar kafadan çok yüreğe, gözden çok kulağa seslenen, teşbih ve istiare ile beslenen lirik şiirlerdir.

         Eski şiirlerde dil ve biçim yönünden hececiler izlenir. O. Veli hece ölçüsünü kullanır, kafiyeye önem verir, dörtlüklerle yazar, temiz bir Türkçeye ulaşmak ister, eski şiirlerin oldukça yalın, rahat bir deyişi vardır. Her ne kadar bu deyiş baştaki şiirlerde yabancı sözcüklerle, zorlama uyaklara, ölçü gerekleriyle yer yer yaralanırsa da zamanla arınıp düzelir.                                                                             

ilk yeni şiirler   bunlar 1937-1941 yılları arasında yazılmış şiirlerdir.bu şiirler, ilerde garip`te yer alacak yıkıcı ve yadırgatıcı şiirlerin ilk ve aşırı örnekleridir. Orhan veli bu şiirleriyle yeni bir döneme girer:eski şiirindeki daha doğrusu o günün şiirindeki öz ve biçim anlayışından ayrılmaya karar verir.                         

Yirmi yaşımızı dolduralı bir iki seneden fazla olmamıştı; beylik kalıplar, beylik oyunlar, beylik dünyalar içinde bunalmış kalmış olan şiire yeni imkanlar arayalım dedik. `` bu istekle garip`in ön sözünde belirlenen anlayışın temellerini kazmaya koyulur. Vezniyle, kafiyesiyle, kitaplardan öğrenilmiş çeşitli sanatlarıyla bütün bu geleneğin fakat dar görünüşlü bir geleneğin getirdiği kalıplardan, klişelerden kurtulmaya kalkar.     Bunun için ilkin ölçüyle uyağı atar. Geleneğin getirdiği sınırlamalara, kolaylıklara başkaldırır. Benzetme, istiare mecaz, mübalağa vb. Edebi sanatlara sırt çevirir. Şiiri müzikten,  resimden ayırır. Şairaneliğe karşı çıkar. Hayale ve tasvire boş verir. Süsten, karmaşıklıktan, zeka oyunlarından vazgeçer. Duygudan çok akla dayanır. Şairin artık yüksek zümreden kişilerin zevkine değil, çoğunluğa seslenmesini ister.     Orhan veli halktan kişileri, küçük insanları,işçileri şiirlerinde anlatmayı sever.

güzel kadınları severim                                                                                            

işçi kadınları da severim

 güzel işçi kadınları daha çok severim

(quantitatif)            

      Orhan Veli en kötü durumlarda bile alaya sapmaktan, kendisiyle ya da anlattığıyla alttan alttan eğlenmekten geri durmaz. Orhan veli`nin şiirlerinde duyularla yaşanan bir hayat, bin bir ayrıntısıyla, bir bütün olarak okuyucuya aktarılır. Hayat güzel ve yaşanmaya değerdir. Bu şiirlerle hayat arasında çok kuvvetli bir bağ kurulmuştur.

deli eder insanı bu dünya                                                         

bu gece, bu yıldızlar, bu koku                                 

bu tepeden tırnağı çiçek açmış ağaç     

       Orhan veli sahteliklerin üstündeki şairanelik örtüsünü  sıyırıp atar. Kuvvetli ironisi sosyal hayatın kalıp haline getirdiği birçok şeyi yıkmaya yarar.

neler yapmadık şu vatan için                                                  

kimimiz öldük                                                                                               

kimimiz nutuk söyledik

                                                                                                             

     Orhan veli`nin sonraki eserlerinde onun vaktiyle tenkit ettiği halk edebiyatı geleneğine dönüşünü gösterir.``yol türküleri`` lerinde Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları’ndaki gibi yol izlenimlerini halk türkülerinden yararlanarak dile getiri.    Orhan veli başını çektiği garip hareketine en bağlı olandır. Garip hareketi, adına uygun şekilde yadırganır ve birçok hücumlara uğrarken, onu savunan tek sadık temdilcisi Orhan Veli’dir.Garip hareketinin en önemli yanı , şiiri günlük tartışmalar arasına sokmasıdır. Bir süre toplumda, şiir herkesin konuştuğu ortak bir konu olur. 1950 yılında Orhan Veli’nin ölümünden sonra Oktay RIfat ve Melih Cevdet’te önceden başlayan garip’ten uzaklaşma eğilimi artar. Bundan sonra garip akımı , yaratıcılarının değil, taklitçilerinin elinde kalır ve yozlaşır.