hüzün konulu deneme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hüzün konulu deneme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hüzün

Mum ışığında yazıyorum bunları, yorgun bir şehrin ışıkları altında değil. Capcanlı bir küçük ateşin o koskoca aydınlığında…
Yıldızlı semanın gülümseyen gözlerinde gölgelerim var, dudaklarındaysa bir küçük sır… Dünyamı yerinden kaldırıp başka galaksilere sürükleyecek kadar önemsiz bir küçük sırrım var işte, görüyor musun? Oysa bu enkazın altında ezilmiş ellerim ve avuçlarımın içindeki minik çizgiler kadar kıymetsiz sence bunlar. Olsun! Bir gün gözlerimi aynada kendimden bile saklayacak kadar çok utanırsam, koparırım yıldızları asılı oldukları semadan bir bir.

Yağmurun ıslattığı bir yoldan geçiyor yine kederim.
Hani bilirsin o sokakların yüzünü, devrim türküleriyle ağlaşan çocukların ağıtlarına kulak verişin buna şahittir. Her şeye duyarlı kalbin bana bakar kör olur, sonra o ıslak sokaktan döner yine evine, döner sırtını geceye güne… döner gökyüzünde bir beyaz güvercin, tüyleri ıslak ve özgürlüğün anlamını unutmuş, gözlerinde bir bilmediğim dil. Konuştukça anlamsızlaşır…

HİLAL SAYGI /   SİVAS

İÇİMİZDEN BİRİ

Sessiz bir çığlık, beklenen bir son, renklerin ahengi ve daha neler neler… Birçok şey söyleyebiliriz sonbahar hakkında; ama hiç kimse bir sevgilinin ölümüne benzetemez sonbaharı. Çünkü her yıl ölmeyi kim neden istesin ki? Bunu ancak deliler gibi âşık olan ve sevdiğine biran önce kavuşmaya çalışan biri yapar. O da sonbahar.

Renkler bile bir başka güzel ve anlamlı sonbaharda. Bazen nazlı bir yârin utangaç halini bazen de genç bir delikanlının mahcup duruşunu yansıtır sonbahar.
Bir hasretliğin başlangıcıdır sonbahar; doğaya, hayvana olan hasretin. Bazen bir kuşun yuvasına olan özleminin bazen de bir ağacın ilkbahara kadar olan sessiz bekleyişinin hikâyesidir sonbahar.

Sonbahar herkes olabilir. Belki Ferhat, belki Mecnun belki de Leyla. Ne de olsa o içimizden biri

MESUT YILMAZ