Edebiyat ve Hitabet

 Dikkat edersek söz vasıtası ile ruh üzerinde bir bediî heyecan meydana getirmenin iki türlü olduğunu görürüz: Biri, güzel söz söyleyen bir adamın kendisini dinleyen dinleyicisine karşı bir “nutuk” irad etmesi, diğeri eline kalemi alan birisinin yazdığı satırlarla ruhlarda bir bediî heyecan meydana getirmesidir.

O halde söz sanatı, yani edebiyat tebliğ (anlatım) bakımından ikiye ayrılır: Sözlü, yazılı... Acaba bunların her ikisi de edebiyat mıdır? Aslında edebiyatın tanımına göre her ikisinin de edebiyat olduğu kabul edilirse de, her iki tebliğ (anlatma) tarzı arasındaki fark bunları ayrı ayrı isimlerle adlandırmaya sebep olmuştur; sözlü tarza hitabet, yazılı tarza da edebiyat; söz sanatında sözlü olarak başarı gösterene hatîp, yazılı olarak başarı gösterenlere de edîp adı verilir.

Hitabet nedir?

“Umumi yerlerde söylenen konuşmalar mugalâta ve safsatanın çalıştırılması, Allah vergisi bir "nimet" ve "belagat" olmadığına göre, hatibin söylemek istedikleri, söyledikleri ve nasıl konuştuğu ile ölçülür ve değerlendirilir. Olumlu yönlerinden bakıldığında, umumi yerlerde söylenen konuşmalardan şunu anlıyoruz: dinleyicilerle hatip arasında bir "muhavere, sistemli bir konuşma; dinleyicilerin söylenenleri anlamalarını mümkün kılmak ve onların hareket ve tavırlarına tesir etmek için söylenen sözler.” (Mullimoğlu, Nejat, Hitabet Yolunda İlk Adım, Hitabet, Avcıol Matbaası, s. 10, 1994İstanbul

Yrd.Doç.Dr. Meharali Calp

EDEBİYAT İLE TARİH


EDEBİYAT İLE AHLAK


EDEBİYAT İLE HİTABET


0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme