Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Gelecek Hakkındaki Umutlarımız ve Endişelerimiz Konulu Konuşma

 

Gelecek Hakkındaki Umutlarımız ve Endişelerimiz Konulu Konuşma


Geleceğimiz ile ilgili umutlarımız şunlardır. Sorgulayan bir nesil ortaya çıkmıştır. Her şeye körü körüne inanmayan, siyasetçilerin her sözüne inanmayan, okuyan, araştıran, merak eden bir gençlik ortaya çıktı. Gençlerimiz çalışıyor, okuyor, merak ediyor ama belirsizlik ve gelecek kaygısı ne yazık ki onları çok üzüyor ve kimi zaman umutsuzluğa sürüklüyor.


Sevgili öğretmenim,

 Yapay zekanın ortaya çıkması, toplumsal kuralların esnemesi, küresel bağlantılar, geleneksel meslekler dışında içerik üreticiliği, sosyal girişimcilik gençlere alternatif kariyer yolları açıyor ama bu da tek başına yeterli olmaz elbette. Ekonomik istikrarsızlık, iklimlerin değişmesi yani iklim krizi, dünyanın yaşanabilir bir yer olacağına dair varoluşsal endişeler, yapay zeka her ne kadar fayda sağlasa da zararlarının da olması gençlerde işsizlik gibi sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. 


Gelir uçurumunun artması, liyakatsızlık gelecek ile ilgili endişelerim arasında yer alır. İnsanların birbirine güvenmemeye başlaması ve bunun beraberinde getirdiği bencillik, empati yoksunluğu, vefa , dost, arkadaş gibi kavramların eski değerini kaybetmesi gelecek ile ilgili endişelerim arasında yer alır. Bu konu hakkında konuşacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

İç Güzellik Senin İçin Ne İfade Ediyor?

 

İç Güzellik Senin İçin Ne İfade Ediyor?

İnsanın fiziksel görünümünün dışında kalan değerleri, karakteri, ruhunu yansıtan kavramdır. Yani kişinin kalbinin iyi olması, niyetinin temiz olmasıdır. Doğadaki tüm canlılara sevgi ile yaklaşmasıdır. Yaratılanı hoş görmek Yaradan’dan ötürü sözünü uygulayabilmektir.


 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 İç güzellik demek iyi insan olmak, dürüst ve güvenilir olmaktır. Vefalı olmaktır. Yüreğinde merhamet duygusunu taşıyabilmek, yüksek bir vicdana sahip olabilmektir. Haksızlık karşısında susmamak, her zaman adaletin yanında olmaktır iç güzellik. Başka insanların duygularını anlayabilmek, onlara karşı nazik olmaktır iç güzellik. Kibirden uzak alçakgönüllü olmaktır. Etrafımızdaki kimselere iyi davranmak, yüksek bir enerjiye sahip olmak ve o enerjinin karşıdaki kişiye de geçmesini sağlamaktır. İnsan zaman içinde olgunlaşır, deneyim sahibi olur ve okuyarak, kendini geliştirerek daha iyi insan olma eğiliminde olur ve bunun için de işe ilk olarak kalbini temiz tutmaktan başlar. Eğer ki diliniz ve kalbiniz temiz değilse siz içiniz henüz güzel olmamıştır.

 

 Dil ve kalp temiz ise, yürekten ve ağızdan güzel sözler çıkıyor ve bunlar yaşamda da uyguluyorsanız siz iyi bir insansınız demektir. Bilge olma yolunda ilerler yüreği temiz olan kimseler. Yaptığı iyiliği yüze vurmazlar. Karşılık beklemeden iyilik yaparlar. Çevresine neşe saçarlar. Samimi kimsedirler. Yapmacık olmadıkları hemen anlaşılır ve insanların ilgisi böyle kimselerin üzerine yoğunlaşır. İç güzellik kavramı benim için bunları ifade ediyor. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Arkadaşlarınızın Hangi Davranışları Sizi Üzüyor ve Rahatsız Ediyor?

 

Arkadaşlarınızın Hangi Davranışları Sizi Üzüyor ve Rahatsız Ediyor?


Arkadaşlarımla gülmek, oynamak, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmek beni çok mutlu ediyor. Onlarla vakit daha eğlenceli ve daha çabuk geçiyor ama kimi arkadaşlarımın bazı davranışları beni çok rencide ediyor ve buna çok üzülüyorum. Gece yatağıma yattığım zamanlar ağladığım oluyor  ve canım acıyor.

 

Sevgili öğretmenim,

Arkadaşlarım bazen bilerek ya da bilmeden bana zorbalık yapıyorlar. İstediklerini yapmadığım zaman suratları hemen düşüyor ve beni oyuna almak istemiyorlar. Onların her dediğini yaparsam çok iyiyim ama yapmazsam hemen dışlanıyorum. Ben sürekli onların dediğini yaparsam ben olur muyum hiç, o zaman ben olmaktan çıkar köle olurum. Onların kötü davranışları beni değiştirmez ama işte kimi zaman beni dışladıkları zaman kendimi çok yalnız hissediyorum, kimsesiz gibi yalnız ve üzgün. Onun için onların da aileleri arkadaşlarıma iyi eğitim vermelilerdir. Çünkü ben kimseye zorbalık yapmam. Zorbalık yapmak, arkadaşını incitmek hem dinimizde günahtır hem de  insan olana, yakışmayan kötü ve çirkin bir davranıştır. Birine lakap takmak, birinin fiziki görünüşü ile dalga geçmek ve onu aşağılamak doğru değildir çünkü her insanı Allah yaratmıştır ve Allah'ın yarattığı her insan güzel ve sevilmeye değerdir diye düşünüyorum.

 

 Bazen de kimi arkadaşlarım elindeki yiyeceği sadece en sevdikleri ile paylaşıyor ve bana vermiyor. Oysa benim bir yiyeceğim olduğunda kimseyi ayırt etmiyorum. Çünkü o da insan onun da canı çeker diye düşünüyorum ve herkese paylaştırıyorum yiyeceğim. Arkadaşlarımın beş üzen davranışları bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Aşık Veysel’i Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız

 

 Aşık Veysel’i Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız


Aşık Veysel Şatıroğlu, Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyü’nde dünyaya gelmiştir. Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmiştir. Âşık Veysel, gerçek adıyla Veysel Şatıroğlu, Türk halk ozanı ve şairdir. Afşar boyunun Şatırlı obasına mensup olan Veysel Şatıroğlu, Gülizar ve Ahmet Şatıroğlu çiftinin çocuklarından biridir. Büyük halk ozanı Aşık Veysel şiirlerinde sevgi, hoşgörü, vatanseverlik, birlik, beraberlik, dayanışma, dünyanın geçiciliğine değinmiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Türkiye'de  aşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi olarak kabul gören Veysel, Türkçeyi  yalın ve güçlü şekilde kullanan isimlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Aşık Veysel yukarıda da bahsettiğim gibi şiirlerinde insan, yurt, tabiat sevgisini dile getirmiştir. Ankara ve İstanbul radyolarında program yapmıştır. Köy Enstitüleri’nde saz ve halk türküleri dersleri vermiştir. Ahmet Kutsi Tecer tarafından edebiyatımıza kazandırılan büyük ozan Aşık Veysel şiirlerinde sade bir Türkçe kullanmıştır. Şiirleri; Dostlar Beni Hatırlasın, Sazımdan Sesler, Değişler adlı şiirleridir.

 

Aşık Veysel şu sözleri ile gönlümüze taht kurmuş ve halkı tarafından unutulmayacak olan büyük şairdir.

“Dünyaya gelmemde maksat ne idi: Bir sadık dost.”

“Seversin, alırsın, karın olur Seversin, alamazsın, karasevdalın olur.”

“Aldanma cahilin kuru lafına kültürsüz insanın kulu yalandır. Hükmetse dünyanın her tarafına arzusu hedefi yolu yalandır.”

“Allah birdir Peygamber Hak. Rabbül alemindir mutlak. Senlik benlik nedir bırak. Söyleyim geldi sırası. Kürt’ü Türk’ü ve Çerkes’i. Hep Adem’in oğlu kızı. Beraberce şehit gazi. Yanlış var mı ve neresi? Bu muhteşem sözlerin sahibidir Aşık Veysel. Şair ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


 Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


Görünmez olunduğu zaman kişi istediği her şeyi kimse görmeden yapabilir ve bu çok da zevkli bir şey olurdu.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Görünmez olsaydım hırsızlık yapanları korkuturdum ve kimsenin bir şeyini çalmamalarını sağlardım. Savaşı çıkaranları ve çocukları öldürenlere gereken cezaları verirdim. Gece yarısı canım bir şey istediği zaman hemen marketlere gidip istediğim yiyecekleri alır yerdim. Parkta oynayan ve maddi durumları iyi olmayan çocukların olduğu yere bir çok gıda götürürdüm ve çocukların doyasıya eğlenmesini ve mutlu olmasını sağlardım.


Sevgili öğretmenim,

Anne  ve babası olmayan çocukların ailelerin kapılarının önüne zarfla para koyardım ve onların almasını sağlardım. Benim hakkımda kimlerin kötü konuştuğunu ya da kimlerin iyi konuştuğunu anlardım.  Gece yarısı ormana gidip orada gezer ve korkusuzca ormanın temiz havasını doyasıya içime çekerdim. ihtiyacı olanlara gizlice yardım ederdim. Futbol maçı yapan çocukların maçı nın arasına girer ve topu alır kaleye gol atardım ve çocuklar topu kimin attığını anlamaz ve şaşkın şaşkın birbirlerine bakardı. 


Uzaya giderdim ve astronotların neler yaptığını öğrenir ve görürdü. Uzaydaki hayatı öğrenirdim. Uçağa, helikoptere, taksiye biner ve istediğim yerlere gider ve doyasıya gezerdim. Aklıma gelenler bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz Konulu Konuşma

 

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz  Konulu Konuşma

 

İnsanlarla ilişki kurarken ölçülü davranmalı, yüz yüze gelinecek kimseleri kırmamalı, ilişkinin kesildiği kimselerle de bir daha görüşülmemelidir. Bunun için atalarımız “bakacak yüze tükürülmez tükürülecek yüze bakılmaz.” demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

İnsan ilişkilerinde önemli olan sınırları koruyabilmek ve ölçülü olmaktır. İnsanlar arası iletişimin bozulmasının en önemli nedeni aşırı samimiyet, aşırı rahatlık, kısacası aşırı olan her şeydir. Bu aşırılıklar bir zaman sonra tartışmayı doğurur ve yüz yüze gelinmeyecek hale getirir insanı. Onun için mesafeli olmak her zaman en iyi olanıdır. Saygısızlık yapmadan iletişim kurmak, nezaketi elden bırakmamak insan ilişkilerini daha uzun ömürlü yapar. Samimi olduğunuz kişilerle aranız bozulduğu zaman çok kötü sözler söylemek, kötü davranışlar içine girmek yanlış olur. Çünkü bakacağın, geri konuşacağın yüze hakaret etmek yine seni üzer. Kim olursa olsun bu saygısızlığı yapmamalıyız. Yani geçtiğimiz köprüleri yakmamalıyız.

 

 Bize zamanında iyilik eden insanları ufak bir sorunda kırmamalıyız. Eğer ki aramızdaki sorun büyük ve tartışma da şiddetli olduysa, iki taraf da birbirine ağza alınmayacak sözler söylediyse bu insanlar da ilişkiyi kesmeli ve mümkün olduğunca bir daha bir araya gelmemelidir. Bu atasözü ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın senden ne denli güçsüz olursa olsun önem vermemezlik etme, tetikte ol. Düşman her an senin kayıtsızlığından yararlanır, zayıf yanını bulup seni alt edebilir. Bunun için atalarımız düşmanın karınca da olsa hor görme demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Düşmanın büyüğü, küçüğü olmaz. Düşman düşmandır. Onun için düşmanlarımıza karşı her zaman tetikte olmalıyız. Çünkü hiç ummadığımız anda bizi zayıf noktamızdan vurabilirler, bize büyük zarar verebilirler. Düşman çok zayıf da olsa, hiçbir gücü olmasa da bizler yine de gereken her türlü önlemi almalıyız ve  kendimize dikkat etmeli, kendimizi ve ailemizi korumalıyız. Bu atasözü ile ilgili şunları örnek verebilirim: Yolda araba ile giderken trafikte kurala uymayan biri ile tartışma yaşayabiliriz ve bu tartışma büyüyebilir ve o tartıştığımız kişi bize karşı düşman olabilir. Bizim önemsemediğimiz bu olayı o kişi önemseyebilir ve daha sonraları bize pusu kurabilir. Onun için dikkatli olmalı düşman edinmemeye çalışmalıyız. Y ada okulda arkadaşlarımızla dalga geçmemeliyiz, bir arkadaşımız  sessiz, efendi diye ona karşı zorbalık yapmamalıyız. Yoksa o çocuk sabreder, bekler ve günü geldiği zaman bize aslan pençelerini gösterebilir. Dost edinmeliyiz, düşman değil.

 

Kısacası küçük görünen tehlikeleri asla hafife almamalıyız. Çünkü bu durum zamanla büyüyerek bize büyük zararlar verebilir. Akıllı olmalı, önlem almalı, gözü açık olmalıyız. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Aba Da Bir Diba Da Bir Giyene Güzel De Bir Çirkin De Bir Sevene

 

Aba Da Bir Diba Da Bir Giyene Güzel De Bir Çirkin De Bir Sevene


Bir nesnenin, bir varlığın, bir kişinin değeri onu seçen ve benimseyen kişinin düşüncesi ve duygusuyla anlam kazanır. Beğenilen bir giysinin kumaşı iyi de olsa kötü de olsa giyen için fark etmediği gibi sevilen bir kişinin güzelliği de çirkinliği de seven için fark etmez. Çünkü kişinin kişiye yüklediği anlam, değeri, sevgidir önemli olan. Dış görünüş değildir önemli olan ona yüklediğimiz anlamdır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Bir şeyin değeri onun kullanan veya gören kişiye göre değişir. Yani aynı şey birine .çok kıymetli olabilir, bir başka birine ise çok kıymetsiz gelebilir. Güzellik bakanın gözündedir diye bir söz vardır. İşte bu atasözü de tam da onunla yakın anlama gelir. Her insanın kültürü ve zevkleri farklıdır. Her insanın aşık olacağı, seveceği insan farklıdır. Örneğin; Kerem’e neden bu kuru, kara kız olan Aslı’yı sevdin, bunun güzel olan neyi var ki diyenlere Kerem şu cevabı verir: Siz onu bir de benim gözümle görün.” Yani Kerem’in gözünde Aslı dünyanın en güzel gözlü, en güzel saçlı, en güzel ruhlu kızıdır. Onun için insanların seçimlerine saygı duymalıyız ve herkesin yüklediği anlamın farklı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

 

İşte tüm bunlardan dolayı atalarımız aba da bir diba da bir sevene; güzel de bir çirkin de bir sevene sözünü söylemiştir. Benim anladıklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Eğitimin Topluma Katkıları Konulu Konuşma

 

Eğitimin Topluma Katkıları Konulu Konuşma


 Mustafa Kemal Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” sözü ile eğitimin bir milletin gelişmesinde ne kadar etili bir unsur olduğunu anlarız. Çünkü eğitimli olan, eğitime önem veren toplumlar gelişir ve ilerler. O toplumun fertleri de cahil kalmaz ve aydın kimseler olurlar. Toplumların gelişmesinde temel etken olan eğitim bir ülkenin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına büyük katkı sağlar. Nitelikli iş gücü, üretkenliği ve yeniliği teşvik eder.

 

Sevgili öğretmenim,

 Eğitimli olanların sayısı arttıkça işsizlik oranları da düşmeye başlar. Eğitim sayesinde toplumdaki sosyal ve ekonomik eşitsizlikler azalmaya başlar. Eğitimli bireyler her anlamda kendilerini geliştirirler, kendilerine olan güvenleri artar. Eğitimli insanlar sağlığına da dikkat ederler. Sağlıklı yaşam tarzları ve koruyucu sağlık önlemleri konusunda daha bilinçli olurlar. Eğitimli bir toplum hoşgörülü bir toplum olur, ön yargılarından sıyrılır ve herkesi olduğu gibi kabul eder. Böylece ötekileştirme olmaz. Bu da toplum arasındaki birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirir. Eğitimli bireyler haklarının ne olduğunu bilir  ve demokratik süreçlere aktif katılımı teşvik eder. Eğitim toplumdaki insanların eleştirel düşünme becerisine katkı sağlar. Eğitimli bireylerin toplumsal sorunlara karşı daha duyarlı olmasını sağlar. Eğitim sayesinde toplum kültürüne ve diline sahip çıkar, gelenek ve göreneklerine sahip çıkar, milli benliğine sahip çıkar.

 

Eğitimli olan bireyler daha üretken olur. Eğitim sayesinde toplumdaki suç oranları da azalmaya başlar. Bilimsel araştırmalara ve teknolojik gelişmelere ön ayak olur. Toplum içindeki çatışmalar azalır, toplumsa refah artar. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Eğer Doktor Olsaydım Konulu Konuşma

 

Eğer Doktor Olsaydım Konulu Konuşma

 

Her çocuğun gelecek ile ilgili hayalleri vardır. Bu hayallerin gerçek olması için de kişinin çalışması, zamanın kıymetini bilmesi, planlı ve programlı olması gerekir. Benim gelecek ile ilgili hayalim iyi bir doktor olmaktır.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım


Eğer doktor olsaydım öncelikle her hastama güler yüzlü davranırdım ve onlara karşı kaba davranışlarda bulunmazdım. İşini iyi yapan bir doktor olurdum. İnsanların yaşamına dokunma, onları tedavi etmek ve onların mutlu olmasını görmek beni mutlu ederdi. Kimi zaman da onların çektiği ağrıları, hissettiği olumsuz duyguları anladığımda ben de onlar için üzülürdüm. Hastalarımı muayene eder ve onların şikayetlerini sabırla dinlerdim. Onlar için gerekli teşhisi koyar ve gerekli tedaviyi planlardım Hastalarımın sağlığına kavuşmaları için elimden gelen her türlü araştırmaları yapardım. Daha iyi bir doktor olmak için alanımda kendimi daha çok geliştirir ve en iyisi olmaya çalışırdım

 

Sevgili öğretmenim,

Toplum sağlığını korumak için çeşitli programlara katılır, salgın hastalıklar ile mücadele ederdim. Tıp alanında yeni gelişmeleri takip ederdim. Hasta mahremiyetine saygılı olurdum. Eve çok yorgun gelirdim, uykusuz gecelerim olurdu ve ama hastalarıma faydalı olduğumu düşündüğüm zaman vicdanen rahat ve olurdum ve mutlu olurdum. İnsanların hayatlarını etkileme gücüne sahip olmak, onlara güven vermek, onların sevgisini ve saygısını kazanmak beni oldukça mutlu ederdi. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Mutlu Bir Hayat Sürdürebilmenin Sırları Konulu Konuşma

 

Mutlu Bir Hayat Sürdürebilmenin Sırları Konulu Konuşma


Yüce Allah canlılar arasında insanı akıllı kılmış ve Kur'an-ı Kerim'e göre insan; Allah'ın bizzat kendi eliyle yaratarak ruhundan nefhettiği, maddî ve manevî organ ve cihazlarını düzgün ve dengeli bir şekilde düzenleyerek en güzel sureti verdiği en değerli ve en şerefli mahlûkudur. Bizi en değerli canlı olarak yaratan, bize akıl veren, göz veren, kulak veren ve daha birçok organ veren Allah’a şükretmek ve hayatın tadını çalışarak, alın teri dökerek çıkartmak mutluluğun en önemli anahtarı, en önemli hazinesidir diye düşünüyorum.. Mutlu olmanın sırlarından en önemlileri;  aklımızı kullanarak bilinçli insan olmak, sorumluluk sahibi olmak, planlı olmak ve çalışkan olmaktır.


 Adaletli olmak, dürüst ve güvenilir olmak, sadakatli olmak, eşitlikten yana olmak, insan haklarına önem vermek, zalime dur diyebilmektir mutluluğun sırrı. Kötü alışkanlıklara sahip olmaktır, güzel ahlaka sahip olabilmek, yeryüzünde kibirli yürümemektir mutluluğun kaynağı. Sessiz ve sakin olmayı bilmek, panik içinde hareket etmeden davranmak, söyleyeceklerini düşünerek söylemektir güzel olan.

 

Sevgili Öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Mutlu olmak için kendimizden daha iyi durumda olanlara değil kendimizden daha kötü durumda olanlara bakmalıyız. Yetinmeyi bilmeliyiz, şükretmeyi bilmeliyiz. Daha çok kazanmak için de daha çok çalışmalı, kazandığımızı da yeri geldiği zaman paylaşmasını bilmeliyiz. Yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalıyız, merhametli olmalıyız, empati kurmalıyız, dara düşeni düştüğü çukurdan çıkarıp almalıyız. Sevmeliyiz. Yüce Allah’ın yarattığı her şeyi. Bu bir bitki olabilir, bir hayvan olabilir, bir bebek olabilir ya da bir eşya olabilir. Sevmeliyiz ama bunu yaparken de taparcasına değil ölçü ile yaparak sevmeliyiz. İşte bunlar mutluluğun sırlarıdır. Mutlu olmak için bir işi sürekli karşılık bekleyecek şekilde yapmamalıyız. Ya da maddi bir kazanç getirecek diye yapmamalıyız. Sadece zevk aldığımız için bizi mutlu ettiği için de yapmalıyız.

 

Sevgili öğretmenim,

Mutlu olmak için insan okumalı, araştırmalı ve kendini geliştirmelidir. Gündemde ve dünyada olan haberlerden kendini uzak tutmamalı, hayatın gerçekleriyle yeri geldiği zaman yüzleşmesini bilmelidir. Farklı  türden kitaplar okumalı, güzel bir yemek yapabilmeli, araba kullanmayı öğrenmeli, bulmaca çözmeli, şiir dinlemeli, şiir okumalı, bir spora kaydolmalı, bir müzik aleti çalmalı, müzik dinlemeli, söylemelidir.  Mutlu olmak için insan;  kendi gibi insan olanlar ve diğer canlıları “can” olarak görmeli yeri geldiği zaman affetmeyi bilmeli, kinden ve intikamdan uzak durmalıdır. İçinde yaşadığı çevreyi, havayı, suyu ve toprağı temiz tutmalı. Arada bir ağa. dikmeli, o ağacı sulamalı ve büyütüp gelişmesini izlemelidir. Mutlu olmak başkalarını da mutlu etmek gerekli ama mutlu olmak istemeyenleri de zorlayarak kendi mutluluğuna gölge düşürmemelidir. 


Güzel bir ailesi olmalıdır,  iyi komşuları, güven duyduğu çevresi olmalıdır kişinin. Bir işi olmalı insanın ve o işten zevk almalıdır. İşte tüm bunlar mutluluğun kaynağıdır.  Özgür ve bağımsız bir ülkede yaşamak da mutluluğun bir diğer sırrıdır.  İnançlı olmak, Allah'ın yarattığı her canlıya hoşgörü ile bakabilmek ve her canlıyı koşulsuz sevmektir mutluluk. Bana göre mutluluğun sırları bunlardır. Söyleyeceklerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyor, konuşmama burada son veriyorum. Teşekkürler, var olun.

Atatürk’ün Milli Eğitme Verdiği Önem Konulu Konuşma Hazırlayınız

 

 Atatürk’ün Milli Eğitime Verdiği Önem Konulu Konuşma Hazırlayınız


Mustafa Kemal Atatürk bir ulusun yaşamında eğitimin önemini belki de en iyi anlamış, anlatmış devlet kurucusu ve Cumhurbaşkanı idi. Mustafa Kemal’ ekonomide, sağlıkta, sanatta, sporda nerede bir problem varsa onun temelinde eğitim yatmaktadır.  “En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur.” demiştir. Çünkü Milli Eğitim bize ait olan, bizim köklerimize ait olan eğitimdir. Bunun için de Mustafa Kemal milli eğitime çok önem vermiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Mustafa Kemal’e göre Milli Eğitim şu şekilde olmalıydı:

İnsanlığa karşı saygılı, iyi kalpli ve ahlaklı vatandaşlar yetiştirme, Öğretimde deneye, uygulamaya, yaparak yaşayarak öğrenmeye dayanan ve hayatta geçerli bilgileri veren aktif bir öğretim sistemi uygulama, Sağdan soldan alınmayan ulusal gelenek ve kökümüze dayanan ulusal bir eğitim, Zorlama ve şiddete dayanmayan şuurlu bir disiplin anlayışı kazandırma, Toplumumuzun tümüne asgari düzeyde de olsa bilgi verme, Bütün yeniliklere ve gelişmeye daima açık olan en ileri düzeyde bilgi verecek bir ders programı uygulama, Kadın-erkek, ırk, din, mezhep ve sınıf farkı gözetmeden her vatandaşa fırsat eşitliği verme, Tam vicdan ve fikir hürriyetine sahip ve saygılı, laik bireyler yetiştirmedir. İşte bunlar olduğu zaman milli eğitimimiz daha iyi gelişir ve ilerler. Milli Eğitimine önem veren toplumlar gelişir ve ilerler.

 

Başka milletlerin kültürü altında yok olup gitmezler, çünkü kendi benliklerine, kendi köklerine sahip çıkan bir milleti kimse yok edemez. Bunun için her şeyden evvel Milli Eğitime önem vermeliyiz, bilinçli ve vatanını seven çocuklar olmalıyız. Mustafa Mustafa Kemal Atatürk:  Mustafa Kemal  "Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize öğrenim sınırı ne olursa olsun önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık hakkı yoktur" demiştir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sevdiğiniz Bir Yazar Hakkında Konuşunuz

 

Sevdiğiniz Bir Yazar Hakkında Konuşunuz

 

Sevdiğim yazarlardan biri de İnce Memed adlı kitabın yazarı Yaşar Kemal'dir. Yaşar Kemal benim için doğallık, samimiyet, hayatın gerçeklerini olduğu gibi dile getiren ve duyguyu en ince ayrıntısına kadar eserlerinde edile getiren harika bir yazardır. Onun eserlerinde insana dair her şeyi bulabilirsiniz.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Yaşar Kemal; 6 Ekim 1923 yılında Osmaniye’de dünyaya gelmiş, 28 Şubat 2015 yılında İstanbul2da hayatını kaybetmiştir.  Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli veya bilinen adıyla Yaşar Kemal, Kürt kökenli Türk roman ve hikâye yazarı, şair ve aktivisttir. Türk edebiyatının en önde gelen yazarlarından biri olarak kabul edilen Yaşar Kemal, yaşamı boyunca pek çok ödül almış ve Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmiştir. Eserleri kırk dilde yayımlanmıştır. Yapıtlarında Torosları, Çukurova insanının acı yaşamını, ezilişini ve kan davasını anlatmıştır. Doğa betimlemeleri harika olan bir yazardır. Doğa betimlemelerinde çok başarılı olduğu için onun kitaplarını okurken oradaki olayları da yaşıyormuş gibi hissedersiniz Canlı tasvirler romanlarının en önemli özelliğidir diyebiliriz.

 

Sevgili öğretmenim,

Yaşar Kemal; eserlerinde yeni sözcüklere, deyimlere ve atasözlerine çokça yer vermiştir. Köy romanlarına özgü bir bakış açısı geliştirmiştir. Bazı romanlarında röportaj tekniğini kullanmıştır. En önemli eseri dört ciltten oluşan İnce Memed adlı romanıdır. Bu roman birçok dile çevrilmiştir. İnce Memed adlı dört ciltlik roman haksızlığa uğrayan bir gencin hikayesini anlatır. Ağalara, ağaların köy halkına yapığı zulme karşı gelmektedir İnce Memed. Bunun için de dağlara çıkıp eşkıyalık yapar ve kitap da bu olaylardan bahsedilir. Yaşar Kemal’in eserleri toplumcu gerçekçi eserlerdir.

 

Sevgili öğretmenim,

İnce Memed, Teneke, Yer Demir Gök Bakır, Yılanı Öldürseler, Ölmez Otu, Üç Anadolu Efsanesi,, Ağrı Dağı Efsanesi, Bir Ada Hikayesi, Orta Direk, Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusfçuk Yusuf, Çakırcalı Efe Yaşar Kemal'in yazdığı romanlardır.


Sarı Sıcak adlı bir hikaye kitabı vardır. Peri Baları, Bu Diyar Baştan Başa gibi Röportajları vardır. Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adında da çocuk kitapları yazmıştır. Yaşar Kemal ile ilgili bildiklerim ve anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür eder, konuşmamı burada sonlandırırım.

Türkiye’ye Özlem Duymuş Bir Çocuğun Duygularını İfade Eden Konuşma

 

Türkiye’ye Özlem Duymuş Bir Çocuğun Duygularını İfade Eden Konuşma

 

İnsanlar belirli nedenlerden dolayı memleketlerini terk etmek ve başka bir ülkeye göçmek ve orada yaşamını devam ettirmek zorunda kalabilir. İşte ben de o kişililerden, o çocuklardan biridir. Şu anda yaşadığım yer Danimarka’dır. Babamın mesleğinden dolayı burada yaşıyoruz. Danimarka nüfusu az olan güzel ve soğuk bir ülkedir. Burada iş bulma imkanları vardır, hayat kalitesi yüksektir ama her ne olursa olursa insanın kendi memleketi gibi olmuyor.

 

Sevgili ülkemin, sevgili çocukları,

Güzel ülkem Türkiye’mi çok özlüyorum. Dört mevsimin aynı anda yaşandığı ülkemin denizlerini, ovalarını, ırmaklarını, ormanlarını, gökyüzünü hatta toprağını bile özlüyorum. Yaz tatilinde ülkeme döndüğüm zaman uçaktan inince ilk yapacağım şey yere eğilip toprağı öpmek olacak. Çünkü hiçbir memleket insanın kendi ana vatanı gibi olmuyor. Ülkemde yakın akrabalarım var. Onları çok özlüyorum. Amcalarım, dayılarım, teyzelerim hepsini çok özlüyorum ve çok seviyorum. İnsanın kendi ana dilini konuştuğu, kendi kültürünü yaşayabildiği bir ülkede yaşayabilmesi bana göre büyük mucize, büyük şanstır. Oysa  Danimarka benim ana vatanım değil, benim ana vatanım, özüm, milli benliğim Türkiye'de atılmıştır. Onun için ülkemi çok seviyorum.

 

Sevgili ülkemin güzel çocukları,

Çocuk olarak burada da mutluyum ya mutlu olmaya çalışıyorum diyebilirim  ama buranın insanları kendi ülkemin insanları gibi sıcakkanlı değil. İnsanlar burada daha ben merkezli oysa ülkemin insanları daha yardımsever, daha işbirlikçi ve dayanışmacıdır. Ülkemdeki arkadaşlarım daha canlı, daha tatlı, daha ve daha fazlası... Ülkemin havası, suyu, toprağı her şeyi daha bir başka. En çok da yemeklerini özledim. Bayram günü akrabaların bir araya gelip sarılmaları, güzel anların yaşanmasını özledim. Onun için Türkiye'yi çok seviyorum, çok özlüyorum. En yakın zamanda ülkeme tatil amacı ile ailece geleceğiz. Herkese selam olsun, sizi Allah’a ve ailenize emanet ediyorum çocuk arkadaşlarım.

Bir Hayvan Besleseydiniz Hangisi Olurdu? Niçin? Açıklayınız

 

Bir Hayvan Besleseydiniz Hangisi Olurdu? Niçin? Açıklayınız

 

 Hayvanlar insanların en yakın arkadaşı ve en sadık dostudur. Onları korumak, kollamak bize düşer. Çünkü hayvanlar Allah’ın biz emanet ettiği masum canlardır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Bir hayvan besleseydim o hayvan  köpek olurdu. Evimin bahçesinde ona küçük ve şirin bir kulübe yapardım. Kulübesinin rengini de  beyaz yapardım. Ona her gün yemeğini ve suyunu verir, onu çok severdim. Köpek beslerdim çünkü köpekler seviyorum ve onlar insanlara daha bağlı oluyor. Bu da benim hoşuma gidiyor. Ayrıca bir tehlike anında havlayabilir ve olabilecek sıkıntılara karşı bizi uyaran hayvanlar  köpeklerdir. Onları severim çünkü köpekler bana kendimi iyi hissettiriyor ve kalbimi iyileştiriyor. Gün içindeki stresimi onun sayesinde atıyorum.

 

 Onun kucağıma atlayışı, beni sev deyişi beni daha da mutlu hale getiriyor. Hem daha hareketli bir hayatım olur, daha eğlenceli bir hayatım olur. Köpekleri seviyorum çünkü onlar beni mutlu ediyor, onlara şefkat göstermek bana iyi bir insan olduğumu hatırlatır. İşte tüm bunlardan dolayı köpek beslemeyi seviyorum. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Okulda En Çok Sevdiğin Etkinlik Konulu Konuşma

 

Okulda En Çok Sevdiğin Etkinlik Konulu Konuşma

 

Okulda yapılan birbirinden farklı etkinlikler vardır. Öğrencilerin daha sosyal olması için, yaparak yaşayarak öğrenmeyi sağlaması için bu etkinlikler yapılmakta, öğrenciler öğretmenleri ve birbirleri ile iletişim kurmakta, sosyal bir kaynaşma sağlanmaktadır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Okulda yapmayı sevdiğim en güzel etkinlik yerli malı haftasında hepimizin bir araya gelip getirdiğimiz yiyecekleri yemek, paylaşmak, aile ortamı oluşturmak benim için harika bir etkinliktir. Çünkü her öğrenci evinden bir şey getirir ve çocuklar birbirleri ile daha iyi kaynaşır, hem yeriz, hem güleriz, hem eğleniriz. Hem de yerli malı etkinliğimizi unutmadan yaşatmış oluruz. Bu gelenek bu sayede bizden sonra gelecek olan kuşaklara da yansır ve yerli malı gibi değerli bir etkinliğimiz de unutulmamış olur. Yerli malı haftası  Birinci Dünya Savaşı  sonrası oluşan  ekonomik sıkıntıların ardından yabancı ülkelere para  akışının önünün kesilmesi ve  toplumsal  tutum bilincinin oluşması amaçlanmıştır. 


İşte bizler de bu bilinci yaşatmak için hem bir araya geliriz, hem karnımız doyar, yerli mallarımızın kıymetini biliriz. Bundan dolayı ben okullarda yerli malı etkinliğini çok seviyorum. Bu sayede hem öğretmenimizle, hem arkadaşlarımızla hem de sınıfımıza gelen velilerle kaynaşmış oluruz, birbirimizi daha iyi tanımış oluruz ve güzel bir etkinlik yapmış ve evlere mutlu bir şekilde dönmüş oluruz. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sevdiğiniz Bir Yazarı Tanıtınız.

 

Sevdiğiniz Bir Yazarı Tanıtınız.

 

Sevdiğim yazarlar arasında Ömer Seyfettin de vardır.  Ömer Seyfettin11 Mart 1884 tarihinde babasının görev dolayısıyla bulunduğu Balıkesir  ili Gönen  ilçesinde doğdu. Binbaşı rütbesine dek yükselen Ömer Şevki Bey'le, İsfendiyaroğulları’ndan Ankaralı topçu kaymakamı Mehmet Bey’in kızı olan Fatma Hanım'ın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan biridir. 

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Ömer Seyfettin son devir Türk hikayeciliğinin en büyük yazarlarından biri ve Yeni Lisan hareketinin savunucularındandır. Kendisi klasik hikayenin edebiyatımızdaki ilk temsilcisi olmuştur. Hikayelerinin konularını gündelik yaşamdan askerlik anılarından, çocukluk anılarından menkıbelerden, efsanelerden, halk fıkralarından almıştır. Ömer Seyfettin’in yazdığı eserlerinde dil sade ve süsten uzaktır. Yazar  kimi hikayelerinde Balkanlarda çekilen acıları ve sıkıntıları işlemiştir. Yazdığı hikayeler şunlardır: Falaka, And, Topuz, Başını Vermeyen Şehit, Kaşağı, Yalnız Efe, Gizli Mabet, Yüksek Ökçeler, İlk Düşen Ak, Bomba, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lale, Efruz Bey, Harem, Pembe İncili Kaftan vb gibi eserleri vardır.  

 

Kısacası; Ömer Seyfettin, Türk yazar, şair, asker ve öğretmen. Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu ismi, ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularından olup, Türkçede yalınlaşmanın savunucuları arasındadır. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Yeni Yıl Güzelliklerle Gelsin Konulu Konuşma

 

Yeni Yıl Güzelliklerle Gelsin Konulu Konuşma


2024’e veda etme 2025’e hoş geldin deme vakti geldi.  Ne çabuk geçiyor yıllar. Daha dün gibi girmiştik 2024’e ve işte o da bitiyor. Yeni yıl demek; yeni umutlar, yeni hayaller demektir. Yeni yılda insanların içini bir mutluluk ve coşku kaplar. Çünkü yılbaşında insanlar bir araya gelmek, eğlenmek, anı güzelce yaşamak ister. Bunun için de günler öncesinden hazırlıklar yapılır. 


Her ailenin gelenek ve göreneklerine, yaşayış tarzına ve kültürüne göre yeni yılı kutlama şenlikleri yapılır. Mesela bir aile yeni yeni yılı şükürle karşılar ve Kuran okuyarak yeni yıla girer. Başka bir aile eğlence merkezlerine girerek yeni yılı geçirir. Özellikle de gençler için yeni yıl coşku ile karşılanır. Evde yöresel yemekler yapılır, tatlılar hazırlanır ve geleneksel  yeni yıl oyunlar oynanır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Yeni yıl dünyaya güzellikler gelsin. Ülkemde barış ve huzur olsun. Dünyamızda savaşlar son bulsun. İsrail zulmü altında olan Filistinli kardeşlerimizin acısına son verilsin ve İsrail’e gereken ceza verilsin. Rusya zulmü altında olan Ukraynalı insanlar mutlu olsun ve savaşlara herkes hayır desin ve insanlar yaşasın, insanlık yaşasın. Dünyanın neresinde savaş oluyorsa  bu savaşlar bir an önce yok olsun istiyorum. Ülkemize barış gelsin, huzur gelsin, ekonomimizi daha iyi yerlere gelsin, her alanda gelişmeye başlayan bir ülke olalım inşallah.

Bugünkü Tavuk Yarınki Kazdan İyidir Atasözü İle İlgili Konuşma


Bugünkü Tavuk Yarınki Kazdan İyidir Atasözü İle İlgili Konuşma

 

Az da olsa bugün elimizde bulunan bir nimet, imkan veya nesne büyük de olsa henüz elimize geçmemiş olandan daha iyidir. Zira beklenmedik bir engel çıkabilir ve ona ulaşmamız mümkün olmayabilir. Bunun için de atalarımız Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir.” sözünü söylemiştir.

 

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

 Bu atasözü;  kazanılmış bir kazanç; beklenen ve umulan daha büyük bir kazanca feda edilemez manasında kullanılan bir sözdür. Örneğin; kış mevsimi geldiği zaman geçen yıldan kalan bir montumuz ve ayakkabımız olabilir. Yeni ayakkabı ve yeni montumuz olmadığı için ben yeni alacağım ne de olsa bunları götürüp bir yere vereyim mantığı doğru değildir. Belki ortaya bir engel çıkacak, elindeki para daha zaruri bir şeye gidecek ve yeni mont ve ayakkabı alamayacaksın. Onun için ilk önce sahip olduğun eşyaların değerini bil ve onu kullanmaya devam et. Vakti geldiği zaman da imkanın da varsa yeni mont ve yeni ayakkabıyı da alırsın.

 

 Yani hemen elindekinin kıymetini bilmezlik yapma, elindekine sahip çık önce sonra yeni isteklerin gerçekleşmesi için çalışırsın. Atasözünden anladığım ve anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Suyun Hayatımızdaki Önemi İle İlgili Konuşma

 

Suyun Hayatımızdaki  Önemi İle İlgili Konuşma


Yaşamımızı sürdürebilmek için ettirebilmemiz için besin kaynağımız olan su, dolaşım ve sindirim sistemlerinin çalışmasında temel unsur olduğu gibi, vücudumuzdan artık ve zehirli maddelerin atılmasında da mühim bir vazifeyi yerine getirir. Su hayattır. İnsan organizmasının önemli bir kısmı sudan meydana gelir. Sadece insanlar için değil doğada yaşayan tüm canlılar için su vazgeçilmezdir. Bunun için su kaynaklarını dikkatli kullanmak ve israf etmemek gerekir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Su kaynaklarımız küresel iklimin de etkisi sonucu azalmaya başlamakta, buzullar erimekte ve ileride zor günler bizi beklemektedir. Dünyadaki suların ancak %2.5'i tatlı sudur. Bunun da %70'i buzullarda, toprakta, atmosferde, yeraltı sularında bulunur ve kullanılamaz durumdadır. Bundan dolayı suları kullanırken israf etmemeliyiz. Örneğin; saatlerce duşa yapılmamalıdır, boş yere su akıtılmamalıdır, meyve ve sebzeleri yıkadığımız suyu boş yere akıtmak yerine tuvalete dökmek daha mantıklı olur ve bu ve bunun gibi daha çok sayıda örnek verebiliriz. Su tüketimi konusunda bilinçli insanlar olmalıyız ve sularımızı boş yere heba etmemeliyiz. Bir Kızılderili atasözü der ki: “ Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda insanoğlu paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak.” İşte tüm bunlardan dolayı doğal kaynaklarımızın kıymetini bilmeli ve onları hunharca kullanmamalıyız.

 

Bir gün suyun da biteceğini düşünerek daha tedarikli bir su tüketimine başlamalıyız. Unutmayalım ki En küçük canlı organizmadan, en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik hayatı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Su hayattır, su nefestir, su ayakta kalabilmektir. Bunun için sularımızı kirletmeyelim, suları temiz tutalım ve su konusunda daha tutumlu insanlar olalım. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.