İçinde Hayvanat Bahçesi , Bayrak , Bülbül , Gökkuşağı , Saat Kelimeleri Geçen Bir Hikaye Yazınız.


İçinde Hayvanat Bahçesi ,  Bayrak , Bülbül ,  Gökkuşağı , Saat Kelimeleri Geçen Bir Hikaye Yazınız.

Babamla birlikte  29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenine katılmıştık . Bayramda çok güzel şiirler okunmuş , gösteriler düzenlenmiş , müzikler söylenmişti . Bayrağımız o gün sanki daha güzel bir dalgalanıyordu . Çünkü ben özgürüm , ben cumhuriyetim der gibi bir havası vardı . Saat 12:00 gibi Cumhuriyet Bayramı töreni sona erdi .

Babam kardeşim  ve beni alarak  Kayseri’deki Harikalar Diyarı’na götürdü . Çok merak ediyordum burayı . Çünkü birçok hayvan vardı . En çok da  bülbülü merak ediyordum . Onun ötüşünü, o muazzam sesini duymak istiyordum . Hemen hayvanat bahçesine geldik . Orada at, zebra, fil, aslan, kaplan, ayı ve en çok sevdiğim hayvan olan bülbülü de gördüm .  Çok çeşit hayvanlar vardı . Muhteşem bir renk vardı Harikalar Diyarı’nda . Bugün hava yağışlı olduğu için kimi hayvanları göremedim . Çünkü yağmur yağdığı için içeri girmişlerdi . Yağmur yağdıktan sonra güneş açtı ve dışarıda çok güzel bir gökkuşağı oluştu . Muhteşem  renkler beni benden alıyordu bugün . Daha sonra oradan ayrıldık ve babam bizi lokantaya götürdü .  Lokantada güzel bir  Kayseri  Mantısı yedik .

Eve de biraz pastırma ve sucuk aldık . O ün çok eğlenceli ve çok güzel geçmişti .  Hem Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamıştık hem de babam ile birlikte harika bir vakit geçirmiştik .

Kendinizi Engelli Birinin Yerine Koyarak Bir Metin Yazınız .


Kendinizi Engelli Birinin Yerine Koyarak Bir Metin Yazınız .

Ben gözleri görmeyen , hayatında hiç annesi ve babasını görmeyen , on dört yaşında biz kız çocuğuyum.  Görmek nasıl bir şey acaba çok merak ediyorum . Ellerim nasıl, burnum nasıl, gözlerimin rengi maviymiş acaba nasıl bir renk ? Mesela saçlarımı görmek istiyorum,  dişlerimi  görmek istiyorum ve aynaya bakıp gülmek istiyorum . Mesela annem dışarı bakıp ilkbahar gelmiş dediğinde ilkbaharın nasıl bir şey olduğunu göremiyorum . Çünkü dışarısı yemyeşil oluyormuş , kuşlar cıvıltılar içinde uçuyormuş , rengarenk çiçekler oluyormuş.

Belki göremiyorum  fakat o çiçeklerin mis gibi kokusunu içime çekebiliyorum . Kuşları cıvıltılarını duyabiliyorum . Renklerin nasıl olduğunu merak ediyorum . Acaba ben görebilseydim en çok hangi  rengi severdim . Annem diyor ki sana kırmızı renk çok yakışır güzel kızım diyor . Çünkü beyaz tenine kırmızı renk çok güzel gider diyor .  Gerçekten de yakışır mıydı acaba . Umarım bir gün gözlerim görürse kırmızı renkli çok güzel bir elbise alıp saatlerce aynanın karşısında kendime bakarım .  Görmeyi çok istiyorum ama sonra da diyorum ki   benim kaderim de böyleymiş diyorum . Belki o Yüce Allah’ım, bana da bir gün görmeyi nasip eder ve ben de ölmeden dünya gözü ile her şeyi görebilirim .  Hayat akıp gidiyor. Herkes okula gidiyor ben de gidiyorum. Mesela öğretmenimin  çok güzel gözlere sahip olduğunu söylüyor arkadaşlarım . Onun gözlerinde ışık saçan bir güzellik olduğunu söylüyor.

Ben de görmek istiyorum canım öğretmenimi, ona bakmak, ona sarılmak istiyorum.  Bir gün görürsem eğer  saatlerce dışarıda koşacağım, top oynayacağım, o yeşil çimlere uzanıp mis gibi temiz havayı içime çekeceğim. İnşallah bir gün görürüm .

Vatan, Millet, Bayrak Kelimelerinin İçinde Geçtiği Bir Hikaye Yazınız.


Vatan, Millet, Bayrak Kelimelerinin İçinde Geçtiği Bir Hikaye Yazınız.

Kurtuluş Savaşı yıllarıydı . Türk Milleti çok zor günler geçiriyordu . Çünkü düşman her bir yandan saldırıyor, çoluk çocuk demeden önünde geleni öldürüyor, köyleri yağmalıyor, yakıyordu . Düşmanın hiç acıması yoktu . Fatma  Hanım’ın günlerce gözüne uyku girmemişti . Çünkü düşman henüz yurttan bir türlü atılamamıştı .  Ama atılacaktı,  çünkü onun için vatan toprakları canından bile daha değerliydi .

Bayrağımız yere inmeyecek diyordu Fatma Hanım. Memleketimiz bağımsız olacak her zaman diyordu. Bunun için de var gücüyle çalışıyor , evdeki küçük bebeğini bile kayınvalidesine emanet edip cepheye silah taşıyor, mermi taşıyordu . Yine bir gün cepheye silah taşırken  arkasından gelen bir sesle irkildi . Bu komutan Cafer Bey’di. Komutan Cafer Bey Fatma Hanım’a ; Fatma Bacı sen git evine biz koruruz vatanı , git  evdeki küçük bebeğine bak dedi . Fatma Hanım bu duruma çok bozuldu ve  hayır gitmeyeceğim , benim için önce vatan dedi. Eğer vatanım işgal edilirse o bebeğimi düşmanlar zaten yok edecek dedi . Cafer Bey duygulandı ve haklısınız Fatma Hanım dedi . Fatma Hanım savaş bitene kadar cepheye mermi taşıdı ve ülkesi en sonunda düşman işgalinden kurtarıldı . 

Böylece Türk Milleti rahat bir nefes aldı, bayrağımız göklerde dalgalandı. Mehmetçiklerimizin ve kadınlarımızın zaferiydi , azmiydi, kararlılığıydı bu.

Zorbalık İle İlgili Düşüncelerinizi Açıklayınız.


Zorbalık İle İlgili Düşüncelerinizi Açıklayınız.

Bir çocuğun başka bir çocuğa  uyguladığı fiziksel , sözel , teknolojik , cinsel vb. saldırıya  '' zorbalık'' denir.  Zorba olan kişiler genellikle yaşı zorbalığa mahkum olan kişiden daha büyük olan kimselerdir . Zorbalık yapan kimse kendinden küçük kişiye şiddet uygular , bunu bilinçli olarak yapar ve   onu küçümser , aşağılamaya çalışır ve böylece zorbalığa mahkum olan çocukta çeşitli sorunlar oluşmasına neden olur . Zorbalık yapan kişi yaptığı bu kötü davranıştan zevk alır. Çünkü başkasına kötülük etmek onu içten içe mutlu eder. 

Zorbalığın nedenleri şunlardır :  Çocuğun ailesinden zorba davranışlar öğrenmesi, kendini  bu yollara kanıtlamak istemesi,  birtakım psikolojik sorunlar, kendini iyi  ve kuvvetli hissetme düşüncesi, zorbalığı yapan kişinin de önceden zorba davranışlara maruz kalmış olması gibi nedenlerdir . Zorbalık asla iyi bir şey değildir . Özellikle de okul ortamından yapıldığı zaman bu durum hem öğretmeni hem çocukları olumsuz etkiler .  Zorbalığı yapan çocuk da zorbalığa maruz kalmış çocuk da bundan kötü etkilenir . Zorba olan çocuk disipline verilir , derslerinde düşüş yaşanır, kimse öyle biri ile arkadaşlık yapmaz istemez . Zorbalığa uğrayan çocuklar ise bir zaman sonra içine kapanık biri olur . Kendilerini yetersiz hissetmeye başlayabilirler ve bunda dolayı da utanç duygusu içine kapılabilirler .  Korkak ve çekingen çocuklar  olurlar. Bunun için zorbalığa karşı şu önlemler alınmalıdır : Aile çocuğunu iyi yetiştirmeli, ona iyi örnek olmalıdır . Aile içinde  huzursuzluk , şiddet ve kavga olmamalıdır . Çocuğumuzu zorbalığa karşı bilinçlendirmeliyiz .  Zorbaca davranışlar gösteren çocuğun bu davranışları karşısında sakin olmalıyız ve onunla sevgi ve saygı ortamında güzel bir dille konuşmalıyız . Bir çocuk başka bir akranına ya da başka bir çocuğa zorbalık yapıyorsa bu davranışın temeline inilmeli ve o çocuğun neden olumsuz davranışları sergilediği çok iyi bir şekilde araştırılmalıdır. Zorba davranışların ne kadar kötü olduğu ile ilgili şu söze de  kulak vermeliyiz:
* '' Kendilerini seven insanlar,  başkalarına zarar vermezler. Kendimizden ne kadar nefret edersek, başkalarının da acı çekmesini isteriz.'' Dan Pearce. 

* '' Zorbalık korkunç bir şeydir. Sonsuza kadar seninle yaşar. Seni zehirler ama sen izin verirsen.''

  İşte tüm bunlara dikkat edilmeli ve  zorbalığın toplum içinde yok olması sağlanmalıdır. Zorbalık yapan çocuklar   can kulağı ile dinlenmeli , gerekirse uzmanlardan destek alınmalıdır. Bu süreçte okul ve aile de iş birliği içinde hareket etmelidir.

Sizce Oyun Oynamak Çocuklar İçin Neden Önemlidir ?


Sizce Oyun Oynamak  Çocuklar İçin  Neden Önemlidir ? 125. Sayfa Ders Türkçe 6. Sınıf

Oyun oynamak çocukların  çok yönlü gelişimlerini olumlu yönde etkilediği için önemlidir . Çocuklar  oyun oynayarak kendilerini daha çok geliştirirler . Konuşma yetenekleri artar, kendilerini  daha iyi ifade ederler . Çocuklar oyun oynayarak kendilerini başka bir role büründürür ve böylece  farklı kimliklere girebilirler . Oyun oynayan çocuk hem eğlenmiş olur, hem de yeni şeyler  öğrenmiş olur . 

Çocuk ne kadar farklı oyun oynarsa ne kadar farklı oyuncaklarla oynarsa gelişimleri de o kadar daha iyi olur . Oyun oynayan çocuğun kendine güveni daha çok olur . Çocuk böylece problem çözme ve problemlerin üstesinden gelmeyi başarır . Oyun oynayan çocuk hayal gücünü de geliştirir . Birçok becerisi gelişir .  Özellikle de el becerileri gelişir . Oyun oynayan çocuk kendisine bir dünya  yaratmış olur . Çevresini daha iyi tanımaya ve keşfetmeye başlar . Zihinsel ve dil gelişimine olumlu yönde fayda sağlanır . Oyun oynayan çocuk geleceğe  kendisini hazırlamaya başlar . Çocuklar oyun oynayarak  hayatın kurallarını  öğrenir . İşbirliğini öğrenir, paylaşmayı öğrenir . Empati kurma becerisine sahip olur . Rol yapmayı öğrenir . Başka insanlara saygı duymayı , başka insanları sevmeyi öğrenir . Bundan dolayı oyun oynamak çocuklar için çok önemlidir . Oyunun çocuklar ile ilgili önemi için şu söz unutulmamalıdır: 
'' Çocuk oyun ile büyümelidir.'' Eflatun.
* '' İnsan oyunla kendini ortaya koyar.''

Anne ve babalar da çocukları oyun oynama zevkinden mahrum bırakmamalı ve onlar ile birlikte kaliteli zaman geçirmeye özen göstermelidirler . Çocuklarımızın kendilerini mutlu hissedebilmeleri için  onların oyun oynaması sağlanmalı ve onlar aileleri tarafından oyun oynamaya teşvik edilmelidir.

Dengeli Beslenme İle İlgili Hikaye Yazınız .


Dengeli Beslenme İle İlgili Hikaye Yazınız .

Hacer ve Fatma çok iyi arkadaşlardır . İkisi de birbirini çok sever ve birbirlerinden  ayrı  okula gitmezlerdi . Çünkü onlar iki dosttu . Fatma yemeyi çok seven biriydi . Eline geçen her şeyi  yer ve bunun da bir vakti olmazdı . Gece on iki de bile ekmek, kraker, cips yerdi.Hacer ise  akşam sekizden sonra bir şey ağzına koymaz , yeterli ve dengeli beslenirdi . Çünkü Hacer  çok fazla yemenin zararlı olduğunu biliyordu .

Fatma’yı da bu konuda defalarca  uyarıyor fakat  Fatma ona bir türlü kulak asmıyordu . Yine Erzurum’un soğuğunda iki arkadaş okula gideceklerdi .  Hacer hemen kahvaltısını yapıp arkadaşını çağırmaya gitti . Fatma’nın annesi  bugün Fatma’nın okula gelemeyeceğini , çünkü hasta olduğunu söyledi . Çünkü Fatma çok fazla yemek yemekten gece boyunca uyuyamamış ve çok rahatsız olmuştu .  Annesi o gün Fatma’yı hastaneye götürdü .  Artık bu duruma son vermenin zamanı gelmişti . Yoksa sonuç kötüye gidecek ve Fatma’da çeşitli hastalıklar baş gösterecekti . Fatma o gün doktora gitti . Doktor Fatma’ya beslenme  önerilerinde bulundu, yeterli  ve dengeli beslenmesi için ona bir kağıt verdi . Fatma da her gün o kağıtta yazılanları uyguladı . Fatma yaklaşık altı ay sonra istediği kiloya kavuştu . Artık istediği kıyafetleri giyiyor, istediği gibi  hızlı koşuyordu . Arkadaşı Hacer de ona bu konuda çok destek oldu ve birlikte çok güzel vakitler geçirdiler.

Fatma bir daha asla geceleri fazla yemek yemedi ve her zaman yeterli ve dengeli besleneceğim diyerek geçmişte yaptığı hataları yapmamaya kendine söz verdi .

‘’ Bir Şehir İçin Yapılabilecek En Önemli, En Büyük Yatırım, Çocuklar İçin Yeterince Oyun Alanının Oluşturulmasıdır.’’ Diyen Birinin Bu Düşüncelerine Katııyor Musunuz? Açıklayınız


‘’ Bir Şehir İçin  Yapılabilecek  En Önemli, En Büyük Yatırım, Çocuklar İçin  Yeterince Oyun Alanının  Oluşturulmasıdır.’’  Diyen Birinin Bu Düşüncelerine Katııyor Musunuz? Açıklayınız. Türkçe 125. sayfa 6.sınıf

İnsan hayatı ilk önce oyunlar ile öğrenmeye başlar. Bunun temeli de çocukluğa dayanır. Bir şehir için yapılacak en büyük yatırım  çocuklar için oyun  alanlarının oluşturulmasıdır düşüncesi çok yerinde bir düşüncedir. Evet bu düşünce son derece doğru ve anlamlı bir düşüncedir . Çocuklarımız bizim geleceğimizdir .  Oyun oynamak çocuklarımızın çok yönlü gelişimini sağlar . Onların en doğal hakkıdır oyun oynamak . 

Onlar oyun oynayarak mutlu olacaklar ve geleceğe dair güzel hayaller kuracaklar ve ülkemizin gelişmesi için de  ellerinden geleni yapacaklardır . Oyundan mahrum kalan bir çocuk  mutsuz olur ve çalışmak da istemez . Bunun için çocuklarımızı doğal hayatın , doğal oyun alanlarının  içine katmalıyız . Çok sayıda onlara oyun alanları oluşturulması için  çaba sarf etmeliyiz . Bu konuda devlet yetkilerini de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir . Onlar doğal alanlarda oynamadığı zaman , sürekli yapay oyuncaklar ile oynadığı zaman bir zaman sonra bundan sıkılacaklardır . Çünkü dışarının havasını almak , toprağa dokunmak , topraktan oyuncaklar yapmak ve üstünü kirletmek bir çocuk için inanılmaz bir mutluluk ve heyecandır .

Bize düşen de onları mutlu etmek ve onların parlayan gözlerinin sönmemesini sağlamaktır . Yani onlara doğal oyun alanları oluşturmaktır . Oyun oynayarak, oyun alanları oluşturarak çocuklara, gelecek nesillere en büyük yatırım da yapılmış olur.


Şehirlerde Çocukların Oyun Oynayabilecekleri Alanların Azalmasının Nedenleri Nelerdir ?


Şehirlerde  Çocukların Oyun Oynayabilecekleri Alanların Azalmasının Nedenleri Nelerdir ? 125.Sayfa 6.sınıf Türkçe

Şehir yaşamında oyun oynamak çocuklar için güç olmaktadır . Çünkü şehirlerde  oyun oynayacak yer çok azdır . Oyun alanlarının yerlerini apartman daireleri, iş yerleri, alışveriş merkezleri, güzellik salonları vb. almıştır . Dolayısıyla çocukların oyun oynayabilecekleri alanlar azalmıştır .  Ayrıca şehir yaşamında sanayi olduğu için şehir havası bir köy havası gibi temiz değildir. Köy havasının doğallığını dinginliğini ve tertemiz havasını şehirde bulamazsınız.

Dışarıya çıkan çocuk temiz havayı içine çekmek yerine zehirli havayı içine çekmektedir .  Ayrıca plansız kentleşme de doğal çevreyi tahrip etmiştir . Bu da çocukların oyun oynayacak yerlerinin azalmasına neden olmuştur . Bu konuda yetkililere büyük görevler düşmektedir . Çok katlı binalar dikme  yerine çocuklar için oyun alanları artırılmalıdır . Çocuklarımız bizim geleceğimizdir . Onların mutlu olmaları için, sağlıklı bir şekilde gelişmeleri için onlara oyun alanları açılmalıdır . Yeni yeni doğal alanlar oluşturulmalıdır .  Oyun parkları yapılmalı, bu parkların çevresi ağaçlarla yeşil alanlara dönüştürülmeli, çocukların bisiklet sürebileceği yollar yapılmalı vb.  Ticari gelir düşünülmemeli , çocukların mutluluğu düşünülmelidir . Oyun alanları sağlıksız , dar alanlara hapsedilmemelidir . Geniş alanlar açılmalıdır . Çocuklar  doğal alanda, temiz alanda, geniş alanda oyunlarını özgürce oynadığı zaman kendilerini daha iyi geliştirirler.

Sağlıklı çocukların olması, mutlu çocukların olması da mutlu nesillerin olmasını sağlar. Çocuklara yapılacak en büyük yatırım onların özgürce oynayıp koşup eğleneceği yeni oyun alanlarının yapılmasıdır. İşte tüm bunlar olduğu zaman   çocuklar sorumluluklarını da zevkle yerine getirirler ve kendileri için yapılan fedakarlıkların bilincinde olurlar.

İyilikseverlik İle İlgili Hikaye Yazınız.


İyilikseverlik İle İlgili Hikaye Yazınız.

Fatma Hanım çok zor günler geçiriyordu . Çünkü yeni doğum yapmış ve  ağrıları vardı . Fatma Hanım’ın iki buçuk yaşında Halime adında kızı vardı . Halime yeni doğan bebeği çok kıskanıyordu . Fatma Hanım bir yandan küçük bebekle ilgilenmeye çalışıyor, bir yandan da henüz yeni bebeğe alışmaya çalışan  ve kardeşini çok kıskanan Halime ile ilgileniyordu .

Fatma Hanım artık iki çocuğuna da bakmak zorundaydı . Çünkü ikisi de küçüktü . Fatma Hanım’ın komşusunun da iki buçuk yaşında Ali adında bir oğlu vardı . Halime ile yaşıtlardı .  Fatma Hanım’ın komşusu  Nermin  Hanım , Fatma Hanım’ın durumunu anlıyor ve ona yardım edeceği için çok mutlu oluyordu . Fatma Hanım evdeyken zil çaldı . Gelen alt kat komşusu Nermin Hanım’dı . Nermin Hanım  ile Fatma Hanım çok iyi anlaşırlardı . Nermin Hanım Fatma Hanım’a isterse eğer küçük kızı Halime’ye bakacağını söyledi . Ne de olsa benim oğlanla yaşıtlar dedi . İkisi beraber oyunlar oynarlar, sıkılmazlar dedi . Fatma Hanım da bu teklifi memnuniyetle kabul etti . Nermin Hanım çok iyiliksever olduğu için Halime ve kendi çocuğuna çok iyi baktı ve onlar ile ilgilendi .

Üstelik Fatma Hanım’dan da tek kuruş bile almadı . Çünkü o karşılıksız bakmayı istiyordu. Fatma Hanım bu zor günlerinde kendisine yardım eden Nermin Hanım’ın iyiliğini asla unutmadı ve komşulukları hiç bozulmadı .

Atatürk’e Minnet Ve Duygularınızı İfade Eden Bir Mektup Yazınız.


Atatürk’e Minnet Ve Duygularınızı İfade Eden Bir Mektup Yazınız.

Ülkemizi düşmanlardan kurtaran, vatanı için mücadeleden hiç  vazgeçmeyen sevgili Atatürk’üm,
Bizi çok sevdiğin için, bizim gibi gelecek nesillere çok önem verdiğin için sana çok teşekkür ediyorum. Sen ülkesinin gençlerinin  aydınlık yarınlara ulaşması için mücadele ettin hep. Bunun için de önce cumhuriyet, önce demokrasi diyerek çıktın yola.  Çünkü sen çok iyi bir lidersin, vatanseversin . 

Milletimizin bağımsızlığı için, ülkemizin istiklali için  , silah arkadaşlarınla birlikte savaştın . Savaştan asla korkmadın . Çünkü sen kahraman bir milletin kahraman evladıydın . Ülkemize yenilikler getirdin . Ülkemizi geliştirdin  ve bizim kalkınmamız için elinden  gelen her türlü fedakarlığı yaptın . Milletin olarak seni asla unutmayacağım Mustafa Kemal Atatürk’üm. Seni çok seviyorum . Keşke seni bir kere görebilseydim ve o vatan kokan ellerini öpseydim , o umut dolu mavi gözlerine bakıp doya doya ağlasaydım .

Seni çok seviyorum Atam . Allah’ım seni cennetine koysun. Mekanın cennet olsun , nurlar içinde uyu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’üm . İnşallah senin emanet ettiğin bu ülkeyi sonsuza kadar koruyacağız ve cumhuriyeti hep yaşatacağız.

Dayanışma İle İlgili Hikaye Yazınız


Dayanışma İle İlgili Hikaye Yazınız. 5. Sınıf  Türkçe 93. Sayfa

Ahmet amca bugünlerde zor zamanlar geçiriyordu . Çünkü koca fabrikası batmış ve iflas etmişti . Ahmet amca çok iyi bir insandı . Onu tüm  mahalleli çok severdi . Çünkü o büyük bir iş adamı olmuş fakat tanıdığı sevdiği insanları unutmamıştı , vefalı bir insandı . İflas ettiği için İstanbul’dan geri Şarkışla’ya gelmek zorunda kalmıştı .

Elinde hiçbir şeyi kalmamıştı . Ailesi ile birlikte zor günler  geçiriyordu . Babam bir gün mahalledeki yakınlarını bizim eve topladı ve Ahmet amcaya bir iş  yeri açmak için seferber oldular . Herkes  elinden gelen desteği sağlamak için hazırdı . Ertesi gün hemen  hazırlıklara başlandı . İki üç hafta sonra Ahmet Amca için küçük bir dükkan açıldı . Daha sonra babam ve mahalleli Ahmet amcayı dükkana davet ettiler . Ahmet amca da onların davetine cevapsız kalmadı ve gitti . Daha sonra Ahmet amcaya bu dükkan artık senin Ahmet abi denildi . Ahmet amca çok duygulanmıştı . Ne iyi insanlardı onun mahallesinden oturan komşuları .

Hepsi bir olup dayanışma içinde olup Ahmet amcaya bu zor gününde el uzatmıştı. Atatlarımızın da dediği gibi “ ele ele verince taş yerinden kalkar.”  sözü boşa denmemişti. Dayanışma her şeyi çözerdi çünkü .


Doğada Geçirdiğiniz Bir Gün İle İlgili Anınızı Yazınız.


Doğada Geçirdiğiniz Bir Gün İle İlgili Anınızı Yazınız.

Henüz  sekiz yaşındayken öğretmenimiz bizim için bir gezi düzenlemişti . Bulunduğumuz yöredeki en yakın ormana gezmeye gidecektik . Herkes evinden bir şeyler yapıp gelecek ve öğretmen de bize mangal yapacaktı . Derken gün  geldi ve otobüse binip ormana kısa sürede vardık . Hepimiz ormanın mis  gibi temiz havasını içimize çekmeye başladık . Daha sonra ormanda gezmeye çıktık .

Öğretmenimiz bize  peşinden ayrılmamamız gerektiğini önceden söylemişti fakat ben ve Ayşe  öğretmenimizin bu sözünü dinlememiştik ve  arkadaşlarımızın ve öğretmenimizin yanından onlar görmeden hızlı adımlar ile uzaklaşmıştık . Daha sonra iki arkadaş koşar adımlar ile ormana doğru ilerliyorduk . Gülüyor , eğleniyorduk .  Ormanda hızla ilerlemeye devam ediyor arkamıza bile bakmıyorduk . Çünkü çok eğleniyorduk . Daha sonra çok yürüdük ve yorulduk . Bu kadar ayrı kaldığımız yeter diye düşündük ve  öğretmenimizin olduğu yere gitmek istedik fakat geldiğimiz yolu bir türlü bulamıyorduk . Vakit geçiyor , hava kararmaya başlıyordu . Arkadaşımla korkmaya ve ağlamaya başladık . Öğretmenim diye bağırıyorduk fakat sesimize cevap gelmiyordu .  Çok pişman olmuştuk .  Hava soğumaya başlamış , köpek sesleri duyulmaya başlamıştı . Çok korkuyorduk .  Öğretmenimiz ve arkadaşlarımız da bizi arıyordu belki ama biz onlardan çok uzaklaşmıştık . Olduğumuz yerde korkudan uyuyakalmıştık . Az sonra çocuklar neredesiniz ? diyen bir sesle uyandık . Bu öğretmenimizdi hemen buradayız diye bağırdık .

Öğretmenimize sarıldık ve çok pişman olduğumuzu söyledik . Öğretmen de bir daha böyle şey yapmayın , başınıza daha kötü şeyler gelebilirdi diye bize sarıldı ve bizi evimize bıraktı.

Sabır İle İlgili Hikaye Yazınız .


Sabır İle İlgili Hikaye Yazınız . 5. Sınıf 93. Sayfa 

Herkes dışarıda gezerken  akşama kadar vakit geçirirken  Ahmet sadece bir iki saat kadar dışarıda vakit  geçiriyordu. Çünkü  bu yıl çok önemli bir sınavı vardı ve o sınavı kazanmak istiyordu . Onun için de elinden geldiği kadar en iyi şekilde çalışmaya devam ediyordu .

Bazen çalışmaktan çok sıkıldığı zamanlar oluyordu , yaptığı denemelerin sonuçlarına baktığında istediği neti yapamıyor ve bu duruma canı sıkılıyordu . Ama yine de pes etmiyordu . Çünkü sabredip bu işi başaracağım ve o sınavı kazanacağım diyordu . Annesi de ona elinden geldiği kadar destek oluyor ve oğlunu mutlu etmeye çalışıyordu . Artık günler iyice yaklaşmış ve sınav zamanı gelmişti . Sabah oldu ve Ahmet kahvaltıyı yaptı . Babası hadi oğlum İstanbul trafiği çok kalabalıktır bugün hemen çıkalım dedi ve sınav yerlerine vardılar . Ahmet sınava girdi . Sınavı çok iyi geçmişti . Çünkü yıl boyunca çok çalışmış ve asla pes etmemişti . Ahmet’in sınav sonuçları açıklandığında Ahmet çok iyi bir puan almıştı ve istediği bölüm olan  Edebiyat Öğretmenliğini kazanmıştı .

Ahmet bu başarısını çalışmasına ve sabırlı olmasına borçluydu . Sabır olduğu zaman başarılamayacak bir şey yoktu aslında .

‘’Kalp Kırmak Kolay Kazanmak Zordur. ’’ Sözü İle İlgili Düşünce Yazısı Yazınız.


‘’ Kalp Kırmak Kolay Kazanmak Zordur. ’’ Sözü  İle İlgili Düşünce Yazısı Yazınız.

Hayatta en önemli erdem  gönüller edinebilmek , içimizdeki sevgiyi ve saygıyı topluma yayabilmektir . Bu  elbette kolay bir şey değildir . Çünkü sevmek, saygı göstermek,  gönüllerde yer edinmek emek ister .  İnsanlar ile iletişimde en büyük iletişim eksikliği belki de karşımızdakini dinlemeden hemen   ön yargılı davranmak ve o kişinin kalbini kırmaktır. Çünkü çabuk kırmayı ,incitmeyi iyi biliriz.

Oysa kalp kırmak çok kolaydır .  Çünkü düşünmeden , ağzına gelen her şeyi söyleyen bir kişi hemen bir kalbin yıkılmasına neden olur . Yani bir kalbi üzmüş , incitmiş olur . Asıl  önemli olan  şey kalp kazanmaktır . Sevmektir , sevilmektir . İnsanlara asla incitici sözler söylememektir .   Asil olan insan kimseyi üzmez , kimseye kötü davranmaz . Çünkü böyle kişiler bilir ki  sevmek gerekir insanları Yaradan’dan ötürü . Bunun için insanlara asla kaba davranmamalıyız . Kimseye kötü sözler söylememeliyiz . Sonradan pişman olacağımız ,  keşke yapmasaydım diyeceğimiz cümleleri kimseye sarf etmemeliyiz . İyi bir insan olmalıyız .

İçimizdeki sevgiyi  başkalarına da yansıtmalıyız . Erdemli insan, ahlaklı insan olmalıyız .  Kırmak , dökmek yerine , inşa etmeliyiz . Sevgi ile , güzel konuşma adabı ile iletişim kurmalıyız. Böyle olduğu zaman kırılan kalpler olmaz, kazanan kalpler olur.

‘’Hiç Kimse Sizin İzniniz Olmadan Size Kendinizi Değersiz Hissettiremez.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız .


‘’Hiç Kimse Sizin  İzniniz Olmadan Size Kendinizi Değersiz Hissettiremez.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Kişi gerek yakın çevresinde  gerekse yaşadığı toplum içinde kendi değerini kendi belirler .  Kendine değer veren ise saygılı olan , başkalarına karşı kibar davranan kimsedir .  İnsanlar ile araya mutlaka belli bir düzeyde mesafe kurulmalıdır . Çünkü aşırı samimiyet ve aşırı  muhabbet  insan ilişkileri için  çok iyi olmaz . Toplum içinde kendini bilen , asil insanlar sevilir. Sürekli  kendini düşük gösteren davranışlar sergileyen kişiye de hiç bir önem verilmez. 

Çok fazla konuşmak , düşünmeden konuşmak kişiye değer kaybettirir . Çünkü karşıdaki kişi ona değer vermez ve bu defa haddini aşan cümleler söylemeye başlar. İşte bunların olmaması için kendimize değer vermeliyiz , bizim iznimiz olmadığı sürece hiç kimse bizim özelimize girmeye çalışmamalıdır . Bize  saygılı olmalıdır . Eğer biz  de haddimizi bilmezsek karşıdaki kişiye laubali davranırsak , gereksiz cümleler sarf edersek  o kişi de bize aynısını yapar .

Bunun için her zaman değerimizi bilmeliyiz, toplum içinde saygımızı korumalıyız ve mutlaka insan ilişkilerinde orta düzeyde mesafeye yer vermeliyiz .  Bu söz ile ilgili  şu özlü  sözü de  
 unutmamalıyız:
*'' Başarılı biri olmaya değil, değerli biri olmaya çalışın. Başarı egoya yakındır. Sevgi değere yakındır.'' Albert Einstein