Kendinizi Bir Öğretmen Gibi Düşününüz Ve Öğretmenlikle İlgili Hikaye Yazınız .


Kendinizi Bir Öğretmen Gibi Düşününüz Ve Öğretmenlikle İlgili Hikaye Yazınız .

 Olmak istediğim tek meslekti öğretmenlik. Çünkü yıllarımı, alın terimi, fedakarlıklarımız öğretmen olmak için yapmıştım ve bunun için de üniversiteyi bitirmiş ve  öğretmen olmuştum artık . Sınıf öğretmeniydim . Atamam Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesine çıkmıştı .  Oradaki çocuklara eğitim vermek için yola koyulmuştum . Öğretmek, bir çocuğu olumlu yönde yetiştirmek ve onu vatana  hayırlı bir meslek sahibi etmekti en önemli amacım. İçimde daha  birçok düşünce vardı . Acaba iyi bir öğretmen olabilecek miydim?  Çünkü henüz daha ilk yılımdı . Derken günler geçti ve Ağrı’ya vardım .

İstanbul gibi büyük bir şehirden sonra Ağrı bana çok küçük gelmişti fakat küçük bir o kadar da şirin bir şehirdi . Mis gibi havası vardı . Akşamın ayazında çay içmenin keyfi bile bir başkaydı.  Daha sonra tayinimin çıktığı ilçeme vardım ve oradaki lojmanlarda birine yerleştim . Heyecandan ve mutluluktan sabaha kadar uyuyamadım.  Sabah uyanır uyanmaz hemen  elimi yüzümü yıkadım.  Yarım yamalak kahvaltımı yaptım ve evden nasıl çıktığımı bile hatırlamıyorum. Ne kadar heyecanlıysam gerisini siz düşünün artık...   Okulun olduğu yere geldim ve hızlı adımlarla sınıfıma girdim. . Çocuklara  gülen gözler ile baktım ve onları selamladım . Onları çok sevdiğimi, onlara daha iyi bir gelecek hazırlamak için burada olduğumu söyledim . Çocuklar başlarda çekingen davransalar da sonradan bana alıştılar . Çünkü ben onları çok sevdim . Öğrencilerimi gerçekten çok seviyordum ve onlara faydalı olmak benim çok hoşuma gidiyordu . Onlara evden sarmalar yapıyor , börekler yapıyordum . O kadar mutlu oluyorlardı ki bunu anlatamam .  Derslerimiz güzel geçiyor , günler çabuk geçiyordu .  Derken üç yıl çabuk geçti ve artık istediğim başka bir şehre tayin isteyebilirdim fakat bu çocukları bırakmak hiç de içimden gelmiyordu . Çünkü onların bana ihtiyacı vardı . Öyle de yaptım orada üç yıl kadar daha öğretmenlik yaptım ve o yıllarımız çok verimli geçti . Daha sonra  evlendiğim için tayinimi başka yere aldırmak zorunda kaldık . Onlardan ayrılmak çok zor oldu . Hepsi bana sarılıp ağlamaya başladı . Ben de çok ağladım ve onları çok sevdim.

Şu anda hala öğrencilerimle telefonda konuşuyoruz ve onları asla unutmayacağım. Öğretmenlik çok güzel bir meslek, çünkü size gülen gözlerle bakan minik yavrularınızın olması harika bir duygu.

Atatürk’ün Çocuk Sevgisi Hakkında Kompozisyon Örneği


Atatürk’ün Çocuk Sevgisi Hakkında Kompozisyon Örneği

Mustafa Kemal Atatürk çocuklara her zaman çok değer vermiş ve onları çok sevmiştir . Çünkü çocukları , milletinin geleceği , yarınları olarak görmüştür . Ondaki çocuk sevgisi çok ayrıdır .  Çünkü içinde çocuk sevgisi olan, merhamet duygusu olan iyi  bir lider, iyi bir eğitimcidir . Atatürk hayatı boyunca sevdiği kişilere bile çocuk derdi . Çünkü ona göre çocuk sevgi demekti , emek demekti , ilgi demekti . Çocuk yaşama ve dünyaya renk katan  çiçek demekti.

Belki onun hiç çocuğu yoktu fakat içinde bitip tükenmeyen bir çocuk sevgisi vardı . Çünkü çocuklar yalan değildi , yapmacık değildi .

İçinden geldiği gibi davranır ve insanların statülerine göre  değer vermezlerdi . Çünkü onlar  çıkarın, kurnazlığın ne olduğunu bilmeyen  çiçeklerdir . İşte Atatürk de çocukları bu özelliklerinden dolayı çok severdi . O ülkemizin çağdaş olması için çocukların iyi eğitilmesi gerektiğine inanırdı . Onun mavi gözleri her gittiği yerde çocuk arardı . Bunun için birçok manevi çocuğu olmuştur ve onları okutmuş ve onlara değer vermiştir . Çocuklar onu gördüğü her yerde ona sarılırdı . Mustafa Kemal de onların bu yoğun ilgi ve sevgilerine aynı şekilde karşılık verir ve duygulanırdı .  Mustafa Kemal ‘’ İşte benim kuşaklarım ‘’ diyerek onlara aşkla bağlanırdı . Çünkü dünyadaki tüm çocukları seven, çok iyi bir liderdi . 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nı da çocuklar için hediye etmiştir . Onun manevi çocukların da olmuştur. Bunlar arasında bazılarını sayabiliriz:   Ayşe Afet İnan, Sabiha Gökçen,  Ülkü Adatepe, Nebile İrdelp,  Abdurrahim  Tuncak,  Mustafa Demir vb.dir. 

Bir Millet Ki Resim Yapmaz, Bir Millet Ki Heykel Yapmaz, Bir Millet Ki Fennin Gerektirdiği Şeyleri Yapmaz; İtiraf Etmeli Ki , O Milletin İlerleme Yolunda Yeri Yoktur.’’


Bir Millet Ki Resim Yapmaz, Bir Millet Ki Heykel Yapmaz, Bir Millet Ki Fennin Gerektirdiği Şeyleri Yapmaz; İtiraf Etmeli Ki , O Milletin  İlerleme Yolunda Yeri Yoktur.’’ 6. Sınıf Türkçe 93. Sayfa

Sanat bir milletin gelişmesinin önündeki en büyük aydınlatıcıdır . Sanatın olduğu yerde özgür düşünce vardır, bilim vardır, duygu ve düşünceleri istediğimiz kalıba  dahil etme vardır . Ulu Önder Mustafa Kemal sanata ve sanatçıya her zaman önem vermiştir .

Sanata önem vermeyen bir millet gelişme kaydedemez . Çünkü farklı şeyler öğrenmez . Sanatın olmadığı bir ülkede insanlar cahil kalır , duygular ve düşünceler anlam bulmaz . Resim yaparak duygularımızı kağıtlara aktarırız . Böylece hem akla hem de göze hitap olur . Bilime ve teknolojiye önem veren milletler buluşlar ve icatlar yapar . Böylece insanlığa büyük katkılar sağlanmış olur . Sanatın ve bilimin olmadığı yerde  gerileme olur . İnsanlar herhangi bir çaba içerisine girmez . Bunun sonucunda  o milletin kendine özgü  değerleri  olmaz , kültürel ögeleri, kültürel özellikleri olmaz . Bunun için ülke olarak her zaman sanata ve bilime önem vermeliyiz .

Ülkemizi gelişmiş ülke haline  getirmeliyiz . Resim yapmalıyız , heykel yapmalıyız, deney ve gözlem yapmalıyız. Yeni buluşlar gerçekleştirmeliyiz . Çocuklarımız daha küçük yaşlardayken onları herhangi bir sanat dalında ya da birden fazla sanat dalında çeşitli kurslara göndermeliyiz. Okul çıkışları da sanatla ilgili çeşitli etkinlikler ve  çalışmalar yapılmalıdır ve çocukların gelişmesi, kendini bu alanda da ilerletmesi sağlanmalıdır.

‘’İnsanın Kendini Bilmesi’’ Adlı Kısa Ve Öz Bir Kompozisyon Yazınız.


‘’İnsanın Kendini Bilmesi’’ Adlı Kısa Ve Öz Bir Kompozisyon Yazınız.

İnsan olduğumuz için hayatta her zaman mükemmel olamayız . Çünkü hata yapmak bize özgüdür .  İnsan yanlışları ve doğruları ile bir bütündür.  Kişi her zaman kendini bilmelidir , değerini bilmelidir . Kendini toplum içinde küçük düşürmemek için üslubuna dikkat etmelidir . Her şeyi herkese söylememelidir .  Bir  arada olunduğu zaman  karşı tarafı kıracak söz ve hareketlerden kaçınmalıdır . Düşünmeden konuşmamalıdır.

 Kendini bilen insanlar kontrollü olan insanlardır . Toplum içinde  hal ve hareketlerine dikkat eden , ölçülü insanlardır. Kendini bilmeyen insanların ise ne kendisine saygısı olur ne de içinde yaşadığı toplumun  fertlerine .  Mutlu olmak için,  yaşamın tadını çıkarabilmek için ve toplum içinde saygın bir yer edinmek için kişi kendini, haddini bilmeli ve ona göre  davranmalıdır . İnsanın bilgili ve olgun kimse olması için de  okuması gerekir,  araştırması gerekir . Kişi cahil kalmamalıdır . Çeşitli kitaplar okumalı, kendini geliştirmelidir . 

Yaptıklarından pişman olmamak için her zaman tedbiri elimizden bırakmamalıyız . Bir anlık boşluğumuza gelip boş boş konuşmamalıyız, ayarımızı kaçırmamalıyız . Yaşamın anlamını ve tadını güzel sözlerle, ince davranışlarla çıkarmaya devam etmeliyiz.

Görgü Kuralları İle İlgili Hikaye Yazınız.


Görgü Kuralları İle İlgili Hikaye Yazınız.

Hasan okuldan gelmiş , elini yüzünü yıkayıp sofraya geçmişti . Annesi sıcacık kuru fasulye yemeğini masaya getirmiş ve herkese birer tabak dağıtmaya başlatmıştı . Yemekte pirinç pilavı, zeytinyağlı salata ve bir sürahi de ayran vardı.  Babası Hasan’a okulun nasıl geçtiğini sormuş o da çok iyi geçti baba demişti . Daha sonra herkes yemeğini yemeye başlamıştı .

Hasan  yemeğini ağzını açarak , şapırdatarak yiyordu . Aile bireyleri Hasan’ın böyle yemek yemesinden rahatsız olmuş ve babası ona Hasan oğlum yemek  böyle yenmez demişti . Hasan henüz altı yaşında olduğu için  anlamamıştı . Neden baba diye sordu. Babası ise oğlum yemeği yerken ağzını kapat, şapır şupur ses çıkarma ki insanlar rahatsız olmasın dedi .  Çünkü bunlar toplumda uyulması gereken görgü kurallarından biridir dedi . Hasan da tamam babacığım daha dikkatli olacağım deyip güzel bir şekilde yemek yemeye devam etti . Daha sonra Hasa elini yıkadı ve  ağzına sakız alarak televizyonun başına geçti . Sakızı öyle bir çiğniyordu ki herkes yine rahatsız olmaya başlamıştı . Bu defa annesi ona böyle sakız çiğnemenin kendilerini rahatsız ettiğini söyledi ve daha az ses çıkararak çiğne dedi . Hasan ise bunun da bir görgü kuralı olduğunu anladı .

Daha sonra babasına görgü kurallarının neler olduğunu ve hepsini öğrenmek istediğini söyledi. Babası da bunların hepsini anlattı . Hasan da daha sonra görgü kurallarına göre hareket etmeye başladı . Artık daha kibar yemek yiyor, kimseyi rahatsız edecek şekilde sesler çıkarmıyordu.

Atatürk’ün ‘’ Eğer Bir Gün Benim Sözlerim Bilimle Ters Düşerse Bilimi Seçin. ’’ Sözünden Ne Anlıyorsunuz ? 6. Sınıf ders türkçe 84. Sayfa


Atatürk’ün  ‘’ Eğer  Bir Gün Benim Sözlerim  Bilimle Ters Düşerse Bilimi Seçin. ’’ Sözünden Ne Anlıyorsunuz ? 6. Sınıf ders Türkçe 84. Sayfa

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk hayatı boyunca bilime ve ilime çok önem vermiştir . Çünkü bir milleti geliştirecek ve kalkındıracak olan tek yol bilimdir, akıldır, teknolojidir. Mustafa Kemal eğer bir gün bilime ters düşersem bilimi seçin demiştir . Çünkü bilim her zaman doğruyu söyler . Her zaman milletimin fertleri  bilimin yolundan gitsin demiştir. Bilime inanmayan, bilimin gerçeklerini kabul etmeyen ve birtakım kalıplaşmış yargılara inanan insanlar hiç bir zaman gelişmeye ve ilerlemeye açık olmayan kimselerdir.

Bilim yolundan gitmek toplumu  cahil olmaktan kurtarır . İnsanlığa faydalı buluşlar gerçekleştirilir . Bilimle ilgilenmek  o toplumu ileriye götürür . Bunun için her zaman ilim ve fen yolunda yürümeliyiz . Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bilime ne kadar fazla önem verdiğini şu sözleri ile de anlayabiliriz :
*’’ Gözlerimizi kapayıp, yalnız yaşadığımızı varsayamayız. Ülkemizi bir çember içine alıp dünya ile ilgilenmeksizin yaşayamayız. Tersine gelişmiş,uygarlaşmış bir ulus olarak uygarlık alanının üzerinde yaşayacağız. Bu yaşam ancak bilim ve fenle olur. bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için bağ ve koşul yoktur.’’


* ‘’ İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar. Onun için siz kendi ilminize, irfanınıza güveniyorsanız, bana söyleyiniz, sosyal ilimlerin güzel (yapıcı) yönlerini gösteriniz, ben takip edeyim.’’

‘’Bugünün Küçükleri Yarının Büyükleridir.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


‘’Bugünün Küçükleri  Yarının Büyükleridir.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Bugünün küçükleri evlerin neşesi olan, gönüllerin ilacı olan  sevimli çocuklarımızdır.  O çocuklar da gün gelecek büyüyüp yetişkin kimseler  olacaktır . Bu çocukları yetiştiren ailelere , okullara, içinde yaşadığı topluma vb.   büyük görev düşer . Çünkü çocuk iyi yetiştirildiği zaman geleceğin  dehası olabilir, erdemli, ahlaklı, kişilikli insanı olabilir . Çocuklar  iyi bir şekilde yetiştirilmediği zaman, kötü  bir çevrede yetiştiği zaman ne yazık ki o çocuğun da geleceği pek parlak olmayacaktır .

Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza önce iyi bir insan olmayı öğretmeliyiz . İyi olan çocuk kimseye zarar vermez ve zarar vermeyi de aklından geçirmez . Daha sonra o çocuğa iyi bir eğitim vermeliyiz .  Çocuk geleceği için iyi işler peşinde koşmalı ve insanlığa faydalı olmalıdır . Bunun için her  şeyin temelini küçükken atmalıyız ve çocuklarımızı çok sevmeliyiz ve onlar ile ilgilenmeliyiz . Onlara sevgiyi öğretmeliyiz , saygıyı öğretmeliyiz , çevresini temiz tutmayı , hiçbir canlıya zarar vermemeyi öğretmeliyiz . Böyle yaptığımız zaman da gelecek nesiller daha mutlu ve daha gelişmiş bir  toplum haline dönüşür.

 Onlara empati kurma becerisini öğretmeliyiz . Vicdan ve merhamet sahibi bir insan olmayı öğretmeliyiz . Anne ve babalar olarak onlara olumlu örnek olmalıyız . Yalan söylememeyi öğretmeliyiz . İşte bunları yaptığımız zaman da o çocuklar ilerde çok iyi bir yetişkin olacak ve içinde yaşadığı topluma da faydalı bir insan olacaktır .

Yaşadığınız Yerden Her hangi Bir Nedenle Farklı Bir Şehir Ya Da Ülkede Yaşamak Zorunda Kalsanız Neler Hissedersiniz ? Açıklayınız . 8. Türkçe 77. Sayfa


Yaşadığınız Yerden  Her hangi Bir Nedenle Farklı Bir Şehir Ya Da  Ülkede Yaşamak  Zorunda  Kalsanız Neler Hissedersiniz ? Açıklayınız . 8. Türkçe 77. Sayfa

İnsanlar bazen keyfi olarak bazen ise zorunlu sebeplerden dolayı bulunduğu yeri terk edebilir . Yaşadığım yerde  her hangi bir nedenden dolayı ayrılmak zorunda kalsaydım şunları hissederdim : 

Doğduğum oynadığım sokaklardan ayrılmak , komşularımızdan ayrılmak , akrabalarımdan , dostlarımdan ayrılmak beni mutsuz ederdi . İçim acırdı,  böyle olmasına çok üzülürdüm . Gittiğim yerlere hemen alışamayacağım için endişeli olurdum ve kendimi  oralarda hemen güvende hissetmezdim . Gittiğim yerde gözlerim hep arkadaşlarımı, köyümü, köyümün alıçlarını arardı . Babaannemi ve dedemi çok özlerdim . Komşumuz Fatma teyzenin  gülen gözlerini ve samimiyetini  arardım . 

Doğduğumun toprakların kokusunu özlerdim , oraların havasını , suyunu , her şeyini özlerdim .  Garip bir duygu olurdu içimde. Kendimi garip bir kuş gibi hissederdim .

‘’Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’’ ile ‘’ O Geliyor’’ Şiirini İçerik Bakımından Karşılaştırınız .


‘’Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’’ ile ‘’ O Geliyor’’ Şiirini İçerik Bakımından  Karşılaştırınız .

‘’Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’’nde  Büyük lider Mustafa Kemal , milletinin ilk hedefinin bağımsızlık olduğunu söylemiştir. Çünkü bir milletin bağımsızlığı her şeyden önemlidir. ‘’ O Geliyor’’ adlı şiirde de  milletimin insanlarının uyanıp kendine gelmesi gerektiğini söylüyor . Uyanın ki millet  bağımsız olsun , vatan sahipsiz kalmasın , umutsuzluk bu topraklarda gezmesin denilmek isteniyor .

Yeni bir gün doğacak o da kurtuluş günü denmek istiyor . Onu başlatacak olan Mustafa Kemal Atatürk’tür .  Bağımsızlık içinde özgürce yaşamak gerekir . İşte özgürce yaşamak için de uyumamak gerekir . Çünkü uyursan eğer vatan elden gider diyor şiirde . Gençliğe Hitabe’de  de bağımsızlığın en temel şart olduğu koşuluyor . İçinde bulunduğun durum ne kadar zor olursa olsun önce vatanın bağımsız olması sağlanacaktır . Belki o yıllarda halkımız  henüz Mustafa Kemal bir gibi bir lider olmadığı için çok umutsuzdu , savaşlardan bıkmıştı insanlar . Ama artık umutsuzluk sona ermeliydi . Çünkü ülke kurtulacaktı , bunu sağlayacak olan da Gazi Mustafa Kemal ve milleti olacaktı . O gemi belki yavaş geliyor fakat o geminin içinde çok değerli hazineler vardır . Umut vardır , inanmak vardır , hızlı bir şekilde vatanı kurtarmak vardır. Gençliğe Hitabe’de ülkenin içinde bulunduğu zor durumlar anlatılıyor . Mevcut Hükumetin  gaflet ve dalalet içinde olduğu anlatılıyor . Fakat milletin buna göz yummaması gerektiği  söyleniyor . Çünkü Mustafa Kemal gibi bir yiğit geliyor . Çünkü o ki vatan aşkı ile vatan derdi ile yanan bir lider, çünkü o ki kendi şahsi menfaatlerini düşünmeyen sadece vatanını düşünen eşsiz bir lider . Yeni bir devlet kurulacak .  

İşte Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde de ülkenin durumu ne olursa olsun bağımsızlık ve Cumhuriyet için her şeyin yapılması gerektiği , umutsuzluğa yer verilmemesi gerektiği belirtilmiştir . Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur . Çünkü senin o asil kanın bir volkan gibi patlayacak ve ülkeni düşmanlardan  atacaktır .

İçinde Peribacaları, Yapayalnız, Tedirgin, Göze Çarpmak Ve Gönül Kelimeleri Geçen Bir Hikaye Yazınız .


İçinde  Peribacaları, Yapayalnız, Tedirgin, Göze Çarpmak Ve Gönül Kelimeleri Geçen Bir Hikaye Yazınız .

Yaz tatili gelmişti . Ailemle birlikte Nevşehir’deki peribacalarına gitmeye karar verdik . Çünkü iki yıldır  orayı çok görmek istiyorduk fakat  bir türlü gidememiştik .  Şimdi gitme zamanıydı . Sabah erkenden yola çıktık ve Nevşehir’e vardık . Oradaki üzüm bağları çok güzel görünüyordu . Daha sonra peribacalarına doğru gittik . peribacalarına doğru çıkmaya başladık .

Babam hadi kızım gel korkma diyor  fakat ben ise korkuyor, tedirgin davranıyordum . Çünkü çok yükseklere çıkmaktan korkuyordum . Babam tamam o zaman orada kal biraz daha gezelim geliriz dedi . Ben aşağıda yapayalnız kalmıştım . Acaba o kayalıklara çıksaydım  belki de korkum geçerdi diye düşündüm .  Daha sonra annem ile babamı beklemeye başladım . O arada turistlerin balonlar ile uçması gözüme çarptı .  Nasıl korkmadan geziyorlardı havada . Ben ise korkuyordum . Keşke bu korkumu yenebilseydim . Daha sonra annemler geldi ve benim ile birlikte  yüksekliğin daha az olduğu yerlere gittiler . Çok  yorulmuştuk , bacaklarımız ağrımıştı . Babam bizi lokantaya götürdü ve orada Nevşehir’in güzel yemeklerinden yedik . Daha sonra babam beni deveye indirdi ve fotoğrafımı çekti . 

O gün çok güzel geçti . Oradan ayrılmaya başladığımda gönlüm yine devede kalmıştı keşke o deve üzerinde  uzun bir gezi yapsaydım diye düşündüm .

‘’Milletin Bağımsızlığını Yine Milletin Azim Ve Kararı Kurtaracaktır.’’ Atatürk’ün Sözünden Hareketle Bir Hikaye Yazınız. Hikayenizi Yazım Ve Noktalama Yönünden Düzenleyiniz.


‘’Milletin Bağımsızlığını Yine Milletin Azim Ve Kararı Kurtaracaktır.’’ Atatürk’ün  Sözünden Hareketle Bir Hikaye Yazınız. Hikayenizi Yazım Ve Noktalama Yönünden Düzenleyiniz.

Sabah olmuştu . Küçük asker Mehmet Ali güneşin ilk ışıklarını yüzünde hissedince mutlu olmuştu .  Güneş bir başka doğmuştu bugün dünyaya .  Sanki  Mehmet Ali’ye şunu söylemek istiyordu :  ‘’ Bugün çok zor bir gün Mehmet Ali,  bugün buralar mahşer yeri olacak.’’ Mehmet Ali anlamıştı Çanakkale Savaşı’nın  geldiğini . Halk yoksul düşmüştü . Yaşanan  savaşlar, işgaller milleti  bıktırmıştı  artık . Fakat millet yine de pes etmiyordu .  Çünkü asil milletimiz vatan yolunda canını feda etmeye hazırdı her zaman . Mehmet Ali de bu cesur milletin vatansever bir evladıydı. O durur muydu ? Durmazdı elbette. Sabah bir parça ekmeğini yedikten sonra üstünü giyindi ve gitmek üzere anasına döndü. 

Mehmet Ali anasına bakarak : Ana ben gidiyorum cepheye dedi. Anası:  ‘’Oğlum bu vatan için gerekirse geri dönme, düşmanlara ülkeyi verme, Vatanımıza sahip çıkmazsak bu vatanı işgal edecekler fakat sizler bu vatana sahip çıkarsanız kimse bizi yok edemez. Var git yolun açık olsun benim kınalı kuzum dedim. . Mehmet Ali duygulandı, anasının elini öperek ayrıldı oradan. Mehmet Ali koşar adımlar ile cepheye gitti. Mehmetçik abilerine annesinin hazırladığı kumanyaları  verdi .   Kendisi de savaşa hazır bir asker gibi dimdik duruyordu. Mehmetçikler : Hadi aslanım senin okulun var artık git  dediler. Ali durur mu hiç . Hayır ben asla gitmeyeceğim . Bu yolda ya şehit olacağım  ya da gazi dedi. Mehmetçikler duygulandı ve onu alnından öptü. Daha sonra savaş başladı.  Ne savaştı ama…  her yer mahşer yeriydi. Ya  var olacaktık ya  da yok . Savaşın başlaması ile herkes evini barkını bırakıp savaş yerine gelmişti . Mehmet Ali’nin anası da dayanamayıp savaşmaya gelmişti. Çünkü bu vatan toprakları milletin azmi ile , milletin kararlığı ile kurtulacaktı ancak. Öyle dememiş miydi baş kumandan Mustafa Kemal. Düşmanla çarpışmadan korkmuyordu bu milletin fedakar kahramanları.  Çanakkale’de o gün  büyük bir zafer alındı.

Millet  bağımsızlığını kendi azmi ve kararı ile , dayanışması ve birlikteliği ile kurtardı. Mehmet Ali de şehit oldu o savaşta. Şehitlik mertebesine ulaşmıştı o masum bakışlı yiğit, o aslan parçası kara gözlü Hasan.  Belki memleket  o yılda hiç mezun veremedi savaştan ötürü.  Eğitimli çocuklarımızın hepsini kaybettik ama vatan sağ oldu, vatan bölünmedi. Bugün bu topraklar üzerinde yaşıyorsak milletimin birlikteliği ile dayanışması ile yaşıyoruz.

‘’Güzeli Güzel Yapan Edeptir. Edep İse O Güzeli Sevmeye Sebeptir.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


‘’Güzeli Güzel Yapan Edeptir. Edep İse O Güzeli Sevmeye Sebeptir.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Bir insanın güzelliği sadece dış görünüş ile belli olmaz . İnsanı insan yapan en önemli özellik dış güzellik değil , iç güzelliktir . Yani edepli olması , ahlaklı  olması ve erdemli olmasıdır . Kişi edepli biri ise o kimse zaten herkes tarafından sevilmeye başlar . Çünkü edepli insanlar  gözümüze daha güzel görünür ve böyle kişilere hayran kalırız ve onlar gibi olmak isteriz . Edep ortamının olduğu yerde saygı vardır, olgunluk vardır.

Edepli insan konuşmasına dikkat eden , kalp kırmayan , iki yüzlü olmayan , insanların özel konularına girmeyen ve çevresindeki her canlıya saygı ile yaklaşan kimsedir . Yani haddini bilen insandır . İşte bu güzel özellikler insanı edepli kılar ve o kişinin de edepli olması kendisinin sevilmesini sağlar . Edepten yoksun bir kimse ise  üslubuna dikkat etmez , haddini bilmez ve ağzına gelen her türlü kötü sözü söyler . Çünkü edepsiz kimseler düşünmeden yoksun , erdemli olmayan insanlardır . Bunun için edepten yoksun bir insan olmamalıyız . Edepli , görgülü insan olmalıyız . Kaba konuşmamalıyız , kalbimizi  temiz tutmalıyız ve dilimize sahip çıkmalıyız .  Bir ortamda çok fazla konuşmamalıyız , yeri geldiği zaman utanmasını bilmeliyiz  ve kendimize olan saygımızı da kaybetmemeliyiz . İşte böyle olduğumuz zaman kendimizi hem sevmiş oluruz hem başka insanlar tarafından seviliriz . Edep ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız :

‘’ Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edep çoğaldıkça  değeri artar.’’ Çünkü edepli olan kimseler her zaman gözde insanlar olur ve bu kimseler tıpkı bir altın gibi değerli olurlar. Onun için de değerleri hiç bir zaman kaybolmaz.

Sevgi, Saygı, Yardımlaşma, Cömertlik, Para, Güven, Zora Düşmek, İyilik Ve Sadakat Kavramlarını İçeren Bir Dostluk Hikayesi Yazınız.


Sevgi, Saygı, Yardımlaşma,  Cömertlik, Para, Güven, Zora Düşmek, İyilik Ve Sadakat Kavramlarını İçeren Bir Dostluk Hikayesi Yazınız.

Üniversitede tanışan Ayşe ve Fatma adlı arkadaşlar , üniversiteyi okurken  çok yakın dost olmuşlardı  .  Bu arkadaşlar birlikte yer , birlikte gezer , birlikte ders çalışırlardı . Üniveristeyi bitirdikten sonra birbirleri ile iletişim kurmaya devam ettiler . Çünkü onlar birbirini çok seviyordu. Birbirlerine karşı her zaman saygılı davranışlarda bulunmuşlardır . Gün geldi iki arkadaş da evlendi ve çoluk çocuk sahibi oldu .

Fatma’nın eşi  iş adamı, Ayşe’nin  eşi ise belli bir işi olmayan, serbest mesleği olan bir delikanlıydı . Günlerden bir gün  Ayşe’nin eşi  Ali Bey eve geldiğinde çok üzüntülü görünüyordu . Ayşe ona neden üzgün olduğunu sorduğunda bugün yapacak hiçbir iş bulamadım . Düzenli bir işim olsaydı böyle mutsuz olmazdım dedi .  Ayşe de eşine üzülmemesi gerektiğini söyledi. Akşam oldu ve Ayşe’nin arkadaşı Fatma aradı, hal hatır sordular. Fatma Ayşe’ye neden sesin kötü geliyor bir sorun mu var dedi. Ayşe ise  eşi iş bulamadığı için zora düştüklerini, eve ekmek alacak kadar bile paralarının kalmadığını söyledi.  Fatma ona üzülmemesi gerektiğini söyledi ve ona bir miktar para gönderdi. Böylece ona yardım etti. Ayşe Fatma ne kadar cömert bir insanmış, bize  iyilik etti, Allah  razı olsun dedi. Daha sonra ertesi gün Fatma tekrar aradı ve eşinin  iş yerinde Ayşe’nin eşine göre bir iş olduğunu söyledi. Daha sonra Ayşe ve eşi de Kayseri’den kalkıp Ankara’ya göç ettiler.  Çünkü Ayşe Fatma ve eşine güvenmiş, bulunduğu şehri  eşi ve eşinin işi için terk etti. Daha sonra Ayşe’nin eşi de işe başladı .

Ayşe ile Fatma’nın arkadaşlıkları hiç bozulmadı. Daha sonra ikisinin de çocukları oldu,  mutlu ve geniş bir aile oldular. İki arkadaş da birbirlerine sadakatla bağlıydılar.

Milli irade, Vatanseverlik, Milli kimlik, Fedakarlık, Milli mücadele, Cesaret, Kahramanlık Gibi Konular İle İlgili Bir Konuşma Hazırlayınız .


Milli irade,  Vatanseverlik,  Milli kimlik,  Fedakarlık,  Milli mücadele,  Cesaret,  Kahramanlık Gibi Konular İle İlgili Bir Konuşma Hazırlayınız .

Vatan ve millet sevgisi  bir Türkiye Cumhuriyeti  vatandaşı olarak benim için her şeyden önemlidir . Sevgili arkadaşlar! Vatanına sahip çıkmayan milletler en yakın zamanda yok olmaya mahkum kalır .

Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi “ Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.’’ Gerçekten de çok doğru söylemiş milli şairimiz üstad Mehmet Akif Ersoy . Bizim milletimiz  bu vatanı korumak için çok sıkıntılar çekmiş ve fakat bu sıkıntıların üstesinden  gelmeyi başarmışlardır . Çünkü o zamanlarda  Milli Mücadele’yi yürüten , vatansever,  kahraman Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderimiz olmuştur . Mustafa Kemal arkasına cesaretli milletini alarak büyük bir başarıya imza atmıştı . Milli kimliğimizin yok olmaması için vatan düşman işgalinden kurtarılmıştır . Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve Mehmetçiklerimiz  bu vatan  yolunda çok fedakarlıklar yapmışlardır . 

Mustafa Kemal  her zaman milleti ile birlikte olmuş ve milletinin iradesini ön plana çıkarmak için 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’i ilan etmiştir . Yaşasın Türk Milleti, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder, saygılarımı sunarım.


Faydalı İşler Yapmak Konulu Konuşma Hazırlayınız.


Faydalı İşler Yapmak Konulu Konuşma Hazırlayınız.
Kişinin kendine ve yaşadığı ülkeye faydalı olması için üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekir. 
  Bu görevler  çalışmak, üretmek, kendi alanında önemli bir yere gelebilmektir. . Örneğin; Anneler çok iyi bir şekilde çocuklarını yetiştirmeli ve çocuklar kendine ve  içinde yaşadığı topluma fayda sağlamalıdır. Bunun için de eğitime ve öğretime çok önem verilmelidir. İyi bir eğitim süzgecinden geçen, iyi insan olma peşinden  koşan toplumun fertleri de iyi yerlere gelmeye hak kazanır. Herkes mesleğini iyi bir şekilde yerine getirdiği zaman da gelişme ve ilerleme kaçınılmaz olur.

Doktor iyi bir doktor olmalı ve insanlığa katkı sağlayacak buluşlara imza atmalıdır . İnsan olarak yardımsever biri olmalıyız . Zor durumda olanlara yardım etmeliyiz .  Ülkemizi kalkındırmak için daha çok çalışmalıyız ve daha çok üretmeliyiz . Mesleğimiz ne ise o mesleğin gerektirdiği sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmalıyız . İnsanlara yaptığımız iyilikleri başa kakmamalıyız . Karşılıksız sevmeliyiz ve karşılıksız iyilik yapmalıyız . Yolda gördüğümüz bir engelli kardeşimizin kolundan tutmalı ve onu gideceği yere kadar götürmeliyiz . Yaşlı bir amcaya otobüse yer vermeliyiz .  Küçük bir çocuğa küçük bir çikolata alarak ya da küçük bir oyuncak alarak onu mutlu etmeliyiz . Anne ve babamıza saygılı olmalıyız, onları üzmemeliyiz . 

Vatanımızın , ülkemizin  çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi için durmadan çalışmaya devam etmeliyiz . İşte bunları yaptığımız zaman faydalı işler yapmış oluruz.