Cengiz Aytmatov’un “Elveda Gülsarı” Kitabında Geçen Özlü Sözler
Kitapta ile ilgili özlü sözler şunlardır:
“Fakat insan, yaşamın
ilerlemesinden çok, yaşlandığını sandığı, ömrünü tamamlamak üzere olduğunu
düşündüğü sürece yaşlıdır.”
“Çalış çalış çalış! Kurtuluş
yalnızca çalışmaktaydı.”
“Kendine gelince intihar etmenin saçmalığını,
kendini öldürmenin anlamsızlığını düşünmeye başladı. İnsana bir kereliğine
verilen yaşam zorla nasıl alınırdı?”
"Tanıyanların hepsi ölene dek
insanlar ölmez" diye bunun için mi söylemişlerdi acaba?”
“Bu aydınlık dünyada, sürü
besleyerek göçebe hayatı yaşayanlar için, yaylaya çıkmanın pek de kötü bir şey
olmadığını göstermek istercesine, kış çekildi ve yerini altı ay sürecek yaza
bıraktı.”
“İnsan nereye gitse derdini de
oraya götürürmüş.”
“İyi kadın kötü erkeği zor (güçlü)
kılar kötü kadın iyi erkeği hor kılar.”
“İnsana korku veren bazı sözler
vardır. "Artık hiçbir zaman!" gibi. Böyle sözlerden sonra söyleyecek
bir şey kalmaz.”
“İnsanın kendisi mal mülk sahibi
olmalıydı ki, bir şeye benzesin.”
“Nerede neyi söyleyeceğini bilmeli
insan. Ağzından çıkacak sözler çağın gerçeklerine uymalı. Önceden tasarlanmış,
yazılmış bir metni okur gibi dili sürçmeden, düzgün bir anlatımla konuşmalı
insan. Her söylediği söz kalıp gibi yerine oturmalı.”
"Düşman yakana yapışınca kurt
da bacağını ısırır."
“Demek ki düşünmemek unutmak demek
değilmiş.”
"Birbirimizden pek farkımız
yok.Ancak ağır hastalandığımız ya da öldüğümüz zaman hatırlıyoruz birbirimizi.
O yitirdiğimizin ne iyi, ne eşsiz bir insan olduğunu, ne büyük iyilikler
yaptığını, ancak o son demde anlıyoruz."
“Ocaktaki ateş bile yanmıyordu evde
ana olmayınca.”
“Aydınlık ve gölge nasıl yan yana
ise, insanın kaderi de öyle, mutluluk ve acıyı beraber getiriyordu.”
“İnsan yaşlanır, ama gönlü
yaşlanmak istemez.”
“Bilirsin, bir kız iyi bir ere
düştüğü zaman daha da güzelleşir, gözleri yaldır yaldır parlar, gül gibi olur.
Ama kötü birine düşerse solar gider, çöp gibi kalır. Baktıkça yüreğin sızlar.”
“Zorluklar ne denli büyük olursa
olsun toparlanacağımıza, düşlediğimiz mutlu günlere erişeceğimize inanıyorum.”
" Hayat sana hiçbir şey
öğretmemiş, pek saf kalmışsın. Gençliğinde nasılsan şimdi de öylesin. Bütün
meseleleri kestirmeden bir çırpıda halletmek istiyorsun! Oysa zaman çok
değişti.”
“Dedelerimizden kalma hünerler
unutuluyor... Eski el sanatlarını öldürmek doğru muydu? Çünkü insanın eli
başlangıçta hem gözü hem de ruhuydu. Onunla görür, onunla duyardı.”
“Turnaya beylik versen tepende
gagalayıp durur.”
" Onu ilk unutanlar da,
genellikle vaktiyle ona övgüler düzüp göklere çıkaranlar olur. "
" Tende beden, bedende can
taşıdıkça, bu dünyada yaşadıkça, hayat yolunun önündeki engelleri aşmaya,
kaldırmaya çalışacaksın, arkadan omuz vereceksin. Başka türlü olmuyordu. Ne var
ki, her omuz vuruşta, hayat arabasının tekerleği omuzunu bıçak gibi yaralıyor,
yara üstüne yara, derken omuzu nasır tutuyor. Eğer yaptığın işi seviyor, meyvesını
da alıyorsan, nasırların hiç önemi yok. Şikâyet etmezsin memnun olursun. "
" Babaları baba idi, ama
analarının yerini tutamazdı. "
“Ah, gözü kör olsun kıskançlığın!”
“Kıskançlığın doksan türlüsü
varmış.”
“Dünya devrimini tek başına gerçekleştiremezsin, başkalarının da gelmesini, seninle beraber olmalarını beklemek zorundasın."
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme