Otuz Beş Yaş Şiirinin İncelemesi

Otuz Beş Yaş Şiirinin İncelemesi
1.
İtalyan bir şair olan Dante 30 yaşındayken siyasete atılmış ve otuz beş yaşındayken siyasi rakipleri tarafından daimi sürgün ve yakalandığı taktirde yakılarak ölüme mahkum edilmiştir. İlahi komedya adlı eserindeki  "hayal yolunun ortasında kendimi karanlık bir ormanda buldum" ifadesi Cahit Sıtkı'nın Otuz Beş Yaş şiirine esin kaynağı olmuştur.
Şair otuz beş yaşın insan hayatında bir zirve olduğunu bu yaştan sonra yavaş yavaş inişin başladığını ve ölümün yaklaştığını düşünmektedir. Bu yaştan sonra delikanlı çağlardaki canlılığın, hareketliliğin cevherin azalacağını ve bir zaman sonra biteceğini ifade etmektedir.

2.
Gençlik yıllarında dinçliğini, yakışıklılığını, heybetini gösteren aynaların artık ona düşman gibi davrandığını söyleyen şair aynada gördüğü çizgili yüzün, gözler altındaki mor halkaların kendinin olduğuna inanamamaktadır. Burada şair adeta belli olan sonu kabullenememekle birlikte kaçınılmaz bir son olduğunu da anlamaktadır.

Yaşlanmaya başladığını artık iyiden iyiye kabullenmeye başlayan şair eski resimlerine baktıkça geçirdiği değişimi fark etmektedir. Yaşlılığın ve yaklaşan ölümün verdiği keder ve kaygı ile birlikte resimlerdeki gülüşlerin kendine ait olabileceğine inanamıyor şair.

4.
Yaşlanma ile gelen yalnızlık duygusu bu bölümde adeta şairi sarıyor. Yaşadığı ilk aşk bile o kadar eskide kalmış ki hatırlamak şöyle dursun hatıraları bile adeta bir yabancı gibi. Geçen uzun yıllar eşini, dostunu, arkadaşlarını bir bir yanından almış ve yalnız kalmış bir adam portresi çiziyor şair.

5.
Mavi renk coşkuyu, heyecanı, gençliğin verdiği duyguları ifade eder. Şair gökyüzünün başka rengi de varmış derken yaşlanınca insanın hayatın dertlerini, sıkıntılarını ve olumsuzluklarını daha iyi anlayabildiğini ifade etmiştir. Yani gençlikte ki gibi her şey gözümüze hoş görünmez suyun boğuculuğunu, taşın sertliğini daha iyi anlar insan.

Sonbahar nasıl ki kışın habercisi ise yaşlılıkta ölümün habercisidir. Şairin sonbaharı daha bir benimsemesinin anlamı aslında ölümü kabullenmesinin bir ifadesidir. Nerden çıktı bu cenaze ? gibi ifadeler şairin ölüm duygusu karşısında duyduğu korkunun bir yansıması. Adeta her ölüm şaire sıra sana geliyor demekte.

Şair bu bölümde ölümü artık tamamen kabulleniyor. Ölünce musallada duruşunu ve cemaatin karşısında ellerini bağlayıp saf tutuşunu adeta bir padişah karşısında el pençe divan duran insanların durumuna benzetiyor. Ve bu halin bir namazlık bir saltanat olduğunu ifade ediyor.

OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı Tarancı

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme