Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünya Üç Gündür: Dün, Bugün ve Yarın. Dün Geçti Yarının Geleceği Belli Değil. Öyle İse Bugünün Kıymetini Bil Konulu Kompozisyon

 

Dünya Üç Gündür: Dün, Bugün ve Yarın. Dün Geçti Yarının Geleceği Belli Değil. Öyle İse  Bugünün Kıymetini Bil  Konulu Kompozisyon

 

Dünya üç gündür: Dün, bugün ve yarın. Dün geçti. Yarının geleceği belli değil öyle ise bugünün kıymetini bilmek gerek sözü ile anlatılmak istenen geçmişe takılıp kalmamak gerektiği, geleceğin ise henüz gelmediği için boş yere endişe etmenin gereksiz olduğunu, önemli olan şu anın değerlendirilmesi ve anın tadının farkına varılması gerektiğine vurgu yapmıştır.

 

 Yaşadığımız anın kıymetini bilmeliyiz. Mutluluğu,  umudu, sevinci sadece gelecekte aramamalıyız. Yaşadığımız anı mutlu ya da mutsuz kılmak bizim elimizde olan bir şeydir. Bundan dolayı şimdiye bakalım, geçmişe takılmayalım, geleceğin d ene olacağı belli olmadığı için ona da fazla kafa yormayalım. Biz anı yaşayalım, çalışalım, bugünü en iyi şekilde yaşamaya  bakalım ve hayatımızın her şeye rağmen güzel ve yaşanılmaya değer olduğunu bilelim.

 

 Dünde yani geçmişte kötü olaylar yaşanmış olabilir. Buna takılıp kalmamalıyız. Yani kendimizi boş yere  heba etmemeliyiz. Yarınların da neler getireceğini kestiremeyiz. Biz plan yaparız ama hayat bize değişik sürprizler getirebilir. Onun için anda kalalım, ana bakalım ve anla mutlu olalım.

Zafer Pek Bir Şey Öğretmez, Yenilgi Çok Şey Öğretir Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Zafer Pek  Bir Şey Öğretmez, Yenilgi Çok Şey Öğretir Sözü İle İlgili Kompozisyon


Zafer kazanıldığında insana mutluk verir. Zafer önde olmak, galip olmanın tadını çıkarmak ve hayal kırıklığına uğramamaktır. Elbette tüm bunlar güzel duygulardır fakat zafer kazanıldığı andan itibaren herhangi bir hata olmadığı için bu bir zaman sonra pek bir anlam ifade etmez. Oysa yenilgi insanlara, topluluklara, ülkelere çok şey öğretir. Yenilgi sonrasında insan geçmişinden ders çıkarmasını bilir. Geçmişte nerelerde yanlış yapıldı, nerelerde daha dikkatli olunmalıydı gibi sorular akılda kalır ve bunun cevabının bulunması için de çalışılır, düşünülür ve ders çıkarılır. 


Bir dahaki sefere daha hazırlıklı olunur ve hatalardan ders çıkarılması sonucunda zafer elde edilir. Yenilgi insana kötü deneyim yaşatır ama güzel önlemler aldırır. Bunun için zafer pek bir şey öğretmez ama yenilgi çok öğretir denilmiştir. Örneğin; gireceğiniz sınava çok iyi hazırlandınız ve başarılı bir sonuç aldınız. Bu sizin için güzel bir sonuç olur ve mutlu olursunuz. Çalıştınız ama çok güzel bir sonuç almadınız. Yani zafer elde edemediniz. Bu da sizin için bir tecrübe olur ve bir dahaki sefere daha iyi çalışarak daha yüksek başarılara ulaşabilirsiniz. 


Yani hatalarınız, yenilgileriniz sizi daha gayretli yapar, daha istekli ve daha güçlü yapar. Bunun için hatalarımızdan, yenilgilerimizden korkmamalıyız. Onlar bize yeni dersler öğretir.

Yasaların Bittiği Yerde Zulüm Başlar Sözü İle Kompozisyon

 

Yasaların Bittiği Yerde Zulüm Başlar Sözü İle Kompozisyon


Devletin yasama gücünce belli biçimlere uyularak düzenlenen ve yürürlüğe girdikten sonra herkesin uyması zorunlu olan, uyulmadığı zaman belli yaptırımlarla karşılaşılan kurala yasa ya da kanun denilir.. Yasaların bittiği yerde zulüm başlar. Devletin vatandaşları yasalara uymak zorundadır. Çünkü yasalar toplumun güvenliğini sağlar ve toplumda kaosu önler. Yasalara uyulmadığı zaman, adalet ortadan kalktığı zaman toplum içinde kaos ortamı oluşur ve herkes kendi krallığını kurmaya başlar. Bu da devletin otoritesini yerle bir eder. 


Güçlü olan, zalim olan güçsüz olanın üstünde istediği egemenliği kurar ve güçsüz ve haklı olan kişi kendini savunmayacak duruma düşer. Onun için devlet yasaları uygulamak zorundadır. Hakimler, savcılar karar verirken tarafsız olmak zorundadır. Hukuk herhangi bir siyasi partinin tekelinde bulunmamalıdır. Adalet herkes için geçerli olmalı, haksızlık karşısında kimse sessiz kalmamalıdır. Kim hukuka uymayan bir iş yapıyorsa ona karşı ya da o kuruma karşı gerekli olan yaptırımlar uygulanmalıdır. Yaptırımlar uygulanmadığı zaman gevşeme başlar ve devlete olan güven ve inanç da zamanla azalmaya başlar. Güçlü olan haklı gibi görünür ve her türlü zalimliği yapmaya başlar. 


Yasaların bittiği yerde zulüm  artar, zalimler artar ve toplum parçalanmaya başlar ve her türlü yasa dışı işle artar. Bu da önce devleti sonra ülkeyi yavaş yavaş yok etmeye başlar. Adalet önce devletten gelir, yasalar bir devletin toplumsal düzenidir. diye bir söz vardır. Bu söz adaleti uygulayacak olan en büyük şeyin devlet olduğunu gösterir. Devlet adaleti tam olarak sağlarda zulüm de olmaz, zalimlikler de olmaz.

Başarılı Olmak İçin Önce Kendimizi Tanımalı ve Baltamızı Bilemeliyiz Sözü İle İlgili Kompozisyon

 


Başarılı Olmak İçin Önce Kendimizi Tanımalı ve Baltamızı Bilemeliyiz Sözü İle İlgili Kompozisyon


Başarılı olmak için insanın ilk olarak kendi özelliklerini iyi bilmesi gerekir. Hangi alanlara daha yatkın, hangi alanlarda daha eksik bunun farkına varması gerekir. Başarılı olduğu alana yoğunlaşması ve o alanda en iyi olmak için çalışması, plan ve program doğrultusunda hareket etmesi gerekir. İşin içine azim ve sabır da girerse başarı kaçınılmaz olacaktır. 


Kötü olan özelliklerimizi değiştirmemiz gerekir. O kötü huylarımızı iyiye çevirmek için iyi alışkanlıkla edinmek şart. Yani kendimizi yontmalı, kendimizi olumlu yönde değiştirmeliyiz. Kendini gerçek anlamda tanımayan kişi istediği amaçlara ulaşmada da sorunlar yaşar. Oysa kendini tanımak başarılı olmak için çıktığın yolda ilk adımını güvenli, bir şekilde atman demektir. Böylece neyin ne olduğunu daha iyi kavrar ve ona göre bir yol planı hazırlanır. 


Kendini tanımayan, eksilerini, artılarını bilmeyen kimselerin ise düzenli bir çalışma hayatı olmaz, başarılı bir bir iş yaşamı olmaz ve bu kişi mutlu da olmaz. Onun için kendi eksik yönlerimizin bir an önce farkında olmalıyız ve kendimizi daha iyi hale getirmek için kendimize çekidüzen vermeliyiz. Böylece daha yeni kararlar, daha disiplinli bir yaşam bizi bekler ve hayatımız daha düzgün gider.

Sağlıksız Beslenme İle İlgili Kompozisyon

 

Sağlıksız Beslenme İle İlgili Kompozisyon


“Sağlık, vücutları sağlam olanların başına konmuş bir taçtır.” der  sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa . Gerçekten de bu dünyada bizi mutlu eden, bizi ayakta tutan ve hayata dört elle sarılmamızı sağlayan güç sağlığımızdır. Bunun için yediğimize, içtiğimize çok dikkat etmeliyiz ve sağlıksız beslenmeden uzak durmalıyız. 


İnsan olarak her şeye kafa yorarız. Kitap okuruz, sınavlarımıza hazırlanırız, bir arkadaşımızla küs olduğumuz zaman günlerce buna kafayı takarız, başarısız olduğumuz zaman üzülürüz de iş yeme içmeye gelince, sağlığı korumaya gelince ona ne yazık ki iş işten geçinceye kadar üzülmeyiz. Ta ki bir hastalığa yakalandığımız zaman. Oysa bu dünyada en değerli varlığımız, en değerli hazinemiz sağlığımız olmalıdır. Gün içinde o kadar çok sağlıksız gıdalar, pakete girmiş gıdalar tüketiyoruz ki bunların beynimize, bedenimize ve ruhumuza ne gibi kötü etkileri olduğunu bir türlü bilmiyoruz ya da bilmek istemiyoruz. Ha bire yemeye, düşüncesizce  tıkınmaya devam ediyoruz. 


Sağlıksız beslenme bir süre sonra alışkanlığımız haline geliyor ve böylece kendi kendimizi tüketmeye başlıyoruz. Oysa insan ne yediğine, ne içtiğine dikkat etmelidir. Önüne gelen her şeyi yememeli, bir gıda organik diye de onun da aşırısını tüketmemelidir. Sağlıklı olan gıdalardan yeteri kadar yemeliyiz ve ölçüyü asla kaçırmamalıyız. Yoksa durum vahim hale gelebilir. Sağlık elden gittiğinde iş işten geçmiş olur.  Aşırı yağlı gıdalar, şeker ve unun girdiği her türlü gıda, aşırı tuz tüketimi insan sağlığını olumsuz etkiler. 


Oysa sağlık bize verilmiş en büyük armağandır. Onun için sağlıksız beslenmeye bir an önce son vermeliyiz. Nasıl ki çalışma konusunda bir plan ve programımız oluyorsa beslenmede de bir plan ve programımız olmalıdır. Hem sağlıklı beslenmeli hem de  ev içinde egzersizler yapmalıyı, yürüyüşlere çıkılmalıdır.

Kibirli Yani Burnu Havada Davranmak İnsanları Neden Yalnızlaştırır? Ayrıca Böyle Davranarak Neler Kaybedebiliriz Ve Bu Tip İnsanlara Karşı Nasıl Yaklaşmalıyız? Örneklerle Açıklayınız.

 

Kibirli Yani Burnu Havada Davranmak İnsanları Neden Yalnızlaştırır? Ayrıca Böyle Davranarak Neler Kaybedebiliriz Ve Bu Tip İnsanlara Karşı Nasıl Yaklaşmalıyız?  Örneklerle Açıklayınız.


Kibirli davranmak insanları yalnızlığa mahkum eder çünkü insanla kibirli insanların yanında kendilerini rahat hissetmezler ve mutlu olamazlar. Kibirli insanlarda sıcaklık, samimiyet ve doğallık yoktur. Dolayısı ile böyle insanlara fazla yaklaşılmaz ve böyle insanlarla arkadaşlık kurulmaz. Kibirli insanlar kendilerinden başka kimseyi beğenmezler ve diğer insanlara tepeden bakarlar. 


Tevazu sahibi kimseler değildir. Böyle olmadığı için yalnız kalırlar ve fazla arkadaşları, komşuları, dostları olmaz. Herkes böyle kimseleri kendi başına bırakır. Böyle olduğu zaman da kibirli insan tek başına bir yaşam geçirmek zorunda kalır ve sıkıcı bir hayat onu bekler. Kibirli davranarak bizi seven, bize zor zamanlarımızda destek olan arkadaşlarımızı, dostlarımızı ve yakınlarımızı kaybederiz. Kibirli insanlara karşı mesafeli olmalıyız, onların arkasına düşüp daha fazla onları şımartmamalıyız ve onları kendi haline bırakmalıyız. Ya da bu kötü özelliklerden vazgeçmeleri için onları daha iyi insan olmaya davet etmeliyiz.


 Örneğin; Yakın bir arkadaşımız çok çok çalışkan ve çok zengin biri olabilir. Kimseyi beğenmeyebilir ve en güzel, en akıllı olarak hep kendini görürü. İşte böyle arkadaşlarımızdan uzak durmalıyız ve onları kendi haline bırakarak düşünmelerini sağlamalıyız. Ne zaman olgun, kendini bilen insana dönüşürlerse onlarla tekrar iletişime geçmeliyiz.

 

Sağlıklı Bir İnsan Olmak İçin Neler Yapılmalıdır?

 

Sağlıklı Bir İnsan Olmak İçin Neler Yapılmalıdır?


Sağlıklı bir yaşam olursa sağlıklı bir ruh haline sahip oluruz ve sağlam bir bedene sahip oluruz. Sağlıklı bir insan olmak için ilk olarak uyku düzenimize dikkat etmeliyiz. Her gün aynı saatte yatıp aynı saatte kalkalım ki dengemiz bozulmasın. Daha sonra yeterli ve dengeli beslenelim. Yani yeteri kadar karbonhidrat, protein, yağ, mineral ve su almamız son derece önemlidir. Düzenli olarak spor yapmalıyız. İstediğimiz bir sporu yapmalıyız. 


Mesela kimi insanlar yürüyüş yapmayı çok sever, kimi insanlar ise spor salonlarında egzersizler yaparak kendini daha iyi hisseder. Yeter ki bunlardan biri yapın. O zaman daha fit olursunuz, daha enerjik olursunuz ve kendinizi daha iyi hissederseniz. Böylece sıkılmaya vaktiniz olmaz ve gününüz de dolu dolu geçmiş olur. Gün içerisinde mutlaka su tüketmeliyiz ve  susuz bir gün geçirmemeye dikkat etmeliyiz. Düzenli olarak sağlık kontrollerimizi yapmalıyız, arada kan vermeliyiz. Hayatımızı altüst eden ve bizde bağımlılığa neden sigara, alkol ve diğer kötü alışkanlıklardan uzak durmalıyız, bunları ağzımıza asla almamalıyız. Bunları tüketen insanların yanından da uzaklaşmalıyız. Yanımızda sigara içen insan varsa ona dışarıda sigarasını içmesini söylemeliyiz. Kendimize hobiler edinmeliyiz ve bu hobiler sayesinde hayatımızı daha neşeli hale getirebiliriz. 


Gün içindeki yoğun stresten kurtulmak için yazmalıyız. Günlük tutmalıyız mesela. Bu belki her gün yazılmayabilir ama en azından bizi mutlu eden, bizde iz bırakan güzel anıları  günlüğümüze de  yazabiliriz. Böylece içimizi  kağıda döker ve kendimizi daha rahat ve daha mutlu hissederiz. İnsanların her hareketine fazla anlam yüklememeliyiz ve her şeye karşı aşırı alıngan olmamalıyız. Takıntılarımız varsa bunlardan kurtulmak için kitap okuma alışkanlığı kazanmalıyız, yüzmeye gitmeliyiz vb. Yeri geldiği zaman kendimize karşı da esnek davranmalıyız. Örneğin bir simit ya da bir dilim pasta yemek bizi hemen strese sokmasın, rahat olun. Arda ufak tefek kaçamaklardan kimseye bir şey olmaz. Yeter ki diğer kötü alışkanlıklara bağımlı olmayalım. 


Planlarımızı yeri geldiği zaman sevdiklerimizle paylaşmalıyız ve motivasyonumuz düştüğünde onlardan destek almaktan çekinmeyelim. Her gün spor yapmak gibi zor hedefler yerine, haftada iki gün spor yapmak gibi uygulanabilir olanları tercih etmeliyiz. Bol sebze ve meyve tüketmeliyiz. Öğünümüz çeşitli olmalıdır. Hazır yiyeceklere sınır getirmeliyiz. İdeal kilomuzu korumaya dikkat etmeliyiz. Egzersizi hayatımıza dahil etmeliyiz ve düzenli bir hata sürmeye çalışmalıyız.

İçinde Deyim ve Atasözünün Bulunduğu Konuşma Adabı İle İlgili Bir Metin Yazınız.

 

İçinde  Deyim ve Atasözünün Bulunduğu Konuşma Adabı İle İlgili  Bir Metin Yazınız.


İnsan sosyal bir varlık olduğu için toplum içindeki davranışlarına özen göstermelidir. Ağzımızdan çıkan söze dikkat etmeliyiz. Çok konuşmak, her şeyi bildiğini zannetmek, boş konuşmak kişiyi yüceltmez aksine toplum içinde küçük düşürür.  Konuşma adabına uygun davranmalıyız. Nezaket sahibi bir insan olmalıyız. Nerede ne konuştuğumuza, nasıl konuştuğumuza dikkat etmeliyiz. Yani dilimize hakim olmalı, dilimizi tutmasını bilmeliyiz. Topluluk içindeki davranışlarımız dikkat etmeliyiz. Gevşek davranışlarda bulunmak, konuşan kişinin sözünü kesmek  ve iyi bir dinleyici olmamak kişinin konuşma adabına uymadığının göstergesidir.


 İnsan kendini bilmeli, aklını güzel şeylerde kullanmalıdır. Kendi saygınlığımızı korumak istiyorsak toplum içindeki nezaket kurallarına uymamız gerekir. Öfkeli anımızda ağzımızdan çıkana dikkat etmeliyiz. Çok rahat anımızda aşırı rahat davranışlara ”sergilemeliyiz. Dilimizden dökülenlere dikkat etmeliyiz. Dilin cirmi küçük, cürmü büyük diyen atalarımız bu sözle konuşma adabına uygun davranmamız gerektiğini söylemiştir. Çünkü insan dili ile başına bela alır ve kötü söz söyleyerek insanlarla arasını açar ve sevilmeyen bir kişi olur. Kısacası; Kelimeleri ve cümleyi doğru telaffuz etmeli, pot kırmamalı ve insanlara düzgün, çekici bir üslupla hitap etmelidir. 


Konuşmalar akıcı, haz verici, dinleyenleri sıkmayacak, bilgi ve görgü verici olmalıdır. Konuşmacı konuşurken dinleyicilerin rahatsız olduklarını hissettirmemeleri gerekir. uygu ve düşüncelerimizi söz ve yazı ile ifade ederken çok dikkatli olmalıyız. Karşımızdaki şahsa sayın kelimesi ile hitap etmeli ve en sonunda saygı ve sevgi ile bitirmeliyiz. 

Ağaca Dayanma Kurur, İnsana Adama Dayanma Ölür Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Ağaca Dayanma Kurur, İnsana Adama Dayanma Ölür Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Bu dünyada hiçbir şey kalıcı değildir. Onun için insan girişeceği işlerde ilk olarak kendine güvenmelidir. Yaşadığımız sürece her zaman yanımızda bize destek olan ana ve babamız olmayabilir. En yakın akrabalarımız olmayabilir. Onun için kimsenin malına, mülküne güvenip kendimizi geliştirmeme hatasına düşmemeliyiz. 


Önce kendimize güvenmeliyiz, kendimiz çalışmalıyız ve işimizi garantiye almalıyız. Böylece bir sorun yaşadığımız zaman  hemen yıkılmayız. Kendi ayaklarımız üzerinde çalışarak kazancımızı sağlamaya devam ederiz ve hayatımızı idame ettiririz. Oysa birine güvendiğimiz zaman o kişi bir gün hayatını kaybedebilir  ya da bizi yarı yolda bırakabilir. Bunun için önce kendimize güvenmeli, kendi işlerimizi planlı ve programlı yapmalıyız. Kimseye dayanmaya çalışmamalıyız. Bunun için de atalarımız ağaca dayanma kurur, insana dayanma  ya da adama dayanma ölür demişlerdir. 


Örneğin; Baba malı çok, babadan çok miras kalacak deyip eğitimimizi yarıda bırakmalıyız. etmemeliyiz. Babamız bir anda iflas edebilir, bir anda hayatını kaybedip geride büyük borçlar bırakabilir ve bu durumda en büyük sıkıntıyı rahata alışmış olan bizler yaşarız. Onun için rahata alışmak yerine emek ederek işe başlarsak daha güvenli bir yola girmiş oluruz.

Evrendeki Her Varlığı Sevme Hakkında Bilgi Yazısı

 

Evrendeki Her Varlığı Sevme Hakkında Bilgi Yazısı


Evrendeki her varlığı yaratan alemlerin yaratıcısı olan Yüce Allah’tır. Allah evreni o kadar düzenli ve uyumlu yaratmıştır bu uyumu ve düzeni Allah’tan başkası bozamaz. Çünkü o her şeyin sahibi, kudret sahibi Rabbimizdir. Yüce Allah’ın yarattığı her varlığa şefkat ile muamele etmeliyiz ve her varlığı sevmeliyiz.  Çünkü her varlığı yaratan yine Allah’tır. Kimseye tepeden bakmamalıyız. Kibirden uzak durmalıyız.


 Cömert, güzel ahlaklı, dürüst ve güvenilir bir Müslüman olmalıyız. Elimizden ve dilimizden emin olunan kimselerden olmalıyız. İnsanlara karşı hoşgörülü olmalıyız, kimseye karşı ön yargılı davranmamalıyız. Yunus Emre’nin de dediği gibi Yaradılan'ı hoş gör Yaradan’dan ötürü sözü ile hareket etmeliyiz. Ben değil biz düşüncesi ile hareket etmeliyiz. Sevgiyi paylaşmalıyız, paramızı, ekmeğimizi paylaşmalıyız. Paylaşarak sevgilerin artacağını, severek, hoş görerek Allah’a  daha yakın olunacağını bilmeliyiz. İnsanlara hoş görü ile yaklaşmak ve onları sevmek, hayvanları sevmek aynı zamanda Allah’ı da sevmektir. Çünkü insanları, hayvanları ve bitkileri de yaratan Allah’tır. 


İnsanları kusurları ile kabul etmek, affetmeyi bilmek ve kusur gören gözlerimizi kör etmek sevmenin belirtileridir. Allah’ın yarattığı her şeyi gerçek anlamda sevdiğimizde şikayeti de bırakmış oluruz. Yeter ki biraz anlayışlı olalım, yeter ki biraz düşünelim ve sevmeyi gönülden yapalım. Gönül yıkmayalım, kırmayalım kalpleri.

Sıradaki Astronot Ben Olmalıyım O İş Bende Konulu Kompozisyon

 

Sıradaki Astronot Ben Olmalıyım  O İş Bende Konulu Kompozisyon


Ülkemizde de artık ile uzay ile ilgili çalışmalar hız kazanmaya başlamıştır. Uzaya ilk giden Türk ise Alper Gezeravcı olmuştur. O hepimizin milli gururu olmuş ve hepimiz,  bizden biri uzaya gitti diye çok mutlu olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Artık sıra bende. Sıradaki astronot ben olmalıyım çünkü uzayın gizemlerini merak ediyorum. Uzayda yaşam varsa, varsa orada yaşayan uzaylılar nasıl bir gün geçiriyor tüm bunları merak ediyorum. 


Mars’ta yaşam olup olmadığını, orada yaşam olup olmadığına dair ne gibi ipuçları olduğunu oraya giderek bulmak istiyorum. İyi bir jet pilotu olup, iyi bir astronot olarak merak ettiğim   konuları öğrenmek için can atıyorum. Yerin üstünde bir yaşam olup olmadığını öğrenmeye çalışacağım ve bunun için de fizik kurallarını çok iyi öğreneceğim, derslerimde çok başarılı olacağım ve iyi bir pilot olarak, iyi bir bilim insanı olarak sıradaki astronot ben olacağım. Uzay istasyonundan  yaklaşık kırk altı dakikada bir Güneş’in doğuşunu ve batışını izlemek istiyorum. Venüs yıldızını görmek ve o yıldız hakkında daha ayrıntılı araştırma yapmak istiyorum. 


Gece olduğu zaman ışı ışıl olan gökyüzünü doyasıya seyretmek istiyorum. Günümüzde kullandığımız mikrodalga fırınlardan uzaktan kumandalara, kışın bizleri soğuktan koruyan ince ama etkili montlardan gözlüklerimizde ve telefon ekranlarımızda kullanılan çizilmez camlara kadar birçok teknoloji bu uzay çalışmaları sayesinde keşfediliyor ve kullanılıyor. Aynı zamanda insanlığın gökyüzüne olan merakı da giderilmiş oluyor. Uzay çalışmalarında geliştirilen teknolojilerle belki de ileride o filmlerde gördüğümüz uçan arabalar bile gerçek olabilir. 


Yer çekimsiz  ortamın insan vücudunda ne gibi değişikler yarattığını görmek için uzaya gitmek istiyorum. Bunu da dünya üzerinde sağlayamadığımız için ancak uzayda sağlayabiliyoruz. Bunun için uzaya gitmek istiyorum. Alper Gezeravcı’nın uzaydaki ilk sözü ise Mustafa Kemal Atatürk'ün “İstikbal göklerdedir.” sözü olmuştur.

Mevlana’nın Yedi Öğüdünü Kısaca Açıklayınız.

 

Mevlana’nın Yedi Öğüdünü Kısaca Açıklayınız.


1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol:  İnsan bu dünyada belli bir süre yaşayacaktır. Onun için iyi anılmak gerekir. Bundan dolayı da gönlü bol insan, cömert insan olmak bizi değerli kılar. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi olmalıyız. Yoksula, yetim ve öksüze kol kanat germeliyiz. Cömertlik en çok da zengin olanlara yakışır. Bunun için cömert olunmalıdır. Sevgi göstermede, merhamet etmede, birine yardım etmede cömert davranılmalıdır.


2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol:  Şefkat ve merhamette güneş gibi olmalıyız. Nasıl ki güneş bizden sıcaklığını esirgemiyorsa bizde insanlara sıcaklığımızı, sevgimizi ve merhametimizi esirgememeliyiz. İçimizdeki acıma duygusunu, sevme duygusunu asla yitirmemeliyiz. Allah2ın yarattığı varlıklara şefkat ve merhamet ile muamele etmeliyiz ki insan olduğumuz, duyarlı  canlı olduğumuz belli olsun.


3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol:  Başkalarında kusuru gören gözlerimizi kör etmeliyiz. Çünkü insanlarda kusur aramak kötü ve bir özelliktir. Kötü bir meraktır. Her insanın hatalarının olması son derece normaldir. O hataları hoş görüp kendi hatalarımızı düzeltmeye çalışmalıyız. Kimsenin açığını, eksiğini armaya çalışan basit ruhlu kimselerden olmamalıyız.  Kusurları görmezlikten gelmeyi, hoşgörülü olmayı, dilimize hakim olup kusur bulmamayı, iyi insan olmayı ilke edinmeliyiz.


4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol:  Öfkemize hakim olmalıyız. Çünkü insan öfke anında ne yapacağını bilmeyebilir ve istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Onun için sakin ve sabırlı olmak, gönül kırmamak bizi her zaman daha  mutlu edecek ve gereksiz pişmanlıklar da yaşamamış olacağız. Onun için ölü gibi olmalıyız öfke anında.


 5- Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol:  İnsanlara tepeden bakan, kibirlilerden olmamalıyız. Yapılan iyilikleri yüze vurmamalıyız. Nezaket sahibi, alçakgönüllü insanlardan olalım ki hem kul hem de Yüce Allah sevsin bizi.


6- Hoşgörülülükte deniz gibi ol:  Hoşgörülükte deniz gibi geniş olmalıyız. İnsanlar bir hata yaptığı zaman hemen onları silmemeliyiz. Affetmesini bilmeliyiz ve yufka yürekli olmalıyız. Ön yargıyı bırakmalı, aramızdaki kardeşliği, sevgiyi yaymalıyız.


7-Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol:  Bir öyle bir böyle olmamalıyız. Neysek o olmalıyız. Yani gerçek kişiliğimizi insanlara göstermeliyiz. Riyakar olmamalıyız. Doğru, dürüst ve güvenilir insanlardan olmalıyız. Yapmacık ve samimiyetsiz değil samimi ve doğru insan olmalıyız.

Geç Geçenden Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Geç Geçenden Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

İnsan kendisine değer vermeyen, saygı göstermeyen kişiye aynı  şekilde değer vermemeli, saygı göstermemelidir. Gerçekten de bize değer vermeyen, bizi sevmeyen, onca iyiliğimize rağmen, onca fedakarlığımıza rağmen yaptıklarımızı görmeyen insanları kalbimizden uzaklaştırmak en doğrusu olur. Çünkü seni sevmeyene sabır göstermek, seni sevmeyenin arkasından koşmak en çok da koşanı yıpratır ve olan giden onca zaman olur.

 

 Sizi seven, size değer veren insanlarla muhabbet kurun. Sizin için emek eden, fedakarlık gösteren, sadece menfaat için sizi sevmeyen , sizi siz olduğunuz için sevenlerle olun. İnsanlar  genelde kendilerini üzen, kendilerine pek yüz vermeyen kimselerin peşinden koşar ve bunun sonucunda da üzülen  insanın yine kendisi olur. Oysa oturup biraz düşünmek, beklemek gerekir. Beni gerçekten kim seviyor, kim bana kıymet veriyor, beni dinliyor, benim mutlu ve acı günlerimde yanımda oluyor. Bunu gerçek anlamda idrak edersek işte o zaman bize değer verenlerin kıymetini daha iyi anlarız ve onları daha çok severiz.

 

Bizi sevmeyen insanlardan geçmeliyiz, sevenlerin peşinde koşmalıyız ve onlara fazlası ile değer vermeliyiz. Seni sevmeyen, sana değer vermeyenler ilgili çok güzel bir söz vardır: “Seni sevmeyene asla sabır gösterme; çünkü sabrının adı yüzsüzlük, fedakarlığın adı eziklik, sevginin adı kişiliksizlik olur.”

Alınteri İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız.

 

Alınteri İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız.

 

“En verimli yağmur alınteridir” der Cenap Şahabettin. Çünkü alınteri ile kazanılan para insanın kendi el emeği ile, beyin gücü ile kazandığı paradır. Çünkü alınteri ile kazanılan para kul hakkına girmeden, bir yerden rüşvet almadan, birinin adamı olmadan kazanılan paradır. Onun için de böyle kazanılan para gönül rahatlığı için harcanıp, gönül rahatlığı içinde yenebilir. Özelliklede bir bir babanın evine helalinden ekmek götürmesi, bir kömür işçisinin saatlerce yerin kaç altında kalması ve çocukları için, ailesi için oradaki kömür zehrine kendini feda etmesi bir alınteri örneğidir.

 

Bileğinin hakkı ile, alnının teri ile kazanılan para ne güzel paradır. Çünkü o parada dürüstlük vardır, onurlu olma vardır, dimdik bir duruş vardır, karakter vardır. Onuru ile hayatta kalabilen, alın teri ile kazandığı parayı ailesi için, muhtaç insanlar için harcayan kimselere değer vermeliyiz, onları sevmeli ve toplum içinde onları yüceltmeliyiz. Yüce Allah da alın teri ile para kazanan, helalinden kazanan kullarını sever ve onlara sevap yazar. “En hayırlı ve tatlı kazanç insanın el emeği göz nuru alın teri ile kazandığı rızıktır." der alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa.

 

 Onun için toplum içinde insanları alınteri ile çalışmaya yönlendirmeliyiz. Hırsızlıkla, rüşvetle, hak yemekle kazanılan para helal değildir ve kişiye de faydası dokunmaz. Bunun için her zaman alınterimizi dökmeli ve kendimize karşı dürüst olmak için hayat boyunca helalinden kazanmaya çalışmalıyız.

Sağlığınızı Korumak İçin Neler Yapıyorsunuz?

 

Sağlığınızı Korumak İçin Neler Yapıyorsunuz?


Sağlıklı olmak insan  ilk olarak yeterli ve dengeli beslenmeli, spor yapmalı, kendini aşırı strese boğmamalıdır. Sağlığımı korumak için yediğim içtiğim her şeye dikkat ediyorum. Hazır meyve suları yerine meyvenin kendisini yiyorum, kuruyemiş yiyorum ve sağlıklı yağlar tüketiyorum. Yediğim çoğu şeyin organik olmasına dikkat ediyorum. Ölçüyü kaçırmamaya dikkat ediyorum. Doğal diyerek her şeyin fazlasını tüketmek de vücudumuza fazla yağ olarak dönmektedir. Bu da bizi obez yapar. Bunun için her şeyden ölçülü olarak tüketmeye çalışıyorum.


 Bazı zamanlar abur cubur tüketiyorum ve  bunun bana zarar verdiğini biliyorum ama kendimi frenleyemiyorum. Onun için bu kötü alışkanlığımdan bir an önce vazgeçmek için uzmanların sağlıklı olmak için hazırladığı vidoları izliyorum, kitapları okuyorum ve yeme alışkanlığımız hayat alışkanlığı haline getirmeye çalışıyorum. Sabahları erkenden kalkıp bir bardak suya sıkılmış limonu içiyorum. Daha sonra temiz hava eşliğinde yürüyüşe çıkıyorum. Otuz dakikalık yürüyüşten sonra on beş dakika kadar da bisiklet sürüyorum. Kendimi dinç ve mutlu hissediyorum spor yapınca. Her şeye kafamı takmıyorum ve kendimi olur olmaz şeyler için üzmüyorum ve fazla stresli olmuyorum. 


Arada pilatese gidiyorum, spor salonlarına giderek orada da ara sıra vakit geçiriyorum ama genelde doğa ile iç içe olmayı daha çok tercih ediyorum. Kişisel bakımıma dikkat ediyorum. Yemekten önce ve yemekten sonra ellerimi sabunlu su ile bir güzel yıkıyorum. Dişlerimi fırçalıyorum. Soğuk havalarda kalın sıcak havalarda renkli ve ince giyinmeye çalışıyorum.

Geçim Derdi İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız

 

Geçim Derdi İle İlgili Bilgilendirici Metin Yazınız


Ekmeğini alın teri ile kazanan, kimseye muhtaç olmadan  kendi yaşamını idame ettirmeye çalışan onurlu ve dürüst insanlar geçim derdinde olur. Evime ekmek götürebilecek miyim, çocuklarıma iyi bir anne ya da baba olabilecek miyim telaşında olan bu insanların tek derdi vardır. O da geçim derdidir. Kendi ayaklarımız üstünde durabilmek için çok çalışmalıyız, alın teri dökmeliyiz ve kimseye muhtaç olmamaya çalışmalıyız. 


Geçim derdi olan insanlar kendilerini çalışma ile meşgul eden, kendilerini işine odaklayan emektar insanlardır. Bu insanlar saygı duyulması gereken değerli kimselerdir. Geçim derdi içinde olmalıyız çünkü hayat çok acımasızdır. Paranız olmadığı zaman başka insanlara yalvarmak  zorunda kalırsınız ve size olan saygı bir zaman sonra azalmaya başlar. Oysa alın teri ile geçimini sağlayan insanlar karşı toplum içinde daha değerli olur. Çünkü insanlar çalışanı, emek edeni, geçim derdinde olanları sever ve böyle kimseler ile l iş yapmak isterler.


 “İnsanlar geçim sıkıntısı çekiyor, dilerse Allah rızkını açmaz mı? Elbette açar, hem de öyle bir açar ki sen o gelen rızkın içinde boğulursun.” Allah De Ötesini Bırak,” der. Uğur Koşar. Onun için biz çalışmalıyız, geçimimizi sağlamaya çalışmalıyız. Gerisi zaten Allah yoluna koyar. Yeter ki alın teri ile helalinden kazanmaya bakalım.

Başarıda Çalışmak Önemlidir Konulu Kompozisyon

 

Başarıda Çalışmak Önemlidir Konulu Kompozisyon


Başarılı olmak için kişinin belli bir bilgi birikimi olması gerekir. Başarı hiç kimseye oturduğu yerden gelmez. Çünkü başaran her insanın o başarıda alın teri vardır, göz yaşı vardır, feda ettiği eğlenceleri vardır. İnsan ne kadar zeki olursa olsun çalışmazsa o zeka bir işe yaramaz. Çünkü boş duran insan bir zaman sonra bildiklerini bile unutmaya başlar. Oysa çabalayan, gayret gösteren ve her gün az da olsa çalışmaya devam eden kişi eninde sonunda başarır. Yeter ki azim olsun, sabır olsun.


Başarılı olmak için kişinin kişinin kendine göre bir plan ve program yapması gerekir. Düzensiz bir çalışma kişiye başarı getirmeyecektir. Bunun için düzenli olmak, disiplinli olmak kişiyi daha kararlı bir kimse yapar. Örneğin; Her gün belirli saatlerde kalkmak ve o saatlerde ders çalışmaya başlamak, aile bireyleri yatıyor olsa bile senin çalışmana devam etmen gelecekte başarılı olacağının göstergesidir. Çünkü kimseye bağlı olmadan, kendi iradenle amaçlarına ulaşmak için emek etmen seni daha değerli kişi yapar ve kendine olan özsaygın ve özgüvenin de artar. Bu da başarı durumuna da katkı sağlar. 


Çalışmadan, emek etmeden başarılı olacağınız anneden kimseler hayalperest kimselerdir. Başarıda çalışmanın önemi ile ilgili şu söz çok çok önemlidir:” "Çalışma olmadan başarıya ulaşmak, zenginliği beklemek gibi bir şeydir ama hiçbir zaman gerçekleşmez." der Napoleon Hill. İşte bunun için başarıda çalışmak şarttır.

 

Aile İçi İletişimde Saygılı Olan Bir Kişi Ne Yapar?

 

Aile İçi İletişimde Saygılı Olan Bir Kişi Ne Yapar?


Aile içi iletişimde sevgi, saygı ve ilgi olmazsa olmaz temel değerler arasında yer alır. Aile içinde önce büyükler küçüklere  her davranışları örnek olacaktır. Çünkü küçükler daha deneyimsizdir ve büyükler  tarafından eğitilmeye, örnek davranışlar sergilenmeye ihtiyaçları vardır. Aile içi iletişimde anne ve baba birbirine karşı saygılı olmalıdır. Baba anneye sesini yükseltmemeli, anne de babaya sesini yükseltmemelidir. Aile içi iletişimde bireyler  nezaketli olunmalıdır. Aile içi iletişimde saygılı olan biri aile bireylerini sever onları korur ve kollar. Bireylerden kim zor duruma düştüyse ona hemen yardım edilir. Kriz anları iyi yönetilir ve kişiler birbirine karşı sevgi dilini kullanır. Kimseye zorbalık yapılmaz. Merhamet, affetmek, empati kurmak gibi güzel duygular olur.

 

 Aile içi iletişimde aile bireyleri birbirini olduğu gibi kabul etmeli, birbirinin görüşlerine saygılı olmalıdır. Anne ve baba birbirlerinden ve çocuklarından ilgiyi eksik etmemelidir. Çocuklar ile kaliteli zaman geçirilmeye özen gösterilmelidir. Öfke anında ağza alınmayacak sözler söylenmemelidir. Öfke anında sakin olunmalıdır ve her iki taraf ta birbirini anlamaya çalışmalı, biraz sabretmelidir. Aile içi iletişimde  saygının olmadığı aileler kısa sürede dağılır ve ortada aile diye bir kurum kalmaz.  Aile içi iletişimde saygının önemi ile ilgili şu söz çok önemlidir: Saygı, ancak özgürlüğün bulunduğu yerde vardır, sevgi ise özgürlüğün çocuğudur, hiçbir zaman zorbalığın çocuğu olmamıştır." der Erich Fromm.

 

Saygının olmadığı ailelerde yetişen çocuklarda saygısızlığı gördüğü için kendileri de saygısız olur. Bu da çocuğun sosyal yaşantısında sorunlara neden olur ve çocuk toplum tarafından benimsenmez, arkadaşları tarafından, öğretmenleri tarafından benimsenmez ve dışlanır. Bunun sonucunda kendini yalnız hisseden çocuk psikolojik olarak sorunlar yaşamaya başlar. ve ailesine ve topluma düşman olur. Tüm bunların nedeni ise aile içi  huzursuzluk, saygısızlıktır. Burada anne ve babaya çok sorumluk düşer. Aile içi iletişimde saygılı olan kişi saygıyı örnek davranışları ile karşıdaki kişiye hissettirir. 


Örneğin; Bir baba çocuğun odasına direk dalmaz, önce çocuğun kapısına vurur ve yavrum müsait misin odana girebilir miyim der. İşte bu aile içi iletişimde saygı örneğidir. Ya da belli bir yaşa gelmiş, kendini yetiştirmiş bir çocuğuna babası ya da annesi şu partiye oy vereceksin, ben o partiye veriyorum diyerek baskı kurmamalıdır. Bu senin özgür seçimin. Hangisini kendine uygun görüyorsan o partiye oy verse derse işte burada da aile içi iletişimde saygı olduğunu görebiliriz.

Çalışkanlık Baht Getirir, Tembellik Taht Götürür Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Çalışkanlık Baht  Getirir, Tembellik Taht Götürür Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Çalışkan insanlar herkes tarafından sevilip sayılır, talihleri açık olur iyi görev ve makamlara getirilirler. Tembel insanlar ise  sahip olduklarını zamanla harcayıp tüketirler. Tembel insanlar istenmedikleri için de bulundukları görevlerden ve makamlardan uzaklaştırılır. Bunun için de atalarımız çalışkanlık baht getirir, tembellik taht götürür sözünü söylemiştir.


 Çalışkan insanlar bir işle meşgul oldukları için, hem kendisine, hem yaşadığı topluma faydalı oldukları için el üstünde tutulur. Çalışkan insanlar  sorumluluk sahibi, başarılı, disiplinli kimselerdir. İşlerini en güzel şekilde yaparlar ve yarıda bırakmazlar. Bunun için de insanlar onlara iş vermek ister ve onları güzel makamlarda görmek isterler. Tembel insanlar ise aylak aylak gezdikleri için ne kendilerine ne de yaşadığı topluma faydalı olabilirler. Böyle insanlardan uzaklaşılır ve böyle insanlara kimse güvenmediği için iş de vermez. Tembel olmamak için çalışmalıyız, kendimize faydalı olmak için çalışmalıyız. Çalışkan olduğumuz zaman işlerimiz yolunda gider ve daha güzel işler bizi bekler.


Çalışkanlık ve tembellik ile ilgili şu söz de çok anmalıdır:

“İnsan kendi değerini, ancak çalışarak koruyabilir.” Lev Tolstoy

İnsanı, zamanından önce yıpratan bir şey varsa; o da tembelliktir. (Hz. Ali) İşte tüm bunlardan dolayı tembellikten uzak durmalı, çalışkan olmaya gayret gösterilmelidir.

Boş Gezmekten Bedava Çalışmak Yeğdir Ve Borç İyi Güne Kalmaz Atasözlerini Kısaca Açıklayınız.

 

Boş Gezmekten  Bedava Çalışmak Yeğdir  Ve  Borç İyi Güne Kalmaz Atasözlerini Kısaca Açıklayınız.


* Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir: Boş gezmek kişiyi tembelliğe alıştırır. Bu insanların kimisi can sıkıntısından ne yapacağını bilemez olur, yanlış yola sapar, kötülüklere bulaşırlar. Parasız da olsa çalışmak, boş oturmamak insanı hareketli ve canlı yapar, girişimcilik yeteneğini artırır, kişiyi zararlı alışkanlıklardan uzak tutar. İleride para kazanacağı bir iş bulmasına da kapı aralar. İşte bunun için boş gezmemeliyiz. 


Bizi meşgule den, bizi can sıkıntısından kurtaracak olan bir işle uğraşmalıyız. Böylece gereksiz olaylara, konulara da kafamızı yormamış oluruz. İnsanın boş olması kadara tehlikeli bir durum yoktur. Boş kalmak kişiyi olumsuz davranışlara ve kötü alışkanlıklara yönlendirebilir. Bunun için boş durmamalı, çalışmalıyız.

 

*Borç iyi güne kalmaz:  Borçlu olan kişi borcunu nasıl ödeyeceğinin yollarını aramalıdır. Nasıl olsa ileride borcumu  öderim rahatlığı içinde gevşek davranmamalıdır. Çünkü gelecekte ne olacağı belli olmaz. Durum da da kötü hale gelebilir ve kişinin borcunu demesi güç olabilir. Gün geçtikçe de borcu artabilir. Mesela mesela altın borcumuz var diyelim. Borcumuzu ödeyecek para elimize geçer geçmez ödemeliyiz.  


Gevşek davranırsak altın bir anda yükselebilir ve borcumuz iki, üç katına çıkabilir. O zaman da borç daha çok artar ve ödeyemez hale gelir ve  kendimizi güç duruma düşürebiliriz.