Genel Kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Genel Kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Robotların Günümüzde Ne Tür İşlerde Kullanıldıklarını Güvenilir Kaynaklardan Araştırınız.

 

 Robotların Günümüzde Ne Tür İşlerde Kullanıldıklarını Güvenilir Kaynaklardan Araştırınız.


Robotlar bir yazılım aracılığıyla yönetilen ve yararlı bir amaç için iş ve değer üreten karmaşık makinelerdir. Robotik teknolojisi insanın yerinde geçebilecek ya da insanın eylemlerini taklit edebilecek makineler yapmayı hedefler. Bunun için de gelişmiş ülkelerde bu yöndeki çalışmalar hızla devam etmektedir. Robotlar; günümüzde daha çok tehlikeli ortamlarda (örneğin;  bomba imhası), üretim süreçlerinde, veya insanın yaşayamadığı uzay, sualtı, yüksek sıcaklık ve radyasyonlu ortamlarda kullanılmaktadır. 


İnsan şeklinde robotlar yapılmıştır. Bu tip robotlara gerekli yazılımlar yüklenmekte ve robotla sorulan soruya gereken cevapları vermektedir. Bunun, robotların insanlar tarafından kabulünü kolaylaştıracağı düşünülmektedir. Dizme, yerleştirme, taşıma, paketleme, silikon çekme, delme, kesme, yapıştırma, kalite kontrol, ölçüm, test işlemleri, yükleme ve boşaltma gibi birçok üretim sürecine kullanılmaktadır.  Metal, seramik, kağıt, otomotiv, beyaz eşya, kimya, cam, mobilya, gıda, elektronik, gibi birçok endüstriyel sektörde kullanılmaktadır. 


Tıp ve sağlık alanında, eğitim ve  araştırma alanında, tarım ve hayvancılık alanında, ulaşım alanında  robotlardan yararlanılmaktadır. Gelecekte savaşlarda bile robotların kullanılacağı söylenmektedir. Gelişmiş ülkeler savaşlarda robotları kullanacak, geri kalmış ülkeler ise bu gelişmişliğin karşısında ne yazık ki geri kalacaklardır.

Uzaya Giden İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı’nın Uzay İle İlgili Sorulara Verdiği Cevaplar

  

Uzaya Giden İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı’nın Uzay İle İlgili Sorulara Verdiği Cevaplar


Uzaya giden ve milli gururumuz olan  kişinin adı Alper Gezeravcı'dır. Mersinli bir ailenin evladı olan Gezeravcı Mersin’in Silifke ilçesinde dünyaya gelmiştir. Uzaya çıkan ilk Türk astronotu olarak hepimizi mutlu etmiştir.  Sıra bizde. Bizim de çok çalışıp ülkemizi  her alanda geliştirmemiz gerekir. Artık bizimde uzaya giden bir bilim insanımız vardır ve bundan gurur duymalıyız. Uzaya giden Alper Gezeravcının ilk sözü ise Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği "İstikbal göklerdedir." sözü olmuştur.


Alper Gezeravcı’nın uzaydayken uzay ile ilgili sorulara verdiği cevaplar şunlardır:

Alper Gezeravcı’ya yöneltilen sorular ve cevapları şunları olmuştur:

Soru: Tam olarak neredesiniz, konum?

Gezeravcı: Yerden 400 kilometre (km) yüksekte, ISS istasyonunda, istasyon dakikada 500 km yer değiştirdiği için tam konum mümkün değil.

Soru: Atmosfere giren her şey yanıyor, eriyor, uzay aracı hangi maddeden yapılmış ki bir şey olmuyor?

Gezeravcı: Seramik ve karbonfiber türevlerinden, ısı dayanımı yüksek dış kaplama mevcut.

Soru: Dönüşte 5 santimetre boy uzaması olacak mı?

Gezeravcı: Uzun süreler kalınsaydı mümkün olurdu ancak 14 günde pek bir şey değişmez. Bu arada uzay uzaması ciddi sağlık sorunudur, bilginize.

Soru: UUİ'den hangi gezegenler görülebiliyor?

-Mesafe dolayısıyla çıplak gözle gezegenlerden sadece Ay görülebilir.

Soru: Adıyaman tütünü ekmeyi unutma.

-Bazı bitkilerin ekimi yapılıyor ve fizyolojisi incelenecek ancak maalesef bu bitki Adıyaman tütünü değil.

Soru: Uzayda 7 gün, dünyada 7 yıl mı gerçekten?

-Günde 16 gündüz ve gece geçirilse de gerçekte aynı zaman dilimindeyiz. Birebir yani :)

Soru: Bu uzay aracının çekimi dron ile mi yapılıyor? Nasıl?

-Uzay istasyonu kameralarıyla ve yerden yüksek çözünürlüklü kameralarla zum yapılarak.



Soru: Sabri abinin toplarını getirmeyi unutmayın.

-Uluslararası uzay istasyonu 400 km yükseklikte. Aşağıdakileri toplamışlar, kalanlar biraz daha yüksekte. Ay yolculuğu olursa anca öyle.

Soru: 2024 Lisans KPSS'de soru olarak gelir misiniz?

-Planlanan, gerçekleşen ve varış tarihlerine dikkat edin.

Soru: Neden 36 saat sürdü yolculuk, süre fazla değil mi?

-Varış noktası yani UUİ 400 km yükseklikte, 28 bin km hızla hareket ediyor. Roket fırlatıldığında henüz onuncu dakikada 200 km yüksekliğe çıkmıştı bile ancak dakikada 500 km yer değiştiren UUİ ile aynı noktaya varmak, hızları eşitlemek ve bunu tek seferde yapmak 36 saat sürüyor şu anki teknolojiyle.

Soru: Dönüş ne zaman?

-3 Şubat olarak planlandı ancak serbest düşme şeklinde olacağı için hava durumuna bağlı olarak değişiklik gösterecektir.

Soru: Berber Türk mü?

-Mikhail Borisovich Kornienko - Rus - 1960 doğumlu.

Soru: Tuvalet işi nasıl oluyor?

-Elektrikli süpürge gibi vakum yapan sistemler mevcut, dışkı havada uçmak yerine çekiliyor.

Soru: Sıvılar nasıl dağılmadan duruyor?

-Yüzey gerilimi dolayısıyla dağılmıyor (Sıvılarda yüzey gerilimi yazarak araştırabilirsiniz).

Soru: Yemek nereden geliyor?

-Hazır halde dünyadan geliyor.

Soru: Nasıl?

-Kargo görevleriyle ve yolculu görevlerle.

 

Soru: Yemeğin mideye inmesi yer çekimsiz ortamda nasıl oluyor?

-Peristaltik hareket adı verilen ve otonom çalışan kaslarla yemek hareket ettirilir, yemek borusu ve bağırsaklarda besinin hareketi bu şekilde sağlanır. Yer çekimiyle alakası yoktur.

Soru: Yer çekimsiz ortamı tarif edebilir misiniz?

-Su altında olmak gibi.

Soru: Mide bulantısı var mı?

-Vertigonuz yoksa sorun olmaz.

Soru: Geri dönüşte kapsül rastgele bir yere mi iniyor?

-Hayır, UUİ'nin 28 bin kilometre/saat hızı dolayısıyla fizikteki eğik atış hareketi gibi bir hareketle başlayıp atmosfere girdikten sonra açılan 2 adet paraşütle dikey harekete dönüşecek olan geri dönüş yolu hesaplanarak, düşüş noktası önceden tespit edilerek planlanıyor. Düşüş esnasında karşılama ekibi su üstünde düşüş noktasında hazır bekliyor. Sayfamda Axiom 1’in dönüş videosu mevcut, inceleyebilirsiniz.

Soru: Yüksek hız dolayısıyla kenetlenme zor oldu mu?

-Hayır, 400 kilometre yükseklikte atmosfer şartları olmadığı için (rüzgar, hava direnci vs.) bir problem oluşmuyor.

Soru: Kenetlenme esnasında son yaklaşma için hareketi ne sağlıyor?

-Newton yasalarından, etki tepki prensibiyle uzay aracından, hareket etmek istediğiniz yönün aksi yönde sıvılar püskürtülür. Sıvının püskürtüldüğü yönün aksi yönünde ittirilirsiniz.

Soru: Uyku nasıl?

-Sayfamdaki videolarda görebileceğiniz şekillerde, kendinizi sabitleyerek uyuyabilirsiniz ancak yer çekimi olmadığından suda uyumak gibidir. Vücut ağırlığınız üzerinize çökmediğinden ağrısız rahat uyursunuz.

Soru: Roket 70 metreydi, kapsül küçücük, kalanı nerede?

-3 kademeli ateşleme sistemi mevcut, içerisinde bol miktarda yakıt ve motorlar bulunan ilk 2 kademe görev başlangıcından kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu parçalardan ilki otomatik geri dönüş yaptı, ikincisi kontrollü bir şekilde imha edildi. Geriye sadece kapsül kaldı.

Soru: Günde 16 gece, 16 gündüz nasıl oluyor?

-UUİ’nin hızı dolayısıyla dünyanın etrafı 90 dakikada bir tam tur dönülmektedir. Dolayısıyla dünya üzerinde bir buçuk saatte bir kez gece ve bir kez de gündüz yaşanan bölgeler üzerinden geçilmektedir. 24 saatte yaklaşık 16 tur atılmaktadır.

 

Soru: Şu anda UUİ'de kaç kişi var ve ne kadar kalıyorlar?

-Şu anda Alper Gezeravcı ile birlikte toplam 11 kişi bulunmakta olup Axiom 3 astronotları dışındaki 7 astronot, 6 ay boyunca orada kalıp sonrasında dönüyorlar.

Soru: Oksijen nereden geliyor?

-Elektroliz yöntemiyle su, oksijen ve hidrojene parçalanıyor.

Soru: UUİ, nasıl bir yer?

-Sayfamda videosu mevcut olup adeta dev bir laboratuvardır. Dünyadan 400 kilometre yüksekte olup 28 bin kilometre/saat hızla hareket etmektedir. 16 ülke tarafından uzayda birleştirilerek yapılmıştır, yaklaşık 450 ton ağırlığında olup sürekli ekleme yapılmaktadır. 150 milyar dolardan fazla maliyeti olan tesis, yaklaşık futbol sahası büyüklüğündedir.

Soru: UUİ'de ne yapıyorlar?

-Deney ve gözlem.

Soru: Hiç kobay gönderildi mi UUİ'ye?

- (Uzaya) 1961 yılında Sovyetler Birliği'nin bir köpek, bazı fare türleri ve kurbağalar gönderdiği kayıtlarda mevcuttur (Korabl-Sputnik 4).

 

Dünyanın Bütün Çiçekleri Adlı Şiirin Hikayesini ve Şiiri Araştırınız.

 

Dünyanın Bütün Çiçekleri Adlı Şiirin Hikayesini Araştırınız.

 

Şefik Öğretmen; 1925 yılında Konya Seydişehir'de dünyaya gelir. Küçük yaşta hem öksüz hem yetim kalmıştır.  Onu büyüten, ona sahip çıkan ise eniştesi olmuştur. Şefik büyür ve öğretmen olur. Afyon’un Dinar İlçesine bağlı bir köye atanır ve orada görevine devam ederken başına üzücü bir olay gelir. Bir hafta sonu Bostancı köyünde buluşurlar, gençlerle top oynamaya başlarlar. 

 

Ne var ki futbol topu patlar. Şefik Öğretmen ve arkadaşları, topu onarmak için okula girerler. İşte ne olduysa o an olur. Okulun duvarı ansızın çöker.  Şefik Öğretmen; güç bela  çıkarılır enkazdan, güçlükle Çivril'e taşınır. Ancak doktorların yapabileceği bir şey kalmamıştır. Şefik Öğretmen, Sütlaç köyüne geri götürülür. Artık ölüm döşeğindedir. Bilinçli bilinçsiz, sadece öğrencilerini sayıklamaktadır. Son nefesini vermeden son sözlerini söyler:

"Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin."

Takvimler 1949 yılının ekim ayını göstermekte, günlerden perşembedir. 24 yaşında hayata veda eden Şefik Öğretmen, bir Cuma vakti Çivril'de toprağa verilir. O gün cenaze törenine katılanlardan biri, şair Ceyhun Atuf Kansu'ya anlatır yaşananları. Aslında bir doktor  olan ve meslek hayatı boyunca Anadolu'nun en ücra köşelerini dolaşan Ceyhun Atuf Kansu  bu öğretmenin hikayesini karşısında o kadar çok duygulanır ki   bir anda dökülür kaleminden bu eşsiz mısralar...

 

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçeklerini getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kir ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri
Hepinizi, hepinizi ısıtıyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Koy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop dağına göçen,
Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen,
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencileri istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatimin çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu essiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yasamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

Ceyhun Atuf Kansu

Atatürk Türk Müziğinin Gelişmesi İçin Neler Yapmıştır?

 Atatürk Türk Müziğinin Gelişmesi İçin Neler Yapmıştır?

Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyet ilan edildikten sonra çok sayıda yeniliklere imza atmıştır. Kadınlara verilen değer artmış, eğitim ve öğretime verilen önem artmış, sanata verilen önem artmıştır. Müzik insanı değiştirir, geliştirir ve algılarını açar. Mustafa Kemal de bunun bilincinde olan bir lider olduğu için daha doğrusu çok yönlü bir lider olduğu için Türk müziğinin gelişmesi için şunları yapmıştır: 


Türk müziğinin gelişmesinde Türk çalgı aletlerinin kullanılmasını önermiştir. Yalnızca Türk topraklarında değil tüm dünyada dinlenebilir bir Türk müziği  olmasını amaçlamıştır. Müziğin kültürel kimliğin korunmasında, tanıtılmasında ve diğer kuşaklara aktarılmasının önemli olduğunu söylemiştir.


Atatürk müzik alanında şunları yapmıştır:

* Ankara’da "Musiki Muallim Mektebi" kuruldu.(1924).

* "Mızıka-i Hümayun" Ankara’ya taşınarak "Riyaset – i Musiki heyeti" adını aldı.(1924)

* İstanbul Belediye Konservatuvarı kuruldu.(1926).

* Ankara Devlet Konservatuvarı kuruldu.(1936).

* Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü kuruldu.(1937)

* Ankara’da Askeri Müzik Okulu öğretime açıldı.(1938)


 Bu kurumlar günümüze gelene kadar değişik aşamalardan geçmiş ve daha çok gelişmiştir. Müzik insan ruhun gıdasıdır, insanı rahatlatır, mutlu eder, duygulandırır. Bunun için müzik insanlar için farklı bir öneme sahiptir.

İleride Yapmak İstediğiniz Meslek İle İlgili Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız.

 İleride Yapmak İstediğiniz Meslek İle İlgili Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız.


İleride yapmak istediğim meslek doktorluktur. İyi bir doktor olmak istiyorum ve insanlara faydalı olmak istiyorum. Büyüdüğüm zaman kalp damar cerrahisi olmak istiyorum. İnsanların kalbindeki sıkıntıların, damar sertliğinin, damar tıkanıklığının nedenlerini ve kalp ile ilgili birçok şeyi merak ediyorum ve bunun için de kalp doktoru olmak istiyorum.


Kalp Damar Cerrahisi olmak için şu aşamalardan geçilmesi gerekir:

Üniversitelerin 6 yıllık tıp fakültelerinin bitirilmesinin ardından TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) sonucunda kalp damar cerrahisi için gerekli puanı almak gerekmektedir. Eğitimin ardından staj gören kişiler, stajlarını da başarıyla tamamladıktan sonra kalp damar cerrahisi uzmanı olmaya hak kazanmaktadır. Toplam olarak  11 yıl eğitim ve staj sürecini başarıyla tamamladıktan sonra kalp damar cerrahisi uzmanı olabilir.


Doktorların şu özelliklere de sahip olması gerekir:

*İletişim becerileri ve empati kabiliyeti gelişmiş olmalıdır.

*Ameliyatlarda ve kritik durumlarda soğukkanlı olmalıdır.

*Zorlu nöbetlere, uzun süreli ameliyatlara dayanabilecek psikolojik dayanıklılığa sahip olmalıdır.

*Kalp damar cerrahisi, kalp ve ona bağlı olan 3 büyük damarla ilgilenir. Kalp damar cerrahisinin diğer adı  kardiyovasküler cerrahidir. Bu alanda ilerlemiş kimseler kalp alanında uzmanlaşmış kimselerdir. Kalp damar cerrahisi uzmanı, kalpten ve kalbe bağlı 3 damardan kaynaklanan rahatsızlıkların giderilmesinde cerrahi yöntemler uygulayan uzman doktor olarak tanımlanır. Kalpte veya damarlarda doğuma bağlı olarak oluşan yapısal veya işlevsel bozukluklar, kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı, kalp kapakçığı sorunları ve daha pek çok hastalığın tanısında, tedavisinde rol oynayan kişi kalp damar cerrahisi uzmanıdır.


*Kalp damar cerrahı gerektiğinde kalp naklinin gerçekleşmesi için  çalışmalar sürdürür. Kalp ile ilgili kimi sorunlar genetikken kimi sorunlar ise sağlıksız beslenmeden kaynaklanabilir.  Kalp doktorları zararlı alışkanlıklar, çevresel faktörler gibi olumsuzluklardan dolayı görülebilen damar tıkanıklığı sorununun giderilmesi için gerekli durumlarda cerrahi operasyonlara başvurur. Ayrıca Modern tıbbın gelişmelerini takip eder, hastalığın tedavisinin ardından hastanın takibini de gerçekleştirir.


*Kalpte veya damarlardaki sorunun daha rahat gözlenmesi için EKG, akciğer grafisi, efor testi, EKO, kan tahlili, anjiyografi, idrar tahlili, ekokardiyografi, ultrason gibi tetkikleri ister.

*Eğer varsa hasta ile daha önceden ilgilenen kardiyoloji uzmanları ve ekibi ile iş birliği yapar.

*Hastanın kalp ve damar rahatsızlıkları dışında herhangi bir kronik veya kronik olmayan rahatsızlığı var ise hastalığın yer aldığı alandaki uzmanlar ile iletişime geçerek ortak bir çalışma sürdürür.

Atatürk’ün Silah Arkadaşlarından Birini Seçiniz. Seçtiğiniz Kişi İle İlgili Bilgileri Düzenleyip Aşağıya Yazınız.

 Atatürk’ün Silah Arkadaşlarından Birini Seçiniz. Seçtiğiniz Kişi İle İlgili Bilgileri Düzenleyip Aşağıya Yazınız.


Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında büyük bir mücadele yürütmüştür. Liderliği, zekası, disiplinli olması, idealist olması onu büyük adam yapmıştır. Milli Mücadele yıllarında ona eşlik eden silah arkadaşları da en az Mustafa Kemal kadar değerlidir. Çünkü her biri vatanı için fedakarlık etmiş kahraman askerlerdir. Rauf Orbay,  Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy vb gibi silah arkadaşları vardır. 

 

En önemli arkadaşı ise İsmet İnönü'dür. Türkiye Cumhuriyeti2nde başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış olan İsmet İnönü Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesi Komutanlığına atanmış ve burada hem Çerkez Ethem İsyanının bastırılmasında hem de 1. ve 2 İnönü Savaşları’nın yönetilmesinde görev almıştır. Savaşın sona ermesinin ardından hem Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda hem de Lozan Barış Antlaşması’nda TBMM’yi temsil eden İsmet Bey, Türkiye Cumhuriyetinde hem başbakan hem de cumhurbaşkanlığı yapmıştır.  Asıl Mustafa İsmet’tir. Türk asker, siyasetçi ve devlet adamıdır.  Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanıdır. Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi ve Filistin Cephesi’nde çarpışmıştır.

 

1920 yılında Anadolu'ya geçti. Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Vekili (Genelkurmay Başkanı) olarak I ve II. İnönü muharebelerini kazandı. Büyük Taarruz'a Batı Cephesi Komutanı sıfatıyla katıldı. Mudanya Mütarekesi’nde  ve Lozan Antlaşması’nda Türk heyetine başkanlık yaptı ve antlaşmaları imzaladı. Cumhuriyet’in ilanından sonra  Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başbakanı oldu. 1934'te, İnönü muharebelerindeki başarılarından dolayı   İnönü soyadını “aldı.

 

Atatürk'ün  vefatından sonra11 Kasım 1938'de cumhurbaşkanı seçildi ve 1950 yılına kadar görevde kalmıştır. 1950-1960 yılları arasında muhalefette  kalmaya devam etmiştir.27 Mayıs Darbesi'nden sonra 1961'de yapılan seçimlerde birinci parti olarak çıktı. Ancak oy oranı tek başına iktidar olmaya yetmiyordu. İnönü, böylece Türkiye'nin ilk koalisyon hükûmetini  Adalet Partisi ile kurdu. 1965 yılında başbakanlığı bırakan İnönü, 1972 yılına kadar ana muhalefet liderliğini sürdürdü. 25 Aralık 1973 tarihinde solunum yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetti. Kendisine Chp kurultayı tarafından Milli Şef unvanı verilmiştir.

Oğuz Türklerinin Gelenek, Görenek ve Yaşamları Hakkında Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız.

 Oğuz Türklerinin Gelenek, Görenek ve Yaşamları Hakkında Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız.


Oğuzlar, Türkiye, Azerbaycan, İran, Irak ve Türkmenistan Türklerinin ataları olan Türk kavmidir. Yani Balkanlarda yaşayan Türklerin atası olarak bilinir. Göktürk kitâbelerine göre Oğuzlar (İslâm kaynaklarında Guz) dokuz boydan meydana gelmiş bir millettir. Bundan dolayı Tokuz (Dokuz) Oğuz diye de anılır. Oğuzlar göçebe bir hayat sürmüşlerdir.  İslamiyet'i kabul ettikten sonra yerleşik bir yaşam biçimine geçmeye başlamışlardır.

 

 Geçimlerini hayvancılıkla sağlamışlardır. Deve eti ve at eti de yemişlerdir. Oğuzlar sakallarını kesiyor, bıyık bırakıyor ve bütün Türkler gibi saçlarını uzatmışlardır. Yaşadıkları hayat tarzı ve zor doğa koşullarının etkisiyle oldukça sert mizaçlıydılar. Savaşçı olmak başlıca özelliklerinden  biriydi. Namuslu, dürüst ve konuk severlerdi. Büyüklerine son derece bağlı ve saygılıydılar. Konuştukları Türkçe Türk lehçelerinin en kibarı olarak söylenir. Oğuzlarda evlenecek gençler ok atar,  okun düştüğü yere de çadır kurarlardı. Oğuz Türklerinde başlık verme (kalın)  geleneği vardı. Başlık verme geleneği demek şu demektir:  Evlenecek olan kız ve erkek yüzük taktıktan sonra yani söz kestikten sonra erkek tarafı kız tarafına para, hediyeler ve daha çeşitli şeyler verirdi. Buna başlık  verme geleneği denilmektedir.

 

Milli yemekleri sulu mantıdır Sulu mantının onlardaki adı tutmaçtır. Oğuzlar Tanrı'ya inanmışlar, öldükten sonra yaşamın var olduğuna inanmışlar ve bunun için de ölen kişini değerli eşyalarını da aynında gömmüşlerdir. gömme işi bittikten sonra atlarını keserek yiyorlardı. Bu âdet bütün Türk kavimlerinde görülen yuğ aşı veya ölü aşı geleneğiydi. Oğuzlar yakın akrabaları da olsa hastalanan kimselerin yanına yaklaşmazlardı. 

Türk Tarihinde İlklere İmza Atan Kadınlar

  

Türk Tarihinde İlklere İmza Atan Kadınlar

Türk tarihinde ilklere imza atan kahraman Türk kadınlarımız şunlardır:
* İlk  Kadın Doktor: Safiye Ali
* İlk  Kadın Hakem: Lale Orta
* İlk Kadın Avukat: Süreyya Ağaoğlu
* İlk Kadın Gazeteci: Selma Rıza
* İlk Kadın Büyükelçi: Filiz Dinçmen
* İlk Kadın Bakan: Türkan Akyol
* İlk Kadın Kimyager: Remziye Hisar

* İlk Kadın Hukuçu: Emine Üngür
* İlk Kadın Emniyet Müdürü: Feriha Sanerk
* İlk Kadın Roman ve Çevirmen Yazarı: Fatma Aliye Hanım
* İlk Kadın Diş Hekimi: Ferdane  Erberk
* İlk Kadın Gök Bilimci:  Nüzhet Gökdoğan
* İlk Kadın Dekan: Nüzhet  Gökdoğan



* İlk Kadın Danıştay Başkanı:  Firuzan  İkincioğulları
* İlk Kadın Heykeltraş: Sabiha Bengütaş
* İlk Kadın Kaymakam:  Özlem Bozkurt
* İlk Kadın Mimar: Cahide Tamer
* İlk Kadın  Tiyatrocu:  Afife Jale
* İlk Kadın Jet Pilotu: Leman Altınçekiç
* İlk Kadın Başbakan: Tansu Çiller
* İlk Kadın Mühendis: Sabiha Gürayman
* İlk Kadın Muhtar: Gül Esin
* İlk Kadın Ressam: Mihri Hanım
* İlk Kadın Polis Memuru: Betül Diker

Dünyanın İlk Kütüphanesi Hakkında Bilgi

  

Dünyanın İlk Kütüphanesi Hakkında Bilgi


* Dünyanın bilinen en eski kütüphanesi M.Ö. 625 yılında Asurluların hükümdarı Asurbanipal tarafından “Ninova Kütüphanesi” olarak kurulmuştur.


* Asurbanipal okuma yazma bilen kültürlü bir hükümdardı . 672 yılında tahta geçince din , bilim ve sanat gibi her alanda yazılmış tablet ve papirüslerin Asur başkenti Ninova’ya getirilmesini emretmiştir.
* Yine Asur kralı Asurbanipal’in emri ile tapınaklarda bulunan her türlü metinlerinde kopyası oluşturuldu.
* Fethedilen yerlerden gelen tabletler ve papirüslerin de eklenmesi ile tarihin bilinen ilk kütüphanesi ortaya çıkmış oldu.



* Ninova kütüphanesi çok zengin bir kütüphaneydi . Zira bu sözü kanıtlamak içn kütüphanede Gılgamış Destanı , Hammurabi Kanunları , Bin Bir Gece Masalları’nın ilk örnekleri , dualar , atasözleri , bitkilerin özellikleri , Sümerce ve Akadca başta olmak üzere birçok sözlük bulunduğunu söylememiz yeterli olsa gerek.





* Kütüphanede yer alan her biri bir hazine olarak nitelendirilebilecek 20.000’i aşkın eserin büyük çoğunluğu günümüze kadar sapasağlam gelmeyi başarabilmiştir.

Türk Ya Da Yabancı Bilim İnsanlarından Biri Hakkında Araştırma Yapınız. Bu Bilim İnsanının Hayatıyla ve Bilime Katkılarıyla Kısa Notlar Alınız.

 

Türk Ya Da Yabancı Bilim İnsanlarından Biri Hakkında  Araştırma Yapınız. Bu Bilim İnsanının Hayatıyla ve Bilime Katkılarıyla  Kısa Notlar Alınız.


 Uğur Şahin  19 Eylül 1965 yılında Hatay’da dünyaya gelmiştir.4 yaşında annesi ile birlikte babasının çalıştığı ve yaşadığı Almanya’nın Köln şehrine yerleşmişlerdir. Alevi bir babanın çocuğu olan , gururumu olan bu büyük bilim insanı çok çalışmış ve başarılı olarak Almanya’nın Köln şehrinde tıp eğitimi almıştır. 1933 yılında  tümör hücrelerinde ümmünoterapi üzerinde yaptığı çalışmalar ile  kendisine doktora derecesi verilmiştir. Başarılı bilim insanı sadece bir alanda değil farklı alanlarda kendini geliştirerek matematik eğitimi de almıştır.


 Yani matematik okumuştur. Durmadan çalışan ve yoluna azimle devam eden Sevgili Uğur Şahin yaptığı onca çalışmanın karşılığını almıştır ve  Mainz Üniversitesi’nde profesörlük unvanını almıştır. Kanser ile ilgili araştırmalarda bulunmuştur ve çeşitli makaleler yazmış, tezler yayımlamıştır.  yazmıştır. Çalışmalarını , Ümmünülog olan değerli bilim insanı ve aynı zamanda eşi olan Özlem Hanım ile yapmıştır.  (vücudumuzun bağışıklık sistemi aracılığı ile çok çeşitli şekillerde kendini yararlı olmayan mikrorganizmalara karşı korumasına ümmünülog denir.)


Kendisi büyük bir bilim insanıdır. Onkolog, akademisyen ve maddi olarak da yaptığı çalışmalardan dolayı milyarder bir bilim insanıdır. Son zamanlarda daha çok gündemde olan Uğur Şahin saygıdeğer ve aynı zamanda kendisi gibi bilim insanı olan eşi Özlem Türeci ile , dünyayı etkisi altına almış olan korona virüsün aşısını bulmuştur. Yani Mainzi merkezli  biyoteknoloji şirketi olan  Biontech’in kurucu ortağı ve  CEO’ dur. Büyük bilim insanı Uğur Şahin şu anda Almanya’da  Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi tıp merkezinde görevine başarı ile devam etmektedir.


Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci dünyayı etkisi altına alan korona virüsün aşısını buldukları için dünya medyasının ilgi odağı haline gelmişlerdir. Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftçi dünyanın en zengin ilk 100 listesine girmeyi başarmışlardır. Dünyanın en zengin Türk unvanını da almışlardır. Uğur Şahin çok sayıda doktora öğrencine danışmanlık yapmış ve  bilime, ilime büyük katkı sağlamıştır. Hiç kimsenin korkmamasını ve herkesin gönül rahatlığı ile bu aşıyı yaptırmalarını istemişlerdir. Korkulacak bir durum olmadığını ve kendilerine güven duyulması gerektiğini söylemişlerdir.

Aldığı ödüller şunlardır:

* Go-bio ödülü

* Alman Kanser Ödülü

* Onur Ödülü ve çok sayıda ödüller almışlardır.




* 2020 yılında yılın kişisi  sevgili Özlem Türeci ve Uğur Şahin Bey olmuştur. Kendilerini ben de bir Türk genci olarak tebrik ederim.  Onların izinden yürümek ve geleceğe aydın bakabilmek için çok çalışmalı ve böyle değerli bilim adamlarına sahip çıkılmalıdır.

 

Not: Uğur Şahin’in şu sözü de çok anlamlıdır:  “ İnsanlara Yardım edebilmek Allah’ın bir lütfudur. Dünyanın kaderini değiştirecek bu işlere imza atmış olan bu iki büyük bilim insanın ellerinden öper , başarılarının devamını dilerim.

Bilim İnsanı Olmak İçin Hangi Özelliklere Sahip Olmak Gerekir?

  

Bilim İnsanı Olmak İçin Hangi Özelliklere  Sahip Olmak Gerekir?




 
Bilim insanı olmak, dünyaya, geleceğe yön vermek ve  insanlığa kalıcı eserler bırakabilmek, buluşlar çıkartabilmek başarılı olmak isteyen, azimli ve kararlı olmak isteyen her gencin isteğidir. Bilim adamı olmak isteyen insan hem kendini geliştirir, hem içinde yaşadığı ülkeye faydalı olur hem de dünyaya faydalı olmak ister. Bilim adamı olmak için ilk olarak ilgi, merak ve yetenek gereklidir. İnsanın içinde merak yoksa, deney ve gözlemlere yer yoksa ve tabi ki bilgi yoksa bilim adamı olamaz.


 Bilim adamı olmak için kısaca şu özelliklere sahip olmak gerekir:


* Meraklı ve iyi bir gözlemci olmak gerekir.


* Kuşku duyması gerekir. Yani şüpheci olması gerekir.


* Bir işe başladığı zaman tüm kararlarını ortaya koymalıdır ve azimle yolunma devam etmelidir.


* Herhangi bir otoriteye bağlı olmamalıdır.


* Yaptığı çalışmalarda objektif (tarafsız) olmalıdır.


* Çalışmalarını amacına ulaşıncaya kadar sonuna kadar yürütmelidir.


* Gözlem ve deney yaparken yapabileceği en iyi yöntemi, tekniği ve materyali en iyi biçimde uygulayabilmelidir.


* Araştırmacıyı, okumayı seven biri olmalıdır, ülkesindeki ve dünyadaki güncel haberleri takip etmelidir.

* Kendini geliştirmek için sürekli okumalıdır.


* Sabırla yoluna devam etmelidir.


* Alanında en iyi uzman olabilmek için  araştırmalara katılmalı, kendini geliştirmek için ülkesinde yeterli fayda görmüyorsa daha gelişmiş ülkelere gitmelidir.

 

‘’Sağlık Varlıktan Yeğdir.’’ Atasözünü Kısaca Açıklayınız.


‘’ Sağlık Varlıktan Yeğdir.’’  Atasözünü Kısaca Açıklayınız.

İnsanın bu yaşamda  sahip olacağı en önemli şey sağlığını kaybetmemesidir. Çünkü sağlık olmadan hayatın ne tadı olur ne tuzu. Sağlığı olmayan bir kimsenin milyarları olsa bile bir işe yaramaz. Çünkü   sağlık olmadan  yaşamak, yaşamanın anlamı olmaz. Onun için sağlık en büyük  hazinedir ve dünya malından  elbette ki daha değerlidir. Bunun için de bu atasözü söylenmiştir. Özellikle de şu korona virüs döneminde sağlığın her şeyden daha önemli olduğunu anlar oldu insanoğlu.  Sağlık olmadan ne mutlu olunur, ne huzur dolar insanın içi. Düşünseniz  boynunuz çok ağrıyor ve acı içinde kıvranıyorsanız ve bunun  bir tedavisi de yok. Elinizde paranız da  fakat hastalığa çare yok. Onun için sağlıktır her şeyin başı.  Sağlık olduktan sonra para da kazanılır, varlıklı da olunur. Yeter ki sağlığımızı kaybetmeyelim, yeter ki  sağlığımızın değerini bilelim


Not: Sağlıklı olmak için neler yapıyorsunuz?

Hayatı mutlu ve güzel bir  şekilde geçirmek istiyorsak önce sağlığımıza dikkat etmek gerekir. Sağlıklı  olmak için de şunları yapıyorum. Haftanın üç, dört günü yarım saat düzenli olarak  yürüyüş yapıyorum. Yürüyüş yapamadığım zamanlar evde çeşitli egzersizler yapıyorum.  Organik gıdalar tüketiyorum. Genelde köy yumurtası, köy peyniri, sütü  alıyorum. Markette satılan hazır ürünlerden  kaçınıyorum.  Protein kaynaklı  ve sebze kaynaklı  gıdaları daha çok tüketiyorum. Günde bir buçuk, iki litre su içmeye dikkat ediyorum. Çok fazla konuşmuyorum.  Sürekli yemek yiyip  televizyonun karşısına geçmiyorum. Yemekler birlikte çok fazla sıvı alımı yapmıyorum. Yemekleri iyice çiğnedikten sonra yutuyorum.  Çiğ kuru yemişler tüketiyorum . Özellikle de badem, ceviz, fındık  ..vb gibi. Evde çamaşır kurutmuyorum. Çamaşırları dışarı seriyorum. Evimi her gün güzel bir şekilde temizliyorum ve bu konuda aileme gereken yardımı yapıyorum.  Hazır şekerli gıdalar yerine lifli sebze ve meyveler  tüketerek bağışıklığımın güçlü olmasını sağlıyorum. Haftada bir kere havuza yüzmeye gidiyorum ..vb.

Dürüstlüğün Yararlarını Yazınız.


Dürüstlüğün Yararlarını Yazınız.

Dürüst olmak  , güzel ahlaklı olmak   en önemli erdemlerden ve değerlerden biridir. Dürüst olan  kimsenin hakkını yemez, kendisine emanet edilen   şeylere ihanet etmez. Dürüst insan nettir. Eğri büğrü olmaz. Her zaman olduğu gibi görünür . Dürüst olmanın, doğru olmanın temeli de aslında ailede atılır. Bu konuda çocuklara örnek olabilecek en önemli kimseler ise elbette anne ve babalardır. Onlara nasıl yaşarsa, nasıl güvenilir ve dürüst olurlarsa evlatları da onları örnek alacaklardır.

Dürüstlüğün yararları şunlardır:
* Dürüst olan kimse ilk olarak kendi ile barışık olur ve kendini mutlu etmiş olur. Gece yatağına vicdan rahatlığı ile yatar ve içinde  hiç pişmanlık olmaz.
* Dürüst olan kimse toplum tarafından sevilen, sayılan, ilgi gösterilen kimse olur. Toplum böyle insanları her zaman el üstünde tutar.

* İnsanlar her zaman dürüst kimseler ile iletişim halinde olmak isterler ve onlarla  vakit geçirmek isterler.
* Dürüst olan insana güven olduğu için, dürüst insanın iş bulması da kolay olur ve  herkes onun hakkında olumlu şeyler konuşur.
* Dürüst olan insan zor bir durumda düştüğünde onu sevenler tarafından   korunur ve ona her türlü yardım yapılmaya çalışılır.
* Dürüst olan kişi toplumda  aranan kimse olur.
* Dürüst olan  kişi  içinde yaşadığı topluma faydalı olur ve böylece kendi de mutlu olmuş olur.
* Dürüst olmanın önemi ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız:
*’’Akıllı, bilgin, zengin olmak zorunda değiliz ama dürüst olmak zorundayız.’’


Bilge’nin Farklılıklar İle İlgili Düşüncelerine Katılıyor Musunuz? Neden?


 Bilge’nin Farklılıklar İle İlgili Düşüncelerine Katılıyor Musunuz? Neden?

 Bilge’nin  farklılıklar ile ilgili sözü şunlardır:
İnsanlar farklı özelliklere sahiptir. Bizi birbirimizden ayıran fiziksel ( boyumuz, kilomuz vb.) ve kişisel (duygu, düşünce vb.) özelliklerimiz vardır. Kimimizin ten rengi, kültürü, dili ve dini farklıdır. Bu özellikler  birimizi diğerinden önemli yapmaz ya da diğerinden daha üstün kılmaz. Sadece farklı yapar. Bunun için de farklılıklara saygı göstermeliyiz, farklı olanları da  olduğu gibi kabul etmemeliyiz.

Bilge’nin bu düşünceleri  çok önemli ve değerlidir. Bu düşüncelere elbette katılıyorum. Çünkü her insan birçok yönden farklı özelliklere  sahip olabilir.  Önemli olan o farklılıklara  karşı hoşgörülü olmak ve insanları olduğu gibi kabul edebilmektir.  Farklılıklarımızın zenginlik olduğunu unutmamalıyız.   Bu zenginlik de dayanışmayı artırır, insanlar arasındaki iletişimi daha güçlü kılar ve bunun sayesinde de  hoşgörülü bir toplum ortaya çıkar. Hayatta her zaman hoşgörülü insanlar olmalıyız . İnsanlara karşı hiçbir zaman ön yargılı olmamalıyız, kalıplaşmış,  tutucu düşüncelere sahip olmamalıyız. Birbirimizi sevmeliyiz, saymalıyız ve hoşgörüyü  asla  bırakmamalıyız. Farklılıklarımızın  bütünlüğümüz olduğunu unutmamalıyız. Bunu başarmadığımız takdirde toplumda huzur ve mutluluk da olmaz.

Farklılıklara saygılı olmak ile ilgili şu sözleri de hatırlamalıyız:
‘’ Hoşgörü, karşınızdakileri bizim istediğimiz gibi değil, kendi istedikleri şekilde mutlu edebilmek büyüklüğüdür.’’  A. John Robinson.
‘’ Bazı kimseler güllerin dikeni olduğundan yakınırlar, ben dikenlerin gülü olduğuna şükrederim. ‘’    Alphonse Kari.
‘’ Hepimiz zaaflarla, yanılmalarla yoğrulmuşuz, birbirimizin budalalıklarını karşılıklı olarak hoş görelim, tabiatın ilk yasası budur.’’ Voltaire
Voltaire

Ailenizle Alışveriş Yaparken Aldığınız Ürünün Fiş Veya Faturasını Almaya Özen Gösteriyor Musunuz? Neden?


Ailenizle Alışveriş Yaparken   Aldığınız  Ürünün  Fiş Veya Faturasını Almaya Özen Gösteriyor Musunuz? Neden?  

Ailemle alışveriş yaparken  aldığım ürünün fiş veya faturasını kesinlikle kontrol ediyorum. Çünkü  fişi aldığım  zaman karşı tarafın ürün sattığı belli oluyor ve bu durumda karşı taraf  fişi vererek devlete vergi vermiş oluyor. Bu verginin verilmesi için ve devletin karlı çıkması için fişimi ve ya faturamı kesinlikle kontrol ediyorum. Bunu kontrol etmediğim zaman bilinçli bir tüketici gibi davranmamış olurum ve aynı zamanda bilinçli bir vatandaş da olmamış olurum.

Aldığınız Ürünün Hatalı Çıkması  Durumunda Neler Yaparsınız.
Ürün hatalı çıktığı zaman elimdeki fişi hemen   aldığım yere geri götürüyorum ki  ürünün hatasız olanını versinler. Böylece mağdur olmamış olurum ve zarara  uğramamış olurum. Ama fişi kaybedersem ürünün yenisini vermezler ve param da boşa gitmiş olurum. Onun için fişimi saklıyorum ve hemen atmıyorum ki  ilerde zorluklar yaşamayayım. Yoksa  hem aldığım ürün bir işime yaramaz hem de param boşu boşuna gitmiş olurum ve ben de bu durumda çok üzülürüm.

Kantinden Yiyecek   Ve İçecek Alırken  Ürünün  Son Kullanma Tarihine Bakar Mısınız? Neden?

Elbette bakarım. Çünkü aldığım ürünün son kullanma tarihi geçtiyse  bu o ürün beni zehirleyebilir ve sağlığımdan olabilirim.  Bu da benim için iyi olmaz. Onun için aldığım her yiyecek ve içeceğin son kullanma tarihine mutlaka bakarım .. Bakmadığım zaman bunun bedelini zehirlenerek ya da hayatımı bile kaybederek ödeyebilirim. Ondan dolayı her zaman  akıllı ve gözü açık olmalıyız ki ne kimse bizi kandırsın, ne de biz kimseyi kandırmış olalım.

Vatanımıza Karşı Görevlerimiz Nelerdir?


Vatanımıza Karşı Görevlerimiz   Nelerdir?

İçinde yaşadığımız bu vatan toprakları bizim için o kadar değerlidir ki bunu anlatmaya kelimelere yetmez. Bu vatan uğrunda ne yiğitlerimiz ne vatan evlatlarımız şehit olmuştur. Onlar biz rahat edelim, biz huzur içinde  yaşamımıza devam edelim diye şehit oldular. Onların bunca fedakarlığına karşılık biz de bu  vatan için her şeyi yapmalıyız. Çünkü vatan  yapılan her türlü fedakarlığın karşılığını sizlere mislisiyle verilecektir. Yeter ki bu vatanı sevelim ve onu geliştirmek için  var gücümüzle çalışmaya devam edelim. Vatanımıza karşı görevlerimiz şunlardır:

* Askerlik  yaşı gelmiş her genç askerlik görevini yerine getirmelidir.
* Milli kültürümüze sahip çıkmalıyız ve milli benliğimizden asla  ödün vermemeliyiz.
* Kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi her zaman yaşatmalıyız.
* Vatan  için , karşımıza çıkan zorluklar karşısında dik durmayı   ve düşman boyun eğmemeyi bilmeliyiz.
* Vatanımızın daha  iyi olması için herkesten geliri oranda vergi alınmalıdır.
* Bilim ve fen yolunda ilerlemeliyiz ve ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmalıyız.
* Milletimiz zor bir duruma düştüğü zaman  bu durumda vatanı terk edip kaçmamalıyız. Milli birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmeliyiz ve bu vatan topraklarını düşmana teslim etmemeliyiz.
* Her türlü iç ve dış terör gruplarına karşı milletçe el ele olmalıyız.
* Bağımsızlığımızdan asla ödün vermemeliyiz.
* Halkın egemenliğine, demokrasiye, cumhuriyete sahip çıkmalıyız.
* Seçme ve seçilme hakkımızı kullanmalıyız.
* Anayasada belirtilmiş olan kanunlara uymalıyız ve yasa dışı işler yapmamalıyız.
* Güzel ahlaklı, erdemli, eğitimli ve bilinçli çocuklar yetiştirmeliyiz.
* İçimizde her zaman vatan ve millet sevdası olmalıdır.
* Dilimize, dinimize sahip çıkmalıyız.
* Vatan yolunda hayatımızı kaybetmekten korkmamalıyız.


Not: Vatan, Uğrunda Her Fedakarlığı  Göstereceğimiz  Değerli Bir Varlık Mıdır? Neden?
Evet vatan, uğrunda her şeyi feda edeceğimiz bir değerdir, bir  kıymettir. Çünkü bu vatan toprakları bize atalarımızdan emanettir. Bizler bu vatana sahip çıkmazsak  başka bir ülkenin kölesi oluruz. Başka bir ülkenin dilini konuşmak  zorunda kalırız. Dini inancımıza müdahale edilir ve tüm haklarımıza el konulur. İşte bu ve bunun gibi olumsuzlukların olmaması için  bu vatana sahip çıkmalıyız ve bu vatan uğrunda can vermekten asla çekinmemeliyiz. Nasıl ki geçmişteki atalarımız bizim için can verdiyse , yeri geldiği zaman bizler de evlatlarımız için, gelecek kuşaklarımız için  canımızı vermeliyiz ve bu vatan her zaman  Türkiye Cumhuriyeti’nin vatanı olarak kalmalıdır.


Vatan Sevgisi İle İlgili Bir Şiir Yazınız.


Vatan Sevgisi İle İlgili Bir Şiir  Yazınız.

Ruhum bedenden ayrılıncaya kadar
Bir ömür senin  kanatlarında geçinceye kadar
Toprağında, suyunda, havasında özgürlüğe doyduğum kadar 
Sen benimsin   vatanım, sen  atamdan bana armağansın vatanım.

Nice yiğitler can verdi  senin   ayakta kalman için
Nice  kahraman kadınlar  umutla çalıştı senin hep var olman için
Bayrak yere inmesin, vatan bölünmesin  diye
Ne badireler atlatıldı, ne savaşlar yapıldı senin için


Dilimi özgürce konuşabildiğim
Kültürümü yaşayıp, yaşatabildiğim
Geleneklerime , göreneklerime  her zaman sahip çıkabildiğim
Sen ne zengin bir  topraksın , sen  nasıl bir  ülkesin benim canım vatanım.

Bağımsızlık için, özgürlük için
Başka ülkelere sömürge  olmamak için
Güçsüz, zayıf düşmemek için
Seni hep koruyacağım, seni hep seveceğim benim canım vatanım.

Kolay kazanılmadı bu topraklar
Kolay  bozguna uğratılmadı  kahrolası hain  düşmanlar 
Yandı nice canlar, yandı , yıkıldı köyler
Sen  ne büyük badireler atlatarak bu günlere geldin benim zorlu yolculuğum

Vatan candır, vatan canandır
Gerisi yalandır, gerisi boştur
Vatan deyince   durur saatler
Sen ne güzel bir  yersin,  nefes alabildiğim  eşsiz vatanım.