Devriye

Devriye, tekke edebiyatında Bektaşî-Alevî şâirlerinin, tasavvufçularca önemsenen devir kuramına göre dörtlük birimleriyle yazdıkları uzun şiirlere verilen addır. Devir kuramı Hz. Muhammed (SAV.)’in “Ben nebi iken Âdem su ile çamur arasındaydı.” hadisi ile ilgilidir. Mutasavvıflara göre vücut halindeki Hz. Muhammed (SAV.) yeryüzüne sonradan gelmiştir. Hâlbuki ruh halinde olan Hz. Muhammed (SAV.) ezelden beri vardı. Vakti gelen ruh, maddî âleme iner. Önce cemâda, sonra nebâta, hayvana, insana ve en sonra da însan-ı kâmile geçer. Oradan da ilk büyük ruh olan Tanrı’ya döner ve onunla birleşir. Bu inişe nüzûl, tekrar Tanrı’ya dönüşe de urûc denir.


Tasavvufçulara göre yeryüzündeki bütün varlıklar Tanrı’nın görüntüleridir. İnsan bütün yaratıkların en üstünü olduğundan, mutlak varlığın (Tanrı) her niteliğine sahiptir. Bu nitelikler insanda görününceye değin sırayla bütün varlıklardan geçerek evrenden süzülür. Dolayısıyla insan evrenin özeti, yani dünyanın özüdür.
Bu düşünceler ışığında “evrende süzülenin insanda görülmesi” anlayışına “devir kuramı”, Tanrı’nın insana, insanın aslına dönmesine değin süren devri anlatan şiirlere de devriye denir.

Eskiler bu devir eylemini bir daireye benzetmiş ve vücûd-u mutlaktan evrene ulaşılması arasındaki zamana kavs-î nüzûl (iniş yayı), aşağı evrenden yeniden yüce makama varıncaya değin geçen zamana da kavs-î urûc (çıkış yayı) demişlerdir. Kavs-î nüzûlu anlatan devriyelere “arşiye”, kavs-î urûcu anlatan devriyelere de “ferşiye” adı verilir. Arşiyelerde mutlak varlıktan ayrılıp dünyaya gelinceye değin yaşanan olayı, ferşiyelerde ise dünyadan yeniden yüce evrene yapılan gezi anlatılır. En güzel devriyeleri Şirî, Niyazi-î Mısrî, Gaybî Sunullah, Abdülahad Nuri, Üsküdarlı Haşim Baba, Hüsnî gibi Bektaşî şâirleri yazmışlardır.

Örnek:

Sıfat-ı hayvanda gezdim bir eyyâm
Geçip menzillerim olunca tamâm
Bildim aslım Âdem aleyhi’s-selâm
Ahsen-i sûrette cihâna geldim
Çok seyr ü devr edip geldim ben ey cân
Bildim cihân yine evvelki cihân
Bundan ötesini etmezem beyan
Bu sırrı saklayıp pinhâna geldim
Dört kitapta yoktur bu ilim inan
“ilm-i devriyye”dir bu sırr-ı kân
Bulup bir mürşid-i kâmil ü irfân
Okuyup bu dersi âyâna geldim
Afveyle günâhım Gaffârü’z -zünûb
Setreyle uyûbum settârü’l-uyûb
Bu Hüsnî cürmünü bilip utanıp
Yâ Rabbi rahmet ü gufrâna geldim.
(Hüsnî)
Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme