Ahmet Haşim'in Edebi Kişiliği

Ahmet Hâşim’in sanat ve edebiyat meseleleri ile ilgisi Galatasaray
Sultanisi’nde başlar.

        İlk şiiri olan “Hayal-i Aşkım” Mecmua-i Edebiyye’de yayınlanır.
Öğrenciliğinin son yıllarında, Fransız şiirini özellikle Fransız ve
Belçikalı sembolistleri tanımaya çalışır.

        Şiirde kendi şahsiyetini göstermesi, Şİ’R-İ KAMER adını verdiği
Bir seri manzume ile olur. 1908-1909 yıllarında Resimli Kitap Dergisi’nde,
 “Dicle’nin ve annemin hatıraları” başlığı ile yayınlanır.

        1909’da teşekkül eden Fecr-i Ati edebi grubunun, Servet-i Fünun Dergisi’nde çıkan beyannamesinin altındaki yirmi bir imza arasında Ahmet Haşim’in ki de vardır.
“Sanat şahsi ve muhteremdir” sözünü düstur edinen bu toplulukta yer almasına rağmen toplantılara katılmaz.
Hâşim’in ilk şiir kitabı olan GÖL SAATLERİ 1921 yılında Dergâh Mecmuası tarafından yayınlanır. Ahmet Hâşim, daha sonra Dergâh ve Yeni Mecmua’da yayınlanan şiirlerine Şi’r-i Kamerler’i de ekleyerek ikinci şiir kitabını da çıkarır: PİYALE (1926).

Şiir Anlayışı

“Şair ne bir hakikat habercisi, ne güzel konuşan bir insan ne de bir yasa koyucudur.”
“Şair’in dili düz yazı gibi anlaşılmak için değil, ama duyulmak üzere oluşmuş, musiki ile söz arasında, sözden ziyâde musikiye yakın bir dildir.”
“Şiir düz yazıya çevrilemeyen nazımdır...”
“Şiirde her şeyden önce önemli olan kelimenin anlamı değil, cümledeki söyleniş değeridir.”
“En güzel şiirler anlamalarını okuyucunun hayalinden alan şiirlerdir.”

Gençlik Dönemi

Şi’r-i Kamerler’inde çocukluğunun annesiyle geçen bölümünü, annesinin hastalığını ve ölümünü anlatır.
        Bir hasta kadın, Dicle’nin üstünde her akşam
        Bir hasta çocuk gezdirerek, çöllere sülfam
        Sisler uzanırken, o senin doğmanı bekler...
                                               ( O )
        Bazan sarı bir çehre-i rüyâ gibi hissiz
        Tenha bir ufuktan görünürsün bize sessiz
                                       (Çıktığın Geceler)                              

Bu ilk şiirlerinde kısmen muallim Naci ve Abdülhak Hamid, bilhassa Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin’in tesirleri görülür.
Fransız şairlerin etkileri arasında bocalayan, romantik, kötümser, mutsuz duygularla örülmüş şiirlerinde dil eskidir. Yabancı sözcüklerin yanı sıra tamlamalar da çoktur.
Bol bol sıfat kullanılmıştır.
Sarı ve siyah Şi’r-i Kamerler’in rengidir. Sarı kelimesi on defa kullanılmıştır. Akşam bu şiirlerinde sarı renktedir.
        Akşam...Sarı bir hasta semâ, bir gam-ı meçhul...
                                       (Nehir Üzerinde)

Kendini Bulma Dönemi


Göl Sanatları ile başlar. Yaşamın görünümlerini düş havuzunun sularında seyrettiğini söyleyerek girdiği bu şiirlerinde bir ressam gibidir.
        Seyreyledim eşkâl-i hayâtı
        Ben havz-ı hayalin sularında
                               (Mukaddime)
Şiirler kısalmış, dil biraz sadeleşmiştir. Anlatım yoğunlaşmış, durulmuş, arınmıştır. Günün çeşitli zaman dilimlerini (Öğle, öğleden sonra, akşam, gece, gece yarısı) anlatır.
        Susar meşâcir-i pür-şâm içinde bülbül-i âb
        Sular semâ-i hayâlatı eyler isti’ âb...
                                           (Akşam)
Bu şiirlerde kuşlar önemli yer tutar (Leylekler, kuğular, yarasalar).
        Gurub u hun ile perverlerde ruh olan kuşlar
        Kızıl kamışlara, yâkut âba konmuşlar
                               (Siyah kuşlar)
Serbest Müstezat Nazımları’nda farklı bir ahenk arama endişesindedir.
Tablolar daha da genişlemiş, insan, toplum ve tabiata ait izlenimler iç içe girmiştir.
        Sana yalnız ince bir tâze kadın,
        Bana yalnızca eski bir budala
        Diyen bugünkü beşer,
        Bu sefil iştihâ, bu kirli nazar,
        Bulamaz sende bende bir ma’nâ
                               (O Belde)

Olgunluk Dönemi

Kısa, duru, yalın, yoğun şeyler yazar. Yine bir ressam gibidir. Yine akşam resimleri çizer, ama artık kırmızı renkler öne çıkmıştır.
Ateş gibi bir nehir akıyordu
Ruhumla o ruhun arasında
                (Parıltı)      
                               
        Sürekli bir sevgiliden söz eder. Vazgeçilemeyen, uzaktan izlenen, ruha acı veren, düşüncelere dalınan bir sevgili.
        Yârin dudağından getirilmiş
        Bir katre alevdir bu karanfil
        Ruhum acısından bunu bildi.              (Karanfil)
Ahmet Hâşim’in dili ilk şiirlerinden son şiirlerine doğru sürekli arınmış sadeleşmiştir. Kullandığı sözcükler üç kümede toplanmıştır: Doğa, Kendisi, Kadın.
Ahmet Hâşim, bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır.

Düz Yazıları

        Gurabâhâne-i Lâklakan (1928)
        Bize Göre (1928)
        Frankfurt Seyahatnâmesi (1933)
Ahmet Hâşim’in nesir yazıları, şiirinden çok farklı bir karakter gösterir. Şiirindeki kapalılık, aşırı hassasiyet nesirlerinde yoktur.
Çoğu fıkra, deneme ve hatıra türüne girecek olan bu yazıların da dili şiirine nispeten daha sadedir. Açık, berrak, bazen nüktedan ve iğneleyici bir üslup kullanır.
Abdülhak Şinasi, Hâşim’in nesri için “İnce, zarif, nükteli, sanatlı, işlenmiş, kadife gibi yumuşak ve açılmış çiçekler gibi olgun nesrini meth için, ne söylense az gelir” der.

Hayatından Nükteler

Temizlik: Ahmet Hâşim bir lokantada yemek yiyordu. Gideceği sırada patronu çağırttı:
- “Lokantanızın üstün temizliğini tebrik ederim!” dedi.
- “Teşekkür ederim beyefendi! Ama bunu nereden anladınız?”
- “Nereden anlayacağım, bütün yemekler istisnasız sabun kokuyordu!”
Acem ve Arap: Dostlarının “Acem” diye takıldığı Ali Naci Karacan, bir gün Ahmet Hâşim’i kızdırıp konuşturmak için “Arap Hâşim” dedi. Hâşim, hayretle: “Aman beyefendi, dedi. Bize Arap demeyi de artık Türklere bırak!”
Kadınların Yaşı: Hâşim, kadınlar hakkında bir gün şöyle der: “ Kadınlar hesapta çok kuvvetlidirler, kendi yaşlarını daima iki taksim ederek söylerler, başka kadınların yaşlarını ise daima beş ilave ederler”.
Edebiyat Kimden Kurtuldu: Ahmet Hâşim, Fazıl Ahmet’in milletvekili seçildiğini öğrenince şöyle dedi: 
“Mebus oldun, edebiyat senden kurtuldu; bundan sonrasını Meclis çeksin.
Yararlanılan Kaynaklar :
1- Beşir Ayvazoğlu: Ömrüm Benim bir Ateşti (Ahmet Hâşim’in Hayatı,       Sanatı, Estetiği, Dramı); Ötüken Yayınları, İstanbul 2002.
2- İnci Enginün-Zeynep Kerman: Ahmet Hâşim Bütün Şiirleri; Dergâh Yayınları, İstanbul 1999.
3- Mehmet Fuat: Ahmet Hâşim-Yaşamı, Düşünce Dünyası, Sanatçı Kişiliği, Seçme Yapıtları; YKY Yayınları, İstanbul 1999.
4- Büyük Türk Klasikleri c:12, İstanbul 1992.
5- Prof.Dr.Şerif Aktaş: Yenileşme Dönemi Türk Şiiri ve Antolojisi; c:1, Ankara 1999.

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme