Divan Edebiyatının Tarihi Gelişimi

     Türklerin İslamiyet'i kabul etmesinin ardından meydana gelen yazılı edebiyata divan edebiyatı adı verilmektedir. İslamiyet'in kabulünden sonra Kuranın dili olan Arapça ve güçlü bir İslam medeniyeti olan İran'ın dili Farsça divan edebiyatının şekillenmesinde önemli bir etki göstermiştir. Bu iki dilden kelimelerin çokça alınmasının yanında anlatım biçimleri de dilimize ve dolayısıyla divan edebiyatına yerleşmiştir. "Niçin divan edebiyatı denilmiştir?" sorusu aklımıza gelebilir bunun cevabı, dönemin şairlerinin yazdıkları şiirleri divan adı verilen el yazması kitaplarda toplamalarıdır.
     13. yy ile birlikte tanıdığımız divan edebiyatının ilk örneklerini Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin tamamı Farsça yazılmış şiirlerinde görüyoruz. Yine 13. yy'da divan şiirinin önemli temsilcilerinden biri Hoca Dehhani olmuştur. Dehhani Horasan'dan gelip Konya'ya yerleşmiş olması sebebiyle Firdevsi'nin etkisinde şiirler yazmıştır. 14. yy. Konya, Sivas, Bursa, Kırşehir gibi Anadolu'nun önemli kültür merkezlerinde divan şiirlerinin güzel örneklerinin verildiği bir asır olmuştur. Bu dönem eserlerinde yenilik ve konularda da çeşitlilik görülür. Dini, kahramanlık hikayeleri ve eğitici-öğretici tarzda şiirler yazılmıştır. 14. yy ile birlikte İran edebiyatının konularının etkisi altında şiirler de yazılmaya başlanmıştır. Örnek vermek gerekirse Süleyman Çelebi'nin Mevlid adı ile bilinen Vesiletü'n-Necat adlı eseri İran etkisi ile yazılmıştır. Hürşidname ve Süheyl ü Nevbahar da İran etkisi ile yazılan eserlere örnek olarak gösterilebilir. 16. yy Fuzuli ve Baki ile birlikte Divan şiirinin en güzel örneklerinin verildiği dönem olmuştur. 17. yy Türk divan şiiri, artık İran şiirini kıskandıracak düzeye ulaşmış durumdaydı. Bu dönemde divan şairleri "fahriye" adı verilen ve kendini övdükleri bölümlerde şiirde ustalığın zirvesine ulaşmışlardı. Bu dönemde Nef'i yergileri ile Nabi ise öğretici şiirleri ile meşhur olmuştur. Lale devri şairi Nedim ve divan şiirinin son büyük ustası olarak görülen Şeyh Galib'ten sonra divan şiiri hızını kaybetmeye başlamıştır. Sonraki dönem şairleri özgün yapıtlar veremediler ve çoğu bu iki şairin takliti olmaktan öteye gidemedi. Namık Kemal'le birlikte eleştirilmeye başlanan divan şiiri 19. yy'da iyice gözden düşmeye başlamış ve batılı türler yavaş yavaş divan şiirinin yerini almaya başlamıştır. Son dönemlerde Yahya Kemal, Mehmet Akif ve Tevfik Fikret divan edebiyatı etkisinde şiirler yazmıştır. 

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme