Kelime Dağarcığı

Bir dili konuşmak ve yazmak için bellekte iyi bilinen kelimelerin bulunması gerekir. Konuşma becerisi, kişinin sahip olduğu kelime servetiyle doğrudan ilgilidir. İlköğretim çağındaki çocukların kelime hazinesi oldukça sınırlıdır. Bundan dolayı çocuk, hatırlamadığı kelimeyi karşılamak üzere “şey, falan, eee, ıııı” gibi maymuncuk kelimelere sığınır.


Türk dili, zengin bir dildir; buna karşılık bu dili kullanmakta olan çocuk ve gençlerimizin kelime hazineleri son derece sınırlıdır. Duygu ve düşüncelerini sınırlı bir kelime dağarcığı ile anlatmaya çalışan gençlerimizin büyük bir bölümü Cumhuriyet döneminde yazılmış eserleri dahi anlamakta zorluk çekmektedir. Öğrenciler genellikle okuduklarını ve dinlediklerini anlamakta zorluk çekme yanında; kendi duygu, düşünce ve tasarımlarını söz ve yazıyla etkili ve canlı bir tarzda ifade etme yeteneğinden de yoksundurlar. Bu durumun ortadan kaldırılması çocukların zengin bir kelime hazinesine sahip kılınmasıyla aşılabilir.


Sözcük dağarcığının genişliği çocuğun sosyal ve duygusal gelişmesi bakımından önemlidir. Çocuk toplumda etkin olabilmek için başkaları ile anlaşabilmelidir. Çocuğun sözcük dağarcığının yetersizliği, onu toplum dışı bırakabilir. Çocuk bir şey söylemek isteyip de sözcük yetersizliği nedeniyle derdini anlatamadığı zaman kırıklığa uğrar. Anlaşılmadığı durumdaysa,  kendini anlamayan kimseye karşı öfke ve kırgınlık duyabilir ve bu kişilerin kendini anlamak istemediklerini düşünebilir. Bu bakımdan, kelime serveti çocuğun sosyal hayata etkin bir şekilde katılmasında büyük bir role sahiptir.


Çocuk tarafından ilk kullanılan sözcükler isimlerdir. Bunlar çoğunlukla ilk önce tek heceli olur, sonra iki, üç heceye çıkar. Çocuklar, sözcükleri çevresindeki nesne ve kişiler için kullanır. İsimler yeterince öğrenildikten sonra, sıra fiillere gelir. Bunlar genellikle, “ver, al, tut” gibi yalın fiillerdir. Sıfat ve zarflar çocuğun sözcük dağarcığına 1,5 yaşından sonra girer. Ön takı ve zamirler ise dağarcığa en son katılırlar. En son kullanılan sıfatlar “iyi, kötü, güzel, yaramaz, sıcak ve soğuk”tur. Zarflar ise, “burada” ve “nerede”dir. Çocuğun en zor kavrayabildiği ise, “ben, benim, bana ve beni” zamirlerinin yerli yerinde kullanılmasıdır.


Çocuğun yetersiz ve belirsiz kelime dağarcığını genişletmek ve düzeltmek büyük ölçüde Türkçe dersinin oluşturacağı fırsatlarla sağlanır. Bu bakımdan kelime çalışmalarının öğrenim hayatında önemli bir yeri vardır.


İlköğretimin birinci kademesinde çocuğun kazanacağı kelimeler, bizzat nesnelerini görerek veya resimlerine bakarak öğreneceği somut kelimeler olmalıdır. Zira öğrenci başlangıçta her gün gördüğü eşyaları gösteren, karşılayan kelimeleri kavrar. Artan yaşantısına paralel olarak öğrencinin kelime hazinesi zamanla genişler ve somuttan soyuta doğru bir gelişme kaydeder.


Çoğu durumda    bir kelimenin tek başına bir değeri yoktur. Kelime, değerini anlam verdiği nesneden alır.  Bu bakımdan ilk sınıflarda nesneyle onu karşılayan kelime arasında psikolojik ilişkiler kurulmalıdır.


Soyut kelimeler, büyük ölçüde çocuğun formal operasyon (Bakınız: Formal operasyon s. 40) basamağında bulunduğu ilköğretimin ikinci kademesinde öğretilmelidir. Bu aşamada da öğretmen, öğretim ilkelerine uyarak bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta doğru bir yol izlemelidir. Meselâ önce “doğru, güzel, temiz” gibi somut kelimeler öğretilmeli daha sonra bunların soyut karşılığı olan “doğruluk, güzellik, temizlik” kelimeleri öğretilmelidir.
Bütün bu çabalar sırasında öğrencinin ilgisini çekecek bir tarzda hareket edilmesine, alıştırmaların oyun atmosferi içerisinde sürdürülmesine özen gösterilmelidir.


Çocuk ihtiyacı olan sözcükleri kullanmayı zamanla öğrenir. Bir ihtiyaç sırasında, çocuk ya beden diliyle bu ihtiyacını karşılamaya çalışır ya da yeni bir sözcük öğrenir. Çocuğun sözcük dağarcığı doğrudan doğruya ya da başkalarına sorarak öğrendiği sözcüklerden oluşur.
Çocuk, sözcük dağarcığını yalnızca yeni sözcükler öğrenmekle değil, eski sözcüklerin yeni anlamlarını öğrenmekle de genişletir. Örneğin, “portakal” sözcüğü yalnızca meyve olarak bilinmekteyken, sonradan renk olarak da kullanılabilir. Bir başka örnek, “kurşun” ve “kurşunî” kelimeleridir; çocuk, başlangıçta bir metal olarak öğrendiği “kurşun” kelimesinin daha sonra bir renk olarak da kullanıldığını kavrar.


2 yaşındaki çocuğun normal sözcük dağarcığı, 272 sözcükten oluşur. Bu, kızlarda erkeklere oranla daha fazladır. Bu sayı çocuk okula başladıktan sonra ve gazete okumakla, televizyon izlemekle ve radyo dinlemekle daha da genişler.
Yrd.Doç.Dr Mehrali Calp

1 yorum:

  1. ALLAH razı olsun İnşaAllah Hocam
    Bilgilendirici olmuş

    YanıtlaSil

Deneme