Kaldırımlar Şiirinin İncelenmesi

Bu yazımızda Necip Fazıl Kısakürek ' in "Kaldırımlar" şiirini tahlil etmeye çalışacağız. Tahlil yapılırken önce şiir içerik olarak tahlil edilecek daha sonra da biçim olarak incelenecektir. İnşallah başarılı bir çalışma olur.

  1. Kaldırımlar Şiirinin İçerik Olarak Tahlili
Kelimeler ve Anlamları
Ama : gözleri görmeyen
Esrar : gizli
Tak : resmi törenlerde tören yapılacak caddeye kurulan süslü kemer
Çilekeş : hayatı sıkıntılarla geçmiş insan
Mil : çeşitli işlerde kullanılan uzun metal çubuk

Şiirin Tahlili

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Bu dörtlükte şair kaldırımlarındaki yolculuğun başlangıcını ifade etmektedir. Şair arkasına bakmadan yürürken karanlığın başladığı noktada kendini bekleyen bir hayalin var olduğu hissine kapılmaktadır. Bu hayalin ne olduğu bilinmiyor ancak insanların karanlık ve tenha bir yerde yürürken etrafındaki şekillere yüklediği bir anlam olabilir.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

Bu dörtlükte şair gökler karanlık olması ve kül rengi bulutlar diyerek içerisindeki bunalımı ve karamsırlığı yansıtmaktadır. Aynı zamanda yürüdüğü ortamında bir resmini çizmektedir. Yıldırımın evlerin bacasını kollaması havaın yağmurun yağmasına yakın bir anda olduğunu göstermektedir. Böyle bir ortamda şair herkesin evlerinde olduğunu yalnızca kaldırımların ve kendisinin sokaklarda olduğunu söylüyor. Kaldırımlara serseri diyerek şair aynı zamanda kendi ile de bir ilişkilendirme ve benzetme kuruyor.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Bu bölümde şair yalnızlığın verdiği korkuya kapılmaya başlamaktadır. Hani insanların korktukça kendi kendine ürettiği ürkütücü düşünceler vardır ya aynı şey şairde de yaşanmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak da şair perdeleri çekili evleri gözlerine mil çekilmiş gözleri görmeyen insanlara benzetmektedir. Adeta her sokakta da kendini bekleyen ve zarar vermek isteyen devlerin varlığı vehmine kapılmaya başlamıştır.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bu dörtlükte kaldırımları şair bir anneye benzetmektedir. Anne şefkatin ve merhametin sembolüdür. Yalnızlara sahip çıkan, onları kabullenebilen tek yerdir kaldırımlar. Böyle bir kabullenmeyi de şair ancak annelik olarak görebilmektedir. Şairin kaldırımları içinde yaşayan bir insan olarak görmesi kaldırımların yalnızlığı ve tenhalığı ile kendi iç dünyası arasında kurduğu özdeşlikten ileri gelmektedir.  Gündüzleri binlerce insanın üzerinde yürümesine rağmen hiç dikkat edilmeyen kaldırımlar el ayak çekilince kendilerini belli ederler ve adeta şaire bir şeyler anlatmaya başlarlar.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Şair yalnızlığını kabullenmiştir. Belki bu bir umudun bitmesi neticesidir belki de yalnızlığa olan sevginin sonucudur. Artık şair kaldırımları bir anne olarak görmekte ve kendini buraya ait hissetmektedir. Öyle bir aidiyet duygusudur ki ölümün bile bile kendisini burada bulmasını beklemektedir. Bu yüzden şair kandini en yakın hissettiği hatta kendisiyle özdeşleştirdiği kaldırımları kimse ile paylaşmak istememektedir. Bu yüzden de sabahın hiç gelmemesi için adeta dua etmektedir.


Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Şair bu dörtlükte kaldırımlardaki yolculuğundan duyduğu mutluluğu ve huzuru dile getirmekte, hatta bu mutluluğu sinematografik bir şekilde canlandırmaktadır. Dikkat edilirse önceki dörtlüklerdeki vehim ve umutsuzluklar artık huzura doğru yerini bırakmaktadır. Şair bu yrüyüşün devamını istemektedir. Hatta böyle bir yaşamı zafer olarak görmekte ve önünde gölgelerin oluşturduğu silüetleri de zaferinin bitmeyen kemerleri olarak tarif etmektedir.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Bu dörtlükte şair mutluluğun yavaş yavaş bitmek üzere olduğunu farketmiştir. Sabahın yaklaşması şair için bir umut değil tam tersine bir korkudur. Çünkü şair yalnızlığını seviyordur ve bu yalnızlığı en iyi karanlıklarda yaşamaktadır. Bu yüzden şair karanlıkları kendisini gizleyen, dış dünyadan ve diğer insanlardan saklayan bir yorgan olarak, sığınılacak bir yer olarak görmektedir.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

Şair kaldırımlardaki yolculuğun sabah ile sona ereceğini hissetmekte ve durum onun için bir ölüm demektir. Bu sebeple şair kendisini karasevdalısı olarak tanımladığı kaldırımlarda yaşamının son bulmasını arzulamaktadır.

  1. Şiirin Biçim Olarak İncelenmesi
Ölçü ve Kafiye Düzeni

Şiirde hecenin 14'lü ölçüsü kullanılmıştır. Kafiye düzeni olarak çaprak kafiye vardır. Şiirin kafiye şeması şu şekildedir : a-b-a-b , c-d-c-d ......

Kafiye ve redifler :

............ ortasında
............ yüyorum
............. noktasında
............. göyorum
( ortasında ve noktasında kelimelerinde "ta" tam kafiye "sında" rediftir.  2. Ve 4. Mısrada "rü" tam kafiye, "yorum rediftir. )

Söz Sanatları
Serseri kaldırımlar - teşhis
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler - teşhis
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler - teşhis

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.  - Tekrir

Kaldırımlar şiirindeki tamlamalar ve çeşitleri

6 yorum:

Deneme