Gazel (Divan Edebiyatı Nazım Çeşitleri)

GAZEL:   

[5–15] beyitten oluşan bir nazım biçimidir. Kafiye örgüsü şöyledir.
-------------------------------- a
-------------------------------- a

-------------------------------- b
-------------------------------- a

-------------------------------- c
-------------------------------- a
…………………………..
…………………………..


Gazel, Araplardan alınmıştır. Divan edebiyatında çok rağbet görmüştür. Aruzun her türlü vezniyle yazılmıştır. Aşk, sevgi ve bazen de fikre ait konuları işler.

Gazellerde konu birliği yoktur. Şair, her beyitte ayrı ayrı şeylerden bahsedebilir. Yani bütün güzelliği yerine parça güzelliği hâkimdir. Bu bakımdan divan edebiyatının en özgür türü gazeldir. Özellikle Tanzimat’ı müteakip gazellerde konu birliği gözetilmeye başlanmıştır. Böyle gazellere “Yekâhenk” denirdi.

Gazelin ilk beytine matla denir. Bu beyit mısraları birbiriyle kafiyelidir. Matladan sonraki beyit “hüsn-i matla” adını alır. Gazellerin en son beytine makta, maktadan önceki beyte “hüsn-i makta”, gazelin en güzel beytine de “beytül gazel” denir. Maktada çoğunlukla şairin mahlâsı (asıl ismi ya da iğreti ismi) geçer. Bu beyte “taç beyit” de denir.
Gazelin ayrıca özel adları yoktur. Daha çok rediflerinin adlarıyla alınır. (Değil gazeli, bulur gazeli…) gibi.
Divan edebiyatında kasideden çok gazel yazılmıştır. Şairler gazellerini alfabetik sıraya göre divanlarına alırlardı [[*]].
Divan edebiyatının gazel vadisinde en kuvvetli şairleri: Fuzuli, Baki: XVI. yüzyıl; Şeyhülislam Yahya, Naili: XVII. Yüzyıl; Nedim: XVIII. yüzyıl.

Bir gazel örneği:
GAZEL
Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenâre düştü           Matla
Dayanır mı şîşedir bu reh-i sengsâre düştü

O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kâle-i kâm    Hüsn-i matla
Bize hisse-i muhabbet dil-i pâre pâre düştü

Gehi serde desti geh_ayağı koltuğunda
Düşe kalka haste-i gam der-i lûtf-i yare düştü
Erişüp  bahâra bülbül yenilendi sohbet-i gül         Beytül gazel
Yine nevbet-i tahammül dil-i bîkarâre düştü

Meh-i bürc-i ârızında gönül_oldu hâle mail
Bana kendi tâliimden bu siyeh sitâre  düştü

Süzülüp o çeşm-i âhû dedi zevk-i valsa yâhû         Hüsn-i makta
Bu değildi neyleyim bu yolum_intizâre düştü

Reh-i mevlevide Gâlib bu sıfatla kaldı hayran         Makta-taç beyit
Kimi terk-i nâm_ü şana kimi i’tibare düştü
Şeyh Galip

Mü te fâ i lün / fe û lün / mü te fâ i lün / fe û lün
.   .  -  .  -       .  -    -      .    .   -  .  -       .  -  -

Gazelde nazirecilik:


Bazen bir divan şairi, beğendiği bir şairi gazeline kafiye, vezin ve çok kere fikir bakımından da uygun düşen diğer bir gazel yazardı ki, buna nazire denir.
Örnek:
ESKİ ŞİİRİN RÜZGÂRIYLE İSMAİL DEDE’NİN KÂİNATI

Mesnevi şevkini eflâke çıkarmış nayiz
Haşredek hemnefes-i Hazreti Mevlânayız

Sine surah besurah kanar vecdinden
Teşne-i zevk-i ezel lebbeleb-i sahbayız

Şeb-i lâhatunda manzume-i ecram gibi
Lafz-i “bişnev’le “ doğan debdebe-i mânayız

Meyi peymane bepeymane döken sakiden
Yine peymane diler neşve-i sertâpâyız
Şems-i Tebriz havasyıle semas üzre Kemâl
Dahil-i daire-i bal-ü per-i Mollayız.
Yahya Kemal

NAZİRESİ  :    [ [†]]
Biz ki hayran-ı şeb-ü şa’şaa-i bâlâyız
Hüsn-i cânane taabbütte fezâ- peymâyız
Neşveçin olmak için yad-i leb-i şuhundan
Muttasıl besteleb-i bede-i ruh-efzâyız

Sesimizden hız alır bank-i şürûş-i ilham
Arş-i âlâye çıkan zemzeme-i mollayız

Emri-i “bişnev” le hitab etti bize Mürşidi Rum
Ne-gamı nay-i muhabbetle sımâharâyız

Mesnevi şevkini ervahe duyurmuş Kâzım
Ta ebed şakir-i lûtf-i kalem-i Yahya’yız

Kâzım Vehbi
Gazelin biçim yönünden özellik taşıyan iki türü vardır: 1- Müstezat gazel 2- Müsammat gazel

1-            Müstezat gazel:

Bir uzun ve bir kısa mısradan oluşan ve birbiri ardınca sıralanan bir gazel biçimidir. Uzun mısralar [mef’ûlü, mefâîlü, mefâîlü feûlün] kısa mısralar ise [ mef’ûlü, feûlün ] vezniyle yazılır. Kısa mısralara (ziyade) denir. Ziyadeler anlam bakımdan uzun mısralara bağlıdır. Uzun mısralar gazel gibi kafiyelenirler. Kısa mısralar ise ya kendi aralarında ya da uzun mısralarla kafiyeli bulunurlar.
Aşağıya aldığımız müstezat gazel örneğinin birincisinde ziyadelerin kafiyeleri uzun mısralara uymuş bulunmaktadır ikinci örnekte ise ziyadelerle kendi aralarında bir gazel gibi kafiyelenmiştir:

Çeşmin acı yaş ağularla kanuptur
Cismimse yanuptur
Ol zülfü siyeh neyleyim efsane sanuptur
Gönlüm usunuptur
Naz uykusuna kıldı yine gözleri mutad
Çok eyledi bidad
Sabreyle dilâ vakt ola lâbüd uyanuptur
Senden  utanuptur
Eyler feleğin reng-i  şafak-rûyunu şeb-gûn
Hayretle diğer gûn
Ol dem ki benim hun-ı sirişkim boşanuptur
Derya balanuptur
Şeyh Galib
– 2 –
Ey şûh-ı kerem-pîşe dil-i zâr senindir
Yok minnetin aslâ
Ey kân-ı gûher, anda ne kim var, senindir
Pinhân u hüveydâ
Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
Baş üzre yerin var
Gül güncesinin gûşe-i destâr senindir
Gel ey gül-ü ra’nâ
Neylersen edip bir iki gün, bâr-i cefaya
Sabreyle de sonra
Peymâne senin, hâne senin, yar senindir
Ey dil, tek-ü tenhâ
Bir bûse-i canbahışına ver nakd-i hayâtı
Ger kaail olursa
Senden yanadır söz, yine bâzâr senindir
Ey âşık-ı şeydâ
Çeşmânı, siyeh-mest-i sitem, kâkülü pûr-ham
Ebruları pür-çin
Benzer ki bu dildâr-ı cefakâr senindir
Biçare Nedimâ

Nedim

Müstezatlarda bir beyit denince ikisi uzun, kısa olan dört mısra akla gelmelidir.

2- Müsammat gazel:

Ortadan ikiye ayrılabilen eş bölümü vezinlerle yazılan gazellere denir. Bu gazellerde mısra ortasında da kafiyeler bulunur. Şimdi aşağıdaki gazeli dikkatlice inceleyelim:

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan  murâdım şem-i yanmaz mı

Kamu bîmarına cânan devâ-yı derd eder ihsân
Niçün kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı
Şeb-ı hicrân yanar cânım döker kan ceşm-i giryânım
Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı

Gül-i ruhsarına karşı gözümden kanlı akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gamım pinhan tutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bîvefâ bilmem  inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta’neyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı

Fuzûli rind-i şeydadır hemışe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Fuzûli

Mefâîlün  /    mefâîlün /  mefâîlün /  mefâîlün

Şimdi de gazeli şematik olarak gösterelim:
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _a
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ b
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ c
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _d
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _a
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _e
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ f
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ g
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a

Yedi beyitten oluşan gazelin her beyitindeki mısraı ikiye ayırmak mümkündür.
Deneyelim:

Beni candan usandırdı              -           cefâdan yar, usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan             -           murâdım şem’i yanmaz mı

Kamu bîmarına canan               -           devâ-yı derd eder ihsân
Niçün kılmaz bana derman        -           beni bîmar sanmaz mı

Şeb-i hicrân yanar cânım           -           döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efganım                  -           kara bahtım uyanmaz  mı

Gül-i ruhsârına karşu                 -           gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu            -           akar sular bulanmaz mı

Şimdi  ikiye bölünen bu mısraların kafiyelerini gösterelim:

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _                         _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a MATLA
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _                         _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ b                      _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ b
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ b                      _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ c                       _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _c
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ c                       _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _a

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ d                      _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _d
_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ d                      _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _a

Matladan sonra ikiye bölünen mısralar alt alta getirilirse dörtlükler meydana gelir:

Kamu bîmarına  cânan
Devâ-yı derd eder ihsân
Niçün kılmaz bana derman
Beni bîmâr sanmaz mı

Şeb-i hicrân yanar cânım
Döker kan çeşm-i giryânın
Uyarır halkı afgaanım
Kara bahtım uyanmaz mı

Gül-i ruhsârına karşu
Gözümden kanlı akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu
Akar sular bulanmaz mı

Gamım pinhan tutardım ben
Dediler yâre kıl rûşen
Desem, el bîvefa bilmem
İnanır mı, inanmaz mı

Değildim ben sana mâil
Sen erin aklımı zâil
Bana ta’neyleyen gaafil
Seni görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır
Hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır
Bu sevdâdan usanmaz mı

Mefâîlün / mefâîlün
Her dörtlük, bir beytin ikiye bölünmesinde meydana gelmiş ve ayrıca iç kafiyeler bu dörtlüklerin kafiyeleri olmuştur. Böylece oluşmuş gazellere “müsammat gazel” denir. Bu oluşum “kasidelerde” olursa  “müsammat kaside” adını alır.

Yorum: Güzellikten, aşktan ve aşk yüzünden çekilen acılarda ve içkiden söz eden küçük şiir anlamına gelir. Divan edebiyatının en yaygın türlerinden biridir. Duyguların en güzel dile getirildiği şiirlerdir.
Aruz kalıplarının kullanıldığı bu türde biçim güzelliğine önem verilir. Süsün ve gösterişin hakim olduğu bu yazı, divan edebiyatının önemli şairleri tarafından söylenmiştir. Konu birliğinin olmadığı bu gazellerde her beyitin kendine has bir güzelliği vardır. Genelde yüksek zümrenin okuduğu halka indirgenmeyen bir türdür.

Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme