Dil Gelişimini Etkileyen Faktörler

Psikoloji biliminin verilerine göre insan gelişimine etki eden faktörler kalıtım ve çevre olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Çocuk açısından dil gelişimini etkileyen faktörleri iki ana grup altında toplamak mümkündür. Bunlardan biri, çocuğun doğuştan getirdiği kalıtım faktörü, diğeri ise çocuğun dışındaki sosyal, kültürel ve fizikî çevre faktörüdür.  Çocuğun yaş, beden ve zihin durumu ile çevre, aile, sağlık ve kültür gibi dış faktörler dil gelişimini etkilemektedir
Dil gelişiminde çevrenin etkisi kalıtıma nispetle daha fazladır. Kelime hazinesi, cümle kurma ve konuşma becerisi gibi dil ile ilgili yetenekler, çevre faktörleriyle geliştirilir. Bu bakımdan eğitim-öğretimi etkileyen ve onun aracı olan dil öğretim ve öğrenimi sırasında çevre faktörlerinin dikkate alınması, yani öğrenme durumlarının iyi ayarlanması gerekir.
Çocuğun dil gelişimine etki eden iç ve dış faktörleri cinsiyet, zekâ, sağlık, sosyo-ekonomik şartlar, aile ilişkileri, iki dillilik olarak sıralamak mümkündür.
Cinsiyet: Çocukların dil gelişiminde etkili olan faktörlerden biri cinsiyet faktörüdür. “Ana dili gelişiminde konuşma miktarı, konuşmada kullanılan kelime çeşidi, kurallı cümle kurma gibi hususlarda kız çocuklarının erkek çocuklara göre daha ileri durumda oldukları görülmüştür. Aynı araştırma bulgularında ilkokul sıralarında erkeklerin kızlardan daha çok okuma güçlüğü ile karşılaştığı görülmektedir.” (A. Jersild, 1983, s.497)
“Konuşma konusunda erkek çocuklar, genellikle kızlara göre geride kalırlar. Onların cümleleri daha kısa ve daha çok hatalı; sözcük dağarcıkları ise daha kısırdır. McCarthy’e göre, ilk yıllarda cinsiyet farkı yoktur ve çocuklar annelerini örnek alarak hecelerler, ancak bir süre sonra kızlar anneyi, erkekler de babayı örnek almaya başlarlar.[1] Çocukluk sırasındaki aşırı derecede sıkı anne-kız ilişkileri de kızların daha çabuk ve yanlışsız konuşmalarında yardımcıdır.” (Yavuzer, 1996, s.95)
Zekâ: Problem çözme yeteneği, zihnin değişme ve kendini yenileme gücü, sayılar arasındaki ilişkiyi sezme becerisi, alet kullanma yeteneği, dili kullanma becerisi gibi tanımları yapılan zekânın ölçümünde kullanılan standart testlerde kelime bilgisi ve kelimelerin kullanılışına yer verildiği görülmektedir. Alınan sonuçlar bakımından dil ile zekâ arasında yüksek bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Kalıtımla gelen zekânın uygun çevre ortamında daha etkin, daha fonksiyonel bir duruma ulaştığı yolunda araştırmalar mevcuttur. Olumsuz çevre ortamında ise tersi bir durum söz konusudur. (Bakınız: Eels ve arkadaşları ile şemin, s.48)
Dil, düşüncelerimizi kalıba dökmemize yarayan bir araç olma yanında, düşüncelerimizi düzenleyen, onların belli aşırılıklara sapmasını önleyen bir özelliğe sahiptir. Dil bu yönüyle bireydeki zekâ ile karşılıklı bir etkileşim içindedir.
Psikologlara göre, iki yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle zekâsının ilişkisi olmamasına karşın, iki yaşından sonra dil gelişimiyle IQ arasında sıkı bir ilişki olduğu görüşü ağır basmaktadır. Konuşmasında erkenci olan çocuklar genellikle normal ya da normalin üstünde zekâlı çocuklar olmaktadırlar. Dil, zekâya bağlı olarak gelişir.
Yapılan pek çok araştırmada kalıtım ürünü olarak zekâ ile dil arasında ilişki bulunmuştur. Bir kimsenin kelime hazinesinin genişliği zekânın en iyi işareti olarak kabul edilmektedir.
Sağlık: Sağlık çocuğun birçok alandaki başarısını belirleyen faktördür. Gürbüz ve sağlıklı çocukların her alandaki gelişimini doğal bir şekilde sürdürdükleri bilinmektedir. Şiddetli ve uzun hastalıklar, çocuğun konuşmasını bir ya da iki yıl geciktirebilir. Hastalık nedeniyle başkalarıyla iletişim kurmasının kısıtlanması da onun konuşmasını geciktirir. Ayrıca böyle durumlarda çocuk kendini iyi hissetmez, her isteği önceden yapılır ve konuşmaya daha az teşvik edilir. Bu yüzden çocuğun dil gelişimi yavaşlar.
Sosyo-ekonomik koşullar:  Dil gelişimindeki değişmeler, sözcük dağarcığının sınırı, dilin doğru kullanılışı ve ifade etme becerisi çocuk büyüdükçe gelişir. Sosyo-ekonomik durumu iyi ailelerin çocukları erken ve düzgün konuşurlar. Çocuğun dil gelişiminde önemli rol oynayan çevresel faktörlerin yanı sıra, çocuğun okuduğu kitap sayısı, ana babanın onunla meşgul olma derecesi ve oynadığı oyunların da rolü vardır. Ana babası ile uzun süre birlikte olan çocuk daha düzgün konuşur. Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan aileler doğru konuşmaya daha çok önem verdiklerinden, çocuklarına daha iyi model oluştururlar ve çocuklarının akıcı ve doğru konuşabilmesi için çaba harcarlar.
Çocuğun yetişme ortamı ve sunulan uyarıcıların ehemmiyeti üzerinde duran S. James, “öğrencilerin kişiliğini bulamama ve potansiyel yeteneklerini kaybetmenin çevre uyarıcılarının yetersiz bulunduğu ortamlarda daha belirgin” olduğunu dile getirmektedir. (J.H.Stronge, 1987, s.336-444 )
Çocuk, söylediği sözcük anlaşılmadığı ya da komik görülüp gülündüğü zaman kırıklığa uğrar. Ancak, çocuk büyüdükçe bu sözcükleri daha çok düşünerek kullanmaya ya da tam olarak bilmediği sözcükleri kullanmamaya özen gösterir.
Aile ilişkileri: “Aile içinde çocuğun güçlü etkileşimlerde bulunması onun dil gelişimini olumlu yönde etkilemektedir. Bakım evinde yetişen çocuklar daha çok ağlar; fakat daha az heceler. İletişimin kuvvetli olduğu aile ortamında yetişen çocuğun konuşması, cümle uzunluğu, soru sayısı, kelime dağarcığı bakımından daha gelişmiş durumdadır.” (Demirel, 1999, s.43)
“Aile bireyleri, özellikle anne ile çocuk arasındaki sağlıklı ilişkiler dil gelişimini büyük ölçüde etkiler. Bu konuda ailede bulunan birey sayısının az veya çok oluşu da etkilidir. Ailede tek olan çocuk daha çabuk, iyi ve düzgün konuşma olanağına sahiptir, çünkü tek çocuk annenin ilgi merkezidir. Anne bu tek çocuğuyla yoğun bir şekilde etkileşimde bulunur.”  (Yavuzer, 1996, s. 96)
Kendileriyle konuşulan ve ilgi gösterilen çocuklar konuşmak için cesaretlenirler. Çocuğu konuşmaya teşvik eden birçok yol vardır. Araştırma sonuçları, okul öncesi çocuğa kitap okunduğunda, TV seyretmesine izin verildiğinde ve oyun grupları içine sokulduğunda, çocuğun konuşmak için daha çok cesaretlendiğini göstermiştir. Daha büyük çocuklarsa bu cesareti, gördükleri ve duydukları şeyleri anlatabilme, bir olayı eleştirebilme imkânı bulunca gösterirler.
İki dillilik: Dil gelişimini etkileyen faktörlerden biri de “iki dillilik”tir.  Bundan dolayı iki dillilik, dil gelişimini olumsuz yönde etkileyen bir faktör olarak üzerinde durulması gereken önemli bir husustur.
Hızla gelişen teknoloji, iç ve dış göçler gerek ülkemizde gerekse başka ülkelerde iki dillilik olgusuna ve buna bağlı olarak sosyal ve kültürel uyuşmazlığa, psikolojik gerilime, hatta sosyal ve psikolojik çatışmalara yol açmaktadır. Bu duruma düşen fertler, dilin temel fonksiyonu olan “kendini ifade etme”, “başkalarını anlama”, “iletişim kurma” imkânlarından mahrum kalmaktadır.
Yrd.Doç.Dr Mehrali Calp
(Her hakkı mahfuzdur. Kopya edilemez.All rights reserved. It can not be copied.)

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme