BAŞLICA HECE KALIPLARI (Örnekleriyle)

 Başlıca hece kalıplarının önce dökümünü yapalım, sonra da örnekler vererek uygulamasına geçelim:

1. İkili: Durakları yoktur.

2. Üçlü:      “            “

3. Dörtlü: Bazen 2 – 2 olarak duraklanır.

4. Beşli: 3 – 2 =5     2 – 3 = 5
5 = 5 = [Duraksız]

5. Altılı: 3 – 3 = 6
4 – 2 = 6

6. Yedili: 4 – 3 = 7        3 – 4 = 7
5 – 2 = 7
7 – 7 = [Duraksız]

7. Sekizli: 4 – 4 = 8
5 – 3 =8
8 – 8 : [Duraksız]

8. Dokuzlu: 3 – 3 – 3 = 9
6 – 3       =9
5 – 4       =9.    9 – 9 : [Duraksız]

9. Onlu: 5 – 5 = 10
6 – 4 = 10

10.Onbirli: 6 – 5 = 11
4 – 4 – 3 = 11

11. Onikili: 6 – 6 = 12
7 – 5 = 12

12. Onüçlü: 8 – 5            =  13
4 – 4 – 5       = 13

13. Ondörtlü: 7 – 7            = 14
4 – 3 – 4 – 3 = 14

14. Onbeşli: 8 – 7            = 15
4 – 4 – 4 – 3 = 15

15. Onaltılı: 8 – 8            =  16
4 – 4 – 4 – 4  = 16

16. Onyedili: 6 – 6 – 5       = 17

UYGULAMALAR:
İKİLİ: Deli – dolu;       Akça – pakça.
ÜÇLÜ: Az gittim – öz gittim – dağ tepe – düz gittim
DÖRTLÜ: Ali  /  Ali
2       2          = 4

Hurma  /  dalı  =4
Yeme  /  beni  =4
2           2    [Çocuk oyunlarından]

BEŞLİ: Bu ölçü ile en çok atasözleri, bilmeceler düzenlenmiştir. Şiirler varsa da pek azdır.

1.  Vakit  /  nakittir.   [Atasözü.]
2            3     =   5

Giyerim  /  yürür
3             2        =    5      Bilmece: çarık

Çözerim  /  durur
3             2         = 5

Gelin  /  gidelim
2            3          = 5

Dostun  /  yoluna
2              3        = 5
Feryat  /  edelim
2              3        = 5

Dostun  /  yoluna
2              3         = 5

Döner  /  dilin var
Zülfü  /  telin var
Bağı  /  gülün var        = 2 / 3   = 5
Bende  /  bir hal var.

ALTILI =             3 – 3 =  6

Ah ile  /  gözyaşı,
Yunus’un  /  hâldaşı,
Zehriyle  /  bu aşı,
Yemeğe  / kim gelir.
Yunus Emre
Az söyle  /  öz söyle.
Bin işit  /  bir söyle.
Ev alma  /  komşu al.
Türk Atasözü


4 – 2  = 6

Dağlar duman  /  oldu.
Çaylar çimen  /  oldu.
Görmedim ben  /  yârı
Halin yaman  /  oldu


YEDİLİ =             4 – 3  = 7
Apışlardan  /  ak köpük
Sağılardan  /  ter yürür.

3 – 4  = 7

Doğudan  /  batı’ya dek,
Kös vurur  /  mehter yürür.
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

5 – 2 = 7

Aldanma yaza  /  kışa
Güvenme çürük  /  dişe
Değilsin  /  sığır hâşâ
İşitmek öğüt  /  gerek

Yukarıdaki dörtlük [3 – 4] olarak ta ayırabiliriz:
Aldanma  /  yaza kışa
Güvenme  /  çürük dişe
Değilsin sığır  /  hâşâ
İşitmek  /  öğüt gerek.

7 = 7 Duraksız


KOYDA MEHTAP’ tan
Yorgun mehtabın suda                                      Sandalımın kapanan
Kaynaşan böcekleri                                               Açılan kürekleri
Gümüşten ve elmastan…                                     Gümüşten ve elmastan

Koyda dalgacıkların                                               Kalbim emelsizlerin
Bükülen çiçekleri                                                   Karanlık yürekleri
Gümüşten ve elmastan…                                     Gibi yastan ve pastan…

Yaprakların rüzgârda                                            Gönlümde hicranlarım
Uçan kelebekleri                                                   Gümüşten ne anlarım,
Gümüşten ve elmastan…                                     Gümüşten ve elmastan…
Ali Mümtaz Erolat

SEKİZLİ: Bu hece ölçüsü ile bilmeceler, atasözleri ve şiirler yazılmıştır: 4 – 4 =8

Bilmece:
Dağdan gelir  /  uşacıklar
Ayağında  /  çorapçıklar
4                  4                =8

Atasözü:
Ağlamakla  /  suç ödenmez.
Elle gelen  /  düğün bayram.
Körle yatan  /  şaşı kalkar.

KÜÇÜK SULTAN’ dan
Siyah servi  /  divan durur
Başucunda  /  bütün gece
Gün doğunca  /  gelir vurur
Kapısını  /  birkaç serçe
Orhan Seyfi Orhon

5 – 3 =8
Mayıs ayların  /  gülüdür
Taze bir çiçek  /  dalıdır,
İçerim ateş  /  doludur
Mayısta gönlüm  /  delidir.

BÜLBÜL’ den
8 = 8 =  Duraksız

Bu akşamın beyaz fecre
Uçurduğu kanlı haber
Herkes ömründe bir kere
Bu zalim davetle titrer.
Ahmet Hamdi Tanpınar

DOKUZLU: Az kullanılan bir vezindir:   3 – 3 – 3  = 9
Al Türk’ün  /  suladı  /  al kanı
Volga’yı  /  Tuna’yı  /  Balkan’ı
İzzet Ulvi

Uyu bebeğim  /  beşiğinde         =  5 – 4
Eski ninniler  /  dinleyerek          =  5 – 4
Annen ve daha  /  büyüklerin     =  5 – 4
Çok isterler aynı şeyi dinlemek

Şakrak ninniler  /  kulağımda      =  5 – 4
Uyu gün yüzlü  /  çocuk uyu        =  5 – 4
Rüyada Allah’a  /  dua et             =  6 – 3
Değişmesin kalbinin güzel huyu.
İskender Fikret Akdora

Bu şiirin son mısraları 11 hecelidir.

9 = 9  [Duraksız]
Korkuyorum ben gecelerden;
Benim şimdi beni seyreden;
Bel bağladığım tepelerden
Gün doğmayabilir bir daha.
Cahit Sıtkı Tarancı


ONLU: 5 – 5 =10
Koca ekmeği  /  meydan ekmeği
Oğul ekmeği  /  zindan ekmeği.
Çok arayandan  /  çok soran yeğdir.
Düğün el ile  /  harman yel ile.

FIRTINA’ dan
Yırtıldı yağmur  /  bir kumaş gibi
Dağıldı kara  /  sık iplikleri
Kırdı camları  /  dolu, taş gibi
Göründü göğün  /  mavilikleri.
Vasfi Mahir Kocatürk

Maziyi yâde  /  daldığım zaman,
Renkler belirir  /  ta uzaklarda:
Mavi, kırmızı  /  beyaz ve siyah;
-                                               Her renk ayrı bir  /  hatıradır ah!
Renkler renklere  /  renkleri ekler,
Olurken içim  /  renklere mahşer.
Cahit Sıtkı Tarancı

Hece ölçüsünün 6 – 4 kalıbı pek az kullanılır.

ONBİRLİ: Edebiyatımızda en çok kullanılan bir ölçüdür.
6 – 5  =11”

ANADOLU’ dan

Bayrağımla doğan / yüce yıldıza
Çıkıp ta dünyaya / baktığım zaman,
Asya’nın önünde / yatan bir kıza
Gözlerim takılır / ayrılmaz ondan
Bilirim, o sensin / ey anayurdum
Bağlıyım ezelden / ben sana yurdum

Hasan Âli Yücel


BAHÇEDEKİ İHTİYAR’ dan

Yıllar bir gözyaşı / olup ta kaymış,
Nurlu ihtiyarın / yanaklarında.
Yapraktan saçını / yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor / ayaklarında
4 – 4 – 3 : 11                                     Necip Fazıl Kısakürek

GEMİCİLER’ den

Gene doldu / gemimizin / arması,
Bizim gemi / martı gibi / pek oynak;
Ne hoş olur / şimdi ateş / açarsak.
Dumanların / ufukları / sarsması!
Enis Behiç Koryürek

BİR KOŞMA’ dan

Derdim çoktur / kangısına / yanayım
Tazelendi / yine yürek / yarası
Ben derdime / kanda dermen / bulayım
Dost elinden / meğer ola / çaresi
Pir Sultan Abdal


ONİKİLİ:           6 – 6 = 12

UZAK BİR İKLİM         ‘den

Uzak bir iklimin  / ılık havasında
Güneş, yer, gök, deniz, / iç içe kaynaşıyor:
Olgun meyvelerle / kuşlar fısıldaşır
Bahar manzarası / dallar arasında
Cahit Sıtkı Tarancı

7 – 5 =12

MÜNZEVİ’ den

Bir son bahar akşamı… / Sahillerdeyim,
—Gamlı bir heykel / gibi - / kayalarda ben.
Dağınık saçlarımdan / pervasız esen
Rüzgârların elinde / kırık bir ney ‘im.
Faruk Nafiz Çamlıbel

4 – 4 – 4 =12




ORDUNUN DESTANI’ ndan

Ey atalar / ey yurt için / uğraşanlar,
Ey binlerce / tek başına / yürüyenler,
Ey devlerin / leşlerini / sürüyenler,
Ey merama / kan içinde / ulaşanlar!
Mehmet Emin Yurdakul

ONÜÇLÜ:                    8 – 5 =13

BİR TÜRKÜ’ den

Bir elinde dolu bade / dudakta meze
Neden nail olduk yârim / zehirli söze
Eğer teşrif eder isen / buyurun bize
Ağam tayfalarınan gel / yârim eğlensin
Anonim
4 – 4 – 5 =13

MİLLİ NEŞİDE’ den

Biz kimleriz? Biz Altay’ dan / gelen erleriz.
“Çamlıbel”de / uğuldarız / coşar gürleriz.
Biz öyle bir / milletiz ki / ezelden beri
Hak yolunda / yalınkılıç / hep seferberiz.
“Zafer” bizim / şaha kalkmış / küheylânımız,
Atıldı mı / durduramaz / ne dağ, ne deniz…
Enis Behiç Koryürek

ONDÖRTLÜ:                      7 – 7 =14

BÖYLE Mİ OLACAKTIM’ dan

Bir gözümde Ankara / diğerinde İstanbul
Yoğun sisler içinde / ha yağdı ha yağacak.
Özlemine nikâhlı / olduğumu ararım
Karanlığın güneşi / ha doğdu ha doğacak
Nadir Şener

TÜRKİYEM’ den

Sana destanlar yazıp / göklere çıkaramam
Çünkü parlak sözlerle / iyi değildir aram
Geçmişin şerefiyle / kapanmıyor bu yaram
Gözlerimdeki yaşla / dizlerine kapandım
Nihat Aşar





MALAZGİRT DESTANI’ ndan

Sulh edip ayrılalım / dönelim yurdumuza,
Savaştan özge bir em / bulalım derdimize…

Yok, eğer, sulhu kabul / etmiyorsanız bilfarz,
Tanık olsun şu gökler / denizler, kürre -i arza…

Ak alnımdan ter gibi / kan silerek yeminle,
Varırım İstanbul’a / elli bin Türkmenimle!..
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

4 – 3  – 4 – 3 =14

ALTIN YURT’ tan

Çinli bir Türk / “Ulu Taş” / Çin dilini / ilmini,
Öğrenerek /  mandarin / unvanını / kazandı.
Senelerce / kumanda / etti Çin’i / Maçin’ i,

Bir gün artık / Çinlilik / hayatından / usandı,
Usanmadı / gönlünde / Türk duygusu / uyandı,
Eski Şanlı / günleri / hatırladı / utandı.
Ziya Gökalp

ONBEŞLİ:            8 – 7 =15

KARUN KADAR ZENGİN’ den

Karun kadar zengin olsam / Ferhad gibi güçlü,
Millet mesut, vatan mamur / olmadıkça ne fayda?
İlmi irfan, müspet sanat / tek şahsına toplansa
Soydaşlarım tembel, cahil / olur ise ne fayda?
Hasan Pekcan
4 – 4 – 4 – 3 =15

BENİ BIRAK HAYKIRATIM’ dan
Ben en hakir / bir insan / kardeş duyan / bir ruhun,
Bende esir / yaratmayan / bir tanrı’ya iman var;
Paçavralar / altındaki / yoksul beni / yaralar.
Mehmet Emin Yurdakul

ONALTILI:                                8 – 8 =16

DEYU,DEYU’ dan
—Yunus gibi-
Garip bülbül uzaklarda / Allah deyu deyu,
“Bu ayrılık ölümlerden / beter Allah!” deyu deyu…
“Altın Dağ” dan kızıl duman / tüter Allah, deyu deyu
Cânânlar inle: Çektiklerim / yeter Allah!” deyu deyu…
Cemâl Oğuz Öcal
4 – 4 – 4 – 4 =16




GÖZLERDE SEYAHAT’ tan
Çıktım bugün / güzellerin / gözlerinde / seyahate:
Bu yolculuk / bilmem nasıl / erecekti / nihayete?
Mavi gözler.. / pek asabî / dalgalı bir / deniz gibi;
Yeşil gözler / en ziyade /mütemayil / hıyanete.
Orhan Seyfi Orhon

BEN FERYADA BAŞLAYINCA’ dan

Ey Türkeli / senin adın / bu dünyada / en hoş sestir;
Senin fikrin, / akla gelen / her manadan / mukaddestir;
Senin duygun / yüreklerin / en mübarek / sevdasıdır.
Senin derdin / beyinlerin en ateşli / hummasıdır.
Sen feryada / başlayınca: / Tamah, garez / hepsi susar;
Muhabbetler / senin aziz / hukukuna / yer hazırlar,
Yanaklara / acı veda / gözyaşları / ağu döker;
Beşiklere: / mabetlere, / her bucağa / yaslar çöker
Mehmet Emin Yurdakul
Bugünkü şairler arasında Fazıl Hüsnü Dağlarca, uzun mısralarla şiir yazan tek şairimizdir. Bu mısralar içinde, 17, 18, 19, hatta 20, 21, 22 ve 23heceyi kapsayanlar bile vardır. Şu bir gerçektir ki hece adedi arttıkça ahenk kaybolur. İşte Fazıl Hüsnü’den böyle uzun olarak yazılmış birkaç mısra:

Sonsuzluğun güller gibi açıldığı bir deniz üstünde:18
Yaşamak, ölmek, erimek… Hepsini birden yaşıyorum:17
Sonsuzluğun güller gibi açıldığı bir deniz üstünde: 18
Hiç çalınmadan yırtılmış bir melodiyle doludur ruhum:18
Fazıl Hüsnü Dağlarca

ONDOKUZLU:                 4 – 4 – 4 – 4 – 3 =19

Bir tarlada / geziyordum / ayağıma / katı bir şey / Takıldı
Baktım kemik / dikkat ettim / bir insanın / kafasının / kemiği;
Lâkin aç yer / şu parçası / kalan başı / öyle yeyip / emmiş ki
Bilinmiyor / kimin başı / bilinmiyor / hangi asrın / evlâdı.
                                                                                                 Mehmet Emin Yurdakul

Mehrali C ALP

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme