Rübai

Rübâî Edebiyatımıza, İran şiirinden geçmiştir. Dört mısradan ibarettir. Kafiye örgüsü şöyledir:

- - - - - - - - - - - a

- - - - - - - - - - - a

- - - - - - - - - - - b

- - - - - - - - - - - a

Bütün mısraları birbirleriyle kafiyeli olan Rübâîler de vardır. Bu tip Rübâîlere “musarra” Rübâî denir. Rübâînin aruz vezniyle kendine özgü (24) kalıbı vardır. Felsefe ve tasavvuf konularının işlenmesine elverişlidir. Rübâînin I. ve II. Mısraları konuya giriş mahiyetindedir. Asıl fikir 3. ve 4. mısralarıyla açıklanır. İran edebiyatı şairlerinden Ömer Hayyam (XI.- XII. yy) bu biçimin en ünlü şairidir. Edebiyatımızda ise Rübâîleri ile tanınan tek isim Haleti (XVII. yy) dir. Son zamanlarda bazı şairlerimiz Rübâîye karşı büyük bir ilgi duyarak eserler meydana getirmektedirler:

1- Cemal Yeşil,

2- Yahya Kemal,

3- Arif Nihat Asya,

4- Azmi Güleç.

Örnekler:

Rıbab-ı tarikata tarikat gamdır - - - - -a

Ashab-ı hakikata hakikat gamdır - - - - - a

Tafsile ne hacet ey dil-i şuride - - - - - b

Fihrist-i ceride-i muhabbet gamdır - - - - - a

Azmizade Haleti

-----2----

Zahirde egerçi cümleden ednayız,

Erbab-ı nazar yanında lik alayız

Saymazsa hesaba nola ahbab bizi,

Biz zümre-i şairanda müstesnayız.

YORUM: Rubai İran edebiyatından geçmiş bir türdür. Malumdur ki İran edebiyatı çok yüksek bir edebiyattır. Rubai de bu yüksek edebiyatın bir parçasıdır. Mısralarının da sayılı ve kısıtlı olması nedeniyle de dikkat çekici bir türdür. Onun içindir ki rubai yazarı yazdığı eserde çok zengin bir iç âlem yaratmalıdır çünkü sıradan bir dörtlüğün anlatacağı bir şey yoktur. Hal böyle olunca rubai yazmak içinde iyi bir çalışma ve iyi bir hazırlık yapmak gerekir. Rubai bizim edebiyatımızda ki maniye çok benzer çünkü her ikisi de genelde tek dörtlükten oluşur. Ayrıca kafiye şeması da benzerdir.

Mehrali Calp

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme