Zaman

Zaman insanın varoluşundan ölümüne kadar gölgesi misali dizlerinin dibinden hiç ayrılmayan gölgesidir. Zamanı durdurmak maalesef ki  mümkün değildir. Her geçen saat,dakika, saniye ömrümüzden hırçın bir nehir misali akıp gider. Ama bir işi zamanında yapmak bambaşka bir şeydir. Sanki kötü bir büyücünün sonsuz olarak hapsedilmesi gibidir.  Zaman belkide dili olmayan fakat ne söylediğimizi anlayan yavru bir bebek gibidir. Her bebek gibi o da doğar, büyür ve ölür;  yani yok olur. Ne külleri kalır ardı sıra ne bir iz, bir nişane ondan bir hatıra.

İnsanlar işlerini zamanında yapmalı. Eğer ki insanlar işlerinin zamanında yaparlarsa ömründen geçen bir saniyenin dahi sayısız tarifi mümkündür. Ne çare ki bu durum ters yönde olur vah o zaman geç günlerine ki hem de ne vah! Bazen zamanı kullanmamak kötülük mikrobunu bulaştırır üzerimize. Bir kere kirlendi mi vay haline o zaman. Yakanı bırakırsa ne ala. Yok bırakmazsa yakanı bittiğinin resmidir bilesin. Zamanı düzgün kullanmak bu mikropları vücudumuzdan atmanın yegane yöntemidir ki bizatihi denedim ve ruhumun temizlenmesi ile istediğim ruhani dinginliğe vardım.  Zamanı tarif etmek ne mümkün. Zaten öyle ki yazımın başından beri kıvranıp duruyorum. Ama bildiğim şey şu ki bir kuş misalidir zaman. Kanat çırpmaya bakar bir hayat, bir kanat çırpmamaya bakar beraberinde gelen soğuk ölüm. Zamanın kıymetini onun için idrak etmek önemlidir. Zamanın bize sunulan bir lutuf olduğu bir gerçektir.

Evet arkadaşlar zaman bize sunulan bir lutufdur. Bu hediyeyi alıp açmak ve bu hediyeye sahip çıkmaz bizim elimizde.Benden size küçük bir sır; zaman yeni alınan bir elbise, bir ayakkab gibidir. Her zaman yastığımızın altında heyecanla sabahı bekleyen bir çocuk saflığındadır. Zamanın kıymetini bilin. Lakin zaman kıymeti bilinmediğinde en acı meyva gibidir buruk bir tat bırakır ağzınızda

Melek Gökdemir

KELİME YAPISI

1- BASİT SÖZCÜKLER :


Herhangi bir yapım eki almamış ve başka bir sözcükle de birleşmemiş sözcüklere basit sözcükler denir.

ödev                                                   kaz- dı - m

bil – ir - im                                          göl - ler

o -n- lar - a                                          gel – se - niz

gömleğ - in                                         ben - im

yukarı - da                                          telefon

2- TÜREMİŞ SÖZCÜKLER :


Yapım eki almış sözcüklerdir.

 

on –ar                                                 kira –cı

İngiliz – ce                                         vatan – daş

kan –a -                                              şeker – lik

kısa – l -                                             toka – laş-

say – gı                                               dile – k

yaz- ı                                                  uyu – t -

gez – dir -                                           sev – in -

 

1-      BİRLEŞİK SÖZCÜKLER :


Birden fazla sözcüğün birleşmesiyle oluşmuş sözcüklerdir.

 

kaba -  kulak                              kabakulak

eski – şehir                                Eskişehir

kazan – dibi                               kazandibi

af – et -                                      affet-

biz – az                                      biraz

sütlü – aş                                   sütlaç

Aşağıdaki sözcüklerin köklerini bulup aldığı ekle isim mi yoksa fiil mi türettiğini yazınız.

 

 






























































































Sözcükler



Kök



Ek



Türettiği kelime


helalleşhelal - isim kök-leşisimden fiil türetmiş
sabahleyin
bencil
kapan
bakıcı
canlı
sula
ördür
soğuk
suskun
okut
gülmek
atıl
ormancı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşağıdaki sözcükleri uygun şekilde eşleştirerek örnekteki gibi birleşik sözcükler oluşturunuz.

 

(1) ayak                                  (  ) yolu                                   ayakkabı

(2) çek                                    (  ) gezer

(3) buz                                    (  ) savar

(4) çanak                                (  ) sinek

(5) arz                                     (  ) su

(6) demir                                (  ) sever

(7) miras                                 (  ) ağzı

(8) yanar                                 (  ) parmağı

(9) uyur                                  (  ) kır

(10) uçak                                (  ) takım

(11) ak                                    (  ) boğaz

(12) vatan                               (  ) et-

(13) sivri                                 (  ) yat

(14) boz                                  (  ) yedi

(15) aslan                                (  ) deniz

(16) akar                                 (  ) dağ

(17) cuma                               (  ) kale

(18) boş                                  (  ) ertesi

(19) bir                                   (  ) dolabı

(20) vezir                                ( 1 ) kabı

Ses Olayları Çalışma Kağıdı

ÇALIŞMA KAĞIDI


(SES OLAYLARI, ÖZNEL-NESNEL YARGILAR)



 Tablo 1’deki ses olaylarını bulunuz. Örnek cümledeki gibi adı geçen ses olayından kaç tane varsa tablodaki uygun bölüme o kadar (X) işareti koyunuz. Daha sonra Tablo 2’deki uygun yerlere bu sözcükleri yerleştiriniz.

 























































































    TABLO 1.

Ünlü daral.



Ünlü düş.



Ünsüz yum.



Ünsüz benz.


Çocuğa sertçe bağırmıştı, ağzından çıkanı kulağı duymuyordu

X



X



XX



XX


Bana: “Sabrım taştı artık!” diyor.    
Yalnız eriği sevmiyor meyvelerin içinde.    
Tavuğumuz ne zamandır yumurtlamıyor.    
Derdini anlattı ve: “Bunlar kulağına küpe olsun!” dedi.    
Yolculuğumuz başlıyor ve yemeğimizi yiyoruz.    
Gönlüm bir sevdanın peşine düşmüş; aklı fikri tükenmiş.    
Suskun yüreğinde çokça fırtınalar kopmaktaydı.    
Atatürk’tür bu yurdu size emanet eden.    
Elleri titriyordu yorgunluktan.    
“Aşkın gözü kördür” demişler.    




















    TABLO 2. 

ÜNLÜ DARALMASI OLAN SÖZCÜKLER



ÜNLÜ DÜŞMESİ OLAN SÖZCÜKLER



ÜNSÜZ YUMUŞAMASI OLAN SÖZCÜKLER



ÜNSÜZ BENZEŞMESİ OLAN SÖZCÜKLER


duymuyordu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
ağzındançocuğa             kulağısertçe           bağırmıştı

 

 

Aşağıdaki yargıların öznel mi nesnel mi olduklarını yanlarındaki kutucuğa (X) işareti koyarak belirtiniz.

 































































TABLO 3.

ÖZNEL



NESNEL


Bahar mevsimi ruhumuzu dinginleştiriyor.

X



 


Karanlık sokaklarda tedirgin olur insan.  
Ağrı Dağı, Erciyes’ten yüksektir.  
Yıllarca gurbet ellerde ailesini geçindirmek için çalışmış.  
Soğan salatasının tadına doyum olmaz.  
Araba sürmenin zevkini bisiklet sürmenin zevkine değişmem.  
Yağışlı havalarda yollar daha kaygan olur.  
Başarılı olmak için sürekli ders çalışmak gerekir.  
Bakışlar insanın duygularını ele verir.  
Akdeniz Bölgesi yurdumuzun güneyinde yer alır.  
Bu şiiri okurken bir başka coşkuludur öğrenciler.  

 

Atasözü Tamamlama Etkinliği

Atasözü: Ataların uzun denemeler sonucunda elde ettikleri, bilim, davranış ve duyguların gelecek nesillere aktarıldığı özlü sözlerdir. Anonim yani söyleyeni belli değildir.

 

.........................................................şeytan karışır

….......................................................gerisi yalan ağlar.

…........................................................üstündür.

....................................................……ayaklar çeker

......................................................…..yerden belli olur.

.....................................................…..yeri yakar.

......................................................…..parmağını yalar.

...................................................…..öğrenmemek ayıptır.

....................................................……iki elin sesi var.

.....................................................…..nasihatten iyidir.

.....................................................…..ümit kesilmez.

....................................................…..huy çıkmaz.

....................................................…..çok para haramsız olmaz.

....................................................…..çok gezen bilir.

....................................................…..köyden kovarlar.

....................................................…..dostu olmaz.

.....................................................…..yoğurt yiyişi vardır.

....................................................…..bacağından asılır.

.....................................................…..ışıldar.

....................................................…..ipte oynamaz.

..................................................……sonra çıkar oyunu.

...................................................…..zarar ile oturur.

...................................................……gemisi yürümez.

....................................................…..testini doldur.

...................................................…..deliğinden çıkarır.

...................................................…..nakittir.

...................................................…..bağını sorma.

..................................................……dönsen kardır.

..................................................……güzellik olmaz.

...................................................…..kazarlar kuyunu.

 

Eylemler

Eylemler anlam özelliklerine göre üç gruba ayrılır:

 

1-      Kılış (İş) Eylemleri:


Varlığın yaptığı işi, hareketi karşılayan eylemlerdir. Bu eylemler işi yapandan başka bir varlığa daha ihtiyaç duyarlar. Yani nesneye ihtiyaç duyarlar.

 

çağır-ın           siz – işi yapan (özne)            onu – işten etkilenen öğe (nesne)

yıka-sın          sen – işi yapan (özne)          onu – işten etkilenen öğe (nesne)

kır-dı              o - işi yapan (özne)               onu – işten etkilenen öğe (nesne)

           

                                               oku-                                       düşün-           

                                               bil-                                          çöz-

                                               çalış-                                       bağla-

                                               görüş-                                    al-

                                               anla-                                       at-

           

            NOT: Bir eylemin kılış eylemi olduğunu anlamak için başına bir ( onu ) kelimesi getirilir. Anlamlı ise iş eylemidir. Anlamsız ise durum ya da oluş eylemidir.

 

                        (onu) ye ( mek )                                       (onu) dol (mak)

                        (onu) sev ( mek )                                      (onu)  büyü (mek)

                        (onu)  korkut (mak )     anlamlı              (onu)  uyu(mak)             anlamsız

                        (onu) doldur ( mak)                                (onu)  kork( mak)

                        (onu)  aç(mak)                                         (onu)  yürü (mek )        

                                    

2-      Durum Eylemleri:


Varlığın içinde bulunduğu durumu belirten eylemlerdir. Bu eylemler işi yapandan başka bir varlığa daha ihtiyaç duymazlar. Yani nesneye ihtiyaç duymazlar.

 

       (onu) gül-                                   (onu) bağır-

       (onu) uyu-          anlamsız         (onu) kalk-                 anlamsız

       (onu) ağla-                                 (onu) sevin-

       (onu) üzül-                                 (onu) koş-                 

3-      Oluş Eylemleri:


Varlığın zaman içinde nasıl bir değişime uğradığını anlatan eylemlerdir. Yani eylemin gerçekleşebilmesi için belirli bir zamanın geçmesi gerekir. Bu eylemler işi yapandan başka bir varlığa daha ihtiyaç duymazlar. Yani nesneye ihtiyaç duymazlar.

 

       (onu) yaşlan-                                     (onu) öl-

       (onu) uza-                                          (onu) sarar-

       (onu) doğ-           anlamsız                (onu) piş-            anlamsız

       (onu) olgunlaş-                                  (onu) taş-

ŞİİR TÜRLERİ

 

Şiir türleri 5 e ayrılır;

Lirik şiir, epik şiir, pastoral şiir,didaktik şiir,satirik şiir

1)      LİRİK ŞİİR


Sevinç, hasret, aşk, ayrılık gibi temaları işleyen şiirlerdir. Lir adı verilen yunan çalgısından ismini alır. Halk edebiyatında koşma, semai divan edebiyatında ise Şarkı ve gazel bu türe girer.

2)      EPİK ŞİİR


İçerisinde destansı özellikler barındıran kahramanlık şiirleridir. Şvaş, kahramanlık, yiğitlik gibi konuları işler. Okuyucuda savaşma arzusu ve kahramanlık duygularını harekete geçirir. Halk edebiyatında koçaklama ve destanlar bu türe girer. Şavaşçı bir toplum olduğumuzdan edebiyatımızda birçok epik şiir örneği bulunmaktadır.

3)      PASTORAL ŞİİR


Çobanların yaşayışını, doğa güzelliklerini, köy hayatını konu alan şiirlere denir. Şair doğa karşısında bir hüzün, duygulanma yaşıyorsa “idil”  karşılıklı konuşma şeklinde çoban hayatı devam ediyorsa buna da “eglog” denir.

4)      DİDAKTİK ŞİİR


Öğüt vermek, bir konuda bilgilendirmek, ahlaki bir eğilime yönlendirilmek istenen şiirlerdir. Duygu yönü az, düşünce ve öğüt yanı fazla şiirlerdir.

5)      SATİRİK ŞİİR


Bir olayı veya kişiyi iğneleyici bir uslupla eleştiren şiirlere denir. Açık bir düzene veya olay ya da şahsa eleştiri söz konusudur. Halk edebiyatında “taşlama” d,van edebiyatında ise “hiciv”  bu türe örnektir.

 

Rübai

Rübâî Edebiyatımıza, İran şiirinden geçmiştir. Dört mısradan ibarettir. Kafiye örgüsü şöyledir:

- - - - - - - - - - - a

- - - - - - - - - - - a

- - - - - - - - - - - b

- - - - - - - - - - - a

Bütün mısraları birbirleriyle kafiyeli olan Rübâîler de vardır. Bu tip Rübâîlere “musarra” Rübâî denir. Rübâînin aruz vezniyle kendine özgü (24) kalıbı vardır. Felsefe ve tasavvuf konularının işlenmesine elverişlidir. Rübâînin I. ve II. Mısraları konuya giriş mahiyetindedir. Asıl fikir 3. ve 4. mısralarıyla açıklanır. İran edebiyatı şairlerinden Ömer Hayyam (XI.- XII. yy) bu biçimin en ünlü şairidir. Edebiyatımızda ise Rübâîleri ile tanınan tek isim Haleti (XVII. yy) dir. Son zamanlarda bazı şairlerimiz Rübâîye karşı büyük bir ilgi duyarak eserler meydana getirmektedirler:

1- Cemal Yeşil,

2- Yahya Kemal,

3- Arif Nihat Asya,

4- Azmi Güleç.

Örnekler:

Rıbab-ı tarikata tarikat gamdır - - - - -a

Ashab-ı hakikata hakikat gamdır - - - - - a

Tafsile ne hacet ey dil-i şuride - - - - - b

Fihrist-i ceride-i muhabbet gamdır - - - - - a

Azmizade Haleti

-----2----

Zahirde egerçi cümleden ednayız,

Erbab-ı nazar yanında lik alayız

Saymazsa hesaba nola ahbab bizi,

Biz zümre-i şairanda müstesnayız.

YORUM: Rubai İran edebiyatından geçmiş bir türdür. Malumdur ki İran edebiyatı çok yüksek bir edebiyattır. Rubai de bu yüksek edebiyatın bir parçasıdır. Mısralarının da sayılı ve kısıtlı olması nedeniyle de dikkat çekici bir türdür. Onun içindir ki rubai yazarı yazdığı eserde çok zengin bir iç âlem yaratmalıdır çünkü sıradan bir dörtlüğün anlatacağı bir şey yoktur. Hal böyle olunca rubai yazmak içinde iyi bir çalışma ve iyi bir hazırlık yapmak gerekir. Rubai bizim edebiyatımızda ki maniye çok benzer çünkü her ikisi de genelde tek dörtlükten oluşur. Ayrıca kafiye şeması da benzerdir.

Mehrali Calp

Ağıt


Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan acıları anlatmak amacıyla söylenen şiirlerdir. Ölümden duyulan üzüntü ile birlikte ölenin iyilikleri de anlatılır.

Anonim halk şiiri malı olan ağıtlar da vardır. Bunlar genellikle genç yaşta ölen kız ve delikanlılar için söylenir. Ayrıca gelin olup anasının evinden ayrılan kızlar için de ağıtlar yakılır.




Örnek:


 

Sefil baykuş ne gezersin bu yerde

Yok mudur vatanın illerin hani

Küsmüş müsün selâmımı almadın

Şeydâ bülbül şirin dillerin hani

 

Ecel tuzağını açamaz mısın

Açıp da içinden kaçamaz mısın

Azad eyleseler uçamaz mısın

Kırık mı kanadın kolların hani

 

Bir kuzu koyundan ayrı ki durdu

Yemez mi dağların kuşuyla kurdu

Katardan ayrıldın şahin mi vurdu

Turnam teleklerin tellerin hani

 

Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın

Odan ne karanlık yok mudur ataşın

Hanidir güveyin hani yoldaşın

Hani kapın bacan yolların hani

 

Kara yerde mor menekşe biter mi

Yaz baharda İshak kuşu öter mi

Bahçede alışan çölde yatar mı

Uyan garip bülbül güllerin hani

 

Bunda yorgan döşek yastık var mıdır

Bu geniş dünyada yerin dar mıdır

Dalın tahta duvar önün yar mıdır

Yeşil başlı sunam göllerin hani

 

Körpe maral idin dağlarımızda

Dolanırdın sol u sağlarımızda

Taze fidan idin bağlarımızda

Felek mi budadı dalların hani

 

Gelinlik esvabın dar mı biçildi

Düğününde acı şerbet içildi

İlikle düğmele göğsün açıldı

Noldu kemer beste bellerin hani

 

Alışmış kaşların var mıdır kınası

Ala idi o gözlerin binası

Kocaldın mı on beş yılın sunası

Yok mudur tâkatin hallerin hani

 

Emmim kızı aç kapıyı gireyim

Hasta mısın hâlin hatrın sorayım

Susuz değil misin bir su vereyim

Çaylarda çalkanan sellerin hani

 

Yatarsın gaflette gamsız kaygusuz

Ninni balam ninni kalma uykusuz

Hem garip hem çıplak hem aç hem susuz

Felek fukarası malların hani

 

Her gelip geçtikçe selâm vereyim

Nişan-gâh taşına yüzüm süreyim

Kaldır nikâbını yüzün göreyim

Ne çok sararmışsın hallerin hani

 

Civan da canına böyle kıyar mı

Hasta başın taş yastığa koyar mı

Ergen kıza beyaz bezler uyar mı

Al giy allı balam şalların hani

Daha seyran-gâha çıkamaz mısın

Çıkıp da bağlara bakamaz mısın

Kaldırsam ayağa kakamaz mısın

Ver bana tutayım ellerin hani

 

Sende Hıfzî gibi tezden uyandın

Uyandın da taş yastığa dayandın

Aslı Hanım gibi kavruldun yandın

Yeller mi savurdu küllerini hani

(Hıfzî)

 

ALP ER TUNGA SAGUSU


 

Alp Er Tunga öldi mü?

Issız ajun kaldı mu?

Ödlek öçin aldı mu?

Emdi yürek yırtılur

 

Begler atın argurup

Kadgu anı turgurup

Mengzi yüzi sargarup

Körküm angar türtülür

 

Günümüz Türkçesiyle:

 

Alp Er Tunga öldü mü?

Kötü dünya kaldı mı?

Felek öcünü aldı mı?

Şimdi yürek yırtılır

 

Beğler atlarını yordurmuş

Kaygı onları durdurmuş

Benizleri sararmış

Sanki yüzlerine safran sürülür

 

YENİ BİLGİLER


 

Sagular işlediğimiz örnekten de anlaşılacağı gibi herkes tarafından sevilen kimselerin ölümüne üzüntüyü ifade eden şiirlerdir. Kopuz çalınarak söylenir.

 

Eski Türklerde, ölünün  arkasından üzüntüsünü göstermek için bir kişinin saçlarını çözüp elbisesini yırtarak ağlaması bir gelenektir. Hakanlar öldüğü zaman ise yuğ adı verilen büyük bir yas töreni yapılırdı. Bu törenlerde ozanlar sıgıtçı adı verilen ağıtçılar güzel sözler söyleyerek ölen kişinin niteliklerini anlatan ağıtlar söylerlerdi.

 

Bu gelenek halen varlığını sürdürmektedir. Halk arasında buna “ağıt yakmak” adı verilir. Geleneklerin korunduğu bazı köy ve kasabalarımızda ağıtçılar vardır. Ancak bu gelenek artık yok olmaktadır.

 

Alp Er Tunga Sagusu böyle ağızdan ağıza söylenerek zamanımıza kadar gelmiştir. Sagu bir hayat felsefesi taşımaktadır. Sanat değeri ise sade ve en derin söyleyişlere sahip olduğu için yüksektir.

 

Saguyu şekil olarak incelersek halk şiirimizin temel özelliklerini taşıdığını söyleyebiliriz.

_______________a  _______________c

_______________a  _______________c

_______________a  _______________c

_______________b  _______________b

 

Sagunun tamamı dokuz dörtlüktür. Ünlü dil bilginimiz Kaşgarlı Mahmut tarafından derlenmiştir.

Mehrali Calp

 

İyelik Ekleri

 

Adların ve ad soylu kelimelerin sonlarına gelerek onların ait oldukları kişileri yani sahiplerini belirten çekim eklerdir. Bu ekleri tamlayansız kullandığımızda bu eklere iyelik zamirleri de denir.

İyelik ekleri şunlardır:


Tekil Kişiler:   Ben (-ım, -im, -um,-üm)  kalem-im
Sen (-ın, -in, -un, -ün)     kalem-in
O  (-ı, -i, -u, -ü, -sı, -si, -su, -sü) kalem-i,

 

 

Çoğul Kişiler: Biz (-ımız, -imiz, -umuz, -ümüz) kalem-imiz
Siz (-ınız, -iniz, -unuz, -ünüz)     Kalem-iniz
Onlar (-ları, -leri)            Kalem-leri

örnekler:


defterim,defterin,defteri,defterimiz,defteriniz,defterleri

masam,masan,masası,masamız,masanız,masaları

 

Not: İyelik ekleri isim tamlamasında tamlanana gelir:


Adamın sakal--ı
duvarın nem----i
kalemin uc--u

Not:İyelik ekleri bazen işaret zamirleri sonra gelerek cümlede belirtme görevlerinde bulunur:


şurası, burası, ötesi,

Not:  İyelik ekleri sıfatlardan sonra gelerek zamir yapar:


doğru ---s----u, böyle---s----i, başka---s---ı...

 

Not:İyelik eklerinden sonra hâl ekleri gelebilir:


Abi-m-e soracağım.
sevgili-s-i-n-i arıyormuş.

 

Evraklar 1

Görev Yeri Belgesi Örneği İNDİRRRRRRRRRRR


 

Hizmet Birleştirme Belgesi Örneği İNDİRRRRRRRRRRRRRRRRR


 

Veli Ziyaret Raporu Örneği  İNDİRRRRRRRRRRRRRRRRRRR


 

Değerler Eğitimi Ortaokul Yıllık Planı İNDİRRRRRRRRRRRRRRRRRR


 

Değerler eğitimi İlkokul Yıllık Planı İNDİRRRRRRRR


 

İzin Formu Örneği İNDİRRRRRRRRRRRRRRRR


 

Stratejik Plan Faaliyetleri İzleme Formu İNDİRRRRRRRRRRRRRRRR


 

Şiddeti Önleme Eylem Planı İNDİRRRRRRRRRRRRRRRRRR


 

 

Etkili Dinleme İlkeleri

 

İyi dinleme ilkeleri ve onların nasıl uygulanacağı bilinirse, dinleme daha etkili olur.

Dinleme işi, dinleme durumunda bulunulduğunun fark edildiği anda başlar; duyulanların tartışıldığı ve yansıtıldığı sürece kendiliğinden devam eder. Sınıftaki dinleme başarısı, öğrencinin sınıfa gelmeden önceki davranış ve aktivitelerinden etkilenir. İşitilenlerin değeri, daha sonra onlarla ne yapıldığının anlam kazanmasıyla pekiştirilir.

Dinlemeye hazırlanma: Ruhumuz ve bedenimiz dinlemeye hazır olmalıdır. Konuya ilgi duyuyorsak ya da konuşulanları biliyorsak dinlemeye hazırız demektir. Derste öğretmenin anlatacaklarını anlamak için konuyu önceden anlamak gerekir.

İyi dinleyici konuşmacı ve konu hakkında bir şeyler öğrenerek veya onlar hakkında daha önce okuduğu veya duyduğu şeyleri hatırlayarak dinlemeye hazırlanır. İyi bir dinleyici, konuşmacıyı kolayca görebileceği ve işitebileceği bir yere oturmaya çalışır ve konuşmacı hakkındaki açık çeldiricileri atmak veya düzeltmek için elinden geleni yapar.

Dinleyici, konuşmacı veya konuya karşı kayıtsız ve olumsuz tutumları bir kenara bırakır. Diğer bir deyişle, berrak bir zihinle dinler. Eğer durum gerektirirse, not almaya hazırdır.

Konuşmacının düşüncelerini anlama: Çoğu dinleme durumlarında temel iş, söylenen şeyin anlamını ve amacını kapsayan ana fikri bulmak ve biçimlendirmektir. Ana düşünce için ipuçlarının bazısı yapısaldır. O, girişte genellikle bir tez olarak sunulur ve sonuçta yeniden ifade edilir. Konuşma sırasında çeşitli şekillerde tekrarlanabilir ve konuşmaya, “Söylediklerimden şunu görebilirsiniz ...” gibi ifadelerle başlanabilir. Konuşmacı sık sık ana fikri vurgulayarak veya ondan önce ve sonra duraklayarak dinleyiciye yardım eder.

Konuşmacının ana düşüncesini belirledikten sonra, iyi bir dinleyici, temel destekleyici düşünceleri bulmaya çalışır. Onlar, konuşmacı tarafından birer birer sayılıp dökülebilir, soru biçiminde ifade edilebilir, önceden yönlendirici hatırlatmalar yapılabilir veya konuşmanın başlangıç kısmında konu cümleleri olarak ifade edilebilir. Sesin hacmi, yoğunluğu ve duraklar bu ana düşünceleri belirlemeye yardım edebilir. İyi bir dinleyici, her zaman konuşmanın genel amacıyla ilişkili olmayandan ilişkili olanı, zandan olguyu ve genellemeden ayrıntıyı ayırt etmeye çalışır.

Bazı dinleyiciler, konuşmanın girişini, ana bölümlerini ve sonucunu belirleyerek konuşmacının taslağını zihinlerinde yeniden yapılandırır ve bunları kâğıda dökebilir. Bu yaklaşımdaki tehlike, çoğu öğrencinin yaptığı gibi, sonucun düşüncelerin ifade edilmesinden çok, bir konular listesi haline sokulabilmesidir.

Çoğunlukla ifade edilmeyen konuşmanın amacı ve adı anılmak istenmeyen örtülü anlatımlar gibi konuşmadaki kapalı anlamlar, ifade edilen ana düşünceyle eşit önemdedir; fakat bunlar daha zor fark edilirler. Bu noktada dinleyici, sadece ses ve davranışlarda gizlenen veya sözlerin gerisinde yatan şeylere dayanan akıllıca tahminler yapmaya çalışabilir.

Konuşmacının düşüncelerini değerlendirme: İyi bir dinleyici dinlediklerini ilk önce anlamaya, sonra değerlendirmeye çalışır. Kendi kendisine şöyle sorular sorar: Konuşmacının ortaya koyduğu olgular/görüşler doğru ve tam mıdır, yargıları/düşünceleri kuvvetli midir? Konuşmacının düşünceleri delillere dayalı mıdır ve ileri sürdüğü deliller yeterli midir? Sunduğu olgular ulaştığı sonucu desteklemekte midir? Sunduğu ayrıntılar genelleştirmelerini desteklemekte midir?

İyi dinleyici, konuşmacının iddia ve zanlarını, onların kuvvetlilik ve doğruluğunu yargılama çabasıyla, geçmiş deneyim ve bilgilerine göre kontrol eder. Zayıf dinleyici, konuşmacının ifadelerini kullanılan mantık ve sunulan delillerin temellerinden ziyade, kendi düşünceleriyle uyuşup uyuşmadığına göre doğru veya yanlış kabul etme eğilimindedir. Konuşmacı görüşlerini vurgulu olarak ve heyecan verici bir söyleyişle ifade ederse, zayıf dinleyici onların gerçek olduğundan oldukça emin olma eğilimindedir. Söylenme biçiminden veya konuşmacının şöhretinden dolayı olguları ve sonuçları şüphe etmeksizin kabul eder. Konuşma bittiğinde söylenilenlerin değerli olup olmadığına karar veremez.

Konuşmacının düşüncelerine tepki verme: İyi bir dinleyici işittiği şeye karşılık verir. Tepki, notlar biçiminde olabilir. İyi notlar, konuşmacının ne söylediğini tam bir kesinlikle dikte etme meselesi değil, anlama-değerlendirme sürecinin ürünüdür. Notlar, bir dinleyici olarak sizin anladığınız ve önemli olduğuna karar verdiğiniz düşüncelerin -genellemeler ve önemli ayrıntıların- bir kaydı olmalıdır. Notlar ilişkisiz konular veya anlamsız ifadeler biçiminde değil, bilinen kelimeler kullanılarak ve cümle biçiminde olmalıdır. Sınıfta aldıkları notların yeniden incelenmesi ve düzenlenmesi için belki çok az öğrenci zaman bulacak gözükmesine rağmen, en iyi notlar dinleme yaşantısından hemen sonra biçim verilenlerdir.

Zayıf dinleyici, ileri sürülen görüş ve düşünceler hakkında düşünmeksizin, konuşmacının söylediklerini dikte etmeye çalışır, hiç soru sormaz, dinleme sırasında tepkisizdir ve daha sonra konuşmacının düşüncelerini yeniden ifade edemez veya tartışamaz. Zayıf dinleyicinin tepki kalıbı şöyle başlar: “Konuşma zevkliydi.”, “Konuşma berbattı, değil mi?”, “Yakışıklı bir adamdı değil mi?”. Söylenilen şey hakkındaki sorulara tepkide,  “Ooo! Çin hakkında konuştu.”, “İyi bir hikâye anlattı.” veya “Yeni hiçbir şey söylemedi.” demeyi sürdürür. Biz, bir -sadece bir- ana düşünce araştırırız ve zayıf dinleyicinin söylediği şudur: “O mu, ben hatırlayamıyorum.”, “O bize birçok ilginç şey söyledi.” veya “Bilmem, fakat iyi bir konuşmacıydı.”

Mehrali CALP

 

Ana Dili Eğitimi ve Öğretiminde İzlenecek Yol.............


Dilin Kazanılması İle İlgili Kuramlar......


Dilin Kazanılması İle İlgili Görüşler.............


 Sosyal Katagoride Dilin Kazanılması.........


Ana dil Eğitimde Kullanılan Yöntem ve Teknikler......


 

DİNLEME BECERİSİNİN KAZANILMASI............................



ETKİLİ DİNLEME İLKELERİ.............................



İŞİTME VE DİNLEME ARASINDAKİ İLİŞKİ....



DİNLEMENİN ÖNEMİ........


 

ZAYIF DİNLEME.................